yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    2. Fox tv de verilen 25 litre belgeselini geçen haftalarda izlemiş bulundum. İstanbulda her 7 senede bir kuraklık, her 14 senede bir de kuraklığın pik yaptığı bir döngü varmış. 2014'te 14 senelik çifte(gizlinot: Tam böyle demem ne kadar doğru bilmiyorum) kuraklığı yaşamışız. 2021 için de beklenen 7'lik olan kuraklıkmış. Ancak küresel ısınma artan nüfus vs. Yeniden 2014 ü yaşayabiliriz bence.

    İstanbul'da kişi başına düşen su miktarını aşmamalıyız. Bu skalada nerde olduğunuzu öğrenmek için (link: https://www.yarininsuyu.com/?gclid=Cj0KCQiA2af-BRDzARIsAIVQUOekpFqkKc3Ao-pJpNCkkEDnrgpw05oqotXe3_b6gF-Xg7Zc5ABretoaAh-2EALw_wcB Su ayak izi)nizi hesaplayabilirsiniz.

    Görmediğimiz bir su savaşı kalmıştı onu da bizden sonraki yüzyıl görsün lütfen.

    4 aralık 2020 12:33

    1. 2021'de bizi bekleyen bela. İşin uzmanı süslüler başlığa katkı sağlarsa çok mutlu olurum. Ben sade vatandaş olarak bile korkuyorum. Hepiniz fark ediyorsunuzdur ki ben durumu Ankara'dan bildiriyorum : yağmıyor arkadaş. Bir damla bile yağmıyor. Yağınca da allah ne verdiyse yağarak verimli toprakları mahvediyor. Mesela haberlere göre Şuan İstanbul'un 2 aylık suyu kalmış durumda.

    Pandeminin de etkisiyle zaten su tüketimi tavan vaziyette. Sonuç olarak bugüne kadar tasarrufun anlamını "doğaya zarar vermemek" ile değil de salt "fatura kaç tl' mantığıyla ölçen toplumumuz artık bizzat susuzlukla karşı karşıya. Tarım politikamız geleneksel, güncel sulama yöntemlerine geçişte yetersiziz.

    Bireysel çabaları toplumsal harekete çevirmemiz lazım. Diş fırçalarken suyu açık bırakmamak, duşta saatler geçirmemek, boş boş sifon çekmemek, elde bulaşık yıkamamak gibi küçük önlemleri topyekûn uygulamak şart. Bunu toplumsal bilinci düşük kesimlere yaymak ise devletin görevi. Bahsettiğim toplumsal bilinç ne eğitim ne sosyoekonomik ne sosyokulturel seviye ile alakalı. Blogger,influencerlar delice tüketim pompalarken bu toplumsal bilinçten nasibini en son alan kitle belki de. Zira toplumsal bilincin bir noktası da bir tişört için binlerce litre su harcanırken, saçma sapan her sene modası değişen giysilere para dökmemektir. Bilinçli tüketici olmak için geç değil. Biz ilk etkilenecek ülkeler arasındayız ve bunu bilerek hareket etmek zorundayız. Küçücük alışkanlıklar geleceğimizi değiştirir, lütfen.

    4 aralık 2020 11:05 4 aralık 2020 11:07