yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (26)
    • medya (2)

    26. Tatile gittiğim zaman çevreyi gözlemlemeyi seviyorum. Özellikle de çocuklu aileleri izlemeyi. (gizlinot: Sapık değilim yanlış anlaşılmasın )Türklerin ve Türk olmayanların çocuk büyütme tarzlarında farklılıklar tatil yerlerinde çok güzel ortaya çıkıyor. 5 çocuklu rus bir aile var. Sadece bir çocuk çok küçük 1-2 yaşlarında, diğerleri 4-12 yaş aralığında çocuklar. Kahvaltı zamanı anne sadece 2 yaşında olan çocukla ilgileniyor, yemeğini yediriyor, gerekirse kucağına alıyor. O çocuk dışındaki tüm çocuklar kahvaltılarını kendileri alıyorlar, Kendi kendilerine yiyorlar, içiyorlar. Bu sırada annenin fiziksel bir müdahalesi yok. Zorla yedirme vs gibi. sonra çocuklar kahvaltılarını bitirdiler. Havuza gittiler. Kardeşler birbirlerine güneş kremi sürdü, kolluklarını taktılar ve havuza girdiler. Anne sadece gerçekten bakıma muhtaç kendi kendine yetemeyecek olan bebekle ilgileniyordu bu sırada. (gizlinot: Diğerleri de elbette kendine yetemez onlar da çocuk ama bir bebek gibi değiller elbette, kastettiğim o. ) bu olay bir kere şahit olduğum bir olay değil. Nerdeyse her tatile gidişimde bu ya da benzeri bir olayla karşılaşıyorum. Hani bu aileye özel değil. Yan masada da Türk bir aile vardı, o ailenin de yine 4-5 yaşlarında bir çocukları vardı ve anne elinde çatal, çocuğa zorla yemek yedirmeye çalışıyordu. Çocuk da masanın üzerinde duran telefondan bir şeyler izliyordu. Bugün öğleden sonra da taş çatlasın 4 yaşında yine bir rus kız ve annesi pankek almaya geldiler. Annesi önde kız arkada ikisinin de elinde pankek tabakları pıtı pıtı yürüyerek önümüzden geçtiler. O anne Türk olsa olacak senaryoyu anlatıyorum: ya kızın tabağı taşımasına izin verecek, tabak yere düşerse de azar silsilesi başlayacaktı ya da taşımasına izin vermeyip kız da pankek de kucakta gideceklerdi. Muhtemelen ikinci senaryo olurdu çünkü Türklerde çocuk beceremez, yapamaz, düşürür diye bir düşünce var. Kısacası kendi milletimi gömmek için söylemiyorum bunu ama Türkler çocuklarını şımarık ve beceriksiz yetiştiriyor. Çocukların robot gibi olmalarını istiyorlar. Ağlama deyince sussun, dokunma deyince dokunmasın, yürü deyince yürüsün istiyorlar. Türk milletinin çocuklara olan tahammülü çok düşük. Onlara özgür bir alan tanımıyorlar. Sürekli kontrol altında olmalarını istiyorlar. Bu da o çocuklar büyüyünce onlara özgüven düşüklüğü olarak dönüyor. Çünkü daha çocukken birilerinin kontrolü altında olmayı kanıksamış.

    1 temmuz 2021 18:28 1 temmuz 2021 18:29

    25. çelişik bir durum.

    çocuk büyütmek değil de, insan yetiştirebilecek kadar yeterli miyim diye soracak olgunluğa eriştiğinde verdiğin cevap evet olduğu an, bu özgüven kibre dönüşüp insanı en iyi ben bilirimci bir ebeveyn modeline çevirip çokça kusur işletebiliyor. çocuğun özgür iradesine karışmak ve baskı yaratmaya sebep oluyor.

    bu soru yerine çocuğumla birlikte büyürümcü tayfa var, o zaten felaket. ikisi de büyümüyor genelde.

    şu aşaması bile beynimi yakıyor düşünmekten.

    23 temmuz 2019 23:12 23 temmuz 2019 23:15

    24. Kuzenime sordum çocuk büyütmek nasıl birşey diye. Dedi ki gerçekten güzel, çok başka bir duygu ama bir arkadaşım diyor ki "o olmadan önce eksiktim, tamamlandim." Yoo valla hiç de eksik değildim. Gezerdim, tozardım, kendime alışveriş yapardim, istediğim zaman uyur uyanırdım. Ama ben o kadar hazır hissettim ve isteyerek doğurdum ki eksiğimi tamamlamadım kendime bir omurluk bir yoldaş edindim ve hayatima bir fidan diktim.

    O kadar doğru ki. O bir çocuğun zorluklarını bilerek doğurdu, onu hayatına uyumlayarak geziyor, yaşıyor.

    Bence de çocuk bir fidan. fırtına da görecek, yağmurda da ıslanacak, güneşten de kavrulacak, biz sadece başlangıçta fidana bağladıkları çubuk gibi destek olacağız ama bir süre sonra buna ihtiyacı olmayacak. Bunun bilinciyle bağımlı değil bağlı aile olmak lazım.

    23 temmuz 2019 18:45


    23. Bana şu an dünyanın en zor, en sorumluluk ve en emek isteyen işi gibi geliyor. Onu temiz beslemek, en azından ilk 36 aya kadar tv izletmemek, teknolojiden uzak tutmak, ağırlıklı olarak annenin ilgilenmesi, bol bol kitap okumak, oyun oynamak, temas etmek, gelişimini ve ihtiyaçlarını takip etmek, sağlıklı sınır koyabilmek o hassas denge bana başlıbaşına bir iş gibi geliyor. Çok yoruluyor, nasıl akşam olduğunu bile anlamıyorum. Bunun daha rutin takipleri, diş çıkarması, hastalıkları, okul seçmesi, kişilik özellikleri ve ilgi alanlarına göre gerekli hobilere yönlendirmesi var. Ben yine yol tutuşumun iyi olduğunu düşünüyorum, gerektiğinde danışmanlık alıyor bir uzman eşliğinde check ediyorum durumu, bir yandan kişisel terapi desteği de alıyorum. Keşke devlet politikaları izin verse en azından aileler ayda bir ücretsiz olarak bir psikolog ile görüşse, gerekli eğitimler düzenlense ve katılım zorunlu olsa  her şey çok daha farklı olur diye düşünüyorum. 

    23 temmuz 2019 01:50

    22. Bu işi beceremediğimizi düşünüyorum özellikle zamane annelerimizin.

    Çocuklarla çalışıyorum işim gereği. Birkaç ülke görme şansım da oldu. Şu yorumu yapabilirim bu konuyla ilgili;

    Yurtdışındaki gördüğüm ülkelerdeki çocuklar o kadar sessizlerki Şımarık şımarık bağıranı ağlayanı sızlayanı hiç görmedim. ülkeye geri döndüğümde en çok bunu farkediyorum. Biz çocukları övgüvenli yetiştirelim derken şımarık yetiştiriyoruz. 

    Bizim ülkedeki anne ve babalar çocuklarıyla birlilte bir hayat yaşamıyorlar çocukları için yaşıyorlar.

    22 temmuz 2019 16:35

    21. Bu başlığı görünce yazmak istedim bir akrabam var, cocuğunu cam fanusta yetiştiyor bildiğiniz. Bizim eve geldiğinde cocuk birşeye dokunmadan önce baba bu bana alerji yapar mı zarar verir mi diye soruyor, dal gibi ve çıt kırıldım afadersiniz biraz tırsak. Sinek ısırmış cocuğu vebalı gibi incelemeye aldı babası, bu cocuğun başkalarıyla oynaması sosyalleşmesi lazım, bu kadar aileye bağımlı bir çocuk görmedim ben öncesinde ellerinde su şisesiyle geziyorlardı bizim eve geldiklerinde bizde hazır su içmesek belki anlarım ama markası bile önemliymiş suyun ki öyle kalitesiz bir markada kullanıyor değiliz. Benden daha iyi bilen burda doktorlar vardır ama cocuklarında mikroplar tanışıp onlara bağışıklık kazanması gerekir bu gerek park olsun yada başka cocuklarla etkileşimi olsun, biz eskiden toprakla oynardık cocuk oyun oynamak bilmiyor, düşer diye koşmasına bile izin vermiyorlar cocuğun. Benim kardeşimle aralarında fazla bir yaş farkı yok kardeşim kolunu mu çatlatmadı dudağını mı yardırmadı cok hereketli yapabileceğimiz birşey yoktu şuan maşallah çok sağlıklı, güçlü kuvvetli, cocuklara biraz alan tanınması gerektiği düşünüyorum ne tamamen özgürlük alanı tanıyacaksın ne de akrabam gibi cam fanusta yaşatacaksın cocuğu.

    22 temmuz 2019 04:23

    20. Çocuk yetiştirmekten ayrı bir kavram. eğitimsiz insanların yaptığı gibi doğurup doğurup sokağa salsan da büyür o çocuk. Doğurup kendin bakmasan da, annene, teyzeye, bakıcıya, kreşe gönderip günün 24 saatinin 16'sını onlarla geçirse de büyür. Eline telefonu verip, televizyonun başına oturtup hiç ilgilenmesen de, birlikte oyun oynayıp, kaliteli zaman geçirip, çocuğu kendin eğitmesen de büyür. Bu açıdan hiç zor değil çocuk büyütmek. Beslensin, uyusun yeter, jet gibi büyür. Zaman geçer, göz açıp kapayıncaya kadar büyür çocuklar. Ama çocuk yetiştirmek, çok az ebeveyne nasip bir şey bence.

    22 temmuz 2019 01:28 18 eylül 2019 06:11


    19. Ben herkes gibi uzun uzun yazmak istiyorum aşırı doluyum bu konuda. Bazen de "çocuğun olunca seni de görürüz" lerden korkuyorum. Evet belki iyi bir ebeveyn olamam ben de ama çevreme bakarak demek istediklerim var.

    Çocuklarınız yarış atı değil, zeka dediğimiz şey sadece sayısal, sözel de değil bırakın yakasını ki istediği yaşamı kendi seçebilsin tabi ki yönlendirin ama hayatına müdahale etmeyin onlar da birer birey

    Çocuğunuzu kışkırtmayın (gizlinot: Babbannesini sevmiyor musun? İyi kötü yorum yapma o zaman) belli yaş dönemlerinde anne babası dünyada tek doğru gibi gördüğü için etkilenerek büyüyor bırak seni şikayet eden, dırdırcı değil de hakkını arayabilen saygılı, sevgili bilsin

    Çocukların anneye ne kadar ihtiyacı varsa babasına da öyle, gitgide azalıyor tabi ama hala varolan düşünce baba sadece banka değildir..

    Çocuğunuzun iletişim veya gelişim problemini hissederseniz ikinci çocukta aceleci olmayın. En fazla çocuğu olana ödül yok.

    Çocuğu yaptıysanız bakmak zorundasınız, yapmadan önce iki değil 100 kez düşünün. Ebeveynleri olarak aktarabileceğiniz şeyler var mı? Maddi olarak sıkıntı çekmeyecek durumda mısınız?

    Çocuk olsun da kısmetiyle gelir zaten diye sonunu bilmeden yola çıkmayın, ya gelmezse.. Çocuğun ne suçu var?

    sürekli başkaları varken pohpohlayıp ya da yerin dibine geçirip durmayın.

    Çocuğunuza maddi manevi sıkıntıları hissettirirken 50 kere düşünün. Yaşı, psikolojisi uygun mu diye

    21 temmuz 2019 23:21

    18. yeni nesil ev hanımlarının  öğleden önce ve sonra kadın kuşağı programları ile cep telefonu-tablet arasındaki eylemidir,çıkan sonucun kalitesinden çok fazla bir şey beklememek gerekir.

    Edit: bu girdimde asla cinsiyetçi bir zihniyet gütmedim,ev hanımları çocukla en fazla vakti geçiren kesimdir ve çocuk büyütmeye en fazla etkisi olan kesimdir.Çocuğun eğitimi tabiki anne-baba arasında eşittir,fakat eşlerden birinin çalışmadığı durumda sorumluluğun büyük bir bölümü diğer taraftadır.Bunu en iyi şekilde yerine getirmek de o ebeveynin sorumluluğudur,girdimde Bahsi geçen örnekten de toplumda çok sayıda vardır,asla cinsiyetçilik değildir,bunu yapan baba da olsa aynı şey onun için de geçerlidir.

    24 mayıs 2019 13:38 24 mayıs 2019 13:58

    17. çok zor değildir. belki çevrenizde yoktur, ama ben çok gördüm; atıyorlar çocuğu bir köşeye, büyüyüp gidiyor. asıl zorluk ''iyi çocuk yetiştirmek''te.

    psikolojisi, eğitimi, özgüveni, kişiliği minimum hasara maruz kalmış, sevgi dolu birey yetiştirmek çok zor.

    keşke önüne en güzel besinler, etrafına en iyi öğretmenler koyulduğu zaman her şey tıkırında işlese. ama öyle olmuyor.

    sosyal medya çok önemli. çocuğun arkadaşları- ortamı çok önemli. fakat en önemlisi aile. kendine ve baskalarına saygılı, emeğe saygılı, faşizmle alakası olmayan insanların çocukları zaten düzgün oluyor. varsın 2 ceviz eksik yesin.

    ben birine ''amele'', ''kürt'', ''ermeni'', ''karı gibisin'', top'' diye hakaret eden çok 'insan' tanıdım. karşıdakiyle tartışırken onun fiziksel özelliklerini aşağılayan çok insan tanıdım.-ki sözlükte bile mevcut böyleleri maalesef.-

    bunların çoğunu da üniversiteye kadar etrafımda bulunan insanlar yapıyordu.

    evde ne konuşulursa çocuk ondan feyz alır, anne-babasını taklit eder.

    ben lisede bir özel okulda okuyordum. ilk ve orta öğretim kısmı da mevcuttu, aynı serviste gider gelirdik. iki kız kardeş vardı serviste, gerçekten hayatımda o kadar terbiyesiz, o kadar bencil, o kadar şımarık çocuklar görmedim.

    sen 8 yaşındasın çocuk, ''ben servis koltuguna başımı dayamak istemiyorum, bizden sonra işçiler biniyormuş bu servise'' demek nedir? benim babam işçiydi, yanımdaki çocuğun babası işçiydi. dönüp de ağzınının payını vermedik.

    kendinden küçük bir kız çocuğuyla kavga ederken ''senin annen tek kaş sude'' demişti. sude'nin annesinin kaşları tek filan da değildi halbuki. tek olsa ne olur?

    ''bu çocuk bunları nerden-nasıl öğreniyor?'' diye düşündüm. sonra anne-babasını gördüm. her şey oturdu o an. bakışları bile o kadar rahatsız ediciydi ki. hostese- şoföre bakarken göz teması kurmaya imtina eden, burnu kaf dagında insancıklardı.

    hayatım boyunca bir insanı sosyal sınıfından dolayı aşağılayamam ben. çocukken hele, milletin kaşı dikkatimi bile çekmiyordu ki tek mi çift mi diye dalga geçeyim. iş ailede bitiyor. mükemmel bir çocuk değildim ancak onlardan iyi olduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

    suriyeli çocuğu görüp ''anne evde kullanmadığım çok oyuncak var, birazını ona verelim'' diyen çocuğu da gördüm; '' kürtsen senle konusmam, siz bizi öldürüyorsunuz'' diyeni de gördüm. ikisi de daha 10 yasında bile yoktular. farka bakar mısınız?

    ırkçı, erkek egemen, emeğe saygısı ve başkalarına hoşgörüsü olmayan, yobaz insanların çocukları da çoğunlukla kendileri gibi oluyor. çoğunlukla diyorum çünkü bunun tersini de gördüm, kendi çabasıyla ailesinin gerçek yüzünü görmüş ve kendilerini onlardan kurtarabilmiş insanları inanılmaz takdir ediyorum.

    çocuğun ezilene, emekçiye, farklı ırktan-dinden birine saygı duyması için illa o gruba mensup olması gerekmemeli. aile çocuğa nefreti değil mümkün oldugunca hosgoru ile yasamayı öğretebilmeli.

    ben küçükken çocuklara kıyanlar, insan öldürenler, insana zarar verenleri sevmemeyi öğrendim sadece. ne bir inanç grubundan, ne ırktan, ne de sosyal sınıftan nefret etmedim. neden edeyim?

    emekçiden tiksinmek.

    başı açıktan nefret etmek.

    başı kapalıdan nefret etmek.

    türk'ten, kürt'ten, arap'tan, ermeni'den, rus'tan,................ nefret etmek.

    alevi'den, sunni'den, hristiyan'dan, musevi'den..................nefret etmek.

    eşcinselden tiksinmek, nefret etmek.

    kişi bunlardan birine bile sahipse gidip tedavi olmalı. bunlardan arınmış bir toplumda zaten çocuklar iyi yetişir. süt, ceviz, d vitamini, et, balık, bakliyat vs... kolay şeyler bunlar.

    30 ekim 2016 17:51