yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (12)
    • medya (0)

    12. Aslında bunu yazacak kadar uygulayabiliyor muyum, ama denemeye başladım o yüzden deneyimimi paylaşacağım.

    Öncelikle bence bunu rahat uygulamak için karakterinizin buna yatkın olması lazım. çeşit çeşit, renk renk giyinen birisi için ciddi anlamda zor olacaktır.

     Ben giyime, makyaja çok fazla kafa yormak istemeyen biri olduğum için tarz olarak sade biriyim. Ama medyanın gazıyla ve indirimlerle ihtiyacım olmayan şeyleri aldığımı, almak istediğimi farkettim. o yüzden bu tarz sayfaları takipten çıktım.

    içimde alma ve tüketme hissi hala var, ama hani influencer gazına gelmiyorum, hatta denk geldiğimde çoğu rahatsız edici geliyor, ucuz kalitesiz ve ihtiyaç olmayacak parçaları gençlere, çok gerekli gibi empoze ediyorlar.

    fast fashiona karşı değilim(tercih etmesem de) çünkü özellikle bizim gibi bir ülkede temel giyim ihtiyaçlarına herkesin ulaşabilmesi için ucuz markaların olması lazım, o milletin burun kıvırdığı markalar bizim ülkemizde orta segment kalıyor, fakir bir ülkeyiz sonuçta. sevmediğim kısmı trend, belki bir kez giyilecek ürünlerin bu markalar sayesinde nasıl olsa ucuz diye alınması. Neyse o bambaşka bir konu zaten.

    Öncelikle bence minimalizm ciddi anlamda kafa rahatlığı, sürekli çanta değiştirmemek, ayakkabı düşünmemek, bir beyaz tişörtle işi tamamlamak harika bir özgürlük. ben bu anlamda marie kondo'nun giyim tarzını da örnek vermek isterim. hep zarif, kaliteli ama asla dikkat çekmiyor. 

    Minimalizm temelde heveslerden sıyrılıp harcamalara mantıklı bakmak. Öyle kapsül dolap yapacağım diyip de her şeyi atıp yeni şeyler almak da bir heves hatta bir trend( şaka gibi ama minimalizm bile tüketim için kullanılan bir trend olabiliyor.). Her şeyi atmak yerine öncelikle elinizde sevdiğiniz, kullandığınız ürünler mutlaka vardır. bir onlarla zaman geçirmek iyi olabilir.

    Giyimde minimalist olmak için anahtar işlevsellik ve rahatlık. Bir ürünü almadan önce de rengine, kumaşına, dikişine bakıyorum, bunu zaten yapıyordum genelde, ama dediğim gibi trendlerle yer yer dışına çıkıyormuş, özellikle indirim dönemi. Şimdi dolabıma bir şey eklemem için çok çok güzel olmalı, bana yakışmalı, özel olmalı ya da ihtiyacım olmalı.

    Kullandığım tek küpe, tek kolye, tek yüzük var, hepsi de beyaz altın, pırlanta. alırsam da çok sevdiğim için alacağım, pırlanta ve altın olacaktır. Ve şu an kullandıklarımı kasaya bırakacağım. Ben takı kısmına kafa yormayı hiç başaramamıştım zaten, kullandığım takıların sayısı çoğaldığında kaybetme, çaldırma gibi olaylar yaşadım.

    Kullandığım tek oje var(nude), bir de tırnak güçlendirici.

    Tüm makyaj ürünlerimden birer tane var, hala birden fazla maskarası, fondoteni olanları anlayamıyorum zaten. Gerçi ben de bazen buradaki listelere bakıp "olmazsa olmaz 5 ruj" önerileriyle gaza gelip sepete atmıyor değilim, sonra mantık süzgeçinden geçiriyorum, sepetten uzaklaşıyorum.

    Tek nemlendirici, c vitamin serum, göz kremi, nem serumu var, yüz yıkama ürünü(2 çeşit).

    Peeling yerine de foreo(hala bu alışverişimi sorguluyorum ki bu da sosyal medyanın biraz gazıydı)

    Tek parfüm.( öyle yazım kışım yok ama yakın zamanda hiç kullanmayacağım 5 muscent küçük parfüm aldım, o da buranın gazı, ucuz ürün her zaman başa bela çünkü az para ne olacak al gitsin diye aldırıyor kendini)

    Genelde çanta değiştirmeyen biriyim, günlük kullandığım çantam high end. öyle bir tutkum yok aslında, ama sürekli aynı çantayı kullanan biri olduğum için pahalı çanta kullanmak mantıklı(mantıklı demeyelim de mutlu ediyor) geliyor, zaten zamansız ve klasik bir model. diğer çantalarımı kullanmaya çok elim gitmiyor ama çıkarmaya da gönlüm razı değil.

    İki renkli bir kemerim var içi taba dışı siyah, böylelikle iki kemer gücünde. o da high end. Ama öyle aşırı trend her yerde görülen bir şey de değil.

    Güzel ürünleri elden çıkarmak çok zor, güzel bir ürününüz varken daha az kaliteli ürün kullanmak da zor, o yüzden yeni ürün almıyorum haliyle.

    Merak ettiğim bir allık var allığım var bitsin diye bekliyorum.

    Evet gerçek bir minimalist tabii ki değilim ve sanırım asla olamam. Şu daha daha minimalist olma çabasındayım. Yüklerimden kurtuluyorum yavaş yavaş.

    25 mayıs 2021 19:13 25 mayıs 2021 19:18

    11. Başlamadan önce yazının uzun olacağını belirtmek istiyorum. Burada bahsettiğim şeyler bir anda olan şeyler değil, belirli zaman aralıkları ile gerçekleşen şeyler. Okurken bunu göz önünde bulundurmayı unutmayın :)

    Sadeleşme yolculuğumda en uzun süren ve en çok bağlılığımın olduğu eşyalar kitaplarımdı. Kitaplarımı insanlarla paylaşmaktan hoşlanmazdım, kitaplarımı kullanırken kendilerine bir zarar gelmemesi için çok dikkatli kullanırdım, kitaplarımın üzerine herhangi bir şekilde not almazdım. Sadeleşme sürecinde ilerledikçe dikkatim yavaş yavaş kütüphaneme kaymaya başladı.İlk önce bir daha okumayacağımı düşündüğüm ansiklopediler sözlükler çocukluğumdan kalan kitaplar vb. ayırıp il kütüphanelerine bağışladım. Daha önce okumadığım ama vermeye de kıyamadığım kitapları kendime bir süre belirleyip- bu benim için bir yıldı- bu süre içinde okuyacağıma dair bir söz verdim ve bu bir yıl içinde kendime en fazla 5 yeni kitap alma sınırı koymuştum bunun dışında herhangi yeni bir kitap almadım. Fark ettim ki zaman geçtikçe aslında benim ilgi duyduğum alanlar değişmeye başlamış, örneğin tarihi kitapları önceden severken artık ilgimi çekmiyor bu yüzden de bu alanda yazılmış kitapları okumak bana keyif vermiyordu. Bu tarz ilgimi kaybettiğim alanları belirledikten sonra yavaş yavaş bu okuma listemde olan kitapları hibe yoluyla burada dağıtmaya başladım. Elimde olan kitaplar bu şekilde büyük ölçüde azalmıştı, elimde sadece çok sevdiğim olarak nitelendirdiğim 10-15 kitaptan oluşan bir kitaplık rafı kalmıştı. Bu mini kitaplıktan oldukça memnumdum, beni yansıtan, değer verdiğim, bana keyif veren kitaplarla beraber hayatıma devam ediyordum.

    Bu sene tekrar kitaplığımı gözden geçirdiğimde bu sevdiğim kitapları tekrar okumak, hatırlamak istedim ve bu kitapları ara ara okumaya başladım. Bu sefer de fark ettim ki 5 yıl önceki ruh halimde beğendiğim bir kitap şu anki ruh halimle aslında bana pek de derin anlamlar içermiyor. Bunu fark etmek açıkçası beni biraz şaşırtmıştı çünkü vardığım yerde daha fazla sadeleşemeyeceğimi düşünüyordum, aksine hala devam etmem gerekiyordu. Bu evrede de kitaplarımı bağışlamaya devam ediyorum sadece ve sadece sürekli dönüp okuduğum, bilgisine başvurduğum kitaplar kitaplığımda yer almaya devam ediyorlar.

    Benim sadeleşme sürecim şu an 4. senesinde ve her sene aslında bu sürecin bir yaşam boyu devam edeceğini tekrar tekrar fark ediyor ve şaşırıyorum. Bu girdiyi benim gibi kitaplarıyla vedalaşmaktan çekinen kişiler için yazmak istedim. Benim kitaplarımı bağışlamaktaki en büyük motivasyonum kitapları aslında bilgi edinmek için satın almam. Kitaplar benim için bilgelik araçları, ben bir kitabı okuduğum zaman o kitaptaki bilgileri, düşünceleri özümsedikten sonra o kitap aslında bir başkası için de bir rehber olabilir. Bilgeliğin maddi bir meta ile satılmasından ötürü her insan bu bilgilere istediği zaman ulaşamayabilir, bu yüzden ben elimde olan kitapları bağışlayarak aslında bu insanlara ulaşmak yardımcı olmak istiyorum sadece. Okuduğum bir kitabın bir başkasının hayatını da etkileyebilme gücü beni büyülüyor, bunu diğer insanlar ile paylaşarak bu hazzı beraber yaşayalım istiyorum. Kitaplığımı her geçen yıl daha da sadeleştirmiş olsam bile hala kitap satın almaya devam ediyorum, tabi ki daha bilinçli bir şekilde. Üniversitemin kütüphanesinden sıklıkla yararlanıyorum bu yönden kaynakları oldukça doyurucu oluyor benim için. Önemli olanın o kitaba fiziksel olarak sahip olmak değil, kitabın içindeki bilgileri özümsemek olduğunu düşünüyorum. Benim bu farkındalığa ulaşmam 4 senemi aldı, olur da bu serüvene katılmak isteyenler için bir rehber olması amacıyla kendi sürecimi anlatmak istedim. Son olarak kitap alırken ya da seçerken dikkat ettiğim bazı noktaları sizinle paylaşmak istiyorum:

    Elimde olan ya da satın almak istediğim kitapları goodreads sitesine ekleyerek aslında hangi kitapları okumak istediğimi takip edebiliyorum.

    Kitapçılara uğradığım zamanlarda listemdeki kitapların fiziksel halini bulabiliyorsam kitabın içini incelemeye başlıyorum. Yoksa internette kitabı ve yazarını araştırıyorum.

    Kitabın genel konusunu okuyorum, o anda kitap gerçekten ilgimi çekiyor mu yoksa popüler olduğu için mi okumak istiyorum' u ayırt edebilmek için kitabı bir hafta bekletiyorum.

    Bir haftanın sonunda kitabı gerçekten okumak istiyorsam önce kütüphaneden temin etmeye çalışıyorum eğer kütüphanede yoksa satın alıyorum.

    Kitabı okuduktan sonra kitabın kendimce mini bir özetini çıkarıyorum. Kitabı gerçekten tekrar okuyacağımı düşünüyorsam kitap kitaplığıma ekleniyor, aksi takdirde kitabı hibe olarak bağışlıyorum.

    Goodreads sitesinde her yıl için kendinize bir kitap hedefi belirleyebiliyorsunuz, ben bu hedefe yönelik kitaplarımı seçmeye çalışıyorum. Genellikle de okuyacağım kitaplar belirli oluyor.

    Benim kitap seçerken ve bağışlarken izlediğim adımlar bu şekilde, umarım size de faydalı olur :)

    25 ağustos 2019 15:42

    10. meğer ben 27 yıllık hayatımın son 3 senesi dışında hep minimalizmi uygulamışım da farkında değilmişim. son 3 yıldır instagramın ve makyajın özendiriciliği beni alışverişe itiyor. gelelim benim tavsiyelerime:

    - her şeyi elden çıkartıp, var olan eski şeylere muhtaç kalmak minimalizm olmaz, eleme yaparken dikkat edin.

    - dolabınızı elemek için çok temel bir kural edinmelisiniz. eğer sonra kullanırım dediğiniz bir kıyafeti/aksesuarı 1 yıl içinde kullanmak aklınıza gelmiyorsa onu muhtemelen asla kullanmayacaksınız. bu şekilde yazın dolabımdan koca bir poşeti ihtiyacı olan ablayla kızına hediye ettim, iyi ki yapmışım diyorum.

    - sürekli kullanmadığınız ürünler dışında asla stok yapmayın, stok sayınız da mümkünse ikiyi geçmesin.

    - eğer sosyal medyadan çok etkilenen yapıdaysanız ünlüleri takip etmeyin. çünkü yaşam tarzları tamamen tüketime yönlendirici.

    - giymekten sıkıldığınız kıyafetleriniz varsa bunlarda değişiklik yapın. örneğin; kotunuzu şort yapabilirsiniz. böylece hem kıyafet sayınız artmayacak hem de dolabınıza yeni şeyler katılmamış olacak.

    13 ekim 2018 06:02


    9. önce insanlardan başlamak gerekiyor;

    ilk adım sivri dilli, kötücül, art niyetli ve aşırı konuşan insanları hayatından çıkar.

    ikinci adım yanında huzur bulduğun, samimi ve sevgi dolu az sayıda insanı hayatına sok.

    üçüncü adım hem düşüncende hem kıyafetinde hem yaşadığın alanda sadeleşmeye ve basitleşmeye git.

    12 ekim 2018 17:08

    8. 2 yıllık minimalizm serüvenim gayet güzel gidiyor. Bunu şuan Ankara Armada avm de yazıyorum. "Buna ihtiyacım var mi? Yoo hayır." Diyerek yoluma devam ediyorum. İhtiyacim olan neydi? Sadece nemlendiricim ve asetonum. İkisine 15tl verip çıktım. Çünkü minimalist mağazaların efendisi rossman <3

    Koton reklamında fahriye evcen'e çok yakışan 39.90 tl triko kazak bana yakışmıyor işte zorlamanın anlamı yok.

    2 yıldır kıyafet almıyorum.

    Gardrobum az öz, renkler belli, çünkü rengarenk sevmiyorum . Bunu bilerek gardrobumda herşeyi düzenledim. Gömlekler hep şifon, iş hayatımda çok lazım. E iş hayatı dışında da zaten bıkmışım gömlek ceket giymekten, kazak,tişört giyiyorum e öyleyse diğer normal kumaş gömleklere veda.

    5 tl diye sosyete pazarından aldığım ispanyol paça kota da veda. Çünkü basenim geniş yakışmıyor.

    İçime sinmeyen, sırf ucuz, indirimde diye aldığım ama dolapta etiketiyle bir köşede bekleyen kıyafeti giymiyorum. Sat gitsin.

    Ben dolabimi nasıl ayıkladım ?

    Tek tek tüm kıyafetlerimi serdim. Zaten çok giydiklerinizi bilirsiniz. Onlari kenara ayırın . Sonra emin olamadiklarinizi tek tek ayna karşısında deneyin. Ama makyajlı olun. Takın takıştırın. Bununla işe,buluşmaya,okula vs. Gider miyim? Diye kendinize sorun. Bir an bile tereddütünüz varsa o kıyafet hop elendi.

    Kenara çıkanları toparlayin. Gardrops,dolap ,zebramo gibi uygulamalarda satın veya ihtiyacı olanlara verin.

    Makyaj malzemelerimde bir orta boy makyaj çantasına sığacak kadar küçüldüm. Sabah makyaj 5dk sürüyor. Eyeliner,far varsa 10 dk.

    Ayakkabılarda baktım ki hep aynı tarz, aynı topuk boyu ve aynı renk giyiyorum. Hepsi dursun dedim ki zaten epey süre ayakkabı almam. Ciddi ciddi parcalanana kadar giyecegim. Çünkü ayakkabılarımı her akşam eve gelince havalandırıp,silip,kutusunda saklıyorum. Neredeyde hiç eskimiyorlar. Dolayısıyla uzun ömürlü oluyorlar.

    Yemek konusunda minimalizm :

    Buzdolabinda herşeyden az az var. Böylece taze yiyoruz. 2 gün gidecek şekilde 2 kap yemek yapıyoruz. Bir çeşit çorba,bir sebze yemeği, yanına kendi yaptığımız yoğurt ve salata. Günde 1 porsiyon meyve. Haftada 2 kez et ve 1 kez balık. Yemeğimi evden götürüyorum veya ofiste kahvaltılık,yumurta,makarna gibi seçenekler var. Hemen yapiveriyorum.

    Kısa mesafeleri yürüyorum. Hem temiz hava almak hem hareketlenmek için. Kafamdaki yoğunluğu da yolda yururken miminize edip, işleri planlıyorum.

    Telefon görüşmelerini de genelde yolu yürürken yapıp bitiriyorum ki günün kalanında vaktimden çalmasın.

    Ayrıca takılarımda sadece gümüş ve altınlari tutup çok az ve çok sevdiğim imitasyon takıları elimde tutuyorum.

    Şal ve fularlarim 25 tane iken 5 taneye düşürdüm. Çünkü herşeyle uyan 5 tanesi benim için yeterli. Diğerlerinin arasından seçim yaparken harcadığım vakit ve yaşadığım stres çok gereksiz.

    Bu sene siyah trençkot istiyordum. Annem "benim gencligimden kalma, terzi dikimi bir ceketim var" dedi. Hop trenckotum oldu. Hatta görsellere ekleyeceğim.

    Tv izlemeyi bıraktım (gizlinot: Yeni evimde tv de yok mis) her akşam 25 sayfa kitap okuma kotası koydum. Bir kota koyarsanız herşey daha kolay.

    Banyodaki malzemelerin hepsi 1 e düştü. Aynı anda 4 saç köpüğüne gerek yok. Hepsi stoğa alındı ve şuan için en çok kullanılan dolapta yer alıyor.

    Ojelerimin sayısı 7. Siyah,bej,bordo,kırmızı,bebek mavi,rose gold,haki yeşili . Gayet yeterli her kiyafetime gidecek tonlar.

    Her kıyafete uyacak 2 saatim var. Bir tane de annemin genc kizligindan kalma saatim oldu. Bir daha saat alacağımı sanmıyorum.

    Minimalizm benim icin kafa dinginliği demek. Evden çıkarken o şuna uydu mu, bu bunu kaldirir mi diye düşünmemek ve daha önemli şeylere odaklanabilmek demek.

    Telefonumda dahi minimalist olmaya çalışıyorum, hem telefon modelinde hem de kullandığım içeriklerde,galeri,mesaj kısımlarındaki gereksizliklerden silerek anında kurtuluyorum. Gösteriş, kılık kıyafet,araba ve telefonun önemsendiği bir meslek grubundayım. Ama hayır iphone almadım. Çünkü twitter dışında sosyal medyam yok, gazete ve sozlukleri okuyup, youtube da video izlemek için gayet yeterli bir telefonum var. Bozulana kadar yeni birşey almayı düşünmüyorum. İphone ile problemim yok ancak çok az özellik kullandığım birşeye o kadar para vermek istemiyorum.

    12 ekim 2018 14:02 12 ekim 2018 14:10

    7. işte kendimi minimalizme uyarladığım bu aylarda karşıma çıkan,beni anlatan başlık.bende hayatımı minimalizme uyarlarken girdi yazan bütün süslülerimizin fikirlerini okudum.hepsi gerçekten çok yaratıcı...

    minimalizmi hayatıma uyarlarken: önce gardırobumdan başladım.tamamen boşalttım. giydiğim, giymediğim, giymeye devam edeceğim artık giymediğim ne varsa.hepsini ayıkladım.iyi durumda olup giymediklerimi kocaman bir poşette beklettim zamanla baktım.hala giymiyorsam verdim.bir de aynı şeyden iki tane olanları eledim.mesela lacivert sweatshirt.dolaba bakmadan kaç tane benzer şeylerden almışım.giyilmiyor ayıkladım.aslında minimalist açıdan gardrobumu tamamladığımı düşünsem de arada giymediğim fazla birşey var mı diye bakıyorum.

    gelelim kozmetiklere: en çok gönümü çelen ojeler ve rujlar.rujlardan bozulmuş olanları attım.aynı rengin 70 tane muadili olan rujlarımı kuaförüme verdim.ojelerde de aynısını yaptım.aslında önemli olan bunları dağıttıktan sonra tekrar krize girip almamak.benim kemikli yapıda ellerim var ve sedefli ojeler yakışmıyor(çok denedim belki yakışır diye) gidip sedefli oje almanın benim açımdan bir anlamı yok.sadece 5 tane ojem kaldı.

    kitaplar: kitaplıkta zamanı geçmiş çoğu kitap (ders,okuma,test) kütüphanelere verdim.

    şu an evdeki hükmüm sadece yatak odamda geçtiği için bunları yaptım.ama evdeki fazlalıklara da el atmıyor değilim yani:)

    verdikçe,attıkça o ferahlığı hissettikçe insanın içi açılıyor.herşeyi daha geniş görüyorum.

    12 ekim 2018 13:27

    6. önceki entry'lerde de yazıldığı gibi minimalizm hayatın birçok alanına uygulanabilen bir kafa yapısı.. kendimi minimalist olarak nitelendirebilirim evet ama önceki halime göre.. kafanızda japon tipi bir minimalist belirmesin yani.

    insan ilişkilerinde her zaman seçici oldum, bana iyi gelmeyen saygı duymayan insanları hiç barındırmadım hayatımda. akrabaymış ayıpmış bayrammış seyranmış mantığım hiç olmadı.

    kıyafet, makyaj malzemesi, takı toka, ayakkabı konusunda sapıttığım bi 4-5 yıllık süreç var.. 3 sene önce kafama dank etti ve değişmeye başladım.. çoğu insan gibi ben de vererek başladım.. ikinci aşamada elimdekileri tadilat yaptırmaya, yeniden değerlendirmeye başladım.. üçüncü aşama ise yeni birşey alırken seçici olmak.. sapıtmış vaziyetteyken her şeye ama herşeye hevesim vardı.. dolayısıyla gardrobumu sürekli eksik görüyodum.. sonra hayatıma bi baktım tepeden.. örneğin haftasonlarım genelde evde geçer, klas bi mekana gittiğim yok, tiki bi çevrem yok.. ee haftasonu giyecek şık bi kıyafetim yok diye niye zırlıyosun dedim kendi kendime.. şimdi eşofman, sweatshirt, tayt falan giyiyorum haftasonları.. ihtiyacım var histerisinden çıktım..

    giymediğim ayakkabı, kıyafetim artık yok diyebilirim... var olan eşyalarımı da kullanmaya çalışıyorum çeşitli çeşitli.. hep aynı eşyalara abanmamaya dikkat ediyorum.. aslında sevdiğim ama kullanamadığım eşyaları da hep elden çıkardım..misal bere şapkaya nedense elim gitmiyo... şal fular ankara'da çok kullanılmıyo çünkü bahar mevsimleri pek kalmadı artık.. 10 cm topuklu ayakkabı çok aldım bi ara ama pek kullanamadım... 7 cm seviyorum.. elbise ve etekte kalem tarzını seviyorum.. kabarıkları eledim.. hırka kullanamadım mesela.. bi ara çok almıştım..

    parfüm merakım vardı, her allahın günü parfüm sıkılmayı gerektiren bir hayatım olmadığına karar verdim.

    çeşit çeşit makyaj malzemesi alırdım, makyajı kendimde ve kendi hayatımda fazla sevmediğime karar verdim.. bakımsız kadınların olduğu bir iş yerinde çalışıyorum.. haftasonu da dediğim gibi mütevazı bi hayatım var.. makyajı severim aslında da para dökmeye, cildimi fazla yıpratmaya gerek yok..pudra, allık, ruj iş yeri makyajım.. haftasonu makyaj yapmam.. rujlarımın, kullandığım kremlerin sayısını da azaltmaya çalışıyorum.. misal şu anda 10 rujum var.. benim hayat tarzımda 3 ruj falan yeter..

    insanın çok fazla eşyası olunca, kullanmaya sıra gelmiyo.. eşyalar eskiyemeden modası geçiyo, sıkılıyoruz vs.. parasını çıkartamıyo yani.. hem evde yer işgal ediyo, hem alabileceğimiz çok daha kullanışlı ve hayatımız uygun bir eşyaya mani oluyo çünkü insan vicdan yapıyo, hem de keseye zarar..

    genel olarak da fazla eşyaya hiç gelemem.. evde ikinci kez okumayı hak etmeyen kitapları kütüphaneye bağışladım.. mutfak eşyaları, ev eşyaları aklınıza gelen ne varsa kullanılmayan, ya veririm ya atarım..

    whatsapp mesajlarımı, epostaları, galeriyi, mesajları, kullanılmayan uygulamaları, rehberi sürekli temizlerim....

    son olarak da youtube'da türkçe bir kanal var minimalizmle alakalı.. ordan öğrendiğim birşey: amaçları elemek.. kafamda çok fazla amaç, plan, hayal vardı.. gerçekleştiremedikçe stres yapıyordu.. oturdum gerçekçi bir şekilde düşündüm.. bence anca şunlara vakit ayırabilirim diyerek bir iki hobi seçtim.. diğerlerini eledim..

    tüm bunları yaparken hangi harcama kalemlerinin benim için vazgeçilmez, hangilerinin de benim hayatım için çok da gerekli olmadığını düşündüm.. yani bütçeleme yaptım..aynı şeyi zamana da uyguladım..neler zamanımı yiyor, nelere zaman ayırmalıyım diye oturdum düşündüm..

    bunlar benim kendi hayatıma uygun olduğunu düşündüğüm kararlar ve yöntemler.. biri diyebilir ki, yaw haftasonu taytla geçer mi.. ya da 3 ruj olur mu.. herkesin şartları, maddi gücü, zevkleri farklı.. minimalizmi kalıba sokmamak lazım bence.. ama insan sadeleştikçe tüketme güdüsünün nasıl iliklerine işlediğini daha iyi anlıyor.. bunları mutlu olmak için yaptım ve evet daha mutluyum.. amaç bu..

    12 ekim 2018 11:05 12 ekim 2018 11:40


    5. ben işe öncelikle kıyafetlerimden başladım. giyilebilir durumda olanların bir kısmını sattım bir kısmını da bağışladım. sonra eşyalarıma geçtim. şu an o aşamayı kıyafetler kadar kolay halledebildiğimi düşünmüyorum. ama umuyorum eşyalar konusunda da evime, odama bir sadelik getirebileceğim. bir de bu akımın ruhsal boyutu var. öncelikle sanatta ve mimaride ortaya çıkan bir akım fakat yaşam alanlarımıza minimalizmi uyguladığımızda, evimizi ferahlattığımızda, insan bunu neden hayatımdaki insanlar için de uygulamayayım diye düşünüyor. bu sebeple bana kendimi iyi hissettirmeyen, fayda sağlamayan, enerjisinden haz etmediğim kişilerle arama mesafe koydum. bunu sosyal medyada da yaptım. ben özetle bu şekilde minimalizmi hayatıma uyarladım, sizlere de tavsiye etmekteyim. gerçekten de az çokmuş, insan biriktererek değil paylaşarak mutlu oluyormuş.

    11 ekim 2018 14:51

    4. minimalizm uyarlayabileceğim tek yer evim ve evimdeki eşyalar. kıyafet, ayakkabı, takı vs konusunda kesinlikle minimlist olmaya niyetim yok :)) sürekli alışveriş yapan biri değilim ama bi ürünü zaten kolay kolay atmam yıllarca kullanırım o yüzden az değillerdir.

    edit: ama söz konusu kozmetik ve bakım ürünleri ise onda da çok çeşitli ürünler olmasını pek tercih etmiyorum çünkü o zaman bazılarının yüzüne hiç bakmıyorum. o yüzden az olsun, memnun olduğum ürünler olsun ok.

    19 mayıs 2018 09:12 19 mayıs 2018 09:14

    3. minimalist sürecim hayvanlar üzerinde deney yapan marka almamaya karar verdikten sonra başladı diyebilirim. daha sonra plastik atık oluşturduğumu farkına vardım dışardan su ve kahve almamaya başladım. sonra sürekli yaptığım cilt bakım alışverişleri ve rosa hastası olduğumu öğrendim (kullandığım ürünler çok fazla kısıtlandı) ve cilt bakımı alımım da bitti. giydiğim kıyafetlerin içeriklerini kontrol ettiğimde çoğu polyester çıktı. bu bildiğimiz naylon dedim. kullanmadığım herşeyi elimden çıkarıp ihtiyacı olanlara verdim. artık ihtiyacım olan hiçbirşeyi almıyorum. canım cam şişemle ve porselen mug umla mutluyum. evime bambu ve pamuk olmayan hiç birşeyi koymuyorum.

    19 mayıs 2018 08:22