yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (14)
    • medya (0)

    14. acaba ben mi garip/hadsiz insanları çekiyorum yoksa garip/hadsiz insanlar bizim sektörde mi daha fazla? şu ana kadar gittiğim mülakatların geneli saçma sorularla bezeliydi.

    en çarpıcı örnekler:

    - saçınız boya mı?

    +evet

    -boya gibi duruyor doğal durmuyor

    + hımmm... (hadi canım mavi-siyah saç doğal sanıyorduk biz de !)

    - iq'nuz kaç?

    +ölçmeye ihtiyaç duymadım

    -olsun kaç bir tahmin yürütün

    -?!?!?!?

    -dahi misiniz?

    +öyle bir iddiam yok (nerden geliyor bu tiplemeler offf !!!)

    -hızlı okuduğunuzu ölçtünüz mü? nasıl ölçtünüz?

    + evet 3 saatte 300 sayfa a4 boyutunda hukuk metnini okuyup sınavından da yüksek not aldım (bu o anda aklıma gelen bir örnekti)

    - ben 1 saatte 10 sayfa okuyordum

    +...(ne diyeyim şimdi ben bu durumda)

    -bu yarı profesyonel bir görüşme

    + heee... (yeni bir tabir kattık mülakat görüşmelerine)

    - bir dahaki görüşmelerde daha mütevazi olun faydalı olur.

    + tavsiyeniz için teşekkür ederim (burada sheldon gülümsemesi atıyorum tabi zorlamayla anca bu kadar oluyor) (ayrıca sen aptalca konuşmalarını bozmadığıma şükret)

    -ben hep alırım hiç vermem

    +wtf ?!?!?!

    + bana kendinizi anlatır mısınız?

    - ne konuda anlatmamı istersiniz?

    + işte kendinizi, cv'de yazanları anlatın

    - hee... hımmm... (al bi tane daha cv okumadan gelen saygısız)

    bir de şu ana kadar beni en uyuz edeni ise ingilizce konuşayım derken ağzını yüzünü yamultan hatta resmen ağzının içinden konuşan kadın. (ya kardeşim anlaşılmak istemiyorsan, sus yani ağzını yamultmana gerek yok. he aksan yapmaya çalışıyorsan olmamış o, boşuna çabalama) (ağzına kürekle vurasım geldi o kadar uyuz oldum)

    en güzellerinden birisi:

    "temel yanılması nedir?" diye bir soru var ben de kavramın ne olduğu hakkında fikir yürüttüm ama tam olarak hatırlamadığım için sorayım dedim.

    temel hatası borçlar hukukunda esaslı olan saik hatasına özdeş olarak kullanılır ancak oğuzman'da da saik hatası başlığının yanında sadece parantez içinde kullanılmış, konu anlatılırken hiç kullanılmamış olan bir kavram kendisi. bu bilgiyi verdikten sonra konuya geçersek.

    sınav esnasında:

    +temel yanılması derken neyi kastettiniz?

    -ne anladıysan onu yanıtla!!!

    +kanunda geçen bir kavram değil yalnız.

    -o zaman kanunda böyle bir kavram yok dersin!!! (bu kısım caps lock açık yazıldı farz edin)

    mülakat esnasında:

    +temel yanılması kanunda kullanılan bir kavram değil neden soruda kullandınız?

    -oğuzmanı seven bunu bilirdi

    +hımm ok. (kitapta bu arada temel yanılması diye değil temel hatası diye geçiyor oğuzmanı iyi kopyalayamamışsınız bitchez -bu benim için önemli değil ama tekrarcı papağanlar için önemli tabii ki-)

    (evet öncesinde medeni hukuk alanını bana sevdirenin oğuzman olduğunu söylemiştim ama onu borçlar genel için değil eşya hukuku açısından söylemiştim ayrıca kitapta bile sadece parantez içinde yazan bir şeyi hatırlamak zorunda değilim herhalde, insan olup söyleyebilirsin . kendimi hiç yormadım tabii bunu anlatmak için saldırgan davranışlarından sıkılmıştım)

    (100 üzerinden 8 aldım o mülakatta ahahaahah)

    bu örneklerle sabrımın son sınırına kadar zorlanmış oldum bir dahakinde kim saçmalarsa acımadan vereceğim ağzının payını. böyle saçmalıklarla uğraşacağıma işsiz olurum daha iyi. bu nedir ya.

    4 mart 2017 04:22 4 mart 2017 04:40

    13. bana da şu an çalıştığım devlet kurumunun mülakatında "bu masanın boyu kaç metre?" diye sormuşlardı. bence burada amaç bilmediğiniz bir şeye karşı nasıl tepki vereceğinizi ölçmek. sonuçta o kurumu temsil edeceksiniz ve size kurum dışında bilmediğiniz bir soru gelmesi muhtemel. bu durumda soğukkanlılığınızı korumanız ve mantıklı bir cevap vermeniz gerekir. ben "elimizde bir ölçme aracı olmadan ölçemeyiz" demiştim ve beğenilmişti. benden önce mülakata giren arkadaşım tahmin etmiş, nerden biliyosun diye sıkıştırmışlar. çıkışta da cevabı sormuş. onun belli bir cevabı yok demişler.

    4 mayıs 2016 14:46 4 mayıs 2016 14:47

    12. bana mülakatta istanbul'da kaç tane elektrik direği olduğunu sordular. daha ne olsun :(

    edit: nasıl cevap verileceğini de anlatayım bir fikriniz olsun, burada tabi ki gerçekten bilmenizi istemiyorlar cevabı, nasıl akıl yürüttüğünüzü anlamaya çalışıyorlar, tümevarım kabiliyetiniz ile ne kadar dikkatlisiniz bunu ölçmeye çalışıyorlar. yani kısacası bir sokakta 10 direk olsa, bir mahallede 100 sokak olsa, bir ilçede 10 mahalle olsa, istanbulda ilçe sayısı 30 civarı deyip. 300000 gibi bir rakam söyledim. doğru mu değil mi bilinmez, zaten karşımdaki kişide hiçbir tepki vermedi. öyle kalakaldım. şirket turkcell'di.

    3 mayıs 2016 15:56 3 mayıs 2016 16:05


    11. Mülakattan ziyade bir yazışma süreciydi benimki, yurtdışı olduğu için.

    Ben o dönem malum ingiliz bankasında çalışıyorum. İngiltere’den birini gönderdiler yarı denetleme, yarı süreç implementasyonu yapsın diye. Dünya tatlısı bir kadın. Ekipte ingilizcesi en akıcı olan ben olduğum için de daha kadın gelmeden başlayan telefon konuşmaları falan her türlü iletişime dahil oldum. Kadın çok etkilendi performansımdan. Yaptığım işin çok benzeri bir pozisyon İngiltere genel müdürlükte de açılacakmış “mutlaka başvur, ben sana referans olurum!” dedi.

    Bu arada biz kadınla bayağı samimi olduk. Bana işi ve pozisyonu anlattı, verilecek paranın ne kadar az (pound bu, mevcut maaşımın 10 katına falan geliyordu) olduğundan, ofisin ve yaşadıkları şehrin nasıl bir yer olduğundan falan bahsetti. “erkek arkadaşın var mı?” dedi, “sorun etmez mi?”. Bizimki de pilot (ve alman). “hiiç sorun olmaz gelir yanıma :))” dedim.

    Gitti ülkesine başlattı yazışmaları. İk’yla bayağı bir şeyler konuşmuşlar. Sonuç ne mi oldu? “avrupa birliği vatandaşı olmadığın ve yönetici seviyesinde olmadığın için ancak burada bir ilan açılmalı, 2 ay boyunca başvuranlarla görüşülmeli, uygun kimse bulunamamalı ki seni düşünelim. Amaaa alman erkek arkadaşınla evlenirsen durum değişir.”

    Wtf?? Ben bankanın türkiye merkezinde bir çalışanım, ingiltere merkezinde çalışmam için türkiye’de oturan alman erkek arkadaşımla mı evlenmem gerekiyor? Yahu siz manyak mısınız, adamla evlensem almanya’da mı yaşayacağız türkiye’de mi? İngiltere ne alaka? Evlenip adamı türkiye’de mi bırakacağım?

    Hatta müdürüm “nişanlı falan olsaydınız da düşünürlerdi” demişti. Hani resmi belge, oturma izni vs. desen o da değil. Müslüman ülkedenim diye terörist olmamdan mı korktular anlamadım. Öyle olsa da 3 yıldır çalışanınızım gözünüz kör mü? Teallaam.

    Bu da böyle bir tecrübeydi.

    2 şubat 2016 17:34

    10. Çok tecrübeli sayılmasam da bir anımdan yola çıkarak oldukça soğuk kanlı ve kuul olunması gerektiğini söyleyip, gidiyorum.

    Arge ilanı için gittiğim bir firmada arge müdürüyle soru-cevap şeklinde teknik bilgiler konuşuyoruz. İnsan kaynakları görevlisi de sürekli beni bozma çabasında. Ama bu iş zor ama tecrübesizsin şöylesin böylesin. Beni germeye çalıştığını farkettim ama teknik konulara yorum yapması da ayrıca canımı sıktı. Tam yanımda oturuyor, birden durup tez konunuzu anlatır mısınız dedi lafımı keserek. Ben de boş bulundum hali hazırda bir soruyu düşünüp, cevap veriyordum zaten. O an tez konumu saniyelik bir sürede unuttum, gelmiyor aklıma. Lafı biraz uzattım ve tamamladıktan sonra dönüp baktım gerçekten bunu size mi anlatmalıyım dedim. Şu an zaten karşımda bunu sorabilecek insanlar var ve teknik bilgiler konuşuyoruz zaten. Neyse ortam buz kesti. Ben de kalktım ayağa, tokalaşıp çıktım :D

    Sonuç ; alınmadım tabiyki ama ona laf söylemesem kurdeşen dökerdim. Her şerde bir hayır vardır şuan daha güzel bir firmada çalışıyorum zaten.

    2 şubat 2016 14:46 2 şubat 2016 14:47

    9. özellikle mavi yaka için işe alımlarda mülakatçılık bayağı yaptım.İş ortamını, imkanları göz önünde bulundurarak kişinin önceki iş tecrübeleri ve neden ayrıldığı (gizlinot: ödeme aksaması, aşırı mesai vb mantıklı sebepler olması önemli )bizim için en önemli unsurlar oluyor.

    beyaz yakaya gelince şirket öyle çok büyük ve kurumsal olmadığı için öncelik dil bilmesi (gizlinot: genel müdür yabancı ), karakter olarak sabırlı ve öğrenmeye açık olmasına dikkat ediyoruz.Genel müdürün isteği ise kontrol edebileceği, yönlendirmesi kolay biri olması imiş.

    öyle çok zorlayıcı ve abuk sorular sormuyoruz biz. neden biz? bize ne katarsınız vs...

    kendini ifade edebilmesine ve kendiyle ilgili bilgileri doğru, abartmadan ve tam verip vermediğine bakıyorum şahsen.

    2 şubat 2016 12:35

    8. hacettepe psikolojiden 2009 yılında mezun oldum, biz mezun olurken bir yasa değişikliğiyle özel eğitim merkezlerindeki imza yetkimizi elimizden aldılar, o dönemde minimum 2000-2500 gibi bir ücretle çalışmaya başlıyorduk (hocam sinop'tan 2500'e beni istediklerini duyduğunda az olduğunu söylemişti). derken bu yasa değişikliğiyle birden -1000 liraya düştü başlangıç ücretleri, bunun siniriyle gittiğim bir özel ahstane mülakatında neyime güvenerek 2000 lira istediğimi sordu iş veren.

    ben de bütün ukalalığımla "diplomama" dedim. istanbul gibi bir şehirde, haftanın 6 günü tam mesaiyle ve yakalar arası gidip gelerek 1750 liraya işe başlamak durumunda kaldım.

    o ukalalığı yapmasam 1250 falan düşünüyomuş patroncuk, benden önce çıkanın 1500le çıktığını öğrendim, ki asla iş veren çıkardığı elemandan yüksek ücretle eleman almaz! lanet gelesice özel sektör!

    2 şubat 2016 11:29


    7. mülakatta attığım en büyük yalanla alakalı şöyle bir diyalog geçmişti şuanki müdürümle aramda;

    -cv ne baktığımızda çok sosyal ve faal birisine benziyorsun. Gebze gibi bir yerde çalışmak seni tüm bunlardan alıkoyacak. Bu asosyalliğe alışabilecek misin?

    -Benim için hiç önemli değil fabrika ortamında çalışmaya hazır olduğum için genelde şehirden uzak yerlerde çalışacağımı biliyorum. Bu durum beni mutsuz etmez. (ETTİ)

    Şimdi hersabah gebze'ye lanet ederek işe geliyorum süslüler. Ama hatayı bu bölümü seçerken yapmışım napalım. Bu saatten sonra zevk almaya çalışıyoruz

    2 şubat 2016 11:14

    6. mülakatçı tarafından bildirmem gerekirse en garibime giden şuydu;

    aday; teknik bir sorunun cevabını hatırlayamayıp ''telefonumdan bakabilir miyim'' dedi. biz şaşkınlıklar içinde sessiz kalırken telefonunu aldı eline ve önce gelen mesajları yanıtladı sonrasında sorunun cevabını aradı. bulabilseydi içim yanmazdı üstelik bulamadı da.

    2 şubat 2016 10:58

    5. -biz size döneriz

    (dönmediler)

    -bizimle çalışma ayrıcalıktır.

    sizinle çalışınca konserlerde diamond ring'de yer alıp, elizabethle çay mı içiyorum? ayrıca sizle kamyoncu, kepçeci duvarcı da çalışıyor

    -sizi yarı yolda bırakmayız; maddi olanaklarımız tatmin edicidir.

    (ya..ağı yediniz) işe alırken vereceği maaşı açık açık söylemeyen şirket yan çiziyordur.

    2 şubat 2016 01:58