yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (59)
    • medya (3)

    59. ingilizce sarkilar dinleyip sozlerini ezberleyin, altyazili dizi ve filmler izleyin. bunlarin disinda sundan da bahsetmek istiyorum, okudugum bolum %100 ingilizce oldugu icin bes yildir internetten hicbir seyi turkce aratmiyorum. ister ders icin kaynak olsun, ister cilt bakimi. turkce bilgi kaynaklarini okumayi birakip ingilizce kaynaklardan ogrenmeye baslayinca magaradan cikmis gibi hissettim. tabii her ingilizce bilgi dogrudur demek degil bu, ama elde edilmek istenilen bilgiye daha cabuk ulasabiliyor insan.

    8 mayıs 2022 18:36 8 mayıs 2022 18:37

    58. çalışmadan olmuyor. sürekli pratik yapmadan, gerçekten sevmeden, istemeden olmuyor. Kullanmadığınız bir dili, ana diliniz bile olsa, bir süre sonra unutmaya başlıyorsunuz. yeni bir dil öğrenmekse kendini adamayı gerektiriyor diyebilirim... gerçekten çok okumadan, çok dinlemeden, konuşmadan, o dili kullanmadan olmuyor.

    çoğu insan bu zorluğu göze alamadığı için dil öğrenmekten vazgeçiyor. Üç beş bir şey yapıp bırakıyor. İş biraz zorlaştığı anda askıya alıyor, cayıyor. ama bunun tek bir kısa yolu varsa, ki o da hiç kolay bir yol değil aslında, "eşşek gibi öğrenmek zorunda kalmak"tır diyebilirim. (üslubumu bağışlayın.) Bunu da kimseye tavsiye etmem.

    eğitim, her şey, bunları ayrı tutuyorum. rolü yok değil mi, var kesinlikle. ama ingiltere'de, amerika'da, hele bir sap gibi tek başınıza kalın, öğrenmeme lüksünüz yok. hayatta kalmanız o işe tabi çünkü.

    çağımızda artık her şey çok kolaylaştı bir de. onca uygulama emrinize amade.

    kısaca bu iş psikolojinizde bitiyor. Ve bu da bir süreç:

    kıbrıslıyım. ingilizce ikinci dilim. kesinlikle bugünkü seviyemde doğmadım. ilkokuldan itibaren zorunlu ingilizce dersleriyle başladım. 8 yaşındayken, üç beş öğrendiğimiz, geriye kalanını da türettiğimiz anlamsız kelimelerle güya ingilizce konuşarak oyun oynardık. ortaokul ve lise boyunca kendimi geliştirdim. şekspir'in romeo ve juliet'ini, anlasam da anlamasam da ayna karşısında salvolar atarak okumaya başladım. ingilizce öğretmenlerimin arzusunun aksine, tarih okumayı seçtim; ama öteki türlü bu dilin öğrendiğim kadarını da unutacağımı çok iyi bildiğim için, ingilizce eğitim veren bir okul seçmeyi ihmal etmedim. ardından kapağı ingiltere'ye atarak eğitimime devam ettim. akademide tutunamayacak kadar zıpçıktı olduğum için, çok uzun yıllardır çevirmen olarak hayatımı kazanıyorum. oldukça eskiden sözlükte yazmaya da, ingiltere'de yaşadığım dönemde ana dilimi güçlü tutabilmek adına başlamıştım ve iyi ki yapmışım. yani sözlük sayesinde ekmek yemeye başlamışım aslında, inanılır gibi değil!

    otobiyografimi araya sıkıştırdığıma inanamıyorum ama, he deyince olmuyor kısaca. öğrenim yolculuğu da bir ömür devam ediyor. her an kendi ana dilimi de öğrenmeye devam ediyorum ben. ["Muaşaka" diye bir sözcük kullanıyormuşuz eskiden mesela. Tüm romantikler allah aşkına bunun manasına google'dan baksın.]

    cesaretinizi kaybetmeyin ve atalete kapılmayın. bir eşik var, o ne zaman gelir bilemem, size bağlı ama o eşiği aştığınız an su gibi akıyor.

    Ha bir de, mükemmellik diye bir şey yok, yok. -de ve -da'ların nerede ayrı nerede bitişik yazılacağını bilmeyenlere kızıyoruz ya... Benzer yazım hatalarını aynen ana dili ingilizce olanların da ne kadar sık yaptığına inanamazsınız. Hani native speaker'ların da allame-i cihan olmadığını bilmenizin çok faydası dokunur.

    8 mayıs 2022 00:28

    57. oyun oynayın.

    7 mayıs 2022 14:48


    56. benim milyon yıldır oturtmaya çalıştığım ingilizce çalışma rutinimi oturtmamı sağlayan tek şey preply.com oldu nedenlerini açıklayayım hemen

    not: siteyi bilenler ve indirimli deneme dersi için aktif ref link arayanlar varsa onu en alta ekledim.

    ingilizcenin yazarak ve okuyarak öğrenilecek bir şey olduğuna inanmıyorum. o yuzden hem gramer ve kelime çalışması yapabileceğim bir modül, hem de native bir hocayla konuşabilmek, ders saatleri konusunda esneklik ve fiyat-performans olması gibi kriterlerim vardı. herkes gibi önce cambly i düşündüm ama hem iyi bir indirim yapmak için 12 aylık ücreti istemesi(limit düşmanı), hem de esnekliğin yeterli gelmemesi nedeniyle preply de başladım.

    gelelim artılarına : deneme dersi 1 saat sürüyor ve bence bir hocayla tanışmak, kısa ve uzun vadeli hedefleri anlatıp hocanın da seviyenizle ilgili aşağı yukarı bir fikrininin oluşması için bu gerekli bir süre.15 dakikalık dersler belki belirli bir hedef olmadan pratik yapmak için yeterli gelebilir ama benim amacım seviyemi yükseltmek olduğu için 1 saatlik süre su gibi aktı diyebilirim.

    hocalar kendi saatlik ücretlerini kendi belirliyor, bunu faydanıza kullanmak size kalmış, native olmasına gerek yok derseniz ücretler ciddi oranda düşüyor veya sisteme yeni dahil olan ama native olan hocalar biraz tanınana kadar düşük ücretten öğrenci alabiliyor.

    native ama uygun fiyatlı hoca bulmak için en güzel yöntemlerden biri de, hocanın para birimi daha değersiz olan bir ülkede yaşaması , böylece ingiltere'de yaşayan bir native hocadan çok daha uygun saatlik ücret belirleyebiliyor. Bu arada derslerin 1 saat gibi uzun sürebilmesi sayesinde eğer isterseniz öyle sadece sohbet havasında değil , hocanızın size özel ders programı hazırladığı bir sistemde bildiginiz özel ders mantıgıyla bütün eksikleri kapatabilirsiniz. Çünkü doğru düzgün dil bilmeden 15 20 dk havadan sudan konuşmanın size düzgün konuşmayı öğretebileceğini sanmıyorum. Benim hocam bana ders öncesi dinleme ve özet cıkarma gibi ödevler veriyor derste de işin konuşma kısmına geçip hatalarımı düzeltiyoruz. Bu aralar gramerimi yeterli görmediğim için hocaya gramer odaklı dersler yaptırmaya başladım böylece if gibi karmaşık yapıları günlük dilde kullanma alışkanlığı da kazanıyorum.

    diğer artısı, ders saati ve gününe hocayla birlikte karar verebilirsiniz yani bir hafta kaçırdınız diye paranızın boşa gitme durumu da olmuyor 4 saat öncesine kadar iptal ve erteleme hakkı var. deneme dersinde hocadan memnun kalmazsanız preply size ikinci bir deneme dersini de ücretsiz olarak tanımlıyor. çoğu insan o aşamaya gelmediği için bilmiyor olabilir ama 10 , 20 , 40 ders gibi toplu paketlerden aldığınız zaman belirli yüzdelerde indirim uyguluyor sistem.

    deneme dersinizde vereceğim (link: https://preply.com/en/?pref=NTUxMjg4MQ== link)

    üzerinden yüzde %70 indirim alabilirsiniz , aynı şekilde siz de deneme dersinden sonra bu linklerden edinip eşe dosta indirimli ders ayarlayabilirsiniz.

    7 mayıs 2022 01:47 7 mayıs 2022 01:49

    55. Üçüncü dilimi öğrenmeye ingilizceyi akıcı şekilde konuşmayı başardıktan sonra başladım bu yüzden size naçizane birkaç tavsiye vermek ve fikirlerimi belirtmek isterim.

    Ben ingilizceyi düzgün şekilde öğrendiğimi bir gün o dilde rüya gördüğümde anladım çok mutlu etmişti.

    Gerçekten dil öğrenmenin çok zor bir şey olduğunu düşünebilirsiniz veya öğrenmeye görev bilinciyle başladıysanız fazla şevkiniz yoktur ve motive olması çok zor gelecek. Ama biliyor musunuz bizim problemimiz -türkler olarak- ben sürekli gramer çalışıyorum dersler görüyorum neden konuşamıyorum yoksa aptal mıyım, buna yatkınlığım mı yok demek.

    Hani diyette %80 yeme içme %20 spordur ya, işte dil öğrenmekte de %80 o dile maruz kalmak %20 gramer kurallarını öğrenmektir.

    %80 kavramını açayım; Biliyorum çoğumuz ingilizce şarkılar benim tarzım değil veya yabancı filmleri, dizileri izlemek istemiyorum diyebiliyoruz. Ancak takdir edersiniz ki ingilizce dünyanın anadili ve o kadar şanslısınız ki her ama her şeye bu dilde kolaylıkla erişebilirsiniz. Mesela youtube çok kullanıyorsunuz ve en sevdiğiniz şey teknoloji videoları seyretmek, işte bunu ingilizce bir kanaldan izleyip altyazıdan ingilizce otomatiğini açıp dinleyebilirsiniz. başlarda gerçekten fazla bir şey anlamayacaksınız belki ama konuşmada arada sırada kelimeleri yakalayıp beyin fırtınası yapacaksınız ve zamanla o dilin günlük hayatta nasıl kullanıldığını görüp, bir şekilde ona adapte olacaksınız. Tabii ki gramer kurallarını da öğrenin çünkü temel prensipler önemlidir ama dozunda. O kitaplar size günlük hayatta nasıl konuşulur vermez sonuçta hello, how are you, where are you fromdan öte kendinizi anlatmanız gereken çook şey var günlük konuşmalarda. bunu da dizilerle filmlerle hatta yabancı insanlarla konuşarak başaracaksınız çünkü dil sürekli kendini geliştiren bir şey ve sokakta kullanılan türkçe bile sürekli değişiyor.

    16 haziran 2021 00:24

    54. bir sürü şey yazılmış, tekrara düşmek istemem.

    dizi izleyin, film izleyin, okuyun bunlar evet lazım ama konuşma pratiğiniz olmadan bir dili (latince değilse) öğrenemezsiniz. dizi film izlerken kelime anlamına bakmak yerine durdurun ve cümleleri sesli olarak tekrar edin, mırıldanma değil, baya konuşma tonuyla. cümleyi kurdukları durumu değerlendirin, benzer bir durumda kullanabilirim bu cümleyi diyin. not aldığınız cümleleri sesli okuyun. ayna karşısına geçip pratik yapın demiyorum ama konuşabilmenin tek yolu gerçekten "konuşmak".

    okuduğunuz birçok şeyi unutabilirsiniz ama sesli söylediklerinizi unutmak daha zordur.

    22 kasım 2020 11:00

    53. Ben de bu dili kendi öğrenme tarzımdan yola çıkarak bazı tavsiyelerde bulunmak isterim;

    -Vereceğim tavsiyelerin en başında grammer bilgisi geliyor. Bana göre bu dili öğrenirken en başta birçok kelime öğrenmeye çalışmak yerine sıkı bir grammer altyapısı oluşturulmaıdır. Sıkı bir grammer altyapısından kastım, tüm tenses, modal verbs, if conditionals vs. konularının kurallarının detaylıca öğrenilip akılda kalması için (maalesef) ezberlenmesi gerekir. Çünkü anlatacağınız şeyi cümlelere dökerken her zaman bu kurallara ihtiyacınız olacak, bu grammer kurallarını kullanarak cümleler kuracaksınız. Bu yüzden eksiksiz ve hatasız bir grammer bilgisi şart. Ha bu noktada şunu diyenler olacaktır; "yurtdışında millet grammera önem vermiyor, hata yaparak konuşsak da ne dediğimiz anlaşılıyor." Evet, bu doğru bir şey, hata da yapsanız, he yerine she deseniz ya da are yerine is kullansanız da sizi anlıyorlar, bunlara takılmıyorlar çünkü kendi milletlerinden olmayan bir "foreigner"ın ingilizce konuşabilmesi onlara çok tatlı, sevimli geliyor, aynı bizim yabancı bir turistin türkçe konuşmaya çalıştığını görünce hoşumuza gitmesi, ona yardımcı olmaya çalışmamız gibi. Bu noktada benim bu tavsiyeyi vermiş olmamın sebebi, nasıl karşımızdaki insanla konuşurken türkçeyi nasıl kullandığına, kurduğu cümlelerin düzgünlüğüne dikkat ediyorsak ve güzel, akıcı, takılıp duraksamadan konuşan insanlarla daha düzgün iletişim kurabiliyorsak, aynı şekilde ingilizce konuşurken de bu geçerlidir. Yani anlatmaya çalıştığım şey en özünde; akıcı, hatasız ya da tolore edilebilecek gibi minimum hatalarla dili kullanabilmek, hangi dil olursa olsun en önemli şeylerden biridir.

    -Bir diğer tavsiyem kelime bilgisiyle ilgili olacak. Bu da bu dili öğrenmekteki bir diğer en önemli husustur. Kelime dağarcığı nasıl arttırılır? sorusunun bir çok cevabı var. Üstteki süslülerin de belirttiği gibi, anlamı öğrenilen kelimenin cümle içinde kullanılması o kelimeyi akılda tutabilmek için en etkili yollardan biridir. Sözcüğün anlamı öğrenildiği an üzerinden zaman geçmeden hemen bir cümle kurularak sözcük kullanılmalıdır çünkü eğer sözcüğün yalnızca anlamını öğrenip cümle içinde kullanmazsanız emin olun ki uçup gidiyor aklınızdan, bir daha hatırlamakta çok güçlük çekiyorsunuz.

    -Bunun yanında yine sözcük dağarcığını arttırma ile ilgili verebileceğim bir başka tavsiye ise kendi gözlemlerimden kaynaklanmaktadır. Geçtiğimiz sene içerisinde yabancı uyruklu bir öğretmenden C2 kuru aldığım bir kursta, dersler esnasında sık sık şunu farkettim; anlamını bilmediğimiz bir kelime duyunca, anlamı öğrenmek için öğretmene soru soran tek kişi bendim, yani 8 kişilik sınıfta ben haricinde bilmediği kelimeyi soran tek bir kişi bile yoktu. Buna bir türlü anlam veremiyordum, fakat sonradan düşündükçe nedeninin özgüven eksikliği olabileceğini düşündüm. Tavsiyem şu ki, sakın bundan çekinmeyin, bilmediğiniz kelimeleri eğer karşınızda bir öğretmen varsa çekinmeden, ikinci kez düşünmeden sorun çünkü hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz, tersine karşınızdaki öğretmen ortalama bir bilgi düzeyindeyse bile siz anlayıp tatmin olana kadar gerekirse farklı örnekler vererek açıklayacaktır.

    -Kelime bilgisiyle ilgili vereceğim bir diğer ve son tavsiyem ise şu: Anlamını öğrendiğiniz tüm yeni kelimeleri bir deftere anlamlarıyla birlikte yazın, not alın ve bunu yaparken english to english şekilde notlar alın yani bir kelimenin anlamını asla türkçe şekilde yazmayın. Eğer bunu kendi başınıza yardım almadan yapamıyorsanız, içinde english to english dictionary seçeneğini de barındıran bir sözlükten yardım alın. Bunun için Oxford Dictionary önerebilirim fakat bu sözlük tamamen english to englishtir. Yani %100 verim alabilmek için C seviyesine gelmiş olmanız gerekir. Bu yüzden benim de yıllardır kullandığım SesliSözlük'ü önerebilirim. Telefonunuza mobil aplikasyonunu indirip rahat rahat kullanabilirsiniz, çok işinizi görür. Tüm bunlara rağmen, yani sözlükten de yardım alamıyorsanız sözcüklerin anlamlarını not alabilmeniz için bir yol daha var: resim çizmek. Elbette koca bir sayfayı kullanarak mükemmel bir çizim yapmaktan bahsetmiyorum fakat küçük küçük, sembolik şeylerle çizseniz bile kelimeyi aklınızda tutmaya yarayacaktır ve her anlamda english to turkish not almaktan iyidir. Resmin dili yoktur sonuçta :) Yani en öz şekilde vurguladığım şey, english to turkish şekilde not almayın da, hangi şekilde alıyorsanız alın.

    -Bir diğer tavsiyem native speakerlar tarafından hazırlanmış içerikleri dinlemeniz. Bu ifadeyi açmak gerekirse söylemeye çalıştığım şey hayatınızın uyku hariç her anına listeningi dahil etmenizdir. Tabiki ingilizce dilde diziler, filmler izleyin ama sadece bununla kalmayın. Ben kendimden örnek verecek olursam, günlük hayatımda yalnızca boş olduğum anlarda değil; bir şeyle uğraşırken, yemek yaparken ya da yerken, bulaşık yıkarken, temizlik yaparken her an kulaklıklarım takılı ve bir şeyler dinliyor olurum. Dinleyebileceğiniz şeyler ise genel anlamda yukarıda da söylediğim gibi native speakerlar tarafından hazırlanmış konu farketmeksizin her türlü içerik: podcast olabilir, belgesel olabilir, sitcom olabilir ve hatta komedyen performansları bile olabilir. Siz elbette bunları izlemek de isteyebilirsiniz fakat dinleme dememin sebebi günlük hayatta her an bir şeyler izlemeye müsait olamayabiliyoruz, zaten buradaki amaç da izlemek için zamanınız olmasa bile bir şeyin yanına bir şeyi sıkıştırıp listening için gerekli zamanı oluşturabilmektir. Ben bu dediğim şeyi uzun zaman boyunca yaptım ve hala da yapmaktayım. Doğrusunu söylemem gerekirse şuana kadar yazdığım tüm tavsiyelerin evet çok faydası dokundu bana, fakat bundan maksimum faydayı sağladığımı düşünüyorum. Çünkü bu dili anlayabilmek, bu dilin detaylarını, nüanslarını anlamayı gerektirir. Bu dilin detayları ise nelerdir; expressionlarıdır, intonationıdır (vurgulama). Bunların kullanımını öğrenmenizin ve kendinizin de konuşmanızda kullanabilmenizin tek ama tek yolu vardır, o da bahsettiğim şekilde yapacağınız listeningtir. Bu aktiviteyi yapmanızın size şöyle bir faydası daha vardır; dinlediğiniz içerikler speakinginize de çok fayda sağlar. Duyduğunuz kelimelerin, cümlelerin hangi durumda nasıl kullanılacağını öğrenmiş olursunuz ve bunu kendi konuşmanıza rahatlıkla uyarlayabilirsiniz. Bu açıdan listening aslında bu dili öğrenmenin yadsınmaz bir kilometre taşıdır.

    -Tüm bunlara ek olarak konuşmak istediğiniz ingilizceye karar verin, yani aksanınıza. İngiliz ingilizcesi mi konuşacaksınız yoksa amerikan ingilizcesi mi? Bu çok önemli bir noktadır çünkü her iki aksanın da kendine özgü keskin farklılıkları var. Bunu belirlemediyseniz, belirleyin. Eğer belirlediyseniz de, seçtiğiniz aksandaki telaffuz özelliklerini çok net bir şekilde saptamalısınız. Bunun yanında, bir şeyler izleyecek ya da dinleyecek olduğunuzda kesinlikle aksan ayrımını yapmamalısınız. Yani "ben zaten amerikan ingilizcesi öğreniyorum, ileride de hep bunu konuşacağım, o yüzden ingiliz aksanına sahip insanları dinlemesem de olur" demeyin. Çünkü siz her ne kadar amerikan ingilizcesi konuşacak da olsanız bir gün karşınıza avustralya aksanıyla (ingiliz aksanına benzer fakat birçok farklılığa sahip) konuşan biri çıktığında söylenen şeylerin yarısını anlamama ihtimaliniz var. Bu yüzden aksan ayrımı yapmadan, her türlü ingilizceye açık şekilde istediğinizi izleyin, dinleyin.

    -Tam şuan aklıma gelen son ve küçük bir tavsiyem ise ingilizce dilde izleyeceğiniz her türlü içeriği ingilizce altyazıyla izleyin. Anlamını bilmediğiniz kelimelerin anlamına hemen videoyu durdurup sözlükten bakın, gerekirse not alın ve izlemeye devam edin. Evet, eğer başlangıç seviyesindeyseniz elbette zorlanacaksınız fakat zaman geçtikçe daha hızlı ve rahatça anlayabildiğinizi hissedeceksiniz ve bu da size bir mutluluk verecek.

    Benim vereceğim tavsiyeler bu kadardı. Ha son bir şey söylemek isterim, eğer rüyanızda ingilizce konuşuyorsanız bilin ki bu iş bitmiştir. :) Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum, aklınıza takılan herhangi bir soru olursa mesaj kutuma beklerim.

    6 eylül 2020 22:39 7 eylül 2020 13:08


    52. bu bence her dil için geçerli: öğrendiğimiz kelimeyi cümle içinde kullanmak. 

    o kelimelerle cümle kurunca çağrışım yapıyor ve benim hep aklımda kalıyor. kendi kendinize aklınızdan geçirdiğiniz cümleleri çevirebilirsiniz bence.

    6 eylül 2020 11:36

    51. Bana göre bir not/kelime defteri tutmak en iyi yöntemlerden birisidir. Mesela bilmediğim bir kelime duydum, hemen anlamına bakıp deftere yazıyorum. Bu şekilde kelimeleri hiç unutmuyorum. Ve sık sık bir arkadaşınızla ingilizce konuşmak da baya etkili. Hem konuşmanızı geliştirir hem de kelimeleri unutmazsınız. Ve ara ara sözlüğe göz gezdirmek de iyi olur, yeni kelimeler öğrenmiş olursunuz

    6 eylül 2020 10:53 6 eylül 2020 10:58

    50. ingilizcenin aslında oldukça kolay bir dil olduğunu aklınızdan çıkarmamak ilk adım. Yapamam edemem yok.

    Şahsi tavsiyem, intermediate seviyedeyken tamamen dizi film kitap ekseninde ilerlemeniz. Özellikle alt yazılı kısa amerikan dizileri sizi hem telaffuz hem cümle kurma konusunda ciddi ilerletecektir

    18 kasım 2019 23:37