yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (967)
    • medya (50)

    967. Matt Haig'in gece yarısı kütüphanesi kitabını çok beğenince bir kitabına daha şans vermek istedim ve zamanı durdurmanın yolları isimli kitabını bitirdim bugün.

    Ana karakter tom hazard sahip olduğu bir çeşit rahatsızlık yüzünden aslında yüzyıllardır yaşıyor olsa da yaşlanma hızı çok yavaş, 40'lı yaşlarında görünüyor. sheakspeare ile çalışmış, Avrupadaki veba salgını dönemlerini yaşamış, tam 439 yaşında. Kendi rahatsızlığına sahip olan insanlardan oluşan ve tom'un da bağlı olduğu cemiyetin dikkat çekmeme isteğinden dolayı 8 yılda bir yaşadığı yeri ve kimliğini değiştirmek zorunda. Son seçtiği hayatta 41 yaşında bir tarih öğretmeni olmayı tercih ediyor ve macerası başlıyor.

    Değişik ve merak uyandıran, sayfaları hızlı çevirten bir konusu var. Gece yarısı kütüphanesinden daha iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim, o kitaptaki karakter nora ve tom'un karakter kurgularında belirgin farklılıklar var, tom çok daha özenilmiş bir karakter bana kalırsa. Tom'un karakteri ve his dünyası öyle güzel verilmiş ki okurken tom ne hissediyorsa onu hissedebiliyor insan. Ayrıca kitabın sonundaki teşekkür notunu okuyunca çok heyecanlandım, kitabın film olacağını haber vermiş ve sinemaya benedict cumberbatch tarafından aktarılacağından bahsetmiş yazar. Okurken başından beri filmi olsa keşke, mükemmel olurdu diye düşünürek okumuştum. Bir de üstüne benedict eklenince sabırsızlanmaya başladım film için. 

    Özellikle kitap okuma alışkanlığında belirgin düzeyde azalma hissedenler hem bu kitaba hem de gece yarısı kütüphanesine şans verebilir. Yazarın hem yazım dili hem de işlediği konular çok başarılı, kesinlikle tavsiye ederim. Son olarak kitaptaki en sevdiğim cümleyle bitirmek istiyorum: " sevdiklerimiz asla ölmez. " 

    dün 03:54

    966. J.d. Salinger'dan Çavdar tarlasında çocuklar'ı bitirdim bu gece. Kitap holden isimli karakterin okuldan atılması ve ardından geçirdiği birkaç günü konu alıyor. Bu süreçte birçok insanla karşılaşıyor, bir takım olaylar yaşıyor ve bunlara dair düşüncelerini dinliyorsunuz ondan. Kitabın dili bana otomatik portakal'ı hatırlattı, tıpkı onun gibi bir ergenin konuşma üslubuyla yazılmış. Dürüst olmak gerekirse benim beklentim mi çok yüksekti yoksa ana fikri mi anlamadım bilmiyorum ama sonuna dek sabırla okudum ve bu kitabın neden bu denli okunmuş olduğunu anlayamadım. Bişeyler eksik gibi ama bilemedim nedir o eksik? Kitap için holden'ın deyimiyle " işte buna bittim " demek isterdim ama beni çok sardı diyemeyeceğim. Eğlenceli, kafa yormayan bişeyler okumak istiyorsanız güzel seçenek. 

    25 mayıs 04:01

    965. kitap seçimlerimin beni aşırı üzdüğü o ay.. mart okumalarım:

    1) Siyah kan-Jean-Christophe Grangé: olaylar Jacques Reverdi adlı seri katilin, birini öldürüp yakalanmasıyla başlıyor. Gazeteci marc bu cinayetlerin nasıl işlendiğini merak ediyor ve araştırmaya başlıyor. Ben bu kitabı çok zor okudum Çünkü hem boyut olarak normal kitaplardan büyük hem de yazıları minicikti. Okurken resmen kör oldum ya. Boyut ve yazıları normale döndürsek bu kitap 1000 sayfaya yaklaşır muhtemelen. Gereksiz bir sürü detay vardı. Olaylar sürekli uzadı da uzadı. Kitap elimde günlerce yuvarlandı. Okurken çok sıkıldım fakat son 100 sayfası falan çok heyecanlı, güzeldi. Kitabı çok uzun sürede okuduğum halde son 100 sayfayı tek seferde okudum. Kitabı da yeni zannediyordum meğer ilk basımı 2004’te yapılmış (7/10)

    2) Şah mat-Mario Mazzanti: Polisle satranç oynayan bir seri katil hikayesi. kitabın ilk yarısında sıkılsam da sonradan olaylar hızlandı ve büyük merakla okudum. Kitabın sonu da şaşırtmacalı bitti (8/10)

    3) Hakkari’de Bir Mevsim-Ferit Edgü: hiç bilmediği bir yerde gözlerini açan, hakkari’ye öğretmenlik yapmaya gelmiş olan bir adamın hikayesi. Hakkari’yi, orada yaşadıklarını, halkın çaresizliğini, yoksulluğunu okuyoruz. Kitabın Şiirsel bir anlatımı vardı. Çok beğendiğim kitaplardan biri oldu (10/10)

    4) İnsan Neyle Yaşar?- Lev Tolstoy: dünya klasiklerinden okuduğum 2. Kitap. Kısa kısa ders niteliğinde öykülerden oluşuyor. Klasiklere başlamak için uygun olduğunu düşünüyorum (10/10)

    5) Cinayet Randevusu-Agatha Christie: bu kitabı hala bitirmedim, 150 sayfam falan daha var. O kadar beğenmedim ki.. yazarla ilk bu kitapla tanışsaydım muhtemelen diğer kitaplara ön yargıyla yaklaşırdım. Günlerdir okumaya, kitaba bağlanmaya çalışıyorum, yok! Bitireyim diye kendimi zorluyorum şu anda ( şimdiden puanım 5/10)

    4 nisan 16:16


    964. Gece Yarısı Kütüphanesi - Matt Haig

    hayatı akışına bırakmayı ve her şeyin doğru zamanı beklediğine inanmaya başladım o ütopik kitap. Herkese hayatında 1 kez okumasını tavsiye edeceğim kitaptır

    31 mart 15:00

    963. Oblomov-herkes bir seyler bulabilir bu kitaptan bence. Simdi de martin eden'a basladim. Zit kutuplari yakin zamanda okumak istedim

    28 mart 17:23

    962. george orwell - 1984'ü bitirdim yakın zamanda. Distopik bir roman olmasına ve günümüzden çok önce yazılmasına rağmen o kadar çok aa evet şu an bunu yaşıyoruz dediğim yerler var ki.

    24 mart 12:05

    961. Stephen King - Azrail Koşuyor

    Biraz hunger games tadında olsa da Stephen King anlatımı çok farklı, daha karanlık ve korkutucu. Ben sevdim bu kitabı. 

    Bir de bu aralar Lux Serisini okuyorum, yazarı jennifer L. Armentrout. Şu an 4. Kitaba başlıyorum, toplam 5 kitaplık bir seri. Twilight serisinin uzaylılı versiyonu. Vakit geçirmek kafa dağıtmak için okunabilir. 

    21 mart 17:59


    960. Tess Gerritsen - Cerrah

    Bu kadının kitaplarıa bayılıyorum. Polisiye sever süslülere tavsiyemdir.

    21 mart 10:59

    959. Soru cevaptaki bir kitap önerisi sorusunda görüp gece yarısı kütüphanesi'ni okudum bugün. Bi kahve alıp başladım okumaya. Başlarken hava aydınlıktı, kitabın sonuna geldiğimde bi baktım hava karanlık. merak uyandırıcı değişik bir konusu var, insanı içine çekiyor, basit anlatımı sayesinde kafanızı yormuyor. bu kadar hızlı okuyup bitirmem de bu yüzden. Konusuna gelince nora isimli karakterimiz intihar ediyor ve bir çeşit arafta kendisine hayatında belki de en çok güven veren kişi olan kütüphaneci bayan elm ile beraber farklı yolları seçseydi hayatı ne olurdu sorusuna cevap arıyor. Arada hayata dair nora'nın yaptığı felsefi çözümlemeler gerçekten güzeldi. Beni etkileyen ve beğendiğim bir kitap oldu. Kafanızı dağıtmak, farklı bir şeyler okumak isterseniz tavsiye edebilirim. 

    15 mart 04:00

    958. herkese merhaba, Kötü günler geçirdiğimiz şu dönemde kitaplar benim sığınağım oldu diyebilirim. ben Bu ay 10 kitap okumuşum:

    1) Ne Yaptığını Biliyorum-Alice Feeney: kitabı 3 kişinin ağzından okuyoruz: kadın, adam ve katil. muhteşemdi. her sayfasını aşırı merak ederek, heyecanlanarak okudum. Kitabı okurken katili bulduğumu, olayı çözdüğümü sandım ama yanılmışım. (10/10)

    2) Verity: Gerçeğin Diğer Kıyısı- Colleen Hoover: alırken 5-6 günde bitiririm bu kitabı diye hesaplamıştım. Aldığım akşam okumaya başladım ve bir baktım saat sabah 8 olmuş ve ben kitabı bitirmişim.. inanılmaz sürükleyici, korku filmi izliyormuş gibi sizi geren, çok heyecanlı bir kitaptı. Kitabın yorumlarına baktığımda herkes sonunda şok olduğunu yazmıştı. Bu yüzden kitaptan beklentim çok yüksekti. Okurken sonunda şok olacağımı bildiğim için kafamdan bin tane senaryo kurarak okudum. O kadar çok şey düşünmüşüm ki sonu benim kafamda kurduğum senaryolara göre bir tık basit kaldı, ‘bu neydi şimdi’ diye bitirdim kitabı. yarım puanı bu yüzden kırıyorum :d (9.5/10)

    3) Briç Masasında Cinayet- Agatha Christie: kitabın başları biraz sıkıcı olsa da bir günde bitirdiğim, Agatha'nın severek okuduğum kitaplarından birisi oldu. Tabii ki her olayda başka birinden şüphelensem de katil yine tahmin ettiğim kişi çıkmadı. (9/10)

    4) Veronika Ölmek İstiyor-Paulo Coelho: aslında her şeye sahip gibi görünen, 24 yaşındaki veronika’nın başarısız intihar girişiminden sonra kendini akıl hastanesinde bulmasıyla başlıyor kitap. Konusu çok ilgimi çekse de maalesef pek sevemedim ben bu kitabı ama yine de okunmayacak bir kitap değil. (7/10)

    5) Sessiz Hasta-Alex Michaelides: beğenmedim. bütün sorular havada kaldı. Sonu beklenmedik şekilde bitti ama çok da şaşırtmadı. Abartıldığı kadar gizem gerilim de yoktu daha çok suç kitabıydı. Beni etkilemedi ve zorlama geldi bana (5/10)

    6) Çizgili Pijamalı Çocuk- John Boyne: kapak tasarımı yüzünden çocuk kitabı gibi gözükse de kesinlikle değil. kitabın arkasında da konusuna dair bir bilgi bulamıyorsunuz. kitabı Bruno adlı bir çocuğun ağzından okuyoruz ve kitabı tel örgü, iki çocuk, arkadaşlık şeklinde özetleyebiliriz. Kitaptan sonra filmini de izledim, filmini de tavsiye ederim (7/10)

    7) Bir İdam Mahkumunun Son Günü-Victor Hugo: Hasan Ali Yücel Klasikleri’nden aldığım ve okuduğum ilk kitap. Bu zamana kadar gördüğüm en uzun önsöze sahip kitap diyebilirim öncelikle. Adından da anlaşılacağı üzere bir idam mahkumunun son gününde yaşadıklarını ve hissettiklerini kendi ağzından okuyoruz. etkilendiğim kitaplardan biri oldu. dünya klasiklerine başlamak için uygun olduğunu düşünüyorum. (9/10)

    8) Satranç-Stefan Zweig: Stefan Zweig'ın yazdığı son, benimse okuduğum ilk kitabı. Adından dolayı satrançla alakalı bir şeyler okuyacağımı sanmıştım ama öyle olmadı. Kitabı okumak için satranç bilmenize gerek yok. kitap bir gemi yolculuğunda geçiyor. Gemidekiler Dünya satranç şampiyonu mirko’nun gemide olduğunu öğrenip onunla bir maç yapmak istiyorlar ve olaylar böyle başlıyor. Birkaç saatte, bir oturuşta biten bir kitap, tavsiye ederim. (8/10)

    9) Nohut Oda-Melisa Kesmez: 5 öyküden oluşan, 2019 sait faik hikaye armağanına layık görülmüş, yazarla tanıştığım kitap. Kitapta bir yere/duruma ait olmanın zorluğundan bahsediliyor genel olarak. Okurken zorlanmadım, akıcıydı ve gereksiz detaylar da yoktu. Sadece her öykünün sonunda bir havada kalmışlık vardı bana göre (7/10)

    10) Kibrit Çöpleri- Murathan Mungan: birkaç cümle veya 1-1,5 sayfa arasında değişen kısa kısa öykülerden oluşan kitap. Bazı öyküler şiir gibiydi. ‘’Kanepe’’ öyküsünü çok beğendim. eyyorlamamı onu ekleyerek bitiriyorum.. (7/10)

    ‘’kanepe

    İkimize birden gücüm kalmadı. Kanepende uyanmaktan yoruldum. Artık iki kişiye birden yeteceğimi, yetebileceğimi düşünmüyorum. Aşk değildi belki, ama her ne idiyse, ikimizin de ihtiyacı vardı buna. Kendi evimde uyuyamıyorum artık. Kanepende uyumaktan da sıkıldım.

    Başımı yaslayabileceğim bir aşka değil, sert bir yalnızlığa ihtiyacım var belki; sen uyanmadan çekip gidebilsem bir gün, gideceğim; şimdiyse uyanıp salona gelmeni bekliyorum. Bir an önce gelmeni...’’

    1 mart 00:30