yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (10)
    • medya (0)

    10. Uzun bir süredir farkettimki boş bulduğum her an telefonuma sarılıyorum ve genelde bu Instagram da vakit öldürmek oluyor sonra bir bakıyorum ki hiç tanımadığım insanların özel hayatlarına girmisim hesaplarini inceliyorum kötü kısmı ise bu insanların bana hiç bir şey katmiyor olusu.Bu saçma alışkanlık yüzünden kendimi insanlarla kiyaslamaya güzellik algimi değiştirmeye basladim.Yillardir gözüme batmayan burnum sanki gözüme büyük yamuk geliyor neden kalkık değil ya diye üzülmeye başladım.Dudaklarimi ince bulmamdan sağlık sorunum olmadığı halde kilolarını abartı şekilde takmaya başladım.Ne gerek vardı ki bu kadar dert etmeye bana ozel bu vücut için neden farklı kalıplar arama ihtiyacı hissettim ki.Neden indirim var diye tonla ihtiyacim olmayan ürünü bir heves kullanıp ne gerek varmış dedim.Ama az da olsa bunun farkına vararak bu düşüncelerden uzaklastigimi düşünüyorum çünkü Instagram a girdiğimde tek tip kadın görmek beni sıkmaya başladı dolgun dudaklar kalkık burun squatli kalçalar...

    Kimseyi ayrıştırmak için demedim kendi fikirlerimden bahsederek memnun olan insanları tenzih ederim.Ama ben artık guzelligimizin farkliliklarimizdan olduğunu görelim kliselestirmeyelim istedim.

    13 temmuz 2018 03:30

    9. Size uzunca bir süredir hissettiklerimden ve uyanışımdan bahsetmek istiyorum. Başlığı da canlandırmış oluruz belki.

    Yaklaşık 6-7 aydır vücudumdaki birçok noktaya kafayı taktım. Saçlarım neden çok gür değil? Neden çok zayıf ve uzun değilim? Neden bazı bölgelerimde pütürler var? Neden çatlaklarım var? Burnumu törpületsem, kulaklarım biraz kepçe yapıştırtsam? Üst dudağım düşük ve ince dolgu yaptırsam kalkar mı? Ön dişlerim biraz içe göçük kompozit yaparlar mı?

    Aklıma gelenler bunlar.

    24 yaşımdayım, fena bir insan değilim, sağlıklıyım, başarılıyım, ailem, iyi arkadaşlarım ve uzun zamandır hayatımda olan bir adam var. Üstelik güzel de bir kadın olduğumu düşünüyor ve duyuyorum da. 

    Ama hayatımın her ayrıntısı bana yetersiz geliyor. Her şeyden şikayetçiyim ve estetiği düşünüyorum?! Üstelik doktorlar dahi gereksiz olduğunu söylüyor. 

    Ben bütün bu hislerimin sosyal medya yüzünden olduğunu ne yazık ki çok geç fark ettim. Orada her şey muazzam. Çünkü onlarca efekt ve fotoşop programı var. Güzellik algımız, iyi kriterimiz, standartlarımız hepsi aynılaşıyor. Mekanikleşiyor ve mutsuzlaşıyoruz.

    Fotoğraf çekmek için giyiniyor, fotoğraf çekmek için dışarı çıkıyoruz. Kahve bardaklarını çekiyoruz. Neden? Dışardayım, eğleniyorum, hareketli bir hayatım var çağrısı yapmak için mi? 

    orada görmeyi sevdiğimiz insanlar olmaya çalışıyoruz. Kendimiz olmaktan çıkıp aynı insana dönüşüyoruz. 

    Hiç tanımadığımız insanları stalklıyoruz.

    Kandırılıyoruz. Hem de kendimiz tarafından!

    Bütün bunların farkındayken bile bunun içinden çıkamıyorum. Mide bulandırıcı bir bağımlılık. 

    Bundan sonra beni kendimi sevmekten alıkoyan her şeyden uzak duracağım. Olduğum gibi güzelim ve ben buyum! 

    Hepimiz gibi.

    13 temmuz 2018 01:43

    8. Black mirror is coming...

    15 temmuz 2017 18:59


    7. Geçtiğimiz haftalarda şiddetli bir şekilde yaşadığım zehirlenme.

    Dikkati toplamak konusunda çok başarılı değilim. Tek bir işe odaklanmak benim için çok zor. Mutlaka aklımda ikinci bir şey oluyor. Günümüzdeki medya akışı da malum. Her yer görsel, her taraftan bir ses. Bunları eleyerek algılamak yeterince zorken üzerine sosyal medyadan gelen akışı takip etmek çok çok zor.

    Bu durum ramazan bayramından önceki hafta beni çok zorladı. Sürekli bir sosyal medya kontrolü (bir şey oluyor görmeliyim), araç kullanırken öndeki araçtan çok sağı solu incelemek (orada bir şey oluyor), birileriyle bir yerde oturup sohbet ederken sohbetten kopup etrafı dinlemek (bu araba kaçıncıya döndü, o kime ne demiş) durumları yaşadım. Artık baktım olmuyor. Bayramın ilk günü akşam tüm sosyal medyayı kapadım. Whatsapp da dahil. En azından akışların bir kısmını durdurmuş oldum. Normal yaşantımdaki medyayı kontrol edebilmem 1 haftamı aldı. Bir hafta sonunda konuşmalara odaklanabilmeye ve trafikte daha dikkatli gitmeye başladım. Sonrasında sosyal medyayı tek tek açtım.

    Tekrar açarken şunu farkettim ki sosyal medayadaki akış baş döndürücü. Sürekli birilerinden bir şeyler geliyor. Sürekli bir akış var. Sizin önünüze düştüğü anda eskimiş oluyor o akış.

    Whatsapp gruplarına giremiyorum hâlâ, sersemletiyor. 150-200 mesaj arasından seçerek okuyamıyorum. (yapabilen herkese saygım sonsuz. ben de öğrenebilirim umarım)

    İnstagram ve feysbuk benim için son 10 güncellemeden ibaret. Twitter, görseli görece daha az olduğundan kullanımı daha kolay. Tarayarak okunabiliyor.

    Arada kapatıp gitmek gerekliymiş. Hayat yavaşlıyor. Bir şeyleri kaçırdım hissi yavaş yavaş kayboluyor. Her şeye o kadar hakim olmamıza gerek yok.

    15 temmuz 2017 15:05

    6. kalabalıklar içinde yalnız yaşama durumunun en büyük tetikleyicilerinden biri bana göre. çünkü paylaşılanları gördükçe kendimizi daha fazla yalnız, başarısız, ezik hissediyoruz. bir süredir instagram kullanmıyorum. çünkü fark ettim ki kendimi eleştirmeye ve suçlamaya başlamıştım istemeden. ve siz de böyle hissediyorsanız bunu kendinize söylemekten utanmayın. dürüst olalım ki mutsuz eden şeylere daha fazla maruz kalmayalım. önce bir kabul edelim kimse mükemmel hayatı yaşamıyor. en azından benim çevremde. zaten herkesin dile getirdiği bir şey bu: 'hayatın sadece mutlu taraflarını paylaşma durumu'. ve sizi en çok mutsuz, memnuniyetsiz olduğunuz dönemlerde etkiliyor zaten görmek zorunda kaldığınız paylaşımlar. birileri zorla gözümüze sokuyor ve biz de merakımıza yenilip stalklayıp duruyoruz. en çok da kıskançlık duygusunu tetikliyor. kıskançlık hasete dönüştüğü zaman da çok tehlikeli oluyor.

    bir kere hiç sosyal medya diye bir şey olmadığını düşünerek başlayalım. iletişimde olduğumuz insanlar içinde kimse aynı şansa ve hayat sahip değil. hayat kimseye eşit şartları sunmamış. sadece belli sayıda yaşama erişim sağladığımızda bile kötü duygular bizi bulabiliyor. bir de üstüne tanımadığımız, dünyanın bir ucunda yaşayan insanların hayatlarına özenmeye, zaman içinde de neden bende yok diye düşünmeye başlıyoruz. kendi kendimizi zehirliyoruz. aslında çok sıradan bir olay. bir insan hayatından bir kesit paylaşıyor, mükemmel ya da değil bir fotoğraf sadece ve beyin çalışmaya başlıyor. neden ben de yok, neden ben değil, benim ondan neyim eksik. bir süre sonra da o kişiye karşı nefret duymaya başlıyoruz eğer kendimizi kontrol etmezsek. böyle bir hakkı vardı, canı istedi paylaştı. biz görmek zorunda mıyız? hayır bizim de görmeme hakkımız var. bir tuşla kapatabiliriz ama merak duygusu engel oluyor. ben de bunu yaptım ve neredeyse 4 ay önce instagramımı kapattım. mükemmel bir hayatım var diye etrafta dolaşmadığım bir zamandı ve o kadar mükemmel yaşamları görerek kendime kötülük yapmak istemedim. çünkü insan onda var bende neden yok diye sorgulamaya başladığı zaman, işin içinden çıkamıyor.

    bir de şöyle bir durum var benim gözlemlediğim. sevdiğim arkadaşlarımla birlikteyken ya da sevgilimleyken asla telefonlar elimize alınmıyor. ne fotoğraf çekmek aklıma geliyor ne de instagramı kontrol etmek. hatta geçen gün şöyle bir şey oldu. sevgilimle buluştuk ve hamburger yemek için bir restorana girdik. sipariş verdik. önümüzdeki masada da genç bir kadın birini bekliyordu. arkadaşı geldi. gelen kişi yerine oturduğu an telefon ortaya çıktı ve selfie çekmeye başladılar. tek kare yetmiyor tabi, rahat beş dk boyunca fotoğraf çektiler. sonra baktılar çekilenlere ve bir de masanın diğer tarafından, farklı açıdan bir o kadar daha çektiler. yani bu zaman içinde, fotoğraf işlemi bitene kadar sohbete giriş bile olmadı. kendime bunu yapmak istemiyorum. ve uzun bir süre daha instagramı kullanacağımı sanmıyorum.

    15 temmuz 2017 14:41

    5. Algıda seçicilik gibi bir şey bu sosyal medya zehirlenmesi ama sorun şu ki seçicilik bizim algımızdan bağımsız bir şekilde önümüze geliyor. Atıyorum 300 kişi takip ediyoruz ve instagramı açtığımızda arka arkaya 10 farklı kişinin tatil, seyahat vs fotoğrafı önümüze düşüyor. Zannediyoruz ki herkes bi yerlerde eğlenirken biz evde pijamalarımızla onların hayatına tanık oluyoruz. Halbuki geri kalan 290 kişi de işinde gücündeyken sizle aynı hisleri paylaşıyor. Çünkü sosyal medya herkesin en iyi versiyonunu sunduğu bir alan, önce bunun farkında olmak lazım. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını insan önce kendinden ve etrafındaki insanlardan tahmin edebilir. Misal çok yakından tanıdığım arkadaşlarımın profillerine bakıyorum. Beraber gittiğimiz 6 günlük yurtdışı tatiline bir de onların profillerinden bakınca sanki 6 aydır mükemmel bir şekilde geziyorlarmış gibi görünüyor. Halbuki her dakikasında beraberdik ve işin iç yüzü hiç de mükemmel değil. Veya en mutsuz zamanlarımda ınstagramımdaki paylaşımlar mutluluk saçıyor. Sonuçta kimsenin ağlarken falan veya şuraya da gittim ama hiç güzel değildi diye bi paylaşım yapacağı yok. Herkes herkesin aşırı gezdiğini aşırı mutlu olduğunu falan zannediyor. Evet tabii ki çok gezen çok mutlu olan insanlar var ama sosyal medyada göründüğü gibi bi oranda değil bu. Dediğim gibi en basitinden kendinizin veya tanıdığınız insanların paylaşımlarını bir de bu gözle incelerseniz ne demek istediğimi anlarsınız.

    İnsan sürekli görünce kendini kötü hissediyor tabii ki ama bu insanı mutsuz olma ve hayattan tatmin olamama noktasına getirmemeli. Müzenin önünde onlarca fotoğraf çektirip onları #tb hashtagiyle haftalarca paylaşıp müze nasıldı diye sorunca müzenin kapısından bile girmemiş insanlarla dolu bu sosyal medya dediğimiz şey. O yüzden bence hiç dert etmeyin kendinize.

    Hem herkes sürekli gezmek, iyi giyinmek, çok sosyal olmak zorunda mı? Mutluluk bunlara mı bağlı sadece. Belki siz pijamalarınızla koltukta yayılıp internette takılırken o gördüğünüz fotoğraflardaki insanlardan daha huzurlusunuzdur. Daha huzurlu, daha mutlu veya daha "eğleniyor" olmak da önemli değil. Kıyas yapmazsanız mutsuz olmazsınız. Her zaman daha iyisi var çünkü.

    Açıkçası ne zaman kötü hissetsem sosyal medyanın insanların en iyi versiyonlarının derlenip toparlanıp önüme konduğu bir mecra olduğunu kendime hatırlatıyorum. Arka arkaya baktığımız 10-15 tane mükemmel vücut/mekan/kare geneli yansıtmıyor.

    15 temmuz 2017 13:04

    4. çözümü uzaklaşmak. kaçmak olabildiğince. geçen sene uzun süre internet kullanmamıştım ve yaşadığımı hissetmiştim. o ne yapmış bu ne yapmış, şu havuzda flamingo şeklinde simit ile poz vermiş, diğeri klüplerden çıkmamış sabaha kadar. bir diğeri de ne italyasını bırakmış, ne de fransasını. akıl mı kalır mualla?

    15 temmuz 2017 09:23 15 temmuz 2017 14:33


    3. Başlıkta bahsedilen şeylerin yanında itici bulduğum bir şey de "habersiz çekilen" aşırı planlanmış pozlar. Artık hepimiz "aman gözlüğümü tutayım şu tarafa bakayım" fotoşkalarının anlık olmadığını biliyoruz. Sarfedilen o ekstra efor çok samimiyetsiz ve Meh geliyor.

    14 temmuz 2017 21:04

    2. Çevremdeki hemen hemen herkesin muzdarip olduğunu keşfettiğim olay. Eşiyle, sevgilisiyle en basitinden problem yaşayan arkadaşlarım "ya ne kocalar var bir de bize bak", "ne ilişkiler var adamın aldığı çiçeklere bak odalara siğmiyor" diye dert yanıyor, hırs yapıyor. Bir dönem benim de çok renkli bir sosyal medya hesaplarım vardı. Gezdiğim mekanlar, gittiğim kulüpler, tatiller, yemekler, çılgınlıklar ve akla gelebilecek her şeyi paylaşırken hatrı sayılır bir takipçi sayısına ulaşmıştım. Şu anda çok mütevazı, kırk yılda bir paylaşım yapan bir kullanıcıyım ve o dönemime baktığımda aslında hayatımın en mutsuz dönemi olduğunu görüyorum. İçsel olarak doyumlu ve huzurlu olan bir insan neden sürekli birilerine bir şeyleri ispat etmeye çabalasın ki ? İşte benim o dönem hep bir ispat, hep bir "heyy, bana bakın ben hepinizden özel ve farklıyım!" Mesajını ispatlama kaygım vardı. Çünkü içten içe doyumlu, yeterli, kendiyle barışık biri olmadığımı biliyor ve hırsla sosyal medyaya sarılıyordum. İlişkisi gerçekten güzel giden, hayatı güzel giden ve içsel olarak mutlu ve huzurlu olan biri bunu birilerinin gözüne sokmak için uğraşmaz. Kim hangi özelliğini gözünüze sokmaya uğraşıyorsa o konuda kendini aynı ölçüde eksik buluyordur ,o konuda ezikliği ve yaraları vardır.

    14 temmuz 2017 20:57

    1. Güzel anlar geçiriyorum ve bunları yaparken telefona bunları aktarmak aklımda olmuyor. Ben açıkçası çok garipsemeye başladım herkesin bu deniz keyfini, konser keyfini, yemek keyfini bilmem ne her eti boku paylaşmasını. Neden en nihayetinde kendin için 1-2 fotoğraf çekip paylaşmadan duramıyorsun anlayamıyorum artık. Eskiden üzülürdüm ben bi bok yapamıyorum millete bak negzeel diye ama sanmıyorum o an esas anı yaşayan bir insanın telefona bakacağını. Hayatımın iyi ve kötü yanları var herkes gibi işte. Instagram iyi güzel hoş estetik duruyor uzaktan bakınca. Ama bence bir çocuğun yeni aldığı ayakkabıları diğer garibim fakir çocuğa gösterip hava atmasından çok farklı birşey değil. En mikemmel ben eğleniyorum yehu, en iyisi benim, en iyi benim arkadaşlarim, en güzel gezmeleri yaşıyorum, en enfesto yemekleri yiyorum, en çok makyaj malzemeleri falan filan derken hakkaten millet çok abartıyor. Dakikada bir selfie paylaşanlar, her gün yeni paylaşım yapanlar, her gün bir aktivitesi olan insanlar falan. Yani sebebi neydi ki. Valla kıskanç değilim insanlar eğleniyor iyi hoş ama paylaşımın bokunu çıkartanlar var..

    14 temmuz 2017 18:17 14 temmuz 2017 18:19