yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (68)
    • medya (4)

    68. Bu ülkede paran varsa bile huzuru bulmak zor. Es kaza bir yerden geçiyor olmak, kadın olmak, hayvan olmak, öğretim görevlisi olup kopya çeken öğrenciyi uyarmak.....her şey ölümünüze sebep olabilir çünkü burası Türkiye. İnsanın canının değerinin, psikolojisinin  zerre umursanmadığı  bir ülke. Son senelerde ne çok cinayet işlendi. Annesini öldüren adam, çocuğunu öldüren anne, onlarca eski eş-eski sevgili cinayeti. Yetmedi sokaktan geçerken tanımadığını öldürenler, torununa tecavüz edip öldürenler. Fakirlikten intihar edenler, cinnet geçirip kendini yakanlar.  Bitmiyor. Bitmez. Aile ve sosyal politikalar bakanlığı bunlarla ilgili tek bir adım atmadı.toplumu ihya etmek adına buldukları tek dahiyane plan imam hatip ordusu yaratmak.  Bu toplumun psikolojik desteğe ihtiyacı var. Kadınların desteğe, anlaşılmaya, dayanışmaya ihtiyacı var. Hayvanların korunmaya ihtiyacı var. İnsanın kendisini değerli hissetmeye ihtiyacı var, ait hissetmeye ihtiyacı var. Kendini yakacak raddeye gelen adamın hayatını düzeltebilecek hiçbir elle tutulur etken yok. En basitinden Avrupa'da doğum yapan annelerin katılabildiği onlarca farklı alanda destek grubu var. Fiziksel toparlanma, psikolojik toparlanma... çocuğu otizmli ailelerin destek grupları var, her farklı probleme farklı bir çözüm kanalı var.. Çünkü çok basit. İnsan değerli bir varlık. Boomer, x, y kuşağı bizim ülkemizde hep sindirilmiş, zoraki evliliklerin çocukları olmuş kuşaklar yetiştirdi. Sevilmemiş, anlaşılmamış, hiçbir şeyi sorgulayamamış. O nefretle kaygıyla hep aynı mantalitede nesiller yetiştirilmiş. Şimdi yeni yeni psikolojinin önemi kavranıyor fakat devlet politikası olarak değil. Tamamen psikologların, şu uzmanı bu uzmanı şahsiyetlerin ticari kaygıları nedeniyle. Düdüğü çalan uzman zaten. Bu çok ayrı bir mesele. İnsan onurunu aşağılamaktan, hiçe saymaktan asla rahatsızlık duymayan bir siyasi yönetim hakim. Benim hasretini çektiğim şey maddiyatın çok ötesinde bu ülkeye dair. Bir gün ekonomi düzelse dahi kalkınmış bir ülke olamayacağız. İnsanın kıymetinin rakamlarla ölçüldüğü bir ülkenin kalkınması tam olarak neresiyle olur bilemiyorum. Gitsem gidemem, kalsam kalamam, sevsem sevemem.... dırım dırım.... Çeliğin efsanevi şarkısıyla yazımı sonlandırken 2022 tc simülasyonunu da ölmeden tamamlayan tüm kardeşlerime sevgilerimi iletiyorum 

    29 aralık 2022 00:10

    67. Çoğunluk mevcut ekonomik koşullar sebebiyle yaşamaktansa sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Gerçekten yaşıyorum diyebilen kesim şanslı bir azınlık.

    26 aralık 2022 00:52

    66. tam olarak yaşamak denemez, hayatta kalmaya çalışıyoruz bir şekilde

    23 aralık 2022 15:26


    65. zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu ülke diyebiliriz. parası olan için güzel ülke. siz bir de 10 gün sonra görün yeni yıl zamcıkları ile yaşamayı.

    20 aralık 2022 15:43

    64. Y kuşağındaysan, özellikle de 86-87 ve sonrasında doğan Y kuşağı mensuplarındansan; onca başarına, onca eğitimine, sahip olduğunu sandığın onca fırsata rağmen hayatının komple kaydığı gerçeğiyle sürekli yüzleşmek zorunda kalmaktır türkiye'de yaşamak artık.

    umudunun çalındığını fark edersin bir gün yılbaşı temalarına bakar ve yıllardır yeni yıl için hiçbir umut hissetmediğini idrak ederken. neşenin çalındığını da fark edersin; her şeye müthiş bir sinizm ile yaklaştığını, uzun süredir katıla katıla gülüp eğlenmediğini, hafif hissetmediğini anladığında ansızın.

    hayallerinin ve ihtimallerinin çalındığını öyle ansızın fark etmezsin ama; onu böyle kanırta kanırta, söke söke senden aldıklarını her an, her gün acıyla hissedersin çünkü. yaşam standartların eriyip gitmiştir gözünün önünde. daha alt tarafı 5 sene önce mümkün gördüklerinle şimdi mümkün olabileceklerin arasındaki devasa uçurumda düşersin ne zaman yere çarpacağını bilmemenin dehşetiyle. o düşüşte canını kurtaracak hayal, umut, inşallah-maşallah gibi bir paraşütün de kalmadı artık, hayatın kaydı, bilirsin. her şey değişse bile, her şey çok güzel olana kadar senin ömrün bitecek, bunu bütün ağırlığıyla anlarsın artık. senden 10 sene önce doğanlar düzenini kurdu, çocuklarını büyüttüler, gezip tozdular, hayatlarını doya doya yaşadılar, güvenceleri de var; öylelikle beleş beleş konuşabiliyorlar enseyi karartmayın filan diye. senden15 sene sonra doğanlar için de hala biraz umut var, ömürleri ve ihtimalleri bitmeden güzel bir şey görebilirler belki. ama senin neslini harcadılar matmazel, geçmiş olsun.

    yetişkin aklınla hayalini kurup planını yaptığın her şeyin aniden imkansızlaşması suratına uçak hızı ve ağırlığıyla çarpar her gün, artık asla iyileşmeyen bir yara olur devamlı birinin kabuğunu yolup kanattığı. şimdi anlarsın; senden 10-15 yıl evvel doğanlar 50 yaşına gelmeden emekli olacak ama vasıfsızca işgal ettikleri koltuklarını bırakmadan, senin 3 katın paraya "çalışmaya" ve seni "yönetmeye" devam edecekler, sen de onların keyifleri yetip de işten ellerini çektikleri ana kadar, yıllarca, on yıllarca aynı konumda yükselmeden sıkışıp kalarak aynı anlamsız işleri yapıp aynı yetersiz parayı kazanmaya devam edeceksin. ve hiçbir şey alamayacaksın paranla. hiçbir yere gidemeyeceksin. kendi sahip olduğun standartları bile sürdüremeyeceksin, o yüzden bırak çocuk yapıp ona daha iyi bir yaşam sunma hikayesini falan. ölene kadar faturalarını ve senden önceki sorumsuz, rezil neslin borçlarını ödemek için anlamsızca çalışacak ve sonra da anlamsızca öleceksin işte; bunu artık kabullenirsin. ya da en azından kabullenmeyi denersin; artık hangi antidepresanla, hangi terapiyle, hangi öfke patlaması ve hangi ağlama kriziyle, kaç yıl sonra gelir kabulleniş onu bilemem.

    onca emek verdiğin, sadece sen mi, ailenin de sen okuyasın diye onca emek verdiği mesleğin şakaya dönüşür ülkede. ister ekonomist ol, ister hukukçu, ister gazeteci, ister yazar, ister sanatçı, ister doktor, ister diplomat, mühendis, akademisyen, ve hatta siyasetçi bile ol istersen, ne fayda! içi boşaltılmayan, itibarı ayaklar altına alınmayan, on paralık edilmeyen hangi meslek kaldı ki ülkede? işini düzgün yapmayan, başkasının emeğini sömürmeye odaklı, beceriksiz ya da boşvermiş insanların çöplüğü artık burası. pırlanta gibi yetişmiştin, ama üzgünüm artık hiçbir anlamın yok. bir sürü çöpün arasında bir pırlantanın kıymeti var mı ki? çöplükte kimsenin pırlantaya ihtiyacı yok. çöplükteki diğer her şey gibi, pırlanta da sadece bir çöp orada neticede.

    ülke insanına yabancılaşırsın, kendi milletine... kendine bile yabancılaşmışken millete yabancı hissetmişsin çok mu? nasıl sevilir bu insanlar, nasıl anlaşılır, nasıl anlatılır, nasıl kurtarılır ve nasıl bir olunur?.. var mı cevabı? artık bazen insan gibi bile görünmezler ki gözüne; bırak hemşehriyi, vatandaşı, milleti. hiçbir aidiyet hissetmediğin, hiçbir empati kuramadığın, hiçbir şekilde güvenemediğin ve zerre kadar saygı duyamadığın bir güruhtur artık çevrendeki.

    insanını geç, toprağın bile yabancıdır ki artık. yoldular, yaktılar, kazdılar, ezdiler, talan ettiler, öldürdüler ve sattılar taşını, toprağını, denizini, hayvanını, ağacını, suyunu. tanıdığın, bildiğin, sevdiğin, kendi çapında korumaya çalıştığın her şey yok edildi, ya da edilmesinin planı yapıldı çoktan.

    ülke var ama bildiğin ülken değil. ne toprağı yerinde kalmış, ne nehri, ne ağacı, ne de kurdu kuşu.

    millet var ama bildiğin milletin değil. sevgisiz, merhametsiz, hoşgörüsüz, bilgisiz, kültürsüz, ümitsiz ve düşman, her şeye alabildiğine düşman; kin, kibir ve nefret dolu, kör bir kalabalık. millet diye benimsemek mümkün mü bu acayip, her şeye karşı şuursuzca besledikleri nefretlerini asla hiçbir koşulda esirgemeyen yabancıları? ortada hala milliyetiyle övünenler var bir de, ciddi ciddi bu milletle övünüyorlar, ya sabır...

    bir de sen varsın işte, ama sen de bildiğin sen değilsin. neşen yok, umudun yok, hayalin yok, iyi ihtimallerin yok. kıymetin de yok.

    bu dopdolu ülkenin koskoca boşluğunda "varsın" sadece, kaldı ki o bile kimi zaman şüpheli.

    yaşıyorsun denebilir mi buna?

    sahi, türkiye'de yaşayabilen kaldı mı, yaşamanın gerçek anlamıyla?

    19 aralık 2022 02:41

    63. hayatta kalma mücadelesi vermektir

    13 aralık 2022 13:24

    62. -Sen benim kim olduğumu biliyor musun? 

    9 aralık 2022 07:33


    61. Gunden gune artan kurlardan ve market fiyatlarindan ötürü zorlasan eylem

    Eskiden markette hic dusunmeden sepete atarken ilk defa dusunur oldum. Ev almak araba almak telefon almak cok daha zor . Kirtasiye urunleri pahali. Ustte yazildigi gibi hobi urunleri cok pahali.

    Buna ragmen maaslarin artmadigi bir ulke

    19 eylül 2020 15:58

    60. Ben bugün hobilerime bütçe ayırmalı mıyım ayırmamalıyım onu tartışıyorum kendimle. Hobilerim için para harcamak istiyorum ama sonra o paraya ihtiyacım olabilir harcamayayım diye kendimi vazgeçiriyorum. Çünkü öyle bir belirsizlik içerisindeyiz ki önümüzü göremiyoruz. Geleceğimizi değil artık bugünümüzü garanti altına almak için uğraşıyoruz. Ben yaşamaya çalışırken endişe duymak istemiyorum. Maslow piramidine göre biz daha 1.basamaktaki fiziksel gereksinimleri bile tamamlayamıyoruz gelişme düzeyimizi nasıl bir üst basamağa taşıyacağız?

    19 eylül 2020 12:18

    59. Az önce ömür dediğin programında bir teyze babasının savaş zamanını anlatıyordu. Az bir parça hamur verirlermiş onu yerlermiş. Sonra aç kalınca deri ayakkabılarını yiyecek duruma gelmişler yokluktan. Bugün ki türkiye' nın durumu bu olmamalı, kolay kazanilmadigini yeniden hatırladım. Vazgeçmek icin çok sebep var biliyorum (gizlinot: Buraya uzun bir liste yapabilirim)ama sebepler kurtuluş savaşında da çoktu.

    Eksi sözlükte geçen gün 'kendini yaşadığın topluma ait hissetmemek' adlı bir başlıkta o kadar olumsuz yorum okudum ki çoğu da haklı. Zaten türkiye' de ki gençlerin %76 yurtdışına gitmeyi planlıyormuş. Bu genç kitle yurt dışına giderse geriye kalan dinazorlar ne yapabilir diye düşünüyorum.

    5 eylül 2020 22:08