1. (gbkz: Ayşe Arman)’ın bugün yayınlanan röportajında ortaya atılan durum.
49 yaşında, 2 oğlu olan, torun torba sahibi tesettürlü bir kadın, ameliyathanede spinal anestezi için pozisyona sokulduğunda, kendisini tutan ameliyathane personeli, cinsel organını kadının dizine dayıyor, kadın geri çekilmeye çalıştığında arkasında anestezi ile ilgilenen doktordan haliyle “hareket etmeyin.” Uyarısı alıyor. sonrasında depresyona giriyor, olayı eşine açıyor ve dava açılıyor. kadın adamın Erekte olduğunu “tatmin oldu” şeklinde anlatıyor, “bana dayadı, kaldırdı” diye söyleyecek hali yok o yaşta ve muhafazakar bir kadının.
arman’ın Röportajda “siz yanlış anlamış olamaz mısınız?” Diye sorduğu bir bölüm var. Benim bir taciz mağduru olarak cinnet geçirdiğim nokta tam olarak bu. mutlaka, herşeyin iki farklı bakış açısı vardır evet. ama bu soruya maruz kalmak kadar insana aşağılık hissettiren birşey yok. kadın arman’ın Bu sorusuna “ben evli bir kadınım, neyin ne olduğunu biliyorum. Adamın solukları hızlandı.” Diye cevap veriyor.
bu olay 4 yıl önce oluyor, kadın 4 yıldır bu anlamda hukuk mücadelesi veriyor, 2 yıl hapis cezası çıkıyor, sonra bu karar bozuluyor. Adamın avukatları kadının halüsinasyon gördüğünü, çok kilolu olduğu için adamın kadına tutunmak zorunda kaldığını ve adamın kilosunun kadının kilosunun 3’te 1’i olduğunu söylüyorlar, kadın 90 kilo... ameliyat esnasında kadında kullanılan anestezik maddelerin halüsinasyona yol açmayacağı da ispatlanıyor. Bozulan hapis kararına itiraz ediliyor, üst mahkemeye başvuruluyor ve sonuç bekleniyor. Olayın özeti bu.
olayı Ayşe Arman’ın bu röportajı gösterdiği fotoğrafı insta’da hikayeme düşünce açıp okudum. ama instagram’daki doktorlardan gelen o yorumlar... tek bir olay için kimse tüm bir meslek camiasını suçlamaz, suçlayamaz zaten. ailesinde pek çok doktor olan biri olarak, en taze teyzemin cerrahı olduğu bir hastanede hastabakıcının tacizini duymuş ve bunun hukuki süreçlerini teyzemden işitmiş biri olarak, çok şükür ailemdeki hiç bir doktorun böyle bir taciz davasında, tanımadıkları etmedikleri bir adamı sırf tıpçı oldukları için ağızlarından salyalar saçarak savunup da, tacize uğradığını söyleyen tanımadıkları bir kadına “kendisi bağnaz (gizlinot: kapalı olunca otomatik olarak bağnaz oluyor heralde, sonra diyoruz ki kapalılar niye açıklara öfkeli) olduğu için sapkın düşünceli, belki kendisi tahrik olduysa bilemem” gibi çirkin ithamlarda bulunduğunu görmedim.
ben de ameliyat oldum 2 kez. 2’sinde de spinal anestezi oldu, bir tanesinde anestezi öncesinde omurgaya giren iğne mevzusundan tedirgin olduğum için, spinal öncesi uyutuldum, ama baygın olmama rağmen ameliyat masasında beni sola doğru çevirdiklerini, doktor ve hemşirelerin beni pozisyona getirdiklerini, ve ameliyattan sonra da sık sık bana dondurma getiren dünya tatlısı orta yaşlı hemşiremin spinal anestezi esnasında saçlarımı okşadığını ve “geçecek inşallah güzel kızım” dediğini hatırlıyorum, ameliyat sonrasında sorarak da doğruladım hatta. sadece spinal anestezi olduğum ameliyatla ilgili de herşey net, ağrı kesici içtiğimde ne kadar halisünasyon görme ihtimalim varsa, onda da o kadar gördüm. Doktorum müzikler açtı, ben bunu sevmiyorum diyince hemşireler değiştirdi, bayağı sohbet muhabbet bir ameliyat geçirdim sadece spinal anestezi yapıldığında. sırf instagram’da öyle ithamlar yapılmış ki, ne yalancılığı kalmış, ne azmışlığı. Kimse birlikte çalıştığı insana “sapık” yaftasını yakıştıramaz, doğru. ama hastanelere personel diye alınan insanlar psikolojik durumlarına bakılarak mı alınıyor? Olayın olduğu şehirle bile bağlantısı olmayan anestezistler, doktorlar nasıl bir kin kusmuşlar. siz iyi ve mesleğini layıkıyla yapan insanlar olabilirsiniz, ama bu herkes öyle demek değil. Hüseyin üzmez diye bir adam vardı bu ülkede herkesin bir zamanlar saygı duyduğu ama çocuk tecavüzcüsü olan. Ensar diye bir vakıf var insanların hayır yapıyoruz diye para verdikleri ve erkek çocuklarına tecavüz edilen. öğretmenler var çocukları istismar eden. herkes bir değil. Bir kişi kötülük yaptı diye, tüm meslek kötü değil. bu da kimseye “tacize uğradım.” Diyen bir kadına “sen azmışsan bilemem” deme lüksünü vermez, hele ki kendisi de (gbkz: kadın) olan bir doktora.
şimdi bu kadın, kapalı bir kadın. Orta yaşlı bir kadın. 2 oğlu, torunları, çevresi olan bir kadın. adı soyadı çarşaf gibi gazetede. bir insan isminin bununla anılmasını neden ister? taciz edilmediği halde, o yaşta bir kadın neden taciz edildim diye gazetelere kadar çıkar, mahkemelere gider? arman’ın Sorduğu bir diğer soru “neden susayım demediniz?” Bu bana da sorulmuştu. Ülkemiz öyle boktan bir adalete sahip bir ülke ki, tacize uğradığınızda binlerce taciz mağduru sustuğu için, sizin neden konuştuğunuz ve şikayet ettiğiniz merak ediliyor. Kadın da demiş ki “ben susarsam, o susarsa kim söyleyecek? Bu yanlış nasıl meydana çıkacak?” Bu kadın gelini doğurduğunda torununu bebek odasında beklememiş, gitmiş gelinini ameliyathane önünde beklemiş, ya o da aynı şeyi yaşadıysa korkusuyla.
mesleki gurur, insan olmanın önüne geçmiş arkadaş. Ayıptır yahu.
Not 1- olay 4 sene önce olmuş, kadın odada anestezi doktoru ben beni taciz eden kişi vardı, bir hemşire daha vardı ama arkası dönüktü diyor. Kadın olaydan 2 ay sonra kocasına anlatıyor be hukuki işlem başlatılıyor. Türkiye’de yaşıyoruz, bir kadın bu olayı ailesine açtığında, eşinin çocuklarının silahı alıp bahsi geçen kişiyi öldürmeyeceğini bilemez. bunu itiraf edebilmek öyle çok kolay bir süreç değil arkadaşlar, benim başıma geldiğinde 19 yaşındaydım, ani hareket ettim çünkü toplum içerisindeydik ve ben telefonumla şahsın bana dayanan erekte penisinin kottan belirgin olan halinin fotoğrafını çekmiştim, elimde kanıt vardı, o otobüsten birşey yapmadan inseydim bir sahan o şahsı bulamazdım. O akşam eve gelip aileme anlatırken ağlamaktan nefes alamadım. bu olay hastanede geçiyor, bu kadın adamın adını soyadını nasıl biliyorsa, adam da aynı şekilde kayıtlardan ulaşabilirdi, sırf bunun korkusu bile yeter insana. Herkes cesur yürek değil, olmak zorunda da değil.
Not 2- doktorlara ne gibi ithamlarda bulunulduğunun farkındayım, ameliyatta hiç birşey ters gitmediği, mikrop vs kapılmadığı halde kaybedilen hastanın ardından evinin önünde komaya sokulurcasına dövülen eniştemden de biliyorum. adama bilerek öldürdün bile dediler. bu yüzden tek bir kişinin yanlışının mesleği etkilemediğinden bahsettim. tek bir vatandaşın yanlışı da nasıl eniştemin mesleğine dönmesini engellemediyse...