yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    2. ''onu anlatmak için güzel, havalı, başdöndürücü, şahane gibi sözcükler kullanmak haksızlık olur. Onun için, bu dünyanın dışından gelmiş kadar değişik, bir kuyrukluyıldız kadar etkileyici, iyi pişmiş kahve kadar tiryakilik yaratıcı, gezegene yalnız yollandığı için eşsiz, bir ipekböceği kadar dikbaşlı denildiğinde bir şeyler söylenmiş sayılır ancak. Demlenmiş ve içe sinmiş bir güzellik onunkisi. Ama asıl önemlisi, beni güçlü bir manyetik alan gibi çeken etkisi ve çok kumral olduğu.. Ada orada, dayısı ve sevgilisinin ortasında, sevildiğinin sonuna kadar ayrımında, albenisinden emin, mutluluktan yapılmış fosforlu iç çamaşırları giymiş... Pırıl pırıl...''

    ''Onlar, egosu çok gelişmiş insanların hep başına geldiği gibi öz aşklarının yansımasını aşk sanıyorlardı. Daha sonra öğreneceğim gibi eşitler arasında aşk da buydu zaten. Oysa ben ada'yı ada olduğu için ve olduğu gibi seviyordum. Birini sevmenin onun en berbat yanlarını, hatta bazen insanı kahreden en boktan özelliklerini bile kabul edebilmek olduğunu bilerek doğmuş biriyim ben! Başka bir deyişle egosu gelişmemiş, o salaklardan biri! Oyunu doğuştan kaybetmişlerden biri! Her neyse... Öyle ya da böyle, insan karakterini yaşamaktan kaçamaz ki.. Bu yüzden ben ada'yı hala böyle severim.''

    Satırlarıyla beni benden alan Buket uzuner romanı.

    24 ekim 2016 23:01

    1. bu başlığı ukte olarak gördüğümde doldurmayı planlamıştım ama yeterli güzellikte entry girecek ortamda olmadığımdan sonraya erteledim ve benden önce doldurulmuş, iyi de olmuş. buket uzuner'e bayılmam hatta kimi zaman çok içi boş hikayeleri doldurma hevesi olan bir kalem olduğunu düşünürüm ama bu kitap yaklaşık 10 yıldır benim kaçışımdır. 2 ayrı zeminde ilerleyen hikayelerden biri kuzguncuk'un retro havasında beraber büyüyen, birbirine aşık olan 3 çocuğun diğeri ise kimi zaman kendi içindeki kimi zaman da ülkesindeki iç savaşın ortasında kalmış hassas bir adamın hikayesi. aras, tuna ve ada. bu isimler günümüzdeki popülaritesini bu karakterlerden almış olsalardı keşke.

    -spoiler

    bu kitapta öyle bi' şey var ki ne zaman elime alsam kendimi o dramatik aşk üçgeninin içinde buluyorum. tuna bu hikayede aras ve ada'nın aşkının uzak-yakın tanığıyken ben de bir anda sadece bir okuyucu olarak bile olsa o üçünün yaşadıklarının tanığı oluyorum. tuna'nın ada'yla ilk karşılaşma anında heyecanlanıp ortalığa dökülüp bir anda mabel aramaya başlıyorum, beraber geçirdikleri okul sonrası vakitlerde kalkıp baylan'a gidip kup griye söyleyesim geliyor. sonra ada'yla aras'ın ilk sevişmelerinde o çalılıkların arasında bir yerlerde ben de varım sanki, terbiyesizce o özel anlarının sırdaşı oluyorum tuna gibi.

    -spoiler

    belki gelişme döneminde okuyup bana romantik bir ruh aşılayan ilk kitap olduğundan ya da belki benim abartılı obsesifliğimden. ama ne olursa olsun canınız sıkkınsa, içiniz daralıyor hem keyiflenmek ama bi yandan da bağıra bağıra ağlamak istiyorsanız kapın okuyun bu kitabı derim. benim sık girdiğim bir ruh hali olduğundan halihazırda bağışıklık kazandım ama çaresizce ne yapsam diyenlere tavsiyemdir.

    çokça nostaljik, içinde bi taraflarınıza dokunacak tatlı şeyler barındıran, inceden can da yakan bir roman.

    28 haziran 2016 23:40 28 haziran 2016 23:41

    ilginizi çekebilecek benzer başlıklar