1. çalışma isteğinde olan, fakat aradığı halde iş sahibi olamayan kadınların oluşturduğu işsizliktir.
dünya bankası verilerine göre türkiye'de 2000 yılında kadın işsizliği %6,1, 2014 yılında ise %10,7. erkek işsizliği 2000 yılında %6,7 iken, 2014 yılında %8,6.
tabii ki kadın işsizliğinin artmasında kadınların iş gücüne katılım oranının artmasının da etkisi var. fakat zaten iş gücüne katılım oranında çok büyük değişiklik olmadığı için, etki sınırlı seviyede.
kadınların iş gücüne katılım oranı 2000 yılında %27,7, 2014 yılında %30,5.
erkeklerin iş gücüne katılım oranı 2000 yılında %73, 2014 yılında %71.
(2015 verileri henüz açıklanmadı)
gelelim zurnanın zırt dediği yere. türkiye ile aynı sekansta gösterilen rusya'da kadınların iş gücüne katılım oranı 2014 yılında %48,3, yine türkiye gibi "yükselen piyasa" olan brezilya'da %41,2. bu ülkelerde kadın işsizliği 2014 yılında rusya'da %4,8, brezilya'da -son dönemlerde ekonomileri berbat durumda olduğu halde- %8,7. gelişmiş ülkelerden de bir örnek verelim, almanya'da 2014 yılı kadınların iş gücüne katılım oranı %45,9, kadın işsizliği oranı %4,8.
yani karşılaştırdığınız zaman türkiye'de kadın işsizliğinin ve kadın istihdamının ne durumda olduğunu görebilirsiniz. kadınların son dönemlerde iş hayatına daha çok dahil olması elbette farkediliyor ama düşünün, toplam emek gücünün yalnızca %30,5'i kadın 2014 yılında. piyasadaki cinsiyetçi uygulamalar, özellikle kadınlara uygulanan mobbing gibi etkenler kadın işsizliğini artırıyor. erkeklerde kadınların iş hayatına dahil olmasını sindirememiş, azımsanmayacak bir kitle var. bırakın piyasadaki aktörleri, bu ülkede zamanın maliye bakanı olan mehmet şimşek'in "kadınlar iş aradığı için işszilik yüksek" diyerek algı yönetimi yapıp, işsizlik gibi tamamen devletin sorumluluğunda bir konuyu bile kadınlara yıktığını gördü bu gözler. hey yavrum hey.
iremoz