yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (5)
    • medya (1)

    5. tanım: bazılarının basamakları,bazılarının insanları kullanarak elde ettiği durum

    31 ağustos 2017 02:04

    4. ben de diyordum ki benim eksik neyim var. kariyermiş.

    31 ağustos 2017 01:10

    3. Kelime anlamı : "Bir yere çıkan, bir yere gelen"dir. Hangi meslekte mutlu ve başarılı olacağınızı kafanızda şekillendirdiğiniz zaman, idealleriniz doğrultusunda tercihlerinizi bu yönde kullanmanıza neden olan (okul, ekstra yabancı dil, fazladan kişisel ve/veya mesleki beceri eğitimleri, seminerler, sertifikalar vb), kendinizi iş yaşamında bulduğunuzda ise "hayaller vs hayatlar" gerçeği ile yüzyüze kalacağınız, iş/meslek hayatında hedeflediğiniz konum, makam, mevki...

    Acı gerçekleri aktarayım mı?

    Lisenin erken dönemlerinde, kişisel beceri ve tercihlerim doğrultusunda üniversitede istediğim bölümü belirledim. Türkiye'nin iyi ve köklü üniversitelerinden birinde bu bölümü kazandım ve eğitimimi sene kaybetmeden tamamladım. Bunun yanında ikinci bir yabancı dil öğrendim. Yüksek lisans yapmaya karar verdim, ama bunu memleketim sınırlarındaki üniversitelerde yapmak istedim. Hem iş bulup hem de evimde kalarak, tüm okul masraflarımı kendim karşılayarak yapmaktı hedefim. Sınava girdim, çok iyi bir puan aldım ancak üniversitelere başvurmadım. Çünkü henüz bir iş bulamamıştım ve masrafları aileme yıkmak istemediğim için yüksek lisans hedefimi biraz daha erteleyebileceğim kanaatine vardım. İş görüşmelerine gittim; ya "Tecrübesizsin" diye ya da "Sen bize çok fazla gelirsin" diye geri çevrildim. Mezun olduktan birkaç sene sonra iş bulabildim o da bir tanıdığımız aracılığı ile ne yazık ki. Türkiye'nin "sözde" kurumsal ve büyük firmalarından birinde, tahsilime ve becerilerime hiç yakışmayan "kıytırık" bir işti bu. Önemsemedim, çalıştım, bana verilen sorumluluk ve görevleri fazlasıyla yerine getirdim. Bir sene geçmeden başka bir kardeş departmanın müdürü tarafından beğenildim ve o departmana transfer oldum. Her şey güzeldi, işimi ve yöneticilerimi seviyordum, yaptığım işlerde takdir ediliyordum. Evlendim, üç sene sonra ilk çocuğum dünyaya geldi. Bu sırada şirkette bütün dengeler alt üst olmuştu. İşe döndükten sonra hemen tüm departmanların yönetici ve çalışanları değişmiş, nerde işe yaramayan, gösteriş budalası, iş yapamayan hıyarlar varsa sadece onlar kalmıştı. Önemsemedim, işimi ve sorumluluklarımı yapmaya devam ettim. Ama tüm fedakarlıklarıma rağmen, on sene boyunca ben hiçbir yere gelemedim. Neden mi? Çünkü yeni yöneticim beni sevmiyordu. Bu kadar basit. Bulunduğu mevki gereği ve şirket prosedürlerine göre; üniversite mezunu olması ve çatır çatır İngilizce konuşması gerekiyordu. Bu özelliklerin hiçbiri yoktu tabii ki, sadece onun bunun bir taraflarını yalayarak bir yere gelmiş, külhanbeyi, insan kayıran, gerçek başarılıları üst yönetime lanse etmekten kaçınan, bastıran, çünkü kendi yerinden olma korkusu taşıyan, sevmediği çalışanlarına apaçık mobbing uygulayan, haysiyetsiz biriydi ve benim tüm emeklerimi çaldı. Evet bildiğiniz onca senelik başarılarımı, biriktirdiklerimi gaspetti. En zoruma giden de neydi biliyor musunuz; aynı tecrübeye sahip olduğumuz veya benden daha düşük seviyedeki şahısları başıma yönetici olarak ataması, sözde yöneticim olan kişilere işlerin yürümesi için benim bir şeyler öğretmeye çalışmam, seneler geçtikçe sizden sonra işe başlayanların ödüllendirilmesi, yatay ve dikey ilerlemelere tabi olmaları, ama sizin amiyane tabirle köpek gibi çalışmanıza rağmen bunların hiçbirine sahip olamamanız. Sebep ne? : Yöneticinizin sizden hoşlanmaması. Alın size kariyer. Bu kadar bombok kişisel bir sebeple tüm çalışma hayatınızın boşa geçmesi.

    Hiçbir zaman kariyer tutkusu ile yaşayan biri olmadım. Çünkü iş yaşamım zarfında ne kariyerlerin sadece bir günde yerle bir edildiğini gördü bu gözler. Ne başarılı insanların; yıllarını, hayatını o şirkete adamışların sırf birinin tekerine çomak soktu diye kapı önüne konduğunu gördüm. Veyahut kariyer hırsı sebebiyle sağlığından olan (hem fiziksel hem ruhsal) insanlara resmen acıdım. Kariyer için özel ve sosyal yaşamını, aile hayatını hiçe sayanları anlatmıyorum bile. Kariyer dediğiniz iskambil kağıtlarından kule yapmaya benzer; senelerce, titizlikle uğraştığınız emeğiniz, liyakatsiz birinin pis kokulu üfürüğüyle yerle bir olur. Onun için fazla hırsa gerek yok. Benim kariyerden önce önemsediğim bir aile yaşamım vardı hep, o nedenle bir yere gelememek bana hiç koymadı. Kariyer sahibi ama özel yaşamında çok mutsuz insanları gördükçe en doğru tercihi yapmış olduğuma şükrettim hep. Ancak yine de hakettiğini alamaması bir burukluk ve küskünlük yaşatıyor insana yalan yok. Ben gurur ve inat yapıp yaşadığım mobbinge sonuna kadar direndim, kariyer de umrumda olmadı. En sonunda birilerinin hakettiği seviyelere çekildiğini görünce, tatmin olmuş egomla "Benden bu kadar" diyerek resti çektim ve arkama bakmadan uzaklaştım ordan.

    Yemişim kariyerini...

    2 aralık 2016 13:10 2 aralık 2016 13:12


    2. İşyerinde geçirilen uzun yıllar değil bu yıllarda katedilen aşamalardır. Kimi 15 senede bir baltaya sap olamaz kimi 2 senede vazgeçilmez olur.

    benden asla yönetici olamayacağından bu zamana kadar hedefim iş hayatında herkesin tanıdığı, soru sorulan, görüşlerine değer verilen, adı geçtiğinde “işinde çok iyidir” denilen ve herkesi tanıyıp işini yaptırabilen o kişilerden biri olmak oldu. 10 senelik iş hayatımda çalıştığım her şirkette ve bölümde de bunu başardım. Ama yönetici olma aşamasına geldiğimde karakter olarak buna uygun bulunmayıp benden çok daha düşük performans gösteren insanların yükselişini gördüm. Konu benim başıma yönetici olarak gelmeleri değildi, benden daha fazla maaşa ve sosyal haklara sahip olmalarıydı. Bu yüzden benim gibi insanların da maddi manevi haklarının yenmemesi için uzmanlık ve yatay terfi büyük önem taşıyor.

    Yöneticilik vasfı taşıyan taşımayan herkesi kariyerinde dikey ilerlemeye şartlamak son derece yanlış ve yıpratıcı bir durum. Sanki bir ekibi yönetmedikçe eksik çalışıyormuş hissine kapılmanıza neden oluyor. Halbuki bir kişi süper bir satışçıysa onu sahadan alıp bir ekibin başına vermek performansını düşürebilir. Hem ekibine eziyet olur hem günün sonunda şirketine daha az faydası dokunur. Bu nedenle kurumsal hayatta mutlu mesut ve haksızlığa maruz kalmadan kariyerinde ilerlemenin yolu bu işlerden sorumlu insanların kişileri koyun gibi bir mecraya gütmeden en iyi neyi yapıyorlarsa o konuda performanslarına göre değerlendirip ödüllendirmeleridir.

    10 ekim 2014 16:45

    1. eğer siz de benim gibi çabuk sıkılan biriyseniz edinemeyeceğinizi düşündüğünüz şey.hayat beni nereye götürecek dev anası bir soru işareti

    10 ekim 2014 14:00