89.
16, 18 ve 22 yaşımda tekrar tekrar izlediğim, her izlediğimde karakterlere ve olaylara bakış açımı değiştirmiş ikonik Hbo dizisi. ilk izlediğim senelerde favori karakterim Carrie'ydi. Tutkusu olan bir konu üzerine köşe yazarlığı yapması, köşe yazılarından oluşan bir kitap yayınlayıp yazar olması, Paris'e yerleştiğinde kitapçıda tanıştığı hayranlarıyla okuyucu buluşması planlaması... lisede yazar olmak isteyen genç halim için rüya gibi bir yaşantıydı ve o yaşlarımda benim için tam anlamıyla bir idoldü. açıkçası ne yalan söyleyeyim, gel-gitli halleri, çocuksu tavırları, hayata ve çevresindekilere karşı aşırı bencil tutumundan dolayı da yakın hissetmiş olabilirim. her ergen aşağı yukarı Carrie gibidir ama carrie karakteri dizi başlarken 32 yaşındaydı. duygusal olgunluğa çoktan erişmiş olması gereken bir yetişkinin böylesine ilgi budalası olmaması gerektiği düşüncesinin diziyi iki yıl aradan sonra tekrar izlerken ayırdına vardım.
İlk kez izlediğimde buraya neden konmuş diye anlam veremediğim Charlotte karakterini (gizlinot: geleneksel, muhafazakar klasik türk kadını gibi) diziye neden dahil ettiklerini de sonradan anlamıştım. Özellikle Trey'le olan kabus gibi birliktelikleri günümüzde bile Türk kadınlarının azımsanmayacak kısmının gündelik yaşantısını oluşturuyor ve kadınları başrole alan bir dizinin böyle bir karaktere ihtiyacı varmış cidden.
Miranda karakteri Charlotte karakterinin bana göre tam tersi ve ikisinin birbirleriyle olan ilişkisi dizide izlemeyi en çok sevdiğim ilişki. Uyarı: Gizlinot spoiler içerir. (gizlinot: charlotte'un çok çok istemesine rağmen çocuğunun olmaması, miranda'nın hamile olduğunu öğrendikten sonra ona yaklaşımı <3) (gizlinot: gözyaşlarıyla izlemiştim (':) Miranda emotional unavailable bir kişiliğe sahip ve dizideki uzun ilişkisinde partneri de bir o kadar açık iletişimde iyi olan biriydi. ayrıldıklarında Miranda'nın onu gördüğü yerde yolunu değiştirip kaçması, partnerinin fark edip ona yetişip onunla konuşup kaçmasının anlamsız olduğunu söylemesi falan, ''böyle erkekler de varmış'' dedirtmişti (gizlinot: swh)
Samantha ise çoğu insanın düşündüğü gibi benim için de dizinin gizli başrolü. ''güçlü kadın'' imajı halkın çoğunluğu için ekonomik bağımsızlığını kazanmış kadın olarak lanse edilir ve bu doğru. ama samantha'nın bana öğrettiği başka bir önemli şey kendi duygularının bağımsızlığını kazanmak. ''I love you, but I love me more'' diyebilmek. her girdiğim ikili ilişkide ''seni seviyorum ama kendimi daha çok seviyorum'' çizgisinde olduğumda üçüncü kişilerden ziyade, kendi zihnimle oluşturup kalbimde açabileceğim yaraları minimumda tutmuş oluyorum. samantha karakteri de 6 sezon boyunca bu iş nasıl yapılır, onlarca farklı senaryo içinde öğretiyor, zihnimize ilmek ilmek işliyor<3
son defa izlemem de geçen sene bu aylarda sad (gizlinot: seasonal affective disorder-mevsimsel duygudurum bozukluğu) kaynaklı yoğun anksiyete atakları geçirirken ağlamamı durdurup birkaç dakika nefes aldırır umuduyla blutv akışında görüp açmamdan kaynaklı oldu. o dönemki derin depresyon ve anksiyeteme o kadar iyi geldi ki, beni o sarmalın içinden kurtarıp gündelik hayatıma tekrar dönmemi sağladığı için minnettarım bu diziye, yapımcılara, senariste, oyunculara... benim durumumda olup buraları okuyan varsa(gizlinot: mevsimsel depresyonda ne bulsam okuyordum ben(:) yardımcı olur diye yazmak istedim. her genç kadın aralıklarla izleyip kendi hayatıyla çıkarımlar yapmalı, karakterlerin yaptığı hataları fark edip kendi hayatı ve hatalarını göz ardı etmeyip özeleştirisini verebilmeli. şayet dizide en tutulan karakter bile (gizlinot: samantha ) sevgilisini aldatmıştı.
edit:imla
31 ekim 15:42
19 kasım 02:09
88.
Cine 5'te yayınlanırken yaşım daha ufaktı =)) sonra büyüdükçe tabi izledim ve beğendim.
87.
benim gibi her bölümünü ezberleyecek kadar izlemiş/dinlemiş sevenlerinin daha bir keyif alacağı, mike ve elise'in tüm bölümleri tek tek konuştukları ingilizce bir podcast var. (link: https://audioboom.com/channels/4933289 we couldn't help but wonder) apple podcasts'te de bulunabilir. çok tatlı iki insan, dinamikleri ve dizi üzerinden giden sohbet o kadar iyi ki bu podcast serisini bile baştan sona belki üçüncü kez bitirmek üzereyim. evde bir şeyler yaparken, hazırlanırken birilerinin konuşmasını dinlemek çok hoşuma gidiyor ama kolay kolay podcast sevemiyorum, sıkılıyorum muhabbetlerinden bir süre sonra. tv varsa sevdiğim dizileri açıp dinliyorum, yoksa böyle şeyler. podcast önerileri başlığını görünce benim için apayrı yeri olan bu şovu da buraya koymak gerekir diye düşündüm.
86.
lisedeyken heyecanla izlediğim, büyüdüğümde hayatımın böyle olacağını hayal ettiğim bir diziydi. şimdi yaşayamadığım gençliğimi düşünerek tekrar izliyorum.
carrie çoğunlukla kızdığım fakat yine de anlayabildiğim bir karakter. sonuç itibariyle it was not logic yani.. ayrıca dizi boyunca o ince topuklularla gerek koşması gerek yağmurda yürümesi saygıyı hak ediyor.
samantha çocukken de şimdi de bayılarak izlediğim kadın... onun gibi olabilmek için üniversite tercihimde halkla ilişkileri başa yazıp ilk tercihime yerleştim dlkdldşd olabildim mi? hayır. olabilecek miyim? sanmam. yine de halkla ilişkiler derken içimde samantha gibi davranıyorum.
miranda'ya çok saygı duyuyorum, her ne kadar ne istediğini çok geç fark etse de her zaman güçlü bir karakter izledim. arkadaşlığı, anneliği, eşinin annesine sonralarda da olsa duyduğu şefkat beni çok etkilemişti.
charlotte için çok yorum yapamayacağım, grupta aşırı hassas bir karakter eksikmiş ve bu görevi charlotte'a devretmişler sanırım. saçları sezonlar boyunca hep çok güzeldi, en çok saçlarını seviyorum.
mr big senden nefret ediyorum ama yine de seni çok seviyorum. finalde de olsa sonunda ismini öğrenebildik.
hayatımın sonuna kadar dönem dönem açıp izleyeceğim bir dizi.
85.
öncelikle kıyafetlerin dikkatimi çekmesiyle başlamış olduğum dizi. genel anlamda ana hatlarıyla düşünce ve işleyiş güzel. tarih değişse de insanların kendi içinde değişmeden sorgulamaya devam ettikleri konuları dillendirmek hem yalnız olmama hissini hem insanlık olarak aslında ne kadar çok ortak sorunumuzun olduğu hissini pekiştiriyor. her bölümde sorulan sorular gerçekten zaman zaman aklımdan geçen sorulardı en azından benim için.
diziye dönersek grup çok farklı özelliklere sahip 4 kadın arkadaştan oluşuyor. hepsinin birbirinden bu kadar farklı karakterde olması grup olmak için illa ortak hedefler gerekmediğinin bir göstergesi. hepsi kendi alanlarında başarılı ve kimseye ihtiyaç duymayan kadınlar. buna rağmen sürekli evlenmeme, evlenememe, erkek arkadaş sorunları gibi sorunlarla ilgileniyorlar. sebebinin ise toplum baskısı olduğunu düşünüyorum. her katıldıkları etkinlikte bu bakımdan dışlanma yaşıyorlar çünkü bariz olarak. hatta iş hayatlarında bile. miranda sahte sevgili edindiğinde iş hayatında hemen olumlu geri dönüşler almıştı mesela. yoksa hayatının iplerini tamamen kendi ellerinde tutan özgür kadınlar olarak erkek arkadaş, evlilik gibi konuları bu kadar önemsemek bu kadar öne çıkarmak "bence" çok gerekli konular değil. en sonunda da hepsinin mutlu bir ilişkisi olmasını değil de onları mutlu edecek ve daha fazla başarı elde ettirecek yegane şeyin ilişki olmadığını görmelerini bekliyordum açıkçası. dizideki favorim birçok kişinin de favorisi olan samantha. beklenti ve düşüncelerime en uygun yolda giden karakter oydu. evlilik, ilişki, herkes evlendi ben geç kaldım yaş geçiyor, çocuk işi ne olacak takıntısı olmadan istediği gibi yaşıyordu. her zaman güçlü ve hayattan istediğini alan bir tip oldu.
big ve carrie ise kült bir çift olarak kalmış olsa da aklımızda bence ikisi de ne istediğini bilmeyen yetişkinlerdi. aralarındaki ilişkiyi hiçbir zaman romantik, samimi bulmadım. hatta şımarık buluyorum. aidan bu ilişkide kendini kurtaran kişi oldu bence. ne istediğini gayet iyi biliyordu ve istekleri her gün değişen, belirsiz carrie ona uygun değildi.
gözünü evlilik bürümüş charlotte izlerken en zorlandığım karakterdi ama zaman zaman da en samimi bulduğum karakter o oldu.
sonuç olarak işleniş tarzı, oyunculuklar ve zamanın modası bakımından beğendiğim bir dizi oldu.
84.
Ben de en çok kimi seviyorsun deseler samantha derim. Carrie ve ayakkabıları beni yormuştu. charlotte ise çok itici geliyor bana nedense hiç ısınamadım. İyi ki izlemişim hatta ilerleyen zamanlarda tekrar izleyeceğim. Çoğumuzun hayatında yaşadığı anlam veremediği birçok olayı işlemişler. Birbirlerini destekleyici olmaları, sorun olduğunda birbirlerine tavır aldıklarında sonunda bi şekilde çözmeleri çok güzeldi.
83.
fragmanı izlediğimde çok heyecanladım ancak yeni çekilen bölümlerin o zihnimizde yer eden güzel imajını bozmasından da korkuyorum. bence diziyi 1990'ların/2000'lerin atmosferinden ve bu tarz dizilerin ilki olduğu için o kadar sevmiştik. umarım şimdi de o eğlenceli hava yakalanabilir.
11 ocak 2021 21:01
11 ocak 2021 21:01
82.
dizinin yeniden çekildiğini görmemle gözüm seksi panter Sam'i aradı. yok fazla para istemiş de, yok kimseyle arası iyi değilmiş de gibi dedikokulara inanmak istemiyorum. Sam dizi zamanında da hepsinden yaş olarak büyüktü ve şimdi o kadar sekse düşkün, sınırsız ve hızlı yaşayan bir kadın rolü için yaşı uygun olmadığı (kime göre?) açıklaması daha inandırıcı geliyor. karakterin o zamanlardaki ışığını söndürmemek için Kim Cattrall kendisi kabul etmemiş diyorlar. yine de merakla bekliyorum.
81.
diziyi tekrardan cekmeye baslamislar ama samantha olmadan, samantha’siz satc olur mu? bence hayir. merakla bekliyorum yenisini ama hic beklentim yok. geri donusler tum grup beraberken guzel olur :/
80.
samantha olmak isterken carrie oldum.
31 ağustos 2020 22:13
31 ağustos 2020 22:14