8. lipödemi olduğunu bilmeden lipödemini %70-80 gibi bir oranda tedavi etmeyi başarmış biri olarak neler yaptığımı yazmak istedim.
nasıl bilmiyordun? diyecek olanlara cevap vererek başlayayım. gerçekten bilmiyordum. fazla kilom var ve basenlerinden kilo alan, kalın bacaklı biriyim diyordum. en kilolu olduğum halimde bile üst bedenim inceydi, en zayıf olduğum halinde bile bacaklarım, basenlerim yağlıydı.
ben bu yola iki sene önce ben kilolu bir insan olmak istemiyorum, sağlıklı, enerjisi yerinde ve hareketli aktif biri olmak istiyorum diye başladım. korkum her sene beş kilo ala ala ileri yaşlarımı hareketsiz ve hastalıklarla geçirmekti.
bu yola çıktığımda iki şeyi değiştirdim. 1- spora başladım 2-beslenme şeklimi tamamen değiştirdim. ikisinde neler yaptım onları kısaca anlatayım.
spora başladığımda ilk hedefim spora alışmaktı. ne kendimi kilo vermeye, ne sıkılaşmaya, ne de bir programı sıkı sıkı uygulamaya zorlamadım. hatta kendimi hiçbir şeye zorlamadım. sporda neleri sevdiğimi keşfetmeye çalıştım. tek bir şeyden taviz vermedim o da haftada en az üç gün gitmek. hiçbir şey yapmak istemesem 40 dk. yürüdüm ama o salona gittim. böyle böyle spora alıştım ve çok sevdim. ben daha çok nabzı yükselten hareketli spor yapmayı seviyorum. bir de bacaklarım çok kalın diye diye kendi kendime çok bacak çalıştım. haftada bir gün sadece serbest ağırlıkla bacak hareketleri yaptığım bir gün oluyordu. sporda yaptığım hiçbir şeyi çok katı, dsiplinli yapmadım o yüzden de model fiziğinde değilim ama ne yapıyorsam düzenli ve severek yaptım o yüzden de başladığım noktaya göre çok çok iyi durumdayım.
beslenmede neleri değiştirdim? ben sebze yemeye başladım. evet hiç yemiyordum. etle de arası çok iyi olan biri değilirimdir. benim beslenmem karbonhidrat odaklıydı resmen. sonra gluteni minimuma indirmeye çalıştım. gluten hassasiyetim olduğunu, bende şişkinlik yaptığını biliyordum. süt ürünleri ile zaten aram yok ama kahvelerimi falan hep sade içmeye başladım. süt ürünlerini şişkinlik ve halsizlik yaptığı için çıkarmıştım hayatımdan bacaklarda ödem toplanmasına sebep olduğunu bilmiyordum.
ideal yeme düzenim şöyle:
-sabah kahvaltısında ekmek, simit vs. öyle şeyleri tamamen çıkardım hayatımdan. kahvaltı ya yapmıyorum ya da yulaf veya yumurta+sebze yiyorum.
-öğle yemeği yiyeceksem ofisteyimdir. ofis günlerinde kagvaltıyı atlayıp öğlen bol proteinli salatalar yemeye başladım.
-akşamları da evde pişen yemeklerden diyete uygun olanları kendime göre uyarladım hep. taze fasülye varsa pilav yerine yoğurta yedim. hiçbir şey yok makarna varsa ton balıklı salata yapıp içine biraz makarna ekledim.
-ara öğün, canım bir şeyler yemek istediğinde veya spor öncesi yediklerim meyve, kefir, soda, protein bar, pirinç patlağı fıstık ezmesi.
-sigara ve alkol tüketmiyorum. her zaman az karbonhidrat, bol lif ve protein önceliğim.
bu ideal düzene haftanın yedi günü uydum mu? hayır tabii. öyle inanılmaz kilolar da vermedim. sporla kas aldım, beslenmeyle destkelediğim için yağ yaktım fiziğim çok değişti ama kilom üç aşağı beş yukarı aynı. haftasonları hep kaçamak yaptım. evde dizi izlerken cips yedim çok sık. o yüzden olsa gerek hala kalın bacaklı biriyim, hala 48-50 kilo değilim ama olsun. inanın mükemmel olmak gibi bir iddiam yok. fiziğimin içinde mutlu olmak, o aynada gözüme batan özgüvenimi düşüren yağlardan kurtulmuş olmak yeterli.
bu girdiyi biraz da bu sebepten yazmak istedim. her şeyi 7/24, kusursuz şekilde yapmak zorunda değilsiniz. aslında rutin günlerde sık yaptığımız şeyleri değiştirmek ve hızlı sonuç beklemeden zaman vermekle bile çok fazla sorun çözülüyor.