4.
Okumuş, kendini geliştirmiş, araştıran sorgulayan insanlar gerçekten göründüğü gibi mi? Sanatlarını sanat için mi yapıyorlar yoksa kendileri için mi? Bu sanatlarını icra ederken benliklerinin neresindeler? Ve bence asıl önemli soru: Gerçekten samimiler mi? Göründükleri gibiler mi? Bir insanın tıpkı madalyon gibi, iki kutbu olabilir mi?
Tanım: Bir Nuri Bilge Ceylan filmidir. 2014 yılında Altın Palmiye ödülüne layık görülmüştür.
3.
Entellektüel, doymuş insanın toplumun genelini teşkil eden fakir ve cahil kesime ne derece yabancılaştığını, entellektüel insanların kendi yaşam şekillerini ve davranış kalıplarını aslında ne kadar da kontrol edemediğini, çok fazla biliyor ve düşünebiliyor olmanın uzun vadede yalnızca mutsuzluk verdiğini, aşırı kibir ve şişmiş egonun, her ne kadar ahlak/erdem gibi kavramların arkasına saklansa da, en çok en sevdiklerini inciteceğini güzel özetlemiş filmdir.
bir de çayın yanında kurabiye bir şeylerdir.
Benzer film önerisi: (gbkz: zeki demirkubuz) (gbkz: bekleme odası)
20 mart 2018 15:27
20 mart 2018 15:28
2.
sürekli "gitmekten" bahsedip bir türlü "gidememek" durumunu, korkaklığı çok güzel anlatmış filmdir. kaçımız cesaret edip sil baştan bir hayat yaşayabiliyoruz ki!
1.
aslında kendinizi filmin içinde bulmayı başarabilirseniz film daha da anlamlanıyor sizin için. ben en cok melisa sözenle haluk bilginer arasındaki diyalogları beğendim. özellikle melisa sözenin yaşadıkları. haluk bilginerin kırılmaz egosu.. haluk bilginerin sesine tekrar hayran oldum bu filmde. nuri bilge ceylana gelecek olursak adam cok iyi be. tam benim tarzımda film cekiyor. ve bence cok da dogu tarzı kalmıyor. batısal dusunceleri batının psikolojisini görebiliyorum. bu da benim icin yönetmeni bir adım öne cıkarıyor. film önerilerinizi alabilirim (gizlinot: swh)