adını feriha koydum

19. bu dizi yayınlandığı sıra liseye gidiyordum ve o zamanlar pek çok kişi gibi kaçırmadan izliyordum. öyle ki şimdi olsa izlemeyeceğim diziyi geçen sene youtube'da tekrar bitirdim, lisede ağladığım her sahneye yine ağladım. geçenlerde yine bir şey dürttü beni izleyesim geldi ama zaman bulamadım. beni anlayamadığım şekilde kendine çekiyor feriya hanım..

18. bu dizi benim için bir uyuşturucu bağımlılığı gibi bir şey. eğer canım sıkkınsa, üzgünsem hemen feriha'ya koşuyorum.  (mesela birazdan izleyeceğim) aşk-ı memnu vs. hiçbir dizi bunun yerini tutmuyor. o dizideki fakirliğin en küçük detayına kadar işlenmesi. cansunun inanılmaz gerçekçi bir ruh hastası rolü yapabilmesi ve giydiklerinin üstüne gerçekten yakışmaması. feriha'nın berbat giyimi.... bir sürü detay. hatta böyle hayalim hafızamın adını feriha koydum 68. bölüme kadar silinmesi. çünkü tüm replikleri ezberlemişim ve eskisi kadar heyecan yaratamıyor. bu dizi benim de guilty pleasureım ama bu içimde yıllarca tuttuğum adını feriha koydum aşkını sonunda burada itiraf ediyorum. 

17. biri bana gerçekten neden ferihaların fakir olduğunu anlatabilir mi? anne çalışıyor baba çalışıyor erkek kardeş çalışıyor kira yok fatura yok neden bu kadar dramatik bir şekilde fakirler? dizide de bir kere üstünden geçtiler ama nedenini anlatmadılar. cidden merak ediyorum.

tanım: 2011 yılıma damgasını vurmuş dizidir.

edit: mehmet emirin arabasını çalıp perte çıkarmıştı 70 binlik masraf vardı evet bu büyük bi yük aile için ama ondan önce de kızlarına düzgün bi telefon bile alamayacak kadar kötü gösteriliyor durumları.

16. Bana nedendir bilmiyorum ipek ongun romanının muhafazakâr halı gibi geliyor. Serra vs Feriha gibi bisey

15. tam olarak guilty pleasureım olan dizi.

yurt dışına taşınacağımdan ötürü toplanmak için çok yoğun günler geçiriyor olmam gerekirken dayanamayıp diziye başladım. kopuk kopuk da olsa diziye hakimim ama son üç gündür tek yaptığım şey adını feriha koydum izlemek tüm bölümlerini baştan olacak şekilde. ve öyle bir şey ki başından kalkıp hiçbir iş de yapamıyorum.

bazı kötü oyunculuklar, çekim ve mantık hatalarıyla dolu bir dizi olmasına rağmen bir yandan da sınıf farklılığını, özellikle fakir aile temasını en iyi anlatan dizi olabilir. düştük bu bataklığa.

14. şu anda show tv'de oynayan dizi. hap attığı bölüme denk geldim, ilk bölümleri çok gerilimli ama çağatay'ın oyunculuğu fena, rezalet...

13. Lise yıllarımda izlediğim dizi. O zamanlar farkına varmamışım ama şimdi diziden kesitler gördükçe ne kadar gerçekçi olduğunu anlıyorum. Ferihanın evde eşofmanla makyajsız, toplu saçla gezmesi, site hayatı, cansunun yalnızlığı ve psikolojik problemleri... Diğer dizilerde olmayan bir doğallık varmış bu dizide.

12. Ultimate guilty pleasure ^_^

11. Şimdilerde tekrarlarını izlediğim dizi. Tam bir türkiye simülasyonudur kendisi. Alt-orta sınıf, erkeğin her şeye hakkı olduğunu düşünen ve kızım evlense diye bekleyen yobaz bir baba, kızı için hayali ‘zengin olması’ olan en az baba kadar cahil ancak çok bilmiş, iki lafından biri ‘kızım yüksek mektepte burslu benim kızım çok iyi yerlere gelecek’ diyip duran ve kızının aslında kim olduğunu görmeyecek derecede kendi geçmişine takıntılı bir anne, sorunlu ve son derece gerçekçi olarak kurgulanmış hiçbir halta yaramayıp erkek(gizlinot:errrrkekkk) olduğu için her haltı yiyen sonra da eşini kardeşini döven beş kuruş etmez bir abi ve bunların arasında bir oraya bir buraya davrulan bir küçük kardeş.

Ama asıl sana çok büyük laflar hazırladım firiha hanım. Okul hayatını tamamlayıp annesi ile güzel ancak normal standartlarda bir hayat kurabilecekken hırslarının ve annesinin küçüklükten beri ona işlediği şeylerin kurbanı olarak zengin olması nedeniyle emir’e hayranlıkla, belki de yaşadığı tüm şeylere hırsla başlayan bir aşkın kahramanı feriha. Emir fakir olsaydı onunla olmayacak olan feriha. Ancak bunu ‘zengin koca’ mottosuyla değil yıllardır ilmek ilmek beynine işlenen annesinin sözleri, apartmanda yaşadıkları, kendi küçük hırsları nedeniyle yaptı. Başka bir erkeğin (gizlinot: babası, hatta abisi) boyundurluğundan emir’in boyundurluğuna girip ‘ben ona yalan söyledim’ diyerek her şeyini sineye çekti. Emir’in ona uyguladığı şiddeti bile. Kendinden büyük gururu da hiçbir şeyi değiştirmedi. Tıpış tıpış kendini başka bir erkeğin himayesine attı. Yurtta kalmayı, okurken çalışmayı bile egosuna yediremedi. Oysa gerçek dünyada memur ailelerinin çocukları için bile sıradan bir durumu kabullenemedi. Emir’in arabası, emir’in üst kattaki evi, emir’in parıltılı dünyası derken kendini kaptırdı gitti. Hırslarıyla kendi kendini bitirdi. Sinirlendikçe iki kelime edemedi ve hırsla başkalarına patladı. Tam olarak pasif agresif tavırlar sergiledi. Keşke bir de emir’e kafa tutmak yerine ara ara duş alsaydı ve bütün bölümlerde yağlı saçla gezmeseydi. 

Emir, gecelerin veliahtı. Hayatında hiçbir şey başaramamış, feriha’nın yarattığı hayali karaktere aşık olmuş ve peşinden oradan oraya sürüklenen, beynini de çok fazla kullanmaya gerek görmeyen emir. attığı tokat ile gözümde kendini tamamen bitirdi. (Gizlinot: yayınlandığı dönemde izlememiştim ilk kez bu sene gördüm sahneyi) tam olarak hayatı boyunca ilgi görmüş, maddi sıkıntı çekmemiş, istediği her şey gerçekleşmiş, yakışıklılığının da farkında olan biriydi. Feriha ile iletişimlerinde büyük sorunlar vardı. Başta feriha’nın gizemli hallerine ilgi duyup ardından ona aşık oldu. Tabi bu da kendi çocukluğunda yaşadıklarına bağlıydı. 

Feriha’nın bez dolabı. Benim için dizinin en güzel karakteriyfi. Aile ve arkadaş çevremde ne zaman o dolaplardan görsek hala ‘feriha dolabı’ deriz. Fakirliği olduğu gibi gerçekçi yansıtan sayılı dizilerden biriydi. Belki de yayınlandığı dönemde o yüzden bu kadar ilgi gördü. 

10. Çağatay Ulusoy'un yakışıklı olduğu zamanlardan bir dizi. Filmi için (bkz: Delibal) ayrıca fakir bir ailenin kızlarının zengin bir adamla evlenmesine bu kadar karşı çıkması mantıksız.