yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2286)
    • medya (9)

    1931. Suspiria (2018). 1977 yapımı suspiria'yı çok severim ve başarılı bulurum, dileyenler film ile alakalı eleştirilere göz atabilir. Dönemin imkanlarını göz önünde bulundurduğunuzda Daria argento için neden italya'nın hitchcock'u dendiğini rahatça anlayabiliyorsunuz. 2018 yapımı remakeini izlememin tek sebebi buydu. Bu film ile ufak bir hayal kırıklığım da var, Organizasyon nasıl yapılırdan bihaber biletix'in etkinlik günü filmin telif haklarını alamayıp sinema gösterimini iptal etmesi sonucu hevesim kursağımda kalmıştı ve filmden uzun bir süre soğudum. İki sene sonra Bu gece izlemeye karar verdim ve filmin gereksiz uzatıldığını ve anlamsız, filmin temasıyla bağdaşmayan tarihi referanslarda bulunulduğunu düşünüyorum. Çok sevdiğim thom yorke ve tilda swinton da bu filmi sevmeme yetmedi. Cast seçiminde büyük bir hata olduğunu düşünüyorum, Dakota johnson adlı kazuleti izlemek bir seyirci olarak bana zevk vermiyor. Suzy karakterini oynamamalıydı. Bunların haricinde filmin 40 dakika kadar kısa olmasını, orijinal filme sadık kalınmasını ve renk skalasında pasparlak sarı, pembe, kırmızı gibi renklerin seçilip sahnelerde bolca kullanılmasını isterdim. Finale yaklaşırkenki Kasvetli Midsommarvari sahneler izleyiciyi rahatsız etmektense neredeyse güldürüyor, kötü çekilmiş. Genel itibariyle 5/10.

    1 eylül 2020 05:19

    1932. (link: https://www.imdb.com/title/tt8535968/?ref_=nv_sr_srsg_0 Systemsprenger)

    travmatik bir çocukluk yaşayan benni hakkında çok gerçekçi bir film. özellikle oyunculuğu çok başarılı buldum.

    2 eylül 2020 12:51

    1933. Tam şu anda deja vu izliyorum. 

    2 eylül 2020 13:12


    1934. the sea inside (2004). engeli yüzünden onurlu bir şekilde yaşayamadığını düşünen ve ölme hakkını kullanmak isteyen bir adamın mücadelesini izliyoruz. alin taşçıyan'dan olmazsa film tam bir javier bardem şovu. başlangıç sizi içine alıyor ve bir miktar duygulandırıyor, orta kısımlar biraz durgunlaşıyor ve hatta (bence) gönül ilişkileri trafiği filmi biraz saptırıyor, finalde yine düzlüğe çıkıyor. en iyi yabancı film oscar'ını aldığını da not düşeyim.

    ---spoiler---

    rosa'nın oğlu ''bu adam yalan söylüyor'' dedikten hemen sonra hayal sahnesinin gelmesi seyircide bir afallama yaratıyor. duygusal anlamda ağır bir başlangıçtan sonra nefes almak için uygun bir tercih belki. seyirci bunun hayal olduğunu anlayana dek iç rahatlatabilir ve kendini kandırabilir.

    rahiple konuşma sahnesi de sembolik açıdan başarılıydı. lüks arabasından kendisine yardımcı olan pederlerle inen, yine binbir güçlükle yukarı çıkan rahibin ikna çabalarını izlemek keyifliydi. böyle yaşamak istemeyen bir insanın bu kararı alma özgürlüğü olmalı bence de.

    rosa aykırı, çok farklı bir karakterdi ve sonunda bunu yapacağını biliyordum.

    herkesin haklı olduğu bir yön vardı aslında. amca karakterinin bencil olduğunu düşünüp sinir olsam da onun düşüncelerini de anlayabildim. ya da avukat kadının kalbinin başka yerlere kaymasının altında yatan sebepleri anlamaya çalışıp yargılamamaya çalıştım. çok yönlü bir film.

    ---spoiler---

    6 eylül 2020 01:10

    1935. *Sans Toit, Ni Loi /Agnés Varda

    Cleo 5 to 7 'dan sonra kendisinin hayrani olmustum, bu film de çok çok güzel ama bir hayli karanlik ve karamsar. Mona adli bas karakterimiz sistemin disinda cikmaya calisan bir karakterken sadece vakit gecirmeye calisiyor. Oradaki felsefe okumus ciftlik sahibinin dedigi gibi bas belasi, serseri demek sisteme destek vermek olur. Öte yandan bu kadar yorucu ve vurucu olmasinin sebebi Mona'nin tercih ettigi yalnizlik. Sistem disinda oldukça yalniz olmak. Çok begendim çok. 

    *Veronika'nin Ikili Yasami , Krzysztof Kieślowski

    Birbirinden farkli yerlerde yasayan Veronikalari anlatan Sanat eseri gibi bir film, muzikleri harika. Daha önce 3 Renk serisinde Blue'yu izlemistim ve orada baskarakterle bir hayli benziyor.

    -Spoiler-

    Sarki soyleme sahneleri, ozellikle kuklacinin gösterisi gercekten o kadar mükemmeldi ki duygulanip aglayacaktim. Neden böyle oldugunu anlamadim. Parallel evrenler, gizemli postalar, kendi ile karsilasma mükemmel mükemmel. 

    -Spoiler-

    *Tutku Imparatorlugu, Nagisa Ōshima

    Çok provokatif, rahatsiz edici, arzu ve tutkuların ulaşabileceği en karanlık noktaları anlatan bir film. Zaten zamanında yasaklanmış, o Japonya'da nasıl çekmişler zaten büyük cesaret. Aman izleyecekseniz hem ruh haliniz hem akıl sağlığınız yerinde olsun, konuya da bir bakın sonra şok olmayın. Hatta baş kadın karakterin bir fotosunu açın bakın ben böyle bakışlar görmedim djjfjfkf. 

    6 eylül 2020 19:04

    1936. The truman show. Spoiler içermez:

    Jim carrey'in dramayı da muazzam oynadığının kanıtı bir film. Bugün için biraz yavan kalabilir ancak 2000'li yılların başı veya ortasında izleseniz hayatı sorgulatir insana. Biri bizi gözetliyor gibi formatların atası olduğu dahi söylenir. Reyting için nelerin yapılabileceğinin de göstergesidir. Ürün yerleştirme ve reklam olayının ne derece suistimal olduğunu da gözler önüne serer.

    6 eylül 2020 21:12

    1937. i'm thinking of ending things (2020). bir synecdoche, new york mucizesi kadar olmasa da kaufman'ın tekrar çıkacağını düşünmediğim seviyede bir filmdi, kendi kafasının içinden çıkabileceği kadar çıkmış. yalnızlık ve pişmanlık temaları üstüne bir de jesse plemons'ın rahmetli philip seymour hoffman(gizlinot: :()'a aşırı benzerliği beni dağıttı. çok sevdim, asla tekrar izlemek istemiyorum.

    7 eylül 2020 11:10


    1938. "the parade" sırp yapımı bir film. filmde eşcinsel bir çiftin verdiği mücadeleyi anlatıyor diyebiliriz. tabi önce "ibne" olarak aşağılanıyorlar, sonra işler baya değişiyor. balkan kültürünü seviyorsanız bu filmi de seversiniz. küfürler biraz fazla. arnavut azem ile sırp limun'u izlerken çok eğlendim. (: birkaç kere daha izlerim bu filmi çok keyif aldım. tavsiye ediyorum.

    12 eylül 2020 23:57

    1939. İspanyol yapımı fırtına anı'nı izledim. Gayet güzeldi, zaman yolculuğu paralel evren konulu filmleri çok sevdiğim için bana hitap etti.

    26 eylül 2020 01:38

    1940. Enola Holmes (gizlinot: Henry Cavill beyciğim:))

    26 eylül 2020 01:53