yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (11)
    • medya (0)

    11. her türden sorun için dileniliyor artık. girdiğiniz her mekanda, açık bi mekan da olsa kapalı bi mekan da olsa, her yerdeler ve hiçbir zaman rahat bırakmıyorlar. metroda otururken bir anda dizinize bir kağıt koyuyorlar ve tepenizde dikiliyorlar. bunun gerçekten kişisel hak ve alan ihlali olduğunu düşünüyorum artık.

    9 ekim 2023 16:27

    10. Senelerce ankara’da yaşayan biri olarak istanbul’a gelince şoke olduğum durumdur. Ekonomi zaten going to go yani, “yıqıq” durumdayız, her yerde dilenci var da bu şehirdeki durum bir başka süslüler. Adım attığınız her yerde, her araçta, her mekanda dilenci var. Nefes aldırmıyorlar. Sadece “fakirim para ver” değil, “yemek al” değil, kira için, tedavi için(!), ailesine bakmak için kişiler dilenebiliyor. Bu arada bunların bazıları çok normal gelebilir, “aaa süslüm ailesine bakmak, kira için dilenmek çok normal. Yardım et sen de” diyebilirsiniz, ama bir hafta boyunca her gün kullandığım metroda aynı adamın 3 farklı karı ve 7 farklı çocukla aile kombinasyonu kurarak dinlendiğini gördüm. Bir süre sonra komedi filmi gibi geliyor insana. Aynı çocuk hem omurilik hastalığına yakalanmış, hem deri yanması, hem kemik gelişimi rahatsızlığı vs ne ararsan var. Ve hep bir sonraki hastalıkta “iyileşmeyecek” olan ilk hastalık iyileşmiş oluyor. İnsanları göz göre göre aptal yerine koyuyorlar. Ve ne yaparsanız yapın, bitmiyorlar. Para alabildikçe yapmaya devam ediyorlar. Hani ünlü bir söz vardı ya “sen tüm fakirleri doyurmak istiyorsun, bense fakirliği bitirmek istiyorum” diye. Bu insanlar fakirliği bitirsen bile dilenmeye devam edeceklerdir çünkü fakir değiller(!). Açıkçası ben her gün işe gidip bu lanet şehirde çekilebilir bir hayat sürmek için k*çımı yırtarken kimsenin keyfi dilenmesine para göndermem, kendime en azından bu kadar saygı duyuyorum. 

    Bütün bunlara ek olarak birkaç dilenci ve satıcı anımı anlatmak istiyorum:

    1. Bir keresinde tunalı’dayız. Çocuğun biri yanımdaki arkadaşa peçete satmak istedi. Arkadaşım da teşekkür edip ihtiyacım yok dedi. Çocuk sonra minik bir şey çıkardı cebinden. Anlamadık başta me olduğunu ama sonra tehdit edercesine arkadaşıma doğrulttuğunda fark ettik ki bir çakı! Manyak ya ne yapıyorsun sen, bu arada tunalı’nın ara sokağının başında oluyor bu. Lise zamanlarımız. Arkadaşım geriledi tabii napıyorsun falan dedi. Çocuk da sen bizi alt göremezsin alacaksın verdiğim şeyi gibisinden bir şeyler söylüyor, korkudan anlayamadık da söylediklerini. Sonra ben tunalıya doğru, arkadaşım da sokağın içine doğru koşturduk. Çocuklar arkadaşı takip etmişler, ben geriye baktığımda hepsi gözden kaybolmuştu. Korkumdan sokağa da giremedim. Sonra arkadaş yanıma geldi, çocukların arkasından geldiğini görünce bir apartmana girip kapıyı arkasından ittirmiş giremesinler diye. O zamanki salaklığımıza şikayette de bulunmamıştık, zaten nasıl bulacaklar ki de neyse..

    2. Ankara kızılay’da izmir-sakarya arası uzanan bir üst geçit var. Ben de üni yıllarında pek nakit taşımam. Üst geçidin bi ucunda bir yaşlı amca dileniyor, diğer ucunda da bir yaşlı teyze. Bankadan para çekmeye gidiyordum. Dedim dönüşte cebimdeki bozuklukları vereyim biraz ona, biraz ona.. teyzeye gittim önce, bozukluklar atıyorum 7₺ var ise (sene 2017) teyzeye 3,5-4₺ çıkardım, teyze diyor ki “geri kalanı da bana versene” o an içimde bir sinir ve pişmanlık. Keşke vermeseydim lan dedim. “Teyze, diğerlerini de diğer uçtaki amcaya vercem” dedim, “boşver onu, onun pek çok parası var” dedi. Lan! Ne diyon sen? Ne parası var ulan?! Senin de vardır kesin. Utanmıyor musun bunları demeye zevzek! Sonra o sinirle döndüm gittim. Niyet ettim diye de diğer bozuklukları adamın yüzüne bakmadan attım önüne. O zamandan beri de dilenciye para vermedim.

    3. Sene 2016 falan, ankara karanfil caddesinde bir çocuk geldi biz yemek yerken dileniyor. Canı çekmiştir diye sana da bir şey alayım dedim. Ben tatlı isterim dedi, çocuktur tatlı sever diye tamam diyip karşıdaki tatlıcıya gittim. “Seç bakalım bi tane” dedim, çocuk kazandibi seçti. Tamam o olsun o zaman paketleyelim dedim. Adam da paket yaptı, çocuk sonra bu da olsun diye profiterol gösterdi, ama sen şunu seçtin diye kazandibi gösterdim, tamam bu da olsun, bir de şu olsun (pasta), şu da güzel şu da olsun (keşkül) şeklinde tüm vitrini gösterdi. Ben paketi ödeyip çocuğun eline tutuşturdum ve çektim gittim. Yaş ne olursa olsun yüzsüzlük diz boyu.

    4. 2-3 sene önce ankara çayyolu’nda bir dondurmacıdan dondurma alıyordum. Baktım trafik ışıklarında dilenen bir çocuk var. Dedim ona da külahta dondurma alıcam. Şundan mı alsam falan diye bakınırken dondurmacı adam “onun sevdiği başka, şunu (jelibonlu mavi dondurma) ve şunu (bisküvili) seviyor”. Çocuğa bak agaaaa, rafine zevkler oluşmuş dondurma yiye yiye ahaha! Tmm onlar olsun dedim, fiyat aynı ne de olsa. Adam da “ben götürürüm” dedi, aldı götürdü. O gün bir tane daha ders öğrendim kendimce.

    5. İstanbul’a taşındığım sene moda’da küçük bir kafede çay içiyorum. Çocuğun biri geldi kalem satıyor. Baktım şu dandik kalemlerden, taş çatlasa 3₺ falan. Bu arada 2022’de oluyor olay ama cidden o zaman bile 3₺ olan eşantiyon marka bastırılan kalemlerden satıyordu velet. Neyse işte “okul masrafım var” falan diyince içim gitti. Dedim gel bakalım alayım bir tane. Ne kadar diye sordum, çocuk dedi 20₺. Oha! Aga 15-17₺ farkla kendine ne okul masrafı yapıyon da karşılıcan? İlkokul bebesi, her kalemde o kadar kar etsen.. esnaf gibi kira da vermiyorsun mala o kadar fark neye alıyon? Neyse baktım cüzdana bi 10, bi de 100₺ var. Dedim benim 10₺ var. Çocuk baktı bana, böyle 10 yaşında var yok, dedi “o da çok azmış be abla”. Resmen kalem satan çocuk tarafından ‘poor-shame’lendim ahahah! Ağlanacak halime gülüyorum. Neyse kalemi almadım, çocuk da çektirdi gitti.

    6 ekim 2023 11:12

    9. Ben ankara’da yaşıyorum. Bir gün çocuğun biri “abla açım bana yemek alsana” dedi, o zaman bu furya çıkmamıştı ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım çocuğa nasıl üzüldüm, “gel ablacım alayım” dedim. Hemen yanımızda pastane vardı gittim poğaça aldım verdim, arkamı dönmemle çocuk geri içeri girdi ve iade etmeye çalıştı poğaçayı. Pastaneci almadı geri ama kendimi o kadar aptal hissettim ki. Aynı şeyi birkaç kişiden daha duydum, bakkaldan meyve suyu aldırıp başka büfeye komisyonla satmak mı dersiniz neler neler. Bir de bunların arkadan gelip böh diye korkutan yüzsüz hadsizleri çıktı ki, değil selpak falan almak, küfürü basıyorum öyle bir durumda. Çoluk çocuk dinlemiyorum ben artık vicdanımı kaybettim bunlar karşı. Hayvanları sevin, onları besleyin, en azından verdiğiniz yemeği minnetle yiyor kurban olduklarım.

    22 ocak 2018 00:04


    8. Ben istanbul'da yaşamıyorum ama yemek beğenmeme olayı her yerde var sanırım. Suriyeli 2 kadın vardı. 7 8 çocuk vardı yanlarında. Aralarında 2 yaş ya var ya yok. Meyve suyu satan bir dükkan var. Ordaki abiden meyve suyu alırken abi söylenmeye başladı onları görüp.Bende ne ayıp verse nolcak diye düşündüm hatta elimi cebime atıyordum. Daha sonra abi söylense de 5 tane falan meyve suyu doldurdu. elma suyu ve nar suyu karışık veriyor en küçük boy çünkü en ucuzu o. Fakat artık olay "ben hindistan cevizi suyu istiyorum" a kadar geldi ya. Ben kendim paramla almadım. Bu kadarı da biraz lüks değil mi? Bir de bir teyze görüyorum hep kışın dileniyor. yazın yazılığına gidiyor galiba.. Çorap satan, baharat satan amcaların malları ellerinden alınırken "ben hindistan cevizi suyu içmek istiyorum" bana çok masum ve gerekli gelmiyor. Fakat öteki yandan birgün yemek yerken yanımıza gelip mendil satmaya çalışan çocuk ve bizim annemle ona yemek ısmarlamamız. Ama onun kabul etmek istemeyip gözlerinin dolması. insan çok ikilemde kalıyor..

    21 ocak 2018 23:16

    7. en son, lisedeyken, önlerine tartı koyup (dilenci değiller hoş) ödevlerini yapmaya çalışan çocuklara kalemlerimi vermiştim. ondan beri de hiç bir şey yapmıyorum. çocukları gördükçe içim parçalanıyor, kafamı eğip geçiyorum maalesef.

    *beşiktas'ta çok sık karşılaştığım bir durum, bana yemek alır mısınız deyip, yemeği beğenmeyenler. simit alırsın, ama canımız patates kızartması çekti derler. ablacım açsan ye işte ne diye ayırıyorsun.

    *metrobüste hep aynı çocukları görüyorum anadolu yakasında, çoğu da sanırım suriyeli. geçen gün biri otobüste kendini boylu boyunca yere attı hala, kendilerince bir oyun haline getirmişler mecbur. bazen metrobüs yoluna atlıyorlar, koşuyorlar, canları da tehlikede aslında.

    *bebeklerin uyutulması konusunda, böyle bir şey hiç duymamıştım ama önceki girdileri duyunca çok mantıklı geldi. bebek dediğin ağlar yani.

    *büyük-genç insanlara zaten acımıyorum, git çalış, kimseye bedavadan ekmek yok.

    --eğer içinizdeki yardım etme güdüsünü tatmin etmek istiyorsanız, genelde bir yeri mesken tutmuş, incik boncuk vs satmaya çalışan yaşlı teyzelerimize amcalarımıza destek olalım. hikayelerini deştiğinizde çoğu hayırsız evlat mağduru, bir şekilde buna mecbur kalmışlar.

    mesela beşiktaşta yıldız teknik durağının orda ki üst geçite çıktığınızda lisenin önüne öturmuş bir teyze vardır, bir sürü şey satar. en azından dilenmiyor, ekmek alacak parasını çıkarmaya çalışıyor.

    21 ocak 2018 23:04

    6. bi dilenciler özellikle kadıköy'de iyi davranıp para verdiğiniz için ve büyük paralar kazandıkları için artıyor. ben ilk hayır diye tersliyorum. sonra illa ısrar ediyorlar. ve açıkçası o zaman da bağırıp dövmeye hazır bir davranışa sokuyorum. sırf bağırdığımda bile şoka girmiş gibi davranıyorlar.

    sizin eseriniz.

    evet, hepsi dolandırıcı. birkaç saat ayakkabısız dolaşıp evde ugg botlarla geziyorlar. ünalan metrobüsün orada geçen sene sürekli dolanan daha sonra modada gördüğüm kadını akasya'da furla'dan alışveriş yaparken gördüm. bu kadın çocuğuna kucağıma mendil attırmıştı. o mendili götüne sokacaktım ama sadece uzağa bir yere fırlatmakla kaldım.

    ver-me-yin. gerekirse itekleyin, bağırın. duyar kasacak bir yanı kalmadı şunun.

    kişisel alanıma giren insanlardan nefret ederim. "ne haddine" diye başlayarak çıldırıyorum.

    hayır, bir de gidip özellikle kalabalığın içinden beni buluyorlar. ilk öncelikleri ben oluyorum resmen. bir gün cidden delireceğim.

    hayır. dilencileri değil ama kadıköy'de dilencilere para verenleri dizdirmek gerek. 1 lira ekmek parasından daha fazlasını kaç aktarmaya kullanarak anca kadıköye gelebilir o 1 liraya gerçekten ihtiyaç duyacak kişi. anadolu hisarında gecekonduda yaşar, kadıköy'e de gelemez. buraya gelenler demek ki bunu bir meslek haline sokmuşlar.

    nefret ediyorum evet. ama dilencilerden değil. dilencilere para verenlerden. eserinizle gurur duyun.

    21 ocak 2018 22:55

    5. sektörden pay almak isteyen kişi sayısı arttı çünkü. sadece istanbul da değil, türkiye'de sayıca çok fazlalar. metrekareye düşen dilenci sayısı artık korkunç boyutta. kimse kusura bakmasın ama ben dilenen insanlara acımıyorum, yardım etmek de içimden gelmiyor. sözde yardım isteyip, allahın adını ananlar, para vermeyince arkadan neler söylüyor buna birçok kez şahit oldum çünkü.

    esas beni bu tiplerden soğutan bütün gün sokak ortasında dilenen adamın bir gün kolu, ertesi gün başka bir köşede bacağı olmadığını görmem oldu. bu şekildeki insanlara hepten inancım sarsıldı. kabul edelim ya da etmeyelim dilenmek bir meslek kapısı haline gelmiş artık. özellikle de bizim ülkemizde. dikkat ederseniz gerçekten ihtiyacı olan bir insan dilenmiyor, dilenemiyor zaten, çünkü onu kendine yakıştırmıyor. 1 lira para verilince utanıyor, kızarıyor, mendil alır mısın diye elindeki şeyi sana vermeye, o 1 lirayı bile hak etmeye çalışıyor. böyle insanlara, alın teriyle bütün gün arabaların arasında su vs satayım diye didinenlere her zaman elimden geldiği kadar yardım ederim, ama dilenen insana kesinlikle hayır.

    bir parantez açayım burada bu şekilde çalıştırılan çocuklara da yardım etmem.

    çünkü o görünen yüzlerin arkasındaki güçleri hepimiz az çok biliyoruz. çocuklar ve yaşlılar bu sektörün en çok kullandığı insan profili ne yazık ki. birilerinin sahtekarlığı, bazı insanların merhamet duygusunun sömürülmesine yarıyor maalesef.

    bu konuda vaktiyle çok eleştirildim. katı ve duygusuz bir insan olmakla da suçlandım

    ama varsın birileri böyle demek istiyorsa desin. benim o anlık merhametim, bir çocuğun bu yolla kullanılıp, birilerine haksız kazanç elde etme imkanı verecekse ben duygusuz olayım razıyım.

    11 ekim 2017 17:03 11 ekim 2017 17:05


    4. dilenenlerin bir sucu yok. halki dilendirmeye, devamli istemeye, arsizliga alistiranlarda suc. yillardir secim ayagina, oy ayagina bedava urun dagita dagita halki alistirdilar. gurur murur birakmadilar..

    11 ekim 2017 15:54

    3. (yazar: mühendis kadın) çok güzel açıklamış. tabi işin bir de çocuk boyutu var. bir haberde şöyle bir cümle okumuştum: "sokak çocuklarına para vermeyin, Verdiğiniz her lira onları sokağa mahkum ediyor..." bence söz konusu çocuklara yardım edilmek isteniyorsa, yiyecek-içeçek gibi şeyler ısmarlamak en doğru olan. yoksa verdiğimiz paralar hem onlara değil onları kullananlara gidiyor (çoğunlukla lükslerini karşılamak için), hem de bu şekilde onları sokağa iyice bağlıyoruz.

    küçükken babanem sokakta ayakkabısı olmayan bir çocuğa gidip ayakkabı almıştı. ve ne mi oldu dersiniz? o çocuk o ayakkabıları hiç giymedi. 2. kere başka bir ayakkabı aldı. yine giymedi. çünkü ailesi onun olabilecek en kötü haliyle görünmesini istiyor. amaç daha çok para vermeleri, çocuklarının ne durumda olduğu önemli değil.

    bir de bildiğim kadarıyla bu tip çocukları görüp, polise haber verdiğimizde, alıp onları evlerine geri götürüyorlar saçma bir şekilde. sonra tekrar sokağa dönüyorlar tabi. yani yardım etmek için pek fazla seçeneğimiz yok maalesef. en büyük yardım devletin o çocukların ne şartlarda yaşadığını tespit edip, gerektiği yerde alıp kendisinin yetiştirmesi olur. bizim yapabileceklerimiz çok kısıtlı.

    11 ekim 2017 11:31

    2. gerçek aç ile diğerlerini ayırt etmek için yemek almayı teklif edin. birden fazla kez bu durumu yaşadım, gerçekten aç olmayanlar, karın doyurmak için değil para için dilenenler hemen ayrılıyor. marketin önünde dilenen çocuklu kadına aldığım meyvelerden vermek isteyince, yok para ver diyor, lokantanın önündekine sana yemek alayım diyince ortadan kayboluyor vs.

    11 ekim 2017 09:40