yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (6)
    • medya (1)

    6. (gbkz: ---spoiler---)

    filmi 3-4 boyutta düşünebiliyorsunuz.

    1. annie deli. filmin isminden de gelen, annesinin çoklu kişilik bozukluğu, babasının kendisini aç bırakarak öldürecek kadar ileri olan şizofrenisi, abisinin intiharıyla gelen; annesinin ölümüyle başlayıp, kızının ölümüyle tavan yapan bir hastalık. anlattığına göre annesinden, ilk çocuğuna yaklaştırmayacak ve iletişim kurmayacak kadar hoşlanmıyor. fakat küçük kızına annesi göz kulak oluyor (ve hatta emziyor) ve ölümüyle onun bunalımı da başlıyor. ne olursa olsun anneyi kaybetmekle küçük kızın şaibeli hareketleri kadını tedirgin etmeye yetiyor. akabinde kafası kopan kızının cesediyle karşılaşıyor.

    annie'nin deli olması, filmin sonunu pek açıklamasa da kalan her şeyi açıklıyor. peter'i suçladığı için uyurgezer halde ona ettiği işkenceler, sırf kızını görebilmek için ikna olduğu büyü yapma sahnesi. oğlunun halüsinojenik maddeler kullanmasıyla desteklenen bazı görseller. (charlie sandığı şeyin kafasının yere düşen bir top olması). annesinin cesedini taşıması, ve hatta annesinin odasında ayin yapması. fakat dediğim gibi, sondaki tarikatı ve extrem hareketleri açıklamıyor.

    2. peter'in hayal gücü. üstteki entry'de verilen linkte de bahsedildiği gibi, peter görece ezik bir ergenken film kral olmasıyla bitiyor. film başında, uğruna kardeşini boşladığı, ot kullanma alışkanlığı kardeşinin ölümüyle ileri derece halüsinojen madde kullanımına evrilmiş olabilir. zaten filmin kırılması noktası olan bu olay, peter'in de kırılma noktası. suçluluk psikolojisi, annesinin kendisini suçladığı hissi ve geçmişte yaşadıkları uykuda yakmaya ramak kala olayı peter ile annesi arasında tedirgin edici bir gerilime sebep. her şey ama her şey peter'in hayali olabilir. özellikle annie'nin cesedinin uçarak ağaç eve girdiği sahne buna örnek. fakat bu da annanenin cesedinin taşınmasını ve büyü sekansını açıklamıyor.

    3. psikolojik bitiklik. charlie ölene kadar ve hatta büyü sahnesine kadar film aslında psikolojik aile dramasının çok güzel bir örneği. peter'in arabanın arka koltuğuna bakmaktan korkarak dona kalması, eve sığınması, annenin yaşadığı acı, hesaplaşma isteği, babanın mükemmel tarafsızlığı filmi şahane kılıyor. ama tüm bu dram bir insanın kaldırabileceğinden fazla. haliyle başta annie'nin bir tık kafayı yemesi normal. zaten annane ve tarikatın evin içine bu kadar hızlı sızabilmesi de böyle oluyor. ben şahsen, babanın yanma sahnesine kadar çok okeydim. sonrasında işler bir tık fazla supernaturalleşiyor.

    zaten benim altıma bıraktıran iki sahneden birisi annie'nin tavan arası kapağına kafa vurmalı sahnesi, ikincisi de tavanda kendini asıp boynunu bıçakladığı sahne. hani annie duvarlara tırmanmalı delirmese, hala şizofreniye falan yoracağım. ama kadın artık uçuyor!

    4. 25. kare'nin videosundan da anladığımız gibi, annanane şeytanı kızından charlie olarak almış, beslemiş. ölümünün ardından da tarikatla peter'e geçirecek şekilde ayarlamış. eğer insanların duvarlara tırmandığı ve kafasız olarak uçtuğu sahneler olmasaydı da, dümdüz insani olarak tarikat ayiniyle her şeyin boka battığını görseydik şahane olurdu. mesela peter'in son sahnede paimon'un ağzıyla konuşmadığı ve hatta öyle şeytani bir yüzle bakmaması bile bence şahane. belki ortada paimon da yok, charlie de. tarikat üyeleri kafayı kırmış diye düşünürdüm. ama kadın uçtu abi... kafasız uçtu...

    özetle, ben beğendim. korku filmi olarak ruhunuzu alacak sahneler yok. güzelce gerip, işini yapıp gidiyor. korku filmi kategorisi için puanım 9/10. tek takıldığım şey, çorapla ve makyajla uyunması.

    27 mart 2022 20:04

    5. Yönetmenliğini Ari Aster(gizlinot: midsommar'ın yönetmeni.)'ın yaptığı 2018 yapımı korku-gerilim filmi. bu filmi 2018'de izleyenler pek beğenmemiş öncellikle. Çünkü yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi ve izleyici yönetmenin tarzına pek alışkın değil. Ama önce midsommar filmini izleyip sonra bu filmi izleyenler filmi pek bir beğenmiş. Öncelikle belirtmeliyim ki midsommar filmini izlemedim. Bu film için de bu işin zirvesi gibi yorumlar okuduğum için izlemek istedim. Ben pek bu tarz filmlerin hastası değilim.(gizlinot: ritüel, ayin, tapma konulu) Filmin ismi hereditary yani kalıtsal-ırsi. (gizlinot: Türkçeye her ne kadar ayin olarak çevrilmişse de)

    ----Spoiler-----

    Filmin başında annie sohbet toplantısına gittiğinde anlattıklarından yola çıkıp "aaa kalıtsal olan şizofrenisiymiş, annesi hasta kardeşi de hastaymış kendisini asmış o zaman bu kadın da hasta kesin" dememiz bekleniyor ama değil. Çünkü filmde kalıtsal olan lanet. Annie'nin annesi zamanında bir tarikat kurmuş. Bu tarikat Paimon isimli şeytani bir ruhun diriltilmesini amaç edinmiş. Daha önce (bkz: the nun) başlığına da bahsetmiştim kitaptan. Lesser Key of Solomon kitabındaki dokuzuncu ruh kral paimon; geçmişteki ve gelecekteki olayları bilme, ruhları ortaya çıkarma, ölüleri canlandırma gibi yeteneklere sahip. Anneannenin kolyesi sonra tavan arasındaki işaret bunlar paimonun mührü. Paimon dirilebilmek için bir erkek bedenine ihtiyaç duyuyor. Anneanne ilk başta muhtemelen kendi oğlu üzerinde birtakım ritüeller deniyor ama ters tepiyor ve oğlu kendini asıyor.(gizlinot: annie'nın sohbet sırasında bahsettiği bedenime ruhları sokmaya çalışıyor cümlesinden yola çıkarak) Sonra anneanne pes etmiyor, kızına çocuk doğurması için baskı yapıyor. Annie'nin daha sonra oğluna itiraf ettiği "seni düşürmek için her şeyi yaptım ama işe yaramadı" demesi; kişi tercihlerinin, bir süre sonra ortadan kalktığı ve kendileri için belirlenen kadere mahkum olduklarının ipuçlarını veriyor bize(gizlinot: bu da filmin ismini yani hereditary'i açıklayabilir.). bir diğer ipucu da filmin sonunda. Annie oğlunu doğuruyor ama annesine göstermiyor. Anneanne için işler yine sarpa sarıyor ve sonra ikinci bir çocuk doğuyor: Charlie. Yanlız bu çocuk kız. Annie çocuğu tamamen anneanneye veriyor ve muhtemelen anneanne paimon'nun Charlie'nin bedenine sahip olmasına aracılık ediyor. Yani charlie rolünde izlediğimiz kişi Paimon aslında. Ama paimon tatmin olmuyor ve erkek beden istiyor. Bunun sonucunda da tarikat devreye giriyor. Öncelikle Charlie ortadan kaldırılıyor.(gizlinot: Bunun da kaza olmadığı belli. elektrik direğinin üzerinde Paiomonun mührü var.) Sonra anneannenin arkadaşı Annie'nin aklına girerek sanki iyilik yapıyormuş gibi davranıyor. ama aslında Annie'nin Paimon'un ruhunu çağırmasına ve paimonun Peter'ın ruhunu ele geçirmesine sebep oluyor. Paimon çok istediği erkek bedenine kavuşuyor. Artık kişilerin tercihlerinin rafa kalktığının bir diğer işareti de Annie'nin kurtulmak için defteri şömineye ilk attığında kendi bedeni yanmaya başlamıştı ama sonra filmin sonunda kendisinin yanacağını düşünüp defteri tekrar şömineye attığında kocası yanarak öldü. Anlamadığım bir nokta var: maket evler neyin metaforuydu. ya da metafor muydu? İnternette çok yorum okudum kimse maketlere dikkat etmemiş. Özellikle sondaki ayin sahnesinin bile maketinin olması çok dikkat çekiciydi. Mesela ben Annie'nin Charlie'nin ölme sahnesinin maketini yapmasını çok tuhaf buldum. Yani Annie başından geçen her olayın maketini mi yapıyor burdan bu sonuca mı varmamız gerekiyordu? O sahnede Charlie'nin ölümünün maketini yapmasındaki amaç neydi? yoksa her şeyi yanlış anladık da her şey maket yapan manyak bir kadının maketlerinin içinde geçen hikayeler miydi?

    Edit. Maket meselesi yönetmen ari aster'ın bir çeşit hikayeyi tamamlama ya da çaktırmadan spoiler verme tekniğiymiş. Çünkü buna benzer şeyler midsommer filminde de bolca var.

    -----spoiler-----

    Edit: YouTube'da 25.karenin inceleme videosunu izledikten sonra film kafamda oturdu. Cevabını merak ettiğim sorular cevaplandı. İzlemek isteyenler için şuraya bırakayım. (link: https://youtu.be/GvvAhEde2hU )

    21 ocak 2021 21:17 27 ağustos 2021 15:57

    4. Yeni izledim ve iyi ki bu kadar zaman izlememişim dedirtecek kadar berbat film. Çok övüldüğü için izleme gafletine düştüm. Ben ki korku ve gerilim filmlerini çok seven bir insanım. Yani 1996 yapımı Scream o zamanın şartlarına göre 2018 yapımı bir filmden kat kat daha gerilimli yani, düşünün. Kült bir yapım kolay olmuyor. Bundan en ufak şekilde korkanlar Flash Tv'nin mükemmel bir kurguyla yapılan beyaz çarşaflı hayalet canlandırmalarından da aynı oranda korkarlar diye düşünüyorum.(gizlinot: swh) 2004 yılı Türk yapımı 'Büyü' filminin daha yaratıcı bir senaryosu var yemin ederim. Daha akıcı en azından.

    ------Spoiler------

    Ama bakın hakkını yemeyeyim. Charlie denen kızın ölümünü etkileyici buldum. Yani bu gerçek hayatta da olabilecek bir olay, sürreal değil. Düşük oran da olsa gerçekleşme ihtimali var ve kardeşinin başının kopmasına neden olan abinin pişmanlığını iliklerime kadar hissettim. Ama ben onun yaptığı kadar soğukkanlı olamaz, en azından arabadan inerek kardeşimin yerdeki başını da alıp eve öyle dönerdim. Mecbur ailemi de uyandırıp olanları açıklardım. Kaldı kızın kafa yolun ortasında.

    -----Spoiler-------

    2/10.

    26 haziran 2020 23:53 26 haziran 2020 23:55


    3. Yeni izlemiş olduğum psikolojik gerilim filmi. Yer yer korku ögelerini de barındırmakta.

    *Spoiler!!!*

    Öncelikle film bana sıkıcı gelmedi. Filmi iki yarıya ayırıyorum ben zira filmin yarısında resmen başka bir konu işlenirken diğer yarısında başka bir konu işlenmişti. İlk yarısında bir ölümle başlıyoruz, bir ailemizin nenesi ölüyor tabii nenenin kızı oldukça üzgün annesinin hayaletini görüyor. (Bu kısım oldukça klasikti bana göre) Yorgunum herhalde deyip geçiştiriyor. Neneyi çok seven torunu içine kapanıyor, depresyona giriyor bir nevi. (Burada sevdiği nesneyi yitirdiği için depresyon ve kaygı yaşadığını düşündüm ve ah ne güzel psikolojik bir film diyerek izlemeye devam ettim.) Ardından bu küçük kızımız elektrik akımına benzer şeyler görüyor, gözünün önünde kuşlar ölmeye başlıyor ve arka bahçelerinde ateşin etrafında ayin yapan nenesini görüyor. Tam da o an annesi onu azarlayarak eve sokuyor. Günlerden bir gün evin en büyük çocuğu partiye gitmek için annesinden izin alıyor ve annede kız kardeşini götürmesini istiyor. Neyse, partiye gidiyorlar kız orada çikolatalı fıstıklı pasta yiyor. (Şöyle bir dipnot geçelim ki kızımızın fıstığa alerjisi var.) Tabii nefes alamıyor, abisiyle beraber apar topar hastaneye gitmeye çalışıyorlar. Yolda giderken kız iyice sıkışıyor ve camdan sarkarak nefes almaya çalışıyor. O an yollarına bir şey çıkıyor, abisi arabayı sağ-sol yapmaya başlıyor ve bum! Kızın kafası direğe çarpıyor ve bedeninden ayrılıyor.(Bu sahne izlediğim en dehşet verici ve beklenmeyen sahne olabilirdi. Filmde açık ara en sevdiğim sahnelerden birisidir ayrıca. Şok olmuştum, aynı arabadaki abisi gibi kalakaldım gözlerim pörtlemiş bir şekilde) Neyse, abi eve gidiyor ama evdekilere bir şey demiyor annesi ertesi gün işe giderken görüyor. Sinir krizleri geçiyor( Anneli sahneleri çok sevdim çünkü kadın döktürmüştü resmen, oyunculuğu çok gerçekçiydi) Filmin ilk yarısı buydu bana kalırsa. ikinci yarısını bu kadar uzun anlatmayacağım çünkü hiç beğenmedim. İkinci yarıda anne, ruh çağırmaya çalışıyor o ruh abisinin bedenine girmeye çalışıyor. Baba engel olmak istiyor fakat yanarak can veriyor. Klasikti, beni tatmin etmedi. Anne ile oğlunun yemek masasında yüzleştiği sahne vardı ki o da yine tüylerimi diken diken etti. 

    *spoiler!!!!*

    O yüzden puanım 3/5

    4 haziran 2019 22:06

    2. izlediğim en kötü ve beni en çok hayal kırıklığına uğratan gerilim filmi. Fonda sürekli boğuk bir bas sesi var ve bu beni inanılmaz rahatsız etti, aynen shiningdeki öten çaydanlık sesi gibi mütemadiyen fondaydı. Sadece o da değil, seslerin tamamı sinir bozucu derecede tiz, çoğunlukla kemanda tek notayı uzatarak çalmak gibi. Sahneler türk yapımlarını aratmayacak kadar uzun geçişli ve bu da izleyiciyi yoruyor.

    Psikolojik gerilim filmlerine bayılırım ama bu.... bu kötü bir film. Boşa harcanmış 2 saat.. son bir saat toparlamaya çalışmış ama olmamış.

    ilgili medya:
    1
    18 mayıs 2019 22:23 18 mayıs 2019 22:57

    1. 2018 yapımı bu yaz vizyona girmiş film.Filmin yönetmeni ve senaristi olan Ari Aster'ın ilk uzun metraj çalışmasıymış.

    Büyükannelerinin ölümünden sonra graham ailesinin başına gelen esrarengiz olayları konu alıyor.Filmin süresi bir korku filmine göre uzun.İlk 40 dakikası biraz ağır tempoda ilerleyen ve hikayesi zaman geçtikçe oturan bir yapım.yani diğer korku filmleri gibi ilk 10 dakika karakterleri tanıma ve direk aksiyon şeklinde ilerlemiyor.hatta filmin ilk 40 dakikası kaliteli bir dram filmi gibi.

    olaylar ilerledikçe de seyircinin kafasını epey karıştırmışlar.öyle miydi böyle miydi derken epey ikileme düştüm şahsen ben izlerken, ki bu güzel bir şeydir benim gözümde bir film için.

    oyunculukları görüntü yönetmenliği çok iyidi.ama beni daha çok oyunculuklar etkiledi.anne rolünde ki Toni Collette inanılmaz güzel oynamış ama en en beğendiğim peter rolünde ki genç oyuncu Alex Wolff oldu.Peter'ın tüm sahnelerinde oyununcunun gözlerinden korkusunu tedirginliğini hissedebiliyorsunuz ki bu sizi sahneyi izlerken daha da geriyor.

    jump scare ve ucuz efektler olmaması filmi benim gözümde çok daha iyi yapıyor.demek ki abartılı ses ve görüntü efektleri olmadan da güzel ve korkutucu korku filmi çekilebilirmiş diyorum buradan diğer yönetmenlere.- özellikle türk korku sinemasına-

    Filmin diğer süprizi de -benim için- The handmaid's tale'in aunt lydia'sı ann dowd da yan rolde.Bana göre imdb puanını hak eden son zamanlarda izlediğim en kaliteli korku filmiydi.

    11 aralık 2018 02:01