7.
Çocukken ben de birkaç defa bitlendim. Anneciğim upuzun ve gür saçlarımı kestirmeye kıyamazdı. (bkz: esasında bu yanlış bir yargıdır, saç bitleri kafa derisine yakın yaşarlar ve sirkeleri de buralara bırakırlar, kafayı kazıtmadıktan sonra saçı kestirmek işe yaramaz; sadece saçlar biraz daha azalacağı için belki bit ve sirkelerin bulunmasını kolaylaştırabilirsiniz o kadar) Genel olarak saça gaz yağı sürerek ve sık dişli tarakla kafayı eğip saçları diplerden öne doğru tarayarak bitlerin ve sirkelerin düşmesini sağlardı. Kalan yapışık haldeki sirkeleri de saçları tek tek arayarak bulur, saçtan ayırırdı. Bir de Kwell diye bir bit şampuanı vardı, onunla da yıkardık saçlarımı. Ancak tüm bu uygulamalara rağmen neredeyse bir haftada tümüyle kurtulabilirdim körolasıcalardan. Hem annem günde beş-altı kez dizine yatırır bit taraması yapıp ayıklardı. Bu meretlerden biri bile kalsa ya da gözden kaçan bir sirke, inanılmaz hızlı üredikleri için ipin ucunu kaçırdığınızda başladığınız noktaya geri dönersiniz. Bu nedenle çok iyi takip etmek, tamamen temizlenene dek sürekli kontrol etmek gerekir.
Gelelim günümüze... Benim kızım da birkaç kere kreş ve okulda bitlendi. Çocukluğumdaki o zor tedavileri ve çileyi hatırladığım için ağladım sinirimden ilk gördüğümde. Hemen eczaneye koşup bit spreyi aldım. Doğalı moğalı bilmem ama hızlı bir çözüm istiyorsanız bu spreyler bir harika. Tek sefer kullanımda bile tüm bitleri hatta sirkeleri bile boğarak öldürüyor. Tabii saçta kalanları mutlaka yine ayıklayıp temizlemek gerekiyor ölmeyenleri olursa risk sonuçta. Ben takviye olarak bit şampuanını da aldım en sonuncu vakada. Ama sprey bir kere kullanıldı mı zaten saçtan arınması için en az beş kere falan şampuanlamak lazım, çünkü çok vıcık vıcık bir şey çok iyi yıkasanız sonraki ikinci hatta üçüncü banyo yaptığınızda ancak temizleniyor. İçlerinden sık dişli tarakları da çıkıyor ve son aldığım ürünlerin tarak dişleri metaldi. Saçta kalan sirke ve bitleri inanılmaz güzel ayıklıyordu. Evet fiyatları biraz tuzlu hem spreye hem şampuana toplam 80-90 lira gibi fiyat ödemiştim. Yanında bir de iki adet bit tokası almıştım. Ama bu illetten kurtulmak için verdiğim paranın iki-üç katını bile gözüm kapalı veririm. İllallah yani.
Deneyimlediklerime göre günümüzdeki bit şampuanı ve spreyleri eskiye oranla çok daha etkili. Ben kızımın saçını bir gecede temizledim tamamen. Tabii bunda bitin saçına yeni geçmiş olması da başarımı arttırdı, çünkü saçını spreyleyip sonra yıkadığımızda, sık tarakla tararken sadece tek bir bit ölüsü düştü havlusuna. Ancak en az yirmi beş-otuz sirke ölüsü vardı. Tek bir bit bu kadar sirke bırakmışsa iyice bitlenen kafanın durumunu varın siz tahmin edin. Yani neredeyse tek seferde çözüme ulaştık. Bir de eczanelerde "doğal bit şampuanı" olarak satılanlar varmış, duyduğuma göre onlar pek bir işe yaramıyor. Alacaksınız eğer Paranit en iyisi şimdilik.
Biraz da bitlenmeyi önlemek için ne yapabilirsiniz ondan bahsedeyim: İşte bu noktada doğal ürünlere daha çok rağbet edebilirsiniz. Mesela bitler lavanta kokusundan nefret eder. Bu yüzden saça, tokaya ya da yakanıza birkaç damla lavanta yağı dökerseniz bitleri uzak tutmaya yarar. Ya da saçınıza lavanta kolanyası da sıkabilirsiniz. Bit tokası ve bir rozetleri de işe yarıyor. Ben en çok güvendiğim ve uyguladığımı sizinle paylaşayım; aktarlarda satılan "kafûr" ya da "kafûrun" denen bir madde var, minik poşetlerde yine minik minik tabletler halinde satılıyor. Biraz yoğun kokulu, mentolümsü bir kokusu var. Mentol kokusu seviyorsanız çok rahatsız etmiyor. Aslında bu maddeyi saç diplerinize yakın sürerseniz daha çok işe yarar ancak cildi tahriş edici özelliğinden dolayı yapmamakta fayda var. Bunun yerine küçük bezlerin içine koyup bu bezleri dikerseniz, atletinize falan çengelli iğneyle tutturabilirsiniz. Ben kızıma bu şekilde takıyordum, hem tahriş olmuyordu hem de koruma sağlıyordu. Bir süre sonra etkisini yitiriyor yalnız, farkediyorsunuz bezin içinde ufalanıp eriyor, yenisini koymanız gerekiyor. Zaten bit tokaları ve rozetlerinin içinde de bu madde var. Onları da açık yara bulunan yerlerin üzerine takmamak gerek.
Özellikle kuaförlere gitmeden yapın bu uygulamaları. Bitin en çok bulaştığı yerler okul, yurtlar, insanlarla çok yakın mesafelerle durabileceğiniz halka açık ortamlar, havuzlar ve kuaförler. "Benim kuaförüm temiz, oradan bana bir şey bulaşmaz" demeyin. Sizden önce kimin kafası tarandı acaba o tarakla? Hem bitler temiz saça daha çok gelir bunu da unutmayın. Bitlenmenin temizlikle ya da pislikle alakası yok. Temiz saçlarda ve saç derisinde kanın kokusunu daha kolay aldıları için en çok temiz insanlara geçerler. Okula giden çocuklarınız ya da küçük kardeşleriniz varsa, onların da başını sık sık kontrol edin. Ne olur ne olmaz...
Amma uzun yazdım, uzman olmuşum resmen bu konuda. :)
Bitlerin sizden uzak duracağı mutlu günler dilerim.
Not: Bit dendiği zaman hiç şaşmaz deli gibi kaşınırım. Bu yazıyı yazarken milyonlarca defa kaşındım, yoruldum vallahi. Bu da benim bir başka garip huyum işte. ;)
11 kasım 2016 12:46
11 kasım 2016 13:37