yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (15)
    • medya (0)

    15. Kendimden nefret etmeme neden olan eylem.

    Az önce 400 gr (1 kutu) sütlü fıstık kreması, 2 adet bazlama ekmeği, 2 adet muz, 5 yemek kaşığı fıstık ezmesi ve 1 küçük kutu balı 1 saat içerisinde çay ile beraber yedim. Midem çok kötü. 2 aydır bununla mücadele etmeye çalışıyorum. Sebebini de iyi biliyorum. Çok kısıtlayıcı diyetler yaparak 52 kilodan 44 kiloya düşmüştüm. O süre zarfında yiyemeyip aklımda kalan her şeyi birer güne yayarak tıkınırcasına yiyorum. 2 gün öncesine kadar iyiydim. Kendimi kısıtlamayıp canım ne çektiyse normal miktarlarda yiyordum. Bugün ne olduysa iş çıkışı kendimi migrosta buldum ve yukarıda yazdığım yiyecekleri aldım. 1 hafta önce 1 koca paket cheerios mısır gevreğini bir oturuşta yemiştim. Hiç ama hiç iyi değilim. Yakın zamana kadar kusabiliyorken artık vücudum alıştığı için kusamıyorum da. Kilo almaya başladım. Bu beni çok üzüyor. Beslenme bozukluğu ile ilgili kitaplar alıp okumaya başladım. Etkisi oluyordu ama bugün kendimi tutamadım. Bana bu konuda tavsiye vermek isteyenler lütfen benimle iletişime geçsin. Vücuduma bedenime iyi davranmak istiyorum. Aynı zamanda spora da başladım. Sigarayı da bırakmam gerek ama kendimi her açıdan iradesiz zayıf hissediyorum. Karnım davul gibi şişti yediklerim için aşırı pişman hissediyorum. Gün içerisinde lise zamanlarımdaki yeme düzenimi anımsamaya çalışıyorum. 7 8 sene öncesine gidip günlük rutinimde nasıl atak geçirmeden, hem abur cubur yiyip hem de zayıf kalabiliyordum bunları hatırlamaya çalışıyorum. Günlük yaşantımda iş veya sosyal hayattaki arkadaşlarımın yeme rutinlerini gizlice gözlemliyorum. Hangi yemekten kaç tabak veya Hangi abur cuburdan ne miktarlarda yiyorlar hepsini çaktırmadan gözlemliyorum. Bunu kendime uyarlamaya çalışıyorum. Halbuki önce kendimi keşfetmem gerektiğini biliyorum ama beceremiyorum. Buraya daha çok şey yazarım ama yapamiyorum. İnanın çok yoruldum. Çaresizce çıkış yolu arıyorum.

    Edit: bu yazıyı yazdıktan sonra 2 kere atak geçirdim. "Yeme bozukluğunun üstesinden gelmek" adlı kitabı okumaya başladım. Bu süreçte bana yardımcı olan tek şey bu kitap oldu. Bu hafta hiç atak yaşamadım. Sezgisel yemeye başladım. Keyfim yerinde ve çok mutluyum.

    Edit 2: Atak geçirmiyorum. Sezgisel beslenmenin çok etkisi oldu. Her şeyi kısıtlamadan yiyebilmek, tadına vara vara, aromasını hissederek mideye indirmek mükemmel bir şey. Kilo almadım hatta vermişim ama umrumda bile değil.

    Edit 3: Edit 2 den sonra, her şey güzel ilerlerken kendimi bir anda bulimik bir kişi olarak buldum. Hayatımın en berbat dönemiydi diyebilirim. Gerçekten ayrıntı vermek istemiyorum, anlayacağınızı düşünüyorum. Neredeyse 1 yıl boyunca kendimi engelleyemedim. Her defasında ağlama krizi ve akabinde bunu kendime neden yapıyorum çıldırışları, mental çöküntü. Bu 1 yıllık süreç Ekim 2022 de sonlandı. Bu süre zarfında hiç klinik destek almadım. Kimselere söylemedim. Bilmem kaç bin kere kendime söz verip bi daha yapmıcam desem de bu yine bir şekilde tekrar etti. Ta ki dişlerimin aşındığını ve inceldiğini, kalp çarpıntımı, fark edene kadar. skerler bu işi diyip bir günde bıraktım. Bu süreçte bulumia nervoza ile ilgili çok kaynak okudum, videolar izledim. Bunlar iyileşme sürecimde etkili oldu. Hastalığın farkına varmak o kadar güzel bir şey ki. üzerinden 1 yıl geçti. Ekim 2022'den beri asla bir kere bile tekrarlamadım. hayatta kendimle gurur duyduğum tek başarım mental bir rahatsızlığı kendi kendime yenmekti. Her şeyden önce kesinlikle direkt olarak klinik destek almam gerekiyordu fakat bende bu hastalık bir tabu olmuştu ve de bazı ekonomik sıkıntılardan dolayı yanaşamadım. Eğer bu durumda şu an olanınız var ise vakit kaybetmeden destek almalısınız.

    21 ekim 2021 21:36 1 kasım 2023 12:21

    14. yıllardır bu dertten muzdaribim. kendimi bildim bileli böyleyim. yemeye çok düşkün değilim fakat moral bozukluğu ve stresle birlikte gelen yeme atakları yüzünden çok kilo aldığım dönemler oldu. mesela üniversite sınavına hazırlandığım sene 14 kilo, mezun olup ilk işe girdiğim sene de 17 kilo aldım. kendimi dizginleyebildiğim zaman kilo verebiliyorum fakat en ufak bir olumsuzlukta eve gelip 8 tane çikolatayı aynı anda yiyebiliyorum. ya da çiğköfte, cips, suffle,dondurma ve hamburger gibi alakasız şeyleri tek öğünde arka arkaya tüketebiliyorum. yemek yemeyi kafamda ne yerine koyuyorum bilmiyorum ama bunu engellemek bazen çok zorlaşıyor. bir dönem temizliğe sarmıştım. temizlik yapınca, evle ilgilenince kafam dağılıyordu rahatlıyordum. fakat o da ciddi boyutlara ulaşıp temizlik hastalığına doğru gidince uzaklaşmaya zorladım kendimi.

    hayatım boyunca çeşitli zorluklar yaşadım. 8 yaşından beri mücadele halindeyim. onların yansıması olduğunu düşünüyorum bunun. babamın cenazesinde 13 tane ülker kekstra yemiştim mesela. bir damla gözyaşı dökmeden kek yiyip durdum habire. sonra da günlerce sadece boşluğa bakıp tek lokma yemek yememiştim. çok küçüktüm. belki o dönemlerden kalmıştır bilmiyorum. bununla ilgili destek almak hep aklımdan geçti ama bir türlü başaramadım. tamamen psikolojik bir durum olduğunu biliyorum. hiçbir şey beni yıkamaz, ben ne günlerden çıkıp buralara geldim derken, aslında hayatıma ne kadar da büyük etkiler ettiğini, psikolojimi alt üst ettiğini bu yeme atakları bende kalıcı olduğunda anladım. zor arkadaşlar. yaşadığımız şeylerin ilerideki yansıması ne şekilde olacak bilemiyoruz. kimisi oturur ağlar, kimisi de yemek yiyor demek ki.

    duygu özaslan'lar falan çıkıp bu rahatsızlıktan gülerek bahsedince üzülüyorum ben. bunu aşamayan, kilo almaktan ziyade ruhunda yaralar taşıyan insanlar varken "10 kilo aldım ühüü" boyutunda kendi kendine teşhis koyan insanları gördükçe sinirleniyorum. bu öyle bir şey değil kardeşim. gerçekten şiddetli ataklar geçirseydin, kusana kadar yeseydin, sonrasında yaşadığın uyuşuklukla belki de ağlayıp kendini harap etseydin bu kadar gülerek anlatamazdın. herkesin dilinde "depresyondayım" lafı vardır ya, aslında depresyona çok az insan girmiştir ve ne olduğuyla ilgili fikri dahi olmayan, azıcık morali bozuk olanlar bile depresyondayım diye gezer. aynen o halde geldi bu olay. 10 kilo aldın diye binge eating yaşamıyorsun. o çok başka bir boyut ne yazık ki.

    29 haziran 2020 08:46

    13. Yaklaşık bir buçuk aydır içinde olduğum ve henüz çıkmayı başaramadığım bataklık. Skinny fat vücut yapısına sahibim, düzenli beslenen biri olamadım hiç. Bir süre önce bir gayretle spora başlamıştım, onun verdiği hevesle düzenli şekilde yemek yiyordum. Sonra sporda dizlerimi zorlamam nedeniyle kıkırdaklarımda yumuşama olduğunu öğrendim. Squat, leg extension gibi birçok hareketi doktor yasakladı. Böylelikle zaten yeni başlamış olduğum spordan soğudum, yeme düzenim de yine bozuldu. Kilo almadım henüz ama bel çevrem falan kalınlaştı yine, bok gibi oldu. Çok mutsuzum. Şu sıralar gelecek kaygılarım, maddi kaygılarım had safhada. Mesleğimi sanırım sevmiyorum. Babamın kaybıyla da başa çıkmakta çok zorlanıyorum. Zorlandıkça kendimi elime ne geçerse yerken buluyorum. Ne yapacağım hiç bilmiyorum gerçekten.

    8 haziran 2019 22:42


    12. duygusal ataklar sonucu açlık, tokluk, rahatsızlık hissi olmadan sadece yemek yemek. bazen bir tencere makarna yemek, bazen 4 paket bisküvi yemek. bazen sadece yememek için evdekilerin aldıkları kutuları paketleri gizli gili çöpe atmak.

    sonrası pişmanlık, mide ağrısı, şişkinlik, ve aç günler.

    sanırım 4-5 yıldır bununla mücadele ediyorum. yukarıdaki girdilerdeki kadar sık değil ama atak geldiğinde yanımdaki insanın iğreneceği kadar yeme miktarlarına çıkabiliyorum. bu yüzden ataklarımda yanımda kimse olmamasına özen gösteriyorum. böyle tuvalette tek başıma uyuşturucu almışım gibi ama devamında sanal bir keyif de yok.

    bu hafta şunu keşfettim ki benim ataklarımı ikili ilişkilerimdeki durumlar tetikliyor. flört edeyim, karşılık göreyim asla yemek aramıyorum. ama ne zaman bişeyler ters gitsin, reddedildiğimi ya da istenmediğimi düşüneyim hemen bir atak geçiriyorum. babasız, erkek figürü olmayan bir çocukluk geçirdiğim için özellikle sevgi görmek istediğim erkeklerin onayına ve ilgisine endeksli bir mutluluk durumum var (lütfen yargılamayın, bununla yüzleşmem yıllarımı ve seanslarımı aldı). bu yüzden o tarafta pamuk ipliğine bağlı güvenimi bişey zedelediğinde hemen yemeğe saldırıyorum.

    benim hikayem de bu. çok isterdim hiç hayatımda olmasın, ama bu benim gerçeğim. elimden geldiğince kontrol etmeye çalışıyorum. umarım birgün hepimiz mutlu ve dengeli bir iç dünyasına kavuşuruz.

    8 haziran 2019 19:58

    11. artık sal beni gözünü seveyim.

    kendimi bildim bileli annemin yeme,yapma, etme, kilo alacaksın uyarıları yüzünden, sevdiği şeyleri gizli gizli tıkınırcasına yiyen biriyim.

    polikistik overim var,bir yandan yıllardır sivilce problemim var, yapım gereği her şeyi çok kafaya takan bir insanım, moralim çabuk dibe vurur ve yemek yiyerek kendimi mutlu ederim. daha doğrusu yemek yeme bahanelerim bunlardır.

    bahaneler bir yana ben mutluyken de mutsuzken de; bazen çok aktifken bazen çok sıkılınca yerim. hep yerim yani. ağzıma kadar dolu olayım, sofradan yeni kalkmış olayım, sevdiğim bir şey varsa, canım bir şeyi yemek istiyorsa midem rahatsız olana kadar yerim.

    yaklaşık 4 ay önce bir diyetisyene gitmeye başladım. paket programın içinde bir de psikolog desteği vardı 4 seans kadar. fakat psikologla bir başladık konuşmaya, konu yeme bozukluklarından başladı, benim uyku problemi yaşamama neden olan olaylara ve özgüven problemime, diğer başka ıvır zıvırlarıma geldi. dolayısıyla diyette uyku önemlidir diye, uykuyu toparlayayım derken diğer yandan motivasyonu kaybettim.

    kaybettim çünkü, gerçekten hayatımda ilk defa 2,5 ay boyunca listeden 1 gram sapmadan, kaçamak yapmadan, belirlenen kaloriyi aşmadan deli gibi sağlıklı beslendim, diyet yaptım. vere vere 2 kilo verebildim. ne hormonal problemlerimde, ne cilt sorunlarımda düzelme olmadı. dolayısıyla bir kırılma anı yaşadım yaklaşık 1,5 ay önce.

    şu an asla motive olamıyorum ve eskisinden çok daha sağlıksız besleniyorum. gizli gizli abur cubur alıp sırt çantamda eve getiriyorum ve aynı gün içinde paket paket cipsleri,çikolataları,şekerleri tıkınırcasına rahatsız olana kadar gizli gizli yiyorum.

    artık gerçekten çok yoruldum. çünkü bunu kendimi iyi hissetmek için ya da doymak için yapmıyorum. neden yaptığımı da bilmiyorum ve kendimi durduramıyorum, telkin edemiyorum. bu problemle baş etme yollarını bilen süslüler varsa lütfen konuşalım bu alışkanlığı aşma yollarını.

    edit: imla

    2 nisan 2019 21:15 2 nisan 2019 21:23

    10. kendimi bildim bileli boğuştuğum, hayatımın sonuna kadar da bu şekilde gideceğini tahmin ettiğim yeme bozukluğu. binge eater sağlıklı hatta gerekenin altında bir kiloda da olabilir. bazı zamanlarda kendini bu eylemi yapmaktan alıkoyabilse de, bir madde bağımlısı gibi sürekli yiyecek düşünmek, bu yüzden agresif olmak-mod değişimleri yaşamak, withdrawal yaşamak da getirdiklerinden.

    bu öyle bir illettir ki bir hafta önceden kararlaştırılan planı son gün iptal edersiniz, çünkü o son güne kadar yediğiniz şeker-karbonhidrat-sodyum yüzünden yüzünüz ve vücudunuz delicesine şişmiştir. partnerinizden/birlikte yaşadığınız insanlardan bitmiş yiyecek kutuları saklarsınız, onlar fark etmeden markete gidip tekrar yiyecek depolarsınız çünkü onların kendileri için aldığı şeyleri de bitirmişsinizdir. yemek söylediğiniz app'i açıp geçmişe baktığınızda rahatsız olursunuz çünkü maaşınızın büyük bir kısmı oraya gitmiştir. gece 12'den önce yediğiniz şeyleri saymazsınız çünkü sabah yeni bir güne başlayacak ve kendinize hakim olacaksınızdır. hiç gerçekleşmez.

    şimdi benim rahatsız olduğum bir nokta var: bu yeme bozukluğu aşırı yaygın. bu platformda da birçok kadın aynı sıkıntıları yaşıyor. ancak konuşmuyoruz. yaşadığımız sıkıntıları tartışmıyoruz. ben başlığa girmeden önce sandım ki yüz+ tane girdi çıkacak. 10 tane. imkansız ya. neden yeme bozukluğu konuşulduğunda akıllarımıza halen anoreksiya(gizlinot: hadi bir miktar da bulimia) dışında bir şey gelmiyor? vallahi bu bozukluk insanın kendine yapabileceği en kötü şeylerden biri, kesinlikle daha çok teşhir gerek.

    her gün -haklı olarak- kadınların üzerindeki baskıyı, idealize edilen görüntüyü, tek tipleşmeyi tartışıyoruz. kimseye model vücudu borcumuz yok, o görüntüye ulaşmak için de fad diyet yapacak halde değiliz. ancak spektrumun bir tarafına çok fazla kaydık ve diğeri gözden kaçtı gibi geliyor. devir duyguların gerçekliğin önüne geçtiği (bkz: post-truth world) devri, artık kilo-sağlık-özeleştiri üçgenini tartışırken birkaç kez düşünüp konuşabiliyoruz. bir örnek vereyim: sevdiğiniz bir insan size "gereğinden az yediğini düşünüyorum, senin için endişeleniyorum" ya da "gereğinden fazla yediğini düşünüyorum, senin için endişeleniyorum" dediğinde verdiğiniz tepkiler aynı mı olur? ben cevaplayayım, aynı olmaz.

    sanırım kadın olarak dış görünüşe verdiğimiz muazzam önem, bunun getirdiği baskı, ve bu yüzden dış görünüşün iç değer ile birbirine geçmesi ile beraber eğer gereğinden fazla yiyorsak bu kesinlikle kabullenmesi zor bir konu haline geliyor. açın bakın "kilo vermek isteyenlere tavsiyeler" başlığına; girdilerin %94'ü "bir hastalığınız olabilir......." ile başlıyor. kilo aldıysak kesin altta yatan bir neden var, hastalık var, vs. var. açık açık "yaktığından fazlasını yeme" demek zorlaşıyor. bir de şöyle bir şey var; evet hastalıklar geçerli sebeplerdir, ancak birçoğu zaten bizim yeme düzenimizin bozukluğuyla beraber başlıyor. insülin direnci yüzünden kilo aldım/veremiyorum, e tamam da zaten en başta insülin direncimin başlama sebebi hayatımı karbonhidrat ile idame ettirmem. :d pcos kilo alıp hareket etmedikçe daha çok kötüleşiyor, e kötüleştikçe kilo vermek zorlaşıyor, kısır döngü. bir noktada sorumluluğu kendi elimize almamız gerekiyor.

    bu yeme konusunda erkek/kadın arasındaki fark hep ilginç gelmiştir bana. zira erkeklerin çoğu bu durumda gereğinden fazla yedikleri için kilo aldıklarını kabul ediyorlar. bizim "fazla yemek" ile ilişkilendirdiğimiz suçluluk-saklama hissi onlarda daha az.

    konudan saptım, benim binge eating'i anlamak üzerine en çok yardımını gördüğüm şey (bkz: brain over binge) adlı kitaptır. yıllarca binge eating ve bulimia ile boğuşan yazar çözümü nasıl kendi kendine bulduğunu anlatıyor. yazarın savını özetlemem gerekirse: binge eating, genelde yapılan kısıtlayıcı bir diyet ile başlıyor. evrimin getirmiş olduğu karbonhidratlı-şekerli-yağlı yiyecekleri tüketme isteği higher brain(gizlinot: mantıklı kararlar alabildiğimiz "üst beyin") ve lower brain(gizlinot: hayvani istekler/ alt beyin) arasında sürekli bir çekişme konusu, ve en sonunda kişi dayanamayıp isteklerine yeniliyor. bu noktada istediğimiz şeyi istediğimiz miktarda yemek beyne dopamin salgılatıyor. (bkz: neuroplasticity) sayesinde hemen bu yeni alışkanlığı öğreniyor, daha sık aralıklarla, daha çok dopamin arıyoruz. üst beyin her ne kadar durumun farkında olsa da, alt beyin kurulmuş alışkanlığın avantajını kullanıyor. bu yazar binge eating'in hayatımızın başka kısımlarındaki eksikliğin/ruhsal problemlerin/vs. sonucu olduğuna inanmıyor. bunu da kanıtlamak için amerika'da binge eating bozukluğu yaşayanlara yazılan, beynin gaba ve dopamin reseptörlerini etkileyen bir ilacı kullanıyor. ilacı kullandığı süre boyunca, hayatındaki sorunlar aynı şekilde devam etse de, binge eating tamamen kesiliyor. "hayatımın sonuna kadar ilaç kullanacak değilim" diye ilacı bırakıp, beyin ve binge eating arasındaki ilişkiye yoğunlaşıyor.

    yazarın açıklaması bana oldukça mantıklı geliyor zira ben hayatımın felaket olduğu dönemlerde de, mükemmel olduğu dönemlerde de bu illetten çektim. mutsuz olmak, mutlu olmak, depresif olmak, sıkılmış olmak... ruh halinden bağımsız binge eating hep burada. bunun yanı sıra "altındaki sıkıntıları aşmalısın" tavsiyesi bana doğru gelmiyor. hayatımızda hiçbir şekilde çözülmeyecek sorunlar da var, ben ruh halimden bağımsız olarak bir sonuca ulaşmak istiyorum. ki düşündüğümde binge eating benim için hep şu şekilde başlıyor: karbonhidrat ve şekerden uzak durduğum bir süre geçmiştir, artık eskisi gibi dürtü yoktur. "eh ben bu işi çözdüm" diyerek keto dışı bir şey yerim. iki saat sonra tekrar acıkırım, daha fazla şeker tüketme dürtüsü gelir. dayanamayıp devam ederim, bu suçluluk yaratır. suçluluk ile daha kötü hissederim. dürtü iyice artar, ve bingo kendimden geçmişimdir. istisnasız her zaman böyle. başka bir şeyi suçlayamam.

    işte bu yüzden bazı insanların gerçekten şekerden ve karbonhidrattan bir bağımlı gibi kaçınması gerekiyor. sonra karbonhidrat ağırlıklı diyet-yaşam biçimlerine eleştiri getirmeye çalıştığınızda "başka insanların seçimlerine saygı duy" denerek tartışmaya ket vuruluyor ancak herkesin tip 2 diyabet ve insülin direnci ile gezdiği bir dünyada bırakın birkaç şüphemiz olsun. ben de isterdim badem sütlü, muzlu yulaflar yemek, smoothieler acai bowllar ile a e s t h e t i c s yaratmak ancak hayatlar bol tereyağlı üç yumurta.

    3 mart 2019 01:43

    9. Normalde tüketilemeyecek miktardaki yiyeceklerin dakikalar içinde yenilmesi. Bazı durumlarda sonu bu yiyecekleri çıkarmayla biter.

    Tam olarak pençesinde değilim, ama başlangıcında olduğumu hissediyorum.

    10 ayda 26 kilo verdiğim bir anoreksiya döneminden geçtim, daha sonra zorla yedirilmeler sonucu bulimiaya dönüştü bu durum ve şimdi de binge eatinge çevirdi. 

    Bunu saklıyordum aslında ama saklamayacağım artık, yiyeceklerle ciddi manada sorunum var.

    Binge eating öyle bir şey ki, sadece yiyorsunuz. Düşünmeden sadece saatlerce yiyorsunuz. Doyma duygusu falan yok. Rahatlayana kadar yiyorsunuz. İğrenç bir şey gerçekten.

    En kötüsü midenin büyümesi.

    Nasıl tedavi edilir? Yeme bozuklukları psikolojikmiş zaten, dolayısıyla yardım almak gerekir.

    Her yeme bozukluğundan muzdarip insan olarak ben de yardım almayı reddediyorum çünkü aslında nasıl çözeceğimi biliyorum ve eğer tanı konulursa kendimi daha da dibe çekeceğim ve hastalık bahanesine sığınacağım vb. düşünceler içerisindeyim. 

    24 temmuz 2018 23:29


    8. yeme bozukluklarının en az bilineni

    tıkınırcasına yemek veya tepkisel yeme bozukluğu olarak adlandırıldığını bir süre önce öğrendim. eksisözlükte konunun minimum trol içeren bir başlığı mevcut ve oldukça dayanaklı bilgiler içeriyor (link: https://eksisozluk.com/binge-eating--1257031 buyurun).

    herşeyi derli toplu özetleyen bir alıntıyla başlayayım

    "ancak bazen tek başına da görülebilen bir sendromdur tıkınırcasına yemek yemek. yani kişi yer, yer, yer, yer. iğrenir, yer. midesi bulanır, yer. kendinden nefret eder, yer. ne yaptığını sorgular, yer. cevap bulamaz, yer ve sonunda durur. öylece durur, bir anoreksik ya da blumik gibi kusmayı ya da laksetif alıp bağırsaklarını boşaltmayı denemez. belki aklından şöyle bir geçirir ama öyle yoğun bir istek duymaz.

    kendinizi mutsuz hissettiğinizde yemek yiyerek keyif bulmaktan biraz farklı bir durum maalesef. yedikçe keyif değil kalorilerle beraber bünyeme bir de agresyon yüklediğim bir eylem bu. kendime, hayatıma, aileme, seçimlerime, başarısızlığıma, bedenime, herşeye bir agresyon hali ve sonunda da hepsine zarar verme amacıyla daha da çok tıkınmak. kendine vücudunun artık kabul etmek istemediği kadar çok besini, hem de hiç bir keyif amacı gütmeden tıkmak. en acıklısı da "kiloma biraz dikkat edeyim" deyip önünüze çıkan gerçekten sevdiğiniz leziz yemekleri yemeyip, bir kaç saat sonra gelen atakla; günlerdir birileri üşendiği için çöpe gitmemiş artıkları mideniz isyan etse de yemek borusundan yolculuğa uğurlamaktır."

    tıkınırcasına yeme bozukluğu herkeste farklı nedenlerden tetiklenebilir. kendi hikayemden bahsedecek olursam benim ataklarım kendimi çok yanlız hissettiğimde veya zayıflamaya başladığımda artıyor. ironik değil mi zayıflamaya başladığımda ve etrafımdan ne kadar zayıflamışsın gibi şeyleri duydugumda korkuya kapılıyorum çünkü hayatımın en zor şeylerini en zayıf ve cevremin deyimiyle "en güzel" olduğum zamanlarda yaşadım.

    her bozukluk gibi bunun da tekrarlanır olması bir bozukluk yaşadığınıza delalet. 6 ay içerisinde her hafta en az iki kez atakları yaşıyor olmanız bozukluktan muzdarip olduğunuz şeklinde yorumlanıyor. ben 4 yıldır her hafta en az 5 kere bu atakları yaşıyorum.

    çevremden aldığım bitmek tükenmek bilmeyen kilo ver, zayıfla, az ye, posiyon küçült, kendine hakim ol, iradeli ol ot bok tavsiyelerini artık duymamak için bir dönem insanlara kibarca bir bozuklukla mücadele ettiğimi söyledim. neredeyse tamamı yüksek lisans üstü eğitime sahip olan çevrem ise yemek yenen bir yeme bozukluğu olamayacağı, çok yiyorsan iradesiz şişko olmaktan başka açıklaması olmayacağı konusunda hem fikir. bu insanlardan uzaklaştım.

    beynimin kontrol edebildiğim ve edemediğim kısmı hunharca savaşırken, dışarıdan görünen kısım kilo aldığım olduğu için, istisnasız herkes bu konuda bana fikir beyan edip akıl veriyor. özellikle bu konuda konusmaktan kacındığımı hem sözlü hem de beden diliyle aktarıyor olmama rağmen bundan kurtulamıyorum. 3 aydır salata ve yogurt dısında hiçbirey yemeyip 13 kilo veren, agzı burnu yara içinde kalmış, baş dönmesi yüzünden doktor doktor gezen ve her doktorun beslenme yetersizliği teşhisi koyduğu iş arkadasım bana saglıklı yasam ahkamı kesiyor. çünkü şişman insan kilosu ile ilgili kesilen ahkamları dinlemek zorundadır gibi bir kanun var sanırım ve ben bunu birtek ben bilmiyorum. bu insanları yok saymaya calısıyorum ve kısmen basarabildim.

    çevremde istisnasız herkes kilosundan şikayetçi. 50 kilo olan 47 istiyor, 90 olan 75. elbette herkes kendisini en mutlu hissettiği sağlıklı kiloda olsun, keşke ben de olabilsem. ama her zayıflamaya karar veren benimle sürekli ve sadece bunu konusmasın. beni ortak etmeye calısmasın hatta zorlamasın. öğle yemeğinde aldığım elmaya bakıp "hımm sen de şekeri kesmelisin bence" demesin. "hala yemeğin patateslerini mi yiyosaaannn" diye karısmasın. kendisi ne halt yiyorsa ya da yemiyorsa keyfi bilsin ama bana bulaşmasın.

    bunun bir de sahte dert ortaklığı durumu var. 1.70 boyla 55 kilodan 57'ye cıkmış olan solugu sizin yanınızda alıyor "ehüehhaoehehe cok kilo aldım yeaaa" diye. çünkü şişmansınız ve onu en iyi siz anlarsınız. alt metni tabi ki bambaşka; 2 kilo almış minnoşu hala çok "zayıf ve güzel" olduğuna ikna etmelisiniz, siz bunu yaparken o kendisi ile sizi karşılaştırıp rahatlamalı. ve siz onu dinlemek istemediğinizi belirtmemelisiniz yoksa "kıskanıyorsum kızaaaam"dan tutun "XXX son zamanlarda çok sorunlu"ya kadar pek çok geri bildirime maruz kalabilirsiniz.

    ilk söylemem gereken sona kaldı ama biraz iç döktüm, sürç-ü lisan ettiysem affola.

    biraz okuyup araştırdıktan sonra "tekrarlayan" böyle bir sıkıntınız olduğunu düşünüyorsanız lütfen yardım almayı değerlendirin. yalnız olmadığınızı unutmayın ve kendinizi daha iyi bir hayata hazırlamak için sadece kendinize odaklanın

    13 haziran 2018 11:36

    7. En lanet yeme düzenidir,tabii buna düzen denirse...

    Bende bu şu şekilde oldu:eskiden baya kiloluydum öğünlerim normaldi hatta o kiloda birinden çok daha fazla yemesini beklersiniz.ama aburcubur yerdim,ee hareket de yok dolayisiyla her yıl en az 2 kilo alırdım ama öyle her gün deli gibi aburcubur yeme olayım falan yoktu,zaten eve de şuanki kadar girmezdi.

    Sonra 20 kilo verdim ve son 5 aydır falan bende binge eating başladı çünkü 5 ay önce bu "ay nasıl olsa bir kerelik yani,istediğim kadar abur cubur yiyim"diye başladı ve araya psikolojik sorunlarda eklenince bu "sadece bir kere"ile kalmadı.şimdi evde kek yapıldıysa tüm tepsiyi yiyorum,dışardan aburcubur geldiyse hepsini ben bitiriyorum,boş duramıyorum.tadı kotu olan şeyleri bile sadece abur cubur diye yiyorum.midem bulanana kadar ve sonrasında da devam ediyor, eskiden bir yılda aldığım kiloyu simdi 5 ayda 2 katı şeklinde alıyorum.ara ara düzeltiyorum beslenmemi bir kaç kilo veriyorum sonra tekrar alıyorum.kısır döngü yani.

    17 aralık 2017 09:51

    6. Kız bende yabancı isim olunca farklı bir şey sandım. Eeee benim her öğünüm bu.

    17 aralık 2017 01:48

    ilginizi çekebilecek benzer başlıklar