26. fransa'yla olan ilişkim kendimi bildim bileli devam etti. belki 30 defa farklı zamanlarda geldim bu şehire ve fransa'nın başka şehirlerine de. yaklaşık bir ay önce paris'e taşındım, ve gerçekten istanbul'da büyümüş, çok kalabalık bir anadolu lisesinde ve sonrasında da belki de türkiye'nin en kalabalık üniversitesinde okumuş biri olarak kendimi hayata çok hazır zannederken geçen gün artık bankada sinir krizi geçip neredeyse aklımı kaçırmama neden olmuş şehir. bu sebeple hem biraz nefretimi de kusmak ve belki de burada okumak-yaşamak isteyenlere kendi deneyimlerimden bahsetmek istiyorum.
öncelikle lisans üstü için, öğrenci olarak geldim. ev bulmam neredeyse 1 ayımı aldı, yeni taşındım diyebilirim. kiraların miktarına geçmeden önce ilk sorunumuz ev bulunamaması. şehrin(en azından paris'in içi için, île-de-france'ı kast etmiyorum zira o çevrede 3 hafta kalmış biri olarak mimarisinin hiç umursanmadığını söylebilirim) mimarisini bozmamak adına yeni ev bulmak neredeyse imkansız olduğu gibi, varolan evlerde gerçekten sefiller için yapılmış, modern insan ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde değil. kısacası bu sebeplerle, özellikle de eğitim döneminin başlangıcında elmeyi düşünüyorsanız ya aylar önceden evinizi bulun, ya da gelmeyin :) diyelim ki evi bulduk, benim şu ana kadar en az 30 ev baktığımı düşünecek olursak, 1 tanesinin bile garantör istemediği olmadı. zira fransa'da kış saatine geçildiği günden itibaren yaz saatine geçilene kadar kiracı çıkartmak yasak. kanunlar kiracının yanında, bu sebeple de ev sahipleri kiracı seçerken çok ama çok katı. imzalayacağınız milyonlarca kağıdın yanında bir de kendinize fransız vatandaşı veya en azından oturma izni bulan(bundan çok emin değilim, vatandaş olması gerekiyor olabilir) bir garantör bulmalısınız. garantörünüzün de aynı şekilde külodunun rengine kadar bilgilerini vermesine ihtiyaç duyacaksınız. gelelim kiralara. şu ana kadar baktığım evler arasında (studio daireler için) 15-22 m2 arası, 800-1500 euro arasında fiyatlar değişmekte. gerçekten kiralar çok yüksek, ve inanın evlerin içleri bu kiraları asla ve kat-i surette hak etmiyor.
kira demişken, fransa ile karşılıklı imzaladığımız sosyal yardım anlaşması neticesinde oturma izni veya öğrenci vizesiyle geldiyseniz, devlet üst limiti 250 euro civarı olmak üzere kira yardımı yapıyor. öğrenci yurdunda kalıyorsanız da böyle. güzel bir şey bu.
bunun haricinde ulaşıma gelelim, eğer düz navigo alırsanız tüm zone'lara giden 78 euro olması lazım, haftalık 22 euro. öğrenciler için 1 yıllık imagine r isimli bir kart var, 350 euro civarı bir fiyatı var, internetten sipariş veriyorsunuz, en makulu bu. ama ulaşım çok pahalı gerçekten.
bunun haricinde başınıza gelecek en ufak ama en en ufak mesele bile sizi milyonlarca kağıtla uğraşmaya itecek. bürokrasi tüm şehri ele geçirmiş, nüfus da fazla olduğu için kanı yavaş kare kafalı fransızlarla bir iş halletmek çok zor. tam 1 aydır banka kartımı alamıyorum, 5 defa şubeye gitmem gerekti. her seferinde bir kağıt eksik çıktı, dolayısıyla yenilerini bana imzalatmaları gerekti. kafayı yememek için mümkün olduğu kadar sakin ve medite halde gezmenizi öneririm.
ingilizce kısmına gelecek olursak, eğitimli, genç nüfus ingilizce biliyor, aksan sebebiyle çekingenler sadece. bizdeki özgüven nerede...
çalışanlar ise maalesef bilmiyor. sizi anlamak için de bir çabaları olmadığı için devlet kurumlarında, bankalarda iş halletmek gerçekten vücut dili ve az da olsa dilbilgisi gerektiriyor. uzun süre gelecek herkese dil kursuna önceden gitmelerini ve basit şeyleri öğrenmelerini; buraya geldiklerinde de devam etmelerini öneririm. 40 sene almanya'da kalıp tek kelime öğrenemeyen alamancılar gibi olmayın.
sosyalleşmek gibi meselelere girmek istemiyorum, çok sübjektif ve anlamsız olur. insan her yerde arkadaş edinebilir, sadece buna açık olmak, gezmek ve konuşmaya kendinizi zorlamak lazım o kadar. yok fransızlar çok soğuk, kendilerinden başka kimseyle konuşmuyorlar diye bir şey yok. daha doğrusu bu bir zorunluluk değil, illa ki bulursunuz. parklar bahçeler sizinle konuşmaya can atan, kimsesiz fakat her gün gazetesini alıp kahvesini içen yaşlılarla dolu. hiç değilse böyle böyle günlük dilde kendinizi ilerletebilirsiniz.
fransa'nın bir çok şehrinden farklı olarak paris çok kozmopolit olduğu için pazar günleri yer yer açık kafeler, dükkanlar bulabilirsiniz. en azından susuzluktan ölmek gibi bir durum yok çok şükür :)
bunun haricinde en son söyleyeceğim şey 26 yaş altındaysanız neredeyse tüm sanat aktiviteleri ya indirimli ya da girişleri bedava. sonuna kadar kullanıp keyfini çıkarın.