yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (10)
    • medya (0)

    10. "Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.

    Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.

    Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.

    Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun.

    Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!

    Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun."

    23 şubat 2019 20:07

    9. Bazı acıların bizi bünyesinde topladığına inandigim ve elimi sol omzuna koyduğum güzel insan. Yıllar önce ilk kez bir arkadaşıma okuduğumda o çıkmaz sokaklara girerken beraber daha da acı sayfalar açacak bilemiyor insan ve hep sanıyor ki 'serin bir rüyanın hatırınadır çektiğim dünya ağrısı'.

    Yıllar sonra son kitapta var olan (gbkz: anıtsayaç)ta, yüreği ve yüzünün güzelliği yarışacak bir arkadaşının adını göreceğini bilemiyorsun. Onun güzelim hayatını ve sokaklara saçtığı gülücükleri nasıl katlettiler hala anlamıyorum

    (gbkz: Sema kaygusuz)un (gbkz: karaduygun)unu arada okuyorum. Sırf Birhan keskinle aynı evde kahve içer gibi olmak için. Onla beraber ne kadar uyuyamadığımızı ölçmek için.

    Her en kötü günümde yanımda Birhan Didem Nilgün slyvia vardi eskiden ve artık her günüm onlarla geçiyor. Bu dünya sizin guzellikleriniz hatrına birazcık dayanıyor.

    24 eylül 2017 21:29 24 eylül 2017 21:30

    8. hüznün vücut bulmus hali.

    "Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili. Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de. Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu, geldikçe anlıyorum ki, biz, bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile."

    13 ağustos 2017 20:39


    7. Sol frame'de görmemle kitaplığıma uzanıp bir kitabını açtım. En son aldığım kitabını 2010da almışım(gizlinot: kim bağışlayacak beni) Tozlanmış. Açtım tekrar okudum.

    Çok naif, inceden hüzünlü dizeler yazan kadın.

    15 eylül 2016 22:20

    6. "dürtme içimdeki narı,

    üstümde beyaz gömlek var."

    okuduğum an kilitlenmiştim ve hala üzerine çıkan bir dize göremedim.

    15 eylül 2016 17:53

    5. Hayatı bir korkular ve alışkanlıklar bütünü olarak tanımlamış şair

    15 eylül 2016 17:44

    4. madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana

    al bu taşlar senin olsun...o halde ve bundan böyle

    bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların

    boşluğa bağırsınlar, birlikte;

    kan kusacağız.

    ben seni hep sevgilim ben seni hep

    yüzünden geçen dalgalardan okudum.

    ellerine sevgi okudum gözlerine şefkat okudum

    annen seni inkar etmişti

    aldım etime dokudum.

    Dünya ne ki sevgilim,

    Benim sana yaptığım kubbe yanında?

    omurgamı aldın benim.

    omurgamı aldın.

    omurgamı aldın.

    omurgamı.

    niye?

    bu dizelerin sahibi çok özel çok güzel bir kadın.bir şiir insanı nasıl ağlatır sorusunun cevabıdır yazdıkları.

    6 mayıs 2016 21:28


    3. çok güzel bir kadın. twitter hesabını bir ara aktif kullanıyordu. her akşam çok güzel şarkılar paylaşırdı. ben de açıp dinlerdim. sanki arkadaşımmış da o çalıyor ben dinliyormuşum gibi. çok severim kendisini. hele de şu dizesini;

    "serin bir rüyanın hatırınadır çektiğim dünya ağrısı."

    10 aralık 2015 18:24

    2. Didem Madak sempozyumu vardi gecen yil Msgu'de, Birhan Keskin de konusmaciydi ve Ahlar agacini okudu. Sanirim hayatimin en guzel anlarindan biriydi. Kadin sair denmesine de karsi cikar kendisi ki bence cok da haklidir. Misal cemal sureyadan bahsederken erkek sair demiyorsak birhan keskinden bahsederken kadin sair dememeliyiz cunku meslekler cinsiyetten bagimsizdir ve kadin sair dedigimiz noktada sairlik sanki erkeklige ait bir alanmis gibi bir algi cikiyor ortaya.

    10 aralık 2015 02:37

    1. güzelliklerin kadınıdır, şairidir birhan keskin. o ne derse güzel der, güzel eyler. uzun zamandır can damarımdır, can yoldaşımdır kendisi, sevgili (yazar: femme) biliyormuş gibi beni önermiş başlığı doldurmak için.

    naçizane meslektaşı (gizlinot: kendisi de sosyoloji mezunudur) olmaktan gurur duyduğum yagane kadınlardandır. memleket kavramını bana yeniden sevdirmiştir, kırklarelilidir. henüz 51 yaşındadır, umarım uzun yıllar buralarda olur.

    feminizm ile ilgili bir kafa karışıklığınız varsa, okuyun. gerçeklikle bir derdiniz varsa, okuyun. "bu neden böyle?" dediğiniz her şey için, açın okuyun yazdıklarını. kısacası okuyun bu kadını, lütfen okuyun, zira anlatmak mümkün değil kendisini.

    aşağıya aslı serin ile birlikte yazdıkları upuzun bir şiiri bırakacağım, vaktiniz olursa diye. bu şiiri okuduktan sonra, size "kadın" hakkında zırvalayan, ahkam kesen kişilere haddini bildirin, hatırım için. hatırları için.

    ölülerimizi “sık kullanılanlara” ekliyoruz.

    ölülerimize ölülerimiz ekliyoruz.

    şans eseri yazmıyorsa adımız bir sayaçta

    birhan, ben bunu hep “antisayaç” olarak okudum

    yani sayılamayan, sayılmasın hiç aman

    sahi biz kaç darbeden sonra ölülerimiz oluyoruz.

    erkek ve kadın, iki farklı hayvan.

    ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü olan.

    mesele bu değil, mesele başka.

    niye sevsin pembe tülleri kırmızı pancurları

    ve niye aynı evde yaşasın bir fille mesela

    aha kırılacak bir vazo birazdan.

    bir yatırımcı değiliz, tamam

    öncesinde büyük hesaplar, planlar, bütçeler filan

    ama sevmek diye bir şey var, geçelim dersen o da var

    bize çizilmiş kalın çizgiler, gerilmiş ipler var

    alnımızı kıllı elleriyle karalayanlar yetmedi komple silenler

    çaresizlik var birhan bak:

    türkiye’nin güneyinden üzücü haberler geliyor

    türkiye’nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor

    türküyesin doğusundan üzücü haberler geliyor

    türkiye’nin batısından üzücü haberler geliyor

    türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor…

    sevmek dedin ya, aklıma oscar wilde’ın bir dizesi geldi bak!

    “çünkü herkes öldürür sevdiğini” diye

    ama öldüreceksek sevdiğimizi oscar sevmek niye?

    ama bundan da önce aslı, bundan da çok önce

    başka bir şey var, boynumuzda asılı olan.

    koy kadını bir tarafa, koy kadını bir tarafa

    koy kadını bir tarafa, var.

    âdem var ve onun kaburgası filan.

    sayaca gelirsek sayalım bir de bu yandan:

    türkiye’nin güneyinde bir adam yere çömeliyor.

    türkiye’nin kuzeyinde bir adam yere çömeliyor.

    türkiye’nin doğusunda bir adam yere çömeliyor.

    türkiye’nin batısında bir adam yere çömeliyor.

    türkiye giderek çömelen adamlara benziyor.

    onların dikliği bizim yataylığımız pornografik bir görüntü verebilir. değil!

    çömelmek yani pişmanlık yasası, kendimde değildim içmiştim safsatası

    çömelmek: törelerimiz böyleydi ben istemezdim filan

    çömelmek: bana karılık yapsaydı

    çömelmek: telefonla konuşmasaydı

    çömelmek: boşanmasaydı

    onlar koca, onlar baba, onlar sevgili onlar devlet.

    eşitlik istediğimizi sananlar yanılıyor

    kim eşitlenmek ister hırsızlar ve katillerle birhan!

    sana bir şey diyeyim mi aslı?

    cinsine koduğum derdi benim dedem kendi cinsine.

    yani cinsiyete bölünmeden önce

    öyle kalsaymışız ototroflar gibi filan.

    koyuyor insana tabii. bazılarını “insan” hanesinde sayarken

    belki de şöyle bir şey: bir düştü insan bir zaman

    hurafesiyle yaşıyoruz ondan arta kalan.

    kadınların kaburgadan yapıldığına

    kadınları bile inandıran neydi birhan?

    asıl mesele diyorsan buraya dönelim, şimdiye

    söyle artık başımıza bu işleri açan yine erkekler değil miydi?

    dönelim van’da bir kadına, dönelim mardin’de, dönelim izmir’de

    dönelim birhan bak geç oluyor hava kararıyor evimize dönelim

    bize bunları söyleten neydi, gülerken ağız kapatmayı, ağlarken saklanmayı

    her lafa karışmamayı, yazmamayı birhan, çizmemeyi bize dayatan kimlerdi

    giydiğimiz etek boyuna, doğuracağımız çocuğa karar verenler kim

    kadınlar ilk sevişmesinde neden babasının yüzünü gördü

    küçücük kızlar dedesi yaşındaki adamlarla neden

    neden genelevler var neden hep bir kadın otobanda

    ütü reklamında bir kadın çıplak

    otomobil fuarında bir kadın öyle arabalar üstünde, neden

    doğum günlerimizde bize mutfak robotu hediye edenler kimlerdi

    şakağımıza silahı dayayanlar kimler, kimlerdi birhan?

    televizyonu açtım güzel bir kış sabahı güneş öyle tepede

    sanki her şey aklanmış basbayağı tepede

    bir adam karısını eve kilitleyip sigara söndürmüş

    bir kadın birhan bak doktorlar söylemiş, bebekle yalnız bırakmayın demiş

    haklısın neden sevsinler pembe tülleri, iki ayrı tür neden illa bir

    tamamlanmamış bir evrimin projeleriyiz belki de

    zıvanalı geçme tekniği nedir aslı bilir misin?

    bak öğren bunu.

    çünkü bu şiir birbirine geçmiyor.

    acıyor, soğuyor, acıyor, soğuyor, acıyor, soğuyor.

    bitişmiyor. birinin acısı öbürüne geçmiyor.

    bütün kadınlara bundan böyle başka türlü “ateşli” olmayı

    “şiddetle” öneriyorum aslı

    çıkıp iki oda bir salondan

    ateşli silahlar elimizde, uma’nın kılıcı belimizde,

    savunma ve dövüş sanatlarında ustalıklı.

    anitsayac’ta bu kadar kadın ismi yeter,

    yeter artık, yeter çıkalım zıvanadan.

    not 1: ukte sahibi sevgili (yazar: femme)

    not2: şiirde geçen (link: http://www.anitsayac.com/ antisayaç) şiddet sebebiyle artık burada olmayan kadınları görebildiğiniz "dijital anıt"tır.

    4 kasım 2015 23:50