13. benim büyücü dünyasında en sevdiğim karakter (gbkz: albus dumbledore). evet, herkesten farklı olarak o kadar karakter arasından anormal bir aşırılıkta dumbledore'u seviyorum. hatta sinema tarihinde en sevdiğim karakter olabilir.
hem büyücü dünyasından yeni bir seri hem de dumbledore'n gençliğini anlatıyor. bunun benim için ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu size gerçekten tarif edemem. yetmezmiş gibi yine çok sevdiğim, çok beğendiğim (hatta yakışıklı birini örnek vermem gerektiğinde insanlığın %90'sını gibi brad pitt değil jude law derim hep) jude law'ı role seçiyorsunuz. jude law'ın gerçek hayatta michael gambon'ın gençliği olduğunu söyleseler inanırım. öyle güzel bir hissiyat oluşturmayı başarmışlar.
sonuç olarak filmi izlediğim günü sadece "bu mutluluk fazla bana." diye tarif edebilirim.
bunları bu kadar uzun niye yazdım? çünkü ben de filmi çok beğenmedim ama bu sebeplerde dolayı da çok mutluyum.
daha yeni oturup eleştirileri okudum, videoları izledim. ben galiba gerçekten farklı bir insanım. harry potter evreni konusunda hep genel düşüncelerin tersini düşünürüm, tersini severim hatta savunurum. o yüzden ben "potterhead"leri pek sevmem. bu filmi ben de beğenmedim ama herkesin eleştirmeyi geçip çıldırdığı noktalara ben "ee?" falan diyorum. şimdi spoilerlı uzun uzun yazayım.
****spoiler****
filmi beğenmeme sebeplerim;
-klasik bir indiana jones filmi havası olması. filmde sürüyle karakter ve olay var. hepsi çok üstünkörü geçiliyor ama hiç işimiz yokmuş gibi uzun aksiyon sahneleri var, newt'in tina'yı arayışı var falan. yani ne gerek var? öylesine bir film çekmiyorsunuz siz, önemli bir film çekiyorsunuz. başı çok güzel mesela çok önemli bir noktayı, grindelwald'un kaçışını anlatıyor. sonra gidiyor kaç dakika newt'in yardımcısının ona olan platonik aşkını anlatıyor. ya bize ne? ne işlevi var? onu anlatana kadar leta neden newt'i bırakıp abisine gitmiş? onu anlatın mesela.
-herkes gibi ben de karakterlerin birden derinleşmiş halinin yemek programlarında "bakın burada bir gece önceden hazır yapılmışı var." tadında önümüze serilmesinden aşırı rahatsız oldum. mesela ben tina'yı sevmiyorum (yine çoğunluğun aksine.) queenie'yi (yine çoğunluğun aksine) çok seviyorum. tina da mesela aşırı bir değişim yok çok klasik onu derinleştirmemelerini anlarım ama queenie öyle değil. evet queenie hem biraz saf hem biraz deli bir karakter. grindelwald'un tarafına geçmesi benim çook kafama yatıyor. bence kendi isteğiyle hür iradesiyle seçti. seçmesi için haklı sebepleri var belli ki. peki biz bunu gördük mü? hayır. sadece ne gördük? evlenmek isteyen ama jacob'ın isteksiz oluşundan mutsuz bir kadın. onun yerine "bir ailem olsun istiyorum." diyen queenie'nin sevdiği adamla arasına giren muggle yasaklarını, queenie'nin aile özlemini, büyücülerin mugglelara karşı sert davranışlarını, queenie'nin yalnızlığını anlatan birkaç sahne koysalardı belki max 10 dakika harcarlardı ama queenie karakteri çok önemli bir noktada olacaktı. zira kendisi çok yüksek ihtimalle fantastik canavarlar serisinin severus snape'i olacak ve bu derinliği hakediyor. sonra bazı aklıevveller çıkıp eleştiriyor. elalemin ağzına laf veriyorsun rowling, sana kırgınım.
- leta lestrange konusuna girmek dahi istemiyorum. leta karakterini çok sevdim ama karakter hakkında önemli noktalar resmen havada kaldı. newt'le aralarında ne oldu? ne oldu da gitti abisiyle nişanlandı? yani aşırı havada kaldı. ölümü de bence çok saçmaydı. intihardı resmen çok gereksizdi. orada grindelwald'ın newt'i ve theseus'u öldüreceğini sanmıyorum. grindelwald voldemort değil.
- grindelwal'un gözü de gözü! taktı herkes kafayı. az önce mösyö taha'nın da videosunu izledim. zaten laf aramızda (gizlinot: dedikodu time) bu çocuk iyi güzel de seri hakkında yorum yapmaya başladığı an ağzına kürekle vurasım geliyor. bence baya gereksiz düşünüyor. newt asasını kulağana koyunca asanın ucu büyümüş de ohaaa böyle bir şey mi yapılabiliyormuş ooovvv en ilginç sahne oymuş. manayk mısın ya? daha önce asanın gırtlağa konunca hoparlör olduğunu gördük e kulağa koyunca da dinleme cihazı oluyormuş işte. ee? yok efendim grindelwald'un gözüne ne olduğunu açıklamıyorlarmış da bu onu dehşete düşürüyormuş seneler önce çekilen filmlerde gözü normalmiş. ya seneler önce grindelwald öylesine bir karakterdi. evet, ben de gençliğinde gözleri normal olsa sonra bir kara büyü yüzünden gözü bu hale gelmiş olsa (ki gerçekten öyle bir şey başına gençliğinde gelmiş olacak belki) sevinirim ama adamlar sıfırdan bir kötü karakter yarattılar ve görünüşüne böyle bir dokunuş yapmak istemişler illa bunun için açıklama metni yayınlamak zorunda değiller. evet, bir eksiklik ama dehşetlik bir olay değil bence. daha büyük sorunlar varken buna takılmam. ee gözü değişikse değişik, karaktere bir şey katıyor mu? evet. sorun yok o zaman.
-ama kafayo takacağım nokta tabii ki mcgonagall. şimdi tepkilerden sonra asıl mvgonagall'ın ablası canım o falan demesinler sesini falan baya benzetmişler. tamam güzel nostaljik bir hava katmak istemişler filme ama bu serinin fanlarının manyak olduğunu ve bu ayrıntıya takılacaklarını tahmin etmemeleri komik.
-gelelim credence'n dumbledore oluşuna. öncelikle ben dumbledore olduğuna inanan yeryüzündeki tek insanım ve inanmamın çok basit bir sebebi var. gelin bana kulak verin :D beni bir dinleyin. şimdi albus dumbledore serinin geçtiği zamandaki en güçlü büyücü. bunun filmde d altı çiziliyor. grindelwald da kabul ediyor ve diyor ki "onu öldürebilecek biri yok. sadece crednce yapabilir." neden? gerçekten credence'n dumbledore'dan daha güçlü olduğuna inanabiliyor musunuz? bundan dolayı credence'a nefret tohumu ekelim, sen dumbledoresun diyelim hop gitsin öldürsün. yok artık. peki o zaman neden grindelwald bunu sadece credence'n yapabileceğini düşünüyor? çünkü dumbledore bir kere kardeş acısı yaşadı ve bu onu çok etkiledi. ikinci defa bir kardeşinin öldüğünü göremez. üstelik onu kendisi öldüremez. kendi kardeşini öldürmenin acısı ile yaşayamaz. dumbledore gibi güçlü, akıllı biri de credence'n gerçekten kardeşi olup olmadığını da çok iyi bilir. kimse onu kandıramaz. belki ben dumbledore'a çok güveniyorum orasına siz karar verin ama bence durum bu. credence gerçekten bir dumbledore ve albus bunu bildiği için daha ilk filmin başında newt'i amerikaya gönderiyor. newt ikinci filmde bunun altını çizdi fark ettiyseniz "sen gitmemi istedin." dedi. newt'i ısrarla grindelwaldla savaşsın diye dğeil crednce'ı korusun diye öne sürüyor. o da credence'n kardeşi olduğunu biliyor. dumbledore ailesine çook yakın olan grindelwald da bu gizli veya kayıp kardeşten haberdar ve bunu kullanıyor. aşırı mantıklı bence. çok normal ilk izlediğimde de bende böyle basit bir aydınlanma oldu be "hm vay be." dedim. rowlingcim, aşkım bak seni bir tek ben anlıyorum inşallah ben de yanlış anlamıyorumdur asdfadfg
e herkes bir tutturmuş ama babası azkabanda öldü. ya nereden biliyoruz? kayıtlara öyle geçmiş belki bu adam arada azkabandan kaçtı. bir şeyler oldu. belli ki olmuş. olamaz mı? mcgonagall'ın doğmadan önce hogwartsta görülmesi evet, aşırı mantıksız ama bu değil.
-hatta çıtayı bir tık yukarı çıkarıp beni tam bir manyak gibi görmenize sebep olayım asdfdadf credence'n dumbledore olması benim hoşuma gitti. şu an mesela credence'a ne olacağını çok merak ediyorum.
-grindelwald karakterini sevdim, birkaç sahnede bakın grindelwald ne kadar da kötü bir karakter diye gözümüze gözümüze sokulmasından ben de hoşlanmadım. grindelwald'un davası biraz daha derinleştirilebilirdi tabii ki. daha anlamlı hale gelebilecek bir dava çünkü voldemort gibi "hadi gelin hep birlikte kötü olup tüm dünyayı ele geçirelim." değil de daha siyasi bir savaş. özellikle insanların büyücüler dünyasını yıktığı, büyücüleri öldürdüğü görü sahneleri falan çok akıllıcaydı bence. keşke tek bir konuşmadan daha fazlasını görseydik.
-genç dumbledore benim için muazzamdı. beklediğimden de güzeldi. o fitilli kadife montlu fötr şapkalı dumbledore halini poster şeklinde bastırıp asasım var. ki gerçekten asıcam büyük ihtimalle. çıldırıyorum. asasına hele ölüyorum. şimdiye kadar sadece ama gerçekten sadece snape'n asasını çok sevmiştim ve sadece ona sahibim, bir de dumbledore'n gerçek asası. bayıldım bence mükemmel bir asa olmuş. böbreğimi falan verebilirim şu an onu almak için. türkiyede satıldığını gören bilen olursa bana haber versin lüüüütfen. sadece tek eksik bence büyük bir eksik, grindelwalda olan ilişkilerine girmesini beklemiyordum rowligin. bence bu ayrıntılar hep son filme kalacak ama dumbledore döneminin en güçlü büyücüsü. herkes ondan çekiniyor, onun gücünü konuşuyor. e peki biz ne gördük? hiçbir şey. dumbledore'n gücünü bize sözler dışında hissettiren bir şeyler de olsaydı keşke. çok mutlu olurdum.
-nicolas flamel ve nagini gibi süprizleri keşke fragmanlarda harcamasalardı. zira filmde üstüne hiçbir şey koyamadılar ve mis gibi fikirler ellerinde patladı. gerçekten patladı. ooo nagini inaaaanmıyorum diyen herkes "eee bu muymuş?" dedi. bu da tamamen yapımın hatası. ya sen yeni wizarding world filmi yapıyorsun fragmanla heyecan yaratmana gerek mi var? bırak insanlar filmde şaşırsın.
- çok büyü yapılmasına ben takılmadım çünkü filmdeki karakterlerin hepsi yetişkin ve güçlü büyücüler dolayısıyla iyi büyü yapıyorlar. rowling'in böyle düşündüğünü düşünüyorum. mesela dumbledore voldemort düellosunu düşünün orada da sadece asa hareket ettirerek çok güçlü büyüler yapılıyordu. bu da onun gibi bir şey.
-leta'ya yazdıkları geçmiş, kardeş öldürme hikayesi bence aşırı saçmaydı. o beni hayal kırıklığına uğrattı. jacob'a aşırı yer vermemeleri sevindirdi. yine her sahneden fırlasa sinirlenirdim ama queenie karakterine temel oluşturmak adına en azından seride bir işlevi var.
sonuç olarak rowling çok güzel düşünmüş ama beyaz perdeye aktaramamış. belki kitap şeklinde yazsa çok daha iyi bir bütün oluştururdu. olayların havada kalması değil geçiştirilmesi, altının boş bırakılması beni üzdü. havada kalsa diğer üç filmde bir şekilde cevaplanacak derdik mesela ama artık kim dönecek de leta lestrange anlatacak? geçti artık.
bol genç albus dumbledore'lu yeni filmlere diyelim artık. haftasonu gelse de bir daha izlesem ben de. bilinçli bir şekilde tekrar izleyince insan çok güzel ayrıntılar yakalıyor. buraya kadar okuyan var mı ya? youtuber tribi gibi oldu ama. bence bu yazdıklarımı kimse okumadı. olsun ben yine de buraya bırakayım. benim de bir fantastik canavarlar incelemem olmasın mı?
****spoiler****
not: heyecanla ve hızlı yazmaktan bir sürü anlatım bozukluğu yapmışım, kusura bakmayın.