ayla

21. Ayla hepimizi çok etkilemiş bir baba kız ilişkisini anlatır.. işte ben de bugün babaannemden buna benzer bir hikayenin gerçek olduğunu duydum. Adana'da fransız ingiliz düşmanlarla harp bittikten sonra ölü bir düşman askerinin altından çok küçük yaslarda bir kız çocuğu çıkmış ve bizim köylüler ona kıyamamış, ellerinde büyütmüşler. hatta isminin önüne bir de gavur lakabını takmışlar :) Duygulandırdı bu hikaye beni

20. 2 3 haftadır youtube da chaby han ın kanalını izliyorum kendisi de bu filmde oynamış. hemen hemen her içerik paylaşımında filmden bahsediyordu izleyin izleyin diye. bugün bakayım dedim. çok beğendim. filmin başından sonuna her sahnesinde ağlanılır mı pms de değilim galiba vıcık vıcık duygusalım bunu anladım bugün :))

19. ingilizcesiyle övgülere mazhar olan sinem öztürk, filmin yapımcısının eşidir arkadaşlar. durum böyleyken "ne ingilizcesi ne kursu yeaa, okunuşunu yazın bir kağıda, ben ordan okuyayım" demiş olabilir. güzelim filmi bozan 3 şeyden biri bu hanımın ingilizcesi, diğeri çetin tekindorun atkuyruğu saçı, sonuncusu ise esra dermancıoğlu'nun oynadığı karakterdir.

18. Sinem öztürk'ün ingilizce konuşma çabası beni benden aldı. 4. sınıftaki çocuk daha akıcı konuşur. Kadını tokatlayasım geldi. Allasen şu film için 1-2 ay ingilizce kursu alamadın mı be kadın? Ya da şart mıydı mesela sinem öztürk'ü oynatmanız? Kadın ingilizce konuşamadıkça bana sinir geldi. Sırf bu yüzden filmin duygusal havasından çıktım. Rezil bir seçim.

Büşra develi'nin gözündeki yeşil lensler hiç olmuş mu bi de? bin tane lens markası var ve bazılarını cidden doğal gözden ayırt edemiyor insan. Bu kadar zor muydu kaliteli , belli olmayacak  bi lens kullanmak gerçekten? şey de çok sinirime gitti büşra develi 182 falan, yaşlılığını meral çetinkaya oynamış 165 Hadi hocam yaşlandı kısaldı falan da 20 santim kısalır mı insan? 20 santim kısalması için kamburunun falan çıkması lazım yoo kadın gayet dik be anam.

İsmail hacıoğlu ve ali atay efsaneydi. Küçük kıza zaten diyecek sözüm yok o ağladıkça içim parçalandı. O yaşta o nasıl bir oyunculuk utan sinemcim utan. 

Çetin tekindor'u severim ama artık üzerine yapışmış "konuşurken acı çeken adam" profilinden usandım  biraz. 

İyi yönetilmiş bir filmdi. Ama 1950li zamanlar su gibi akarken 2010 falan çok yavan kalmış. Giderek daha da yükselmesni beklerdim. 

Ağlamadım. Sevgiler. 

17. Ağlamayacağım diye kendinizi tutarken son sahnede iradenize yenileceğiniz filmdir.Filmi beğendim , dedem Kore gazisi olduğu için daha bi etkisine kapılarak izledim filmi.Yalnız Çetin Tekindor’u sevmeme rağmen bu rolü ona yakıştıramadım.O at kuyruğu saçını atkının arkasına gizlemesi bile irrite etti beni.

16. - spoiler olabilir -

Filmlere ağlamam. Ağlayana da gülerim. Hachiko da bile değil ağlamak duygulanmadım dahi (gizlinot: Erkek arkadaşım şarıl şarıl ağlamış. ) ama o son sahnede (gizlinot: Belgeselden alınmış olan)bir damla pıt oldu böyle. O özlemin ağırlığı benim yüreğime çöktü sanki. Gerçek dedenin ayla değil mi o dediği yerdeki tonu, bakışı beni eritti. Hikaye altın olunca film de güzel olmuş tabi. Reklamlar, abartılı milliyetçilik naraları bu işin tuzu, biberi. Görmemezlikten geliyorum. Umarım oscara da aday olur. Süleymanin hikayesi daha fazla insanla paylaşılır.

15. bir önceki girdide bahsedilen sahnede gözünüzden bir damla yaşın pıt diye sıcacık aktığını hissedeceksiniz :(

14. "yeaaa ben ağlamam ne alaka yeaaa" diye girip baya salya sümük ağlattı beni.

bunu bir kenara bırakıp filmin eleştirisini yapacak olursam:

-çetin tekindor çok iyi bir oyuncu ama kesinlikle karaktere uymamış. bir an içerde izliyormuşum gibi hissettim.

-konunun işleyişi güzel ama ikinci yarısında süreler çok hızlı geçmiş. yani ilk yarısını daha çok beğendim diyebilirim.

-esra dermancıoğlu'nu da rolüne hiç yakıştıramadım. kendisi de iyi oyuncu ama yani babasını kıskanıyor mu, içimi fesat (önceden alışmışız), babasını koruyor mu çözemedik.

-yönetmen iyi iş çıkarmış. çekim hatası yok gibiydi.

-kesinlikle filmin yıldızı "kim seol" denen o dünya harikası kız çocuğu. oscarlık performans sergileyen bir o var. bu kadar yetenek bir çocuğa fazla dedirtti. inanılmaz başarılı, kelimeler kifayetsiz.

-ismail hacıoğlu'nun oyunculuğunu da beğendim. kendisinde tipik Türk siması var ve oynadığı karaktere yakışmış. duyguyu hissettirdi.

-çok fazla reklam alınmış. yani oscara aday (gizlinot: aday mı aday adayı mı tam bilemedim) bir filmde bu kadar reklam olması çok amatör geldi.

-ağlamayanları bile ağlatan sahne olarak filmin belgeselinden alınmış olan "yaşanmış gerçek sahne" olduğunu düşünüyorum. sonuna kadar ağlamayıp orda salya sümük oldum ben.

sonuç olarak: beğendim. Türk sineması açısından güzel bir basamak atlanmış.

13. duygu eşiği çok düşük biriyimdir. salon daha boş olsa film boyu iç çeke çeke ağlardım sanırım, kendimi bol bol tuttum. buna rağmen gözlerim şişmiş bir vaziyette salondan ayrıldım. zaten küçük ayla'nın oyunculuğu nasıl bir şeydi ya sen nasıl bi surata sahipsin hiç bir şey yapmasa karşıma oturtsalar çocuğu ben yine ağlardım.

ağlama faslı dışında, oyuncular, sahneler, efektler falan çok güzeldi. zaten yaşanmış hikaye olması insanın kalbinin en ortasına dokunuyor. bir kaç tane meh dediği konu oluyo insanın ama o kadar kusur kadı kızında da olur.

fırsat bulan ve deşarj olmak isteyen herkesin gitmesi gereken bir filmdir.

12. ağlarım diye korkudan gidemiyorum çünkü fragmanı bile bana çok dokundu. ayrıca küçük koreli kız o kadar tatlı ki, gözleri, elleri yumuk yumuk. ^.^