8.
geçmişinde çok ağır travmalar yaşamış bir arkadaşım vardı. kendisine şizofreni teşhisi koyulmuştu ve uzun yıllar ilaç tedavisi gördü. sonunda "normale" döndü, evlendi, çocuk sahibi oldu, bana göre çok da kabul edilebilir olmayan kimi köktenci fikirlere dayalı istisnai tavırları hariç, tanıyabileceğiniz en iyi ve en tatlı insanlardan da biri.
fakat şöyle bir şey var, paranoid şizofreni hali hiçbir zaman normale dönmüyor.
tam nasıl anlatacağımı bilmiyorum, fakat bu insanlar ayrı bir dünyadır. gerçek olabilitesi çok muhtemel şeyler söylerler, çok zekidirler, sizi sorgulamaya iterler ve hatta inandırırlar da. burada ise tehlike sizin adınıza başlıyor... karşı tarafı etkileme kabiliyetleri çok yüksek insanlar olduğu için, şunu soruyorsunuz: bu insanlar gerçekten bir hastalıktan mı mustarip, yoksa kimi olağanüstü tecrübeler yaşayan "sıradışı" insanlar mı? işin bu kısmı ise tam bir gri alandır. benim gibi spiritüel kavramlara inanan insanlar, bu soruya kesin bir yanıt getirmekte çok zorlanır, çünkü paranoid şizofrenlerin "anormal" davranışları olmaz, tersine sempatik, çekici, pozitif enerjiye sahip insanlardır...
atıyorum bu arkadaşım mesela kendisine -onu yok etmek için- büyü yapıldığına inanıyordu. erkek birisi bu ve 7 yıl çok zorlu koşullarda yurt dışında hapis yatmış biri. yani gençliği hapishanede geçmiş, zamanında salakça bir suça karışmış çünkü. "belli başlı kimi otoritelerin" onu yok etmek istediğine inanıyordu. onun içinde bulunduğu ortamın niteliğini düşünürsek, böyle bir paranoya yahut algıya kapılması aslında olağandır. ve ben zaten arkadaşımın hastalığının hapishane tecrübesi yüzünden başladığını düşünüyorum. anlatır anlatırdı, ve siz "acaba?" derdiniz. "neden olmasın ki?" fiks olarak bunu dedirtirler, çok şeyi sorgulatırlar çünkü size.
ama öte yandan çok da basit bir mantık kuracak olursak, (o ortamda) istenirse birini öldürmenin ya da devre dışı bırakmanın yolu okült yöntemlerden geçmez. keza "yok edilme" korkusuna sahip paranoid şizofrenler, hep o amaç peşindeki birilerinin onlara eziyet ettiğini düşünürler. oysa birini gerçekten yok etmeye niyetli bu kadar güçlü bir "düşman", çıkar çatışmalarının, hiyerarşilerin, suçun, ve evet silahların var olduğu bir dünyada, mantıken bu kadar enerji harcamazdı...
fakat paranoid şizofrenler kendilerine göre çok farklı bir mantık kurarlar. bunu temellendiriş ve ifade ediş tarzları bazen öyle süptildir ki, insan kendini arafta bulur.
kimi kavramları otomatik olarak dışlayan insanlar için, onların söyledikleri hiçbir mana ifade etmez; dolayısıyla böyle bir akıl karışıklığı da yaşamazlar, siyah ve beyaz arasındaki çizgi onlar için nettir, şahsen gördüğüm gri alanlara kafayı takmazlar...
kendi adıma uzun zamandır o arkadaşımla görüşmedim, çünkü benim akıl ve ruh sağlığım için faydalı olmadığına karar verdim. halen kendimi birisini yargılıyormuşum gibi hissedip üzülüyorum, fakat bunun yapılması da şarttı.
tırnak içerisine aldığım "normal" kavramı ise, bende hep göreceli olmaya devam edecek olup, o sözcüğün yerine "uyum" kavramını koymayı tercih ediyorum. bana göre, kendimizle ve çevremizle ne kadar uyumluysak, ruhsal sağlığın göstergesi de o kadar sahihtir...
17 kasım 2017 10:13
17 kasım 2017 10:25