başörtüsü

48. baş örtüsü bir çok toplumda farklı gerekçelerden dolayı erkek ve özellikle kadınların kullandığı bir modaya aksesuar, dine göre bir zorunluluk ya da politik bir bayraktır.

Baş örtüsü genellikle çağlardan beri topluma ve iklime göre şekillenmiş, kimi kültürlerde beyaz saçın kusurlu olduğu düşünülerek başörtüsüyle örtülmüş, kimi yerde deve üzerinde çöl geçerken sıcaktan korunmak için başörtüleri kullanılmış, Katolik toplumda kadınların dini bir forması olmuş, fransada üstü açık arabadaki Gabrielle için rüzgardan korunmak için kullanılmış, bazı toplumlarda politik bir duruşun sembolu olarak kullanılmış, afganistan gibi radikal dinci toplumlarda kadının kimlikleşsizleştirilmesi için kullanılmış.

o yüzden kimi zaman başörtüsü, kimi zaman türban, kimi zaman burka, kimi zaman aksesuar olmuş.

47. Gerçekten hala bu mu tartışılıyor ya ? En moderniniz bile bana ne onun kararı demeyi öğrenememiş yazık gerçekten. 

Kendi tanımım, kadınların saçlarını örtmek için kullandığı minik örtü. Bitti bu kadar basit. 

46. kimse başörtüsü takan birine zorla çıkarttıramaz, evet kimsenin ne giydiğine kimse karışamaz. ancaaak başörtüsü elbette feminizmin tartışacağı bir şeydir. herkesin kendi tercihi denerek kapatılacak bir konu da değildir. tercihlerimizi neler belirler? doğduğumuz andan itibaren doktrine edilmek tercihlerimizi ne kadar etkiler mesela?? bunları sormak lazım.

ayrıca herkeste değil ama kimi kadınlarda başörtülü oldukları için kendilerini daha "ahlaklı" "erdemli" lanse etme, kendilerini diğer kadınlardan daha üstün konumlandırma durumu var ki, bu da eleştirilmesi gereken bir şey.

45. Tercih etmediğim ama aynı zamanda hiç ilgilenmediğimdir. Üstelik buna göre insan ayirmadigimdir.

Herkesin kendine göre argümanlarla ya savunduğu ya yerin dibine soktuğu birşey iken benim nedense hiç dikkatimi çekmeyendir.

Sadece dikkatimi tek birşey çekiyor. Osmanlı dönemi rengarenk çarşaf,burka var iken cumhuriyetle birlikte gelen bir batı modeli kıyafet anlayışı var. Ancak köydeki kadınlarımız hiçbir zaman başörtüsü takmamış. Yaşmak, tülbent denen bir ince,ucuna tığ işi süsleme yapılan örtüyü takmış. Şehirdeki kadın genelde örtüyü üçgen şeklinde katlayıp boynundan aşağı gelince baglayivermis. Tarikat üyesi kadınlar oldukça kapalı giyinmiş onlar da osmanlı stili çarşafa devam.

türban adıyla anılan örtünme biçimi ise Şule Yüksel Şenler ile ülkemize girmiş (gizlinot: Emine Erdoğan'ın hocam dediği, Rte ile tanışmasının vesilesi kadın yazar), neoliberal islamcı (gizlinot: 80lerden sonra kendini yeni dünyaya adapte etmeye çalışan ve söz sahibi olmak isteyen islamcı anlayış )anlayışla zirve yapmış, bugün kendi modasını belirleyen bir giyiniş türü.

Bugün halen başörtüsü takan kadınlar kendi arasında tartışırken (gizlinot: Alta dar giyilir mi, oje sürülür mü, makyaj yapılır mı vb.) biz bir kısım başörtüsü kullanmayan kadınlar da tartışmaya katılarak esas sorunu kaçırmaktayız.

Bizim giyimimiz, çocuk dogurusumuz ve kaç tane olacağı , gülüş şeklimiz, çalışma şartlarımız vb. Herşey hakkında erkekler karar veriyor. Hani kelime kökeni "erk" (gizlinot: Kuvvet, iktidar, uygulama gücüne sahip) olan.

Esas mesele bu başlık altında başörtüsü takılmalı mı takılmamalı mi degil, takan veya takmayan fark etmeksizin cinsimiz adına kendi kararlarımızı özgürce verip vermediğimiz. Çünkü bunun açıklık veya kapalılıkla ilgisi yok.

44. ne zaman insanların görüşüne saygı duymayı öğreneceğiz ya da beni ilgilendirmez diye düşünüp susacağız? kimsenin birileri hakkında bilgisi olmadan, düşüncesini bilmeden bu kadar emin olması ne kadar doğru? burada kime sorsak "ayrımcılığa karşıyız, olur mu öyle şey herkes eşittir" der ama iş yargılamaya gelince herkes konuşur. tamamen kendi adıma konuşuyorum, ben inancım doğrultusunda kapandım "başkalarına yaranmak için" değil. o şekilde kapananlarla görüşüm bir olamaz. emin olun kimse de bana kapalıyım diye gel hemen işe başla demedi. hatta gittiğim özel hastanelerden "hastalarımız rahatsız oluyo" diye geri çevrildim. kimse kapalıyım diye bana yer falan da vermedi hatta birilerine yer vermeyince "örümcek kafalı" diye yaftalandım. atamı ziyarete gittim, kendini cumhuriyet kadını olarak adlandıran biri "her şey sizin yüzünüzden ne hakla buraya gelirsiniz" dedi. evet bunları yaşadım halbuki yaşamamam gerekir çünkü "kapalıyım". sorsanız onlar herkesten çok atatürkçüdür ama ayrım yapılmaması gerektiğini bilmezler.

ne kadar doğru yapıyorum bu işi bilmem çünkü makyaj da yapıyorum, pantolon da giyiyorum. kimse mükemmel değil zaten insanız sonuçta. ben kimseyi yargılamıyorum isteyen istediğini yapsın banane diyorum. emin olun kafam böyle daha rahat. burada yapılan yorumlar açıklar için yapılmış olsaydı daha farklı olurdu. ama olsun nasılsa ayrımcılık yok :)

43. Burada herkes dini “bana göre” “bence” ye çekmiş. Din bu değildir. Belirli bir kuralları vardır uyup uymamak kişinin kendisine bağlıdır. Ne farkı kaldı hepsi farklı şey söylüyor dediğiniz falanca hocaların fetvalarından? Kuran’a ve sünnete bakınız. 

42. çok çok alakasız bi şey yazıcam. ben lise 2de biraz adaptasyon sorunu yaşadım. geceleri bilgisayarda oyun oynayarak geçiriyor, gündüzleri okulda uyuyordum. okulda değil hatta; her yerde uyuyordum. yürürken dahi kafam bi bulanık oluyordu; mutlu olduğumu düşünüyordum ama değildim kendimi sevmiyordum pek, beğenmiyordum. ergenlik sanrıları birazcık da. her neyse, kış aylarında little big'den aldığımız bir şapkayı takıyorum; şapka alnımdaki saçları geriye itiyor ve ucu yok. çorap gibi ama işte arkadan salınıyo saçlarım :d

ben o zamanki ruh halim ve mentalitem ile algılayamamışım, ama daha sonra bir anı sürekli geri gelmeye başladı ve birazcık dumur olarak olayı kavradım. mcdonalds'a gidiyorum apple pie almak için, o zamanlar hala satılıyor (gizlinot: :') kasiyer kız da benimle bi diyaloga giriyor siparişimi beklerken "ya bence kafandakini biraz sık, ya da hiç takma" allah çarpsın ki hiçbi şey anlamamıştım, zaten socially awkwardın allahıyım, ehe mehe diyip geçiştirdim ama yıllaaaaaaaaaar sonra anladım ki kız ya saçların hiç gözükmesin ya da takma demiş bana ya... jhsdhjs bir de üzüldüm kendime o kadar uzağım ki her şeyden. psikolojim o kadar darmadağın, o kadar kendimi beğenmiyorum ki yüzümü, saçlarımı saklayacak bi şapka takarak dolanıyorum etrafta, hanımefendi benim başörtüsü taktığımı varsayarak bir de nasihat veriyor, özetlemek gerekirse; takan takmayan herkesin yorum yapma ihtiyacı hissettiği, kendisinin en doğrusunu bildiğini varsaydığı bir örtüdür efendim, keşke genellemelerin geçerli olmadığı bir olay olsaydı, ama değil ya

41. dünya üzerinde kadınlardan çok erkeklerin konuştuğu, üzerine bol bol tartıştığı, içine dini ve siyasetin soslanarak eklendiği örtü.

40. Gereğinden fazla anlam yüklendiğini düşünüyorum sana başörtüsü.

39. Tartışması asla bitmeyecek bir konu.

Kapali olup direk dar kot gibi şeyler giyerek vücuduyla dikkat çekenlerin Yaptiklarinin yanlis olduğunu düşünüyorum ancak tam anlamıyla tesetturlu olan biri dikkat çeken renklerden,makyajlardan,kiyafetlerden,davranişlardan vs kaçınır zaten.Yani her kapali tesetturlu değil ve birçoğu da bunun bilincinde ve asla eleştirilmemesi gerek diye düşünüyorum çünkü dinini yasayan insanlar tam anlamiyla değil kendi koydukları sınırlar dahilinde yaşıyorlar zaten. Yani %100 tesetturlu biri dedikodu yapsa,yalan söylese bu kadar takacak miydiniz?önemli olan sadece görünüşle degil davranisla dindar olmaktir.Tabii toplum bizi bunun tersine itiyor.

Bana göre başörtüsü olmamasi gereken bir şey ancak örtene saygısızlık yapmak komik bir durum.

Birakin isteyen istediğini yapsin da artik asıl sorun olan bozuk zihniyetleri düzeltmeye calisalim.cunku sapik dekolteliye de sapik,carsafliya da.

Edit:kimse açığa niye daha açıksın demez çünkü kimse kuralları olan dini bir inanç doğrultusunda açık değil, ancak kapali olanlar için durum böyle.Nasıl namazı,orucu belli bir kurala gore yapmak gerekiyorsa başörtüsü de ayni şekilde.Ancak diger ibadetlerden farkli olarak görünüşü,sosyal hayati daha çok etkilediği için kişinin iradesi de şekillendirir bunu.