yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    2. "Sevginin taşlaştığı yerde öfke kolay köpürüyor."

    "Bir an gelir, en yakındaki kişinin aslında hiç tanımadığın bir yabancı olduğunu anlarsın... Çünkü yakın diye bir şey yok. Yakınlık ya da her neyse insanları bir arada tutan şey, kelimelerle, hareketlerle, öğrenilmiş duygularla imal edilmiş, zayıf bir bağ, hiç beklenmedik bir anda kopuyor..."

    ..... gibi pek çok güzel cümleleri içinde barındırıyor. epey oldu aslında okuyalı; nasıl tanıştım bilemiyorum bile ama insanın içine içine oturan bir anlatımı, bakış açısı var kitabın. oldukça sıradan, bir o kadar sade, bir o kadar yavan; cilalı, süzme bir anlayıştan uzak olmasına rağmen nasıl da iç çektiriyor okuyana. baba oğul arasında yaşananları, karı koca arasındakileri, baba kız ilşkilerini, mahalle toplum çevresinde güzel bağlamış (gbkz: ayfer tunç).

    28 mayıs 2020 10:41

    1. Bir ayfer tunç romanı. Benim yazarla tanışmam 2 yıl önce bu kitapla oldu, sözlükte de yazarın sevenleri olduğunu görünce bugünlerde yeniden aklıma düştü. 

    Eserin yayımlandığı 2014 yılı aynı zamanda Ayfer tunç’un yazın hayatında 25.yılıymış. Konusunu arka kapaktan alıntı yapmak istiyorum: “hayatı ‘yolcu’ olarak yaşamak isterken baba mirası otelin işletmecisi, ailesinin ‘reisi’ olmak zorunda kalan mürşit, her geçen gün tamahkarlaşan bir şehirde, gerçek dostluğu istanbul’da bıraktığı hayaletlerden kaçarak mürşit’in oteline sığınan madenci’de buluyor. İki arkadaşın dünya aLgısı, okuyucuya türkiye tarihindeki utanç sayfalarının bir özetini sunuyor.”

    Kitabımız otel temasından ve karamsar havasından dolayı anayurt oteli’yle karşılaştırılıyor. şimdi dönüp bakınca hep duygusal yönüyle hatırladığım bu eserin ülkemiz gerçekleri hakkında bende farkındalık oluşturduğunu anladım. Etnik köken, din ayrımcılığına ve cinsel şiddete vurucu bir şekilde yer veriyor. Bunların  yanında sevgiye, yabancılaşmaya, hayatı ıskalamaya dair düşündürmeyi başarıyor.

    Buradan sonrası kitap hakkında ayrıntı içerecek.

    -spoiler- 

    Benim aklımdan çıkmayan kısımsa madenci’yle arzu’nun ilişkisi. Bu marazlı hikayeden dolayı yazarın aşk üzerine son romanını merak ediyorum. Arzu’nun şu cümlesi hatırladıkça yüreğimi acıtıyor: “sana tutunuyordum, kopardın.” Pehlivan’ın kızı da benim önemsediğim bir karakter, sadece bir bölümde yer verilmişti. Belki birkaç cümlesi vardı ama onun hissettiklerini anladım, anladık bence. Ölüm eserin bana göre baş kahramanı. Düşünüyorum da, Dünya ağrımızın sebebi de belki budur.

    -spoiler-

    28 nisan 2018 05:07 28 nisan 2018 05:10