yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    • girdiler (23)
    • medya (0)

    23. dil okulunda eğitim görüyorum,hergün her milletten insanla tanışırken fransız iki kızla arkadaş oldum.sohbet ederken sen istanbulun avrupa yakasında mı yoksa asya yakasında mı yaşıyorsun dediler.asya dediğimde ise şok içinde,ama sen hiç asya tarafında yaşıyormuş gibi gözükmüyorsun dediler ve aniden uzaklaştılar benden,tüm o samimiyetleri yok oldu. ne sandıklarını hala çözemedim

    27 temmuz 2019 13:48

    22. paris'te sacre cour ( böyle yazılıyordur umarım ) basilikası'na gittik ve önündeki çimenlik alanda gençler oturuyor sohbet muhabbet ediyor herkes , bazıları romantik piknik yapıyor tabi ki. neyse ,oturduk içtik yedik derken inanılmaz çişimiz geldi ama dayanamıyoruz artık . aşağıda da daha turistik bir bölge var hediyelik eşya dondurma falan satıyorlar inelim oraya bir şeyler buluruz diye. bir kafe gördük , garsona rica ettik tuvaleti kullanabilir miyiz diye , 50 cent per each , dedi. bir arkadaşımızın da ingilizcesi kötü olduğu için türkçe'ye çevirip söyledik , gözü kararttık 5 euro olsa da girecektik neredeyse. adam türkçe konuştuğumuzu duyunca türk müsünüz aaa size beleş dedi, yalnız adam laz şivesi ile konuşuyordu . rizelilermiş ailesinden türkçe öğrenince işte .

    27 temmuz 2019 13:24

    21. pariste ufak bir restorana gitmiştik. o zamanlar annem kırmızı uzun marlboro içiyordu, tam bir kamyoncu sigarasıdır ve kendisi de gerçek bir kamyoncu edasıyla paketi masanın üstüne koymuştu. bir süre sonra bir adam geldi yanımıza abla dedi türk müsünüz? evet dedik, adam meğerse restoranın sahibiymiş, bana bir tane sigara verirseniz size demli türk çayı ikram edeyim, türkiyeden gelen sigaralar başka oluyor, burada bulamıyoruz dedi. dünyanın en saçma takasıydı ama parisin göt kesen soğuğunda demli çay efsane gelmişti, paketi bıraktık amcaya.

    13 haziran 2019 16:14


    20. viyana’da figlmüller’de tek başıma oturuyorken yan masama türk bir aile gelmişti. türkiye’den gelmiş turistler oldukları anlaşılıyordu. yanlarında dünyanın en huysuz ve saygısız ergen irisi vardı ve masaya oturdukları ilk andan hesabı ödeyip gidene kadar sürekli annesini yüksek bir sesle tersledi ve aşağıladı. kadıncağız sürekli alttan alıp söylediği her şeye (menüde yazan ve ne olduğunu bilmedikleri yemeklere dair tahmin ürettiğinde bile) sinirlenen oğlunu sakinleştirmeye çalıştı, bu sırada baba olacak sığır da asla çocuğunun terbiyesizliklerini ya da çevreye verebileceği rahatsızlıkları bir kez olsun uyarmadı ki kadının neden oğlunu bu kadar tolere ettiğini de bir dereceye kadar açıklıyor sanırım; adam da muhtemelen kadını aynı şekilde tersleyip aşağılıyordur diye düşünüyorum. baba oğulun bu kadını sistematik şekilde azarlamaları ve kadının bunu içselleştirip, kendisini hatalı görmesi inanılmaz canımı sıkmıştı, istemsizce kendilerine onların da farkedebilecekleri şekilde ters ters bakmaktan kendimi alıkoyamamıştım (farketmeleri pek bir şey değiştirmedi ama). viyana gibi türk nüfusu yüksek olan bir yerde kendilerine dik dik bakan siyah saçlı birinin türkçe anlamasına ihtimal vermemelerini ya da bunu umursamamalarını da bu tatsız aile dinamiğine eklersek, iq skorları iki basamağı geçmeyen ve aşırı saygısız bir baba oğulla karşı karşıya olduğumu görebildiğim ve o anda bir de tek başıma olduğum için ne kadar öfkelensem de tek kelime söyleyemedim çünkü verecekleri tepkinin şiddetini kestiremedim. ancak gerçekten masada oldukları süre, çevre masalar için de kabus gibiydi; üstelik buna tanık olmak için türkçe anlamalarına gerek bile yoktu.

    13 haziran 2019 02:21

    19. barselona metrosunda bir adamın bir başkasının cebinden telefonunu almaya çalışırken insanlar tarafından ifşa edilmesi ve hırsızın hiç çekinmeksizin az önce gasp etmeye çalıştığı insanla yüz yüze bakarak destinasyonuna varana kadar yolcuğuna devam etmesi

    13 haziran 2019 00:39

    18.  olay yeri: viyana

    efendim 3 sene önce  turist olarak gittiğim vıyana’nın en turistik noktalarından bırınde elımde dondurmam yuruyordum.

    sonra  önümde turkce konusuldugunu duyup kulak kesildim. onlarında turist oldugunu ve aslında sadece ıkı farklı grubun yolda karsilastigini anladim. Sadece yurt dışında karsılasılan her turkle konusma rutınını gerceklestıriyorlardi.

    muhabbete ıster ıstemez dahıl olmam ise şu şekilde gerceklesti:

    gruptan bir kiz: burada ne kadar çok türk var. dün pragtaydık, kalabalık bır yerde ’turkce bılen var mı’ dıye bagırdım hemen ‘var ablaa’ dedı bırısı!

    o sırada yanlarından gecmekte olan ben:

    ‘burada da var abla!’ 

    12 haziran 2019 22:35

    17. üstteki süslüyle benzer bir olay yaşadım.

    Almanya'da metro ile seyahat ederken Türkçe konuşuyorduk. Yaşlı bir alman kadın da karşımızda oturuyordu. Dikkatle bize baktığını hissettik, sonra "hangi dili konuştuğunuzu anlamaya çalışıyorum" dedi gülerek. (arkadaşım almanca biliyor)

    "türkçe" dedi arkadaşım.

    "neden kapalı değilsiniz" falan diye sordu.

    Gerçekten türkiye'den haberi olmayan yabancı vatandaşların tepkisi garip oluyor biraz.

    12 haziran 2019 14:48


    16. Suriye’ye gittim ben bi tek. Gittiğim tek ülkenin orası olması bile benim açımdan ayrıca komik ama o zamanlar güzeldi tabi, 2011’de.. orda komiğime giden de sabah 6 da kahve içmeye uyandırmışlardı mırra gibi kopkoyu apacı bişey. 

    12 haziran 2019 13:56

    15. paris'te bir saatçide aradığım saatı buldum ama rengi tutmuyor. bordosu var mı diye soruyorum kadın ısrarla anlamıyor hangi renk olduğunu. internetim olmadığından fransızca çeviri uygulamasını da kullanamadım. burgundy diyorum, blood colour diyorum, her türlü tasfiri yaptım ama yok. en son kapıdan çıkarken "haa bordo mu kız" dedi...

    2 haziran 2018 12:12

    14. Bu komik veya garip kategorisinden çok gerçekten utanç verici ve hayal kırıklığı içeren bir girdi olacak, baştan belirtmek istedim. Hollanda’nın Lisse denilen bölgesinde Keukenhof adında devasa bir çiçek bahçesi var. Nisan başından mayıs ortasına dek sınırlı bir süre açık kalan bir yer burası.Bahçe dediğime bakmayın öyle bir yer ki 3 saatte falan ancak bitirilebiliyor. İçerisinde şelalerin, tür tür çiçeklerin, ağaçların olduğu müthiş bir yer.  Yemek yeme ve dinlenme alanları da elbette mevcut. Çok uzattım konuya geçiyorum. Biz yakın arkadaşımla Burada dolanırken birbirimize şey diyorduk “burası türklerin olsa kesin köşe başı mangalcı dolardı” sonra nadir bulunan çiçeğin dibine örtü serip piknik yapan bir kadınla çocuğunu gördük. Hollanda’lılar insanlarına güvendiklerinden müzelerde bile tek tük güvenlik barındıran insanlar olduğu için belli ki henüz güvenliğe yakalanmamış bu ablamız bayağı yayılmış florya sahildeymiş gibi güzelim yerdeki çiçeklere değe değe çocuğunu besliyordu. Tam ağzımı açıp bir şey demeye hazırlanıyordum ki kadın bayağı türk çıktı arkadaşlar. Türk.

    Gerçekten o an o kadar utandım ki. İnsanımızın bu kadar görgüsüz ve düşüncesiz, kıtanın diğer ucunda bile ona duyulan saygıyı suistimal etmesinden, doğaya saygı duymayışından utandım. Ya yeri orası mı? Bak ileride senin gibileri düşünerek çimen alan ayırmışlar zaten. Niye yılda toplasan 1 ay bile etmeyen süre zarfında açan çiçeklere zarar veriyorsun sen? Ben bir şey diyemedim keukenhof’ta piknik yapan türk abla ama umarım güvenlik seni gördüğünde flaman sertliğiyle azarlamıştır.

    2 haziran 2018 01:47 2 haziran 2018 01:49