death note

15. misa misa'nın kıyafetleri bir harikadır. görsellere ekleyeceğim.

14. 3 gündür izliyorum. Spoiler falan yememek için yorumları okumadım. Şuan 30. Bölümdeyim çok az kaldı. Böyle sürükleyici, böyle beyin yaktıran akıl oyunlarıyla dolu bir anime izlememiştim. Polisiye, fantastik türde çok güzel bir anime. Değişiklik isterseniz başlayın bırakamayacaksınız garantisini veriyorum. Bitirdikten sonra editleyeceğim. 

13. çizgi roman serisi dizisinden de filminden de bir milyon kat daha iyidir. tavsiye edilir.

12. konusu, ölüm tanrısının ölüm defterini ( death note ) kaybetmesi ve bu defterin dünyada light adlı karakter tarafından bulunup kullanması ile başlayan anime. deftere kimin adı yazılırsa ölür, bu yüzden light dünyaya adalet getirdiğine inanarak defteri kullanır.

benim ısrarla başlayıp en fazla ikinci bölüme dek izleyebildiğim animedir aynı zamanda. çok iyi olduğunu biliyorum, konusunu da ilgi çekici buluyorum ama izleyemiyorum. kadın karakterlerin aşırı saf ve hatta salak çizilmesi ise kültürel bir konu.

japonya malumunuz bir doğu toplumu. patriarkiden beslenen, kökleri bunun içinden yeşermiş bir toplum. bu kadar iyi özellikleri olduğu halde ( disiplin, saygı, sağduyu ) madalyonun her zaman olduğu gibi burada da öteki yüzü var. batılılaşmanın etkisiyle meiji döneminden itibaren biraz bu çizgi kırılsa da hala erkek egemenlik kendini gösteriyor. ancak modernleşme ile beraber güçlü kadınlar daha fazla hayatta varlık gösterince buna tepki olarak da animelerdeki bu tür karakterlerle erkeklerin gönlü okşanmaya ve geleneklere selam çakılmaya çalışılıyor. genelde kadın rolleri iki temel türe ayrılmıştır animelerde. güçlü, dik başlı, kendi iradesine sahipler birinci grup, saf, şaşkın, yumuşak başlılar ikinci grup. tahmin ettiğiniz üzere birinci grup ya kötü karakter oluyor ya da eşcinsel. ikinci gruptakilerse ya iyi karakter oluyor ya da başrolün sevgilisi. aslında bu sadece animelere özgü değil. bizim kültürümüzdeki filmlerde de var bu ayrım.

tabii değişen dünyayla beraber kadın çeşitlemeleri arttı ama temelde olanlar bunlar. japon erkeği - ve dünya erkeklerinin yüzde doksan dokuzu- güçlü kadını pipilerine hakaret veya tehdit olarak görüyorlar. bu yüzden bu tarz fantazyalarda ya bu şekilde karakteri bastırıyorlar, ya tecavüze uğratıyorlar - tentacle rape fantezileri, ya da sürüsüne bereket harem çeşidi ile tek erkeğin peşinden kırk kadın koşturuyorlar.

11. animesini de izledim mangasını da okudum eskiden baya severdim. Ana karakteri seviyorum o yüzdendir muhtemelen bu sevgim. Ama bu şekilde kurgunun önemli olduğu tipteki bir eserde kurguda hataların olmasını affetmem o yüzden bir kere daha izlemedim. açılış şarkısı oldukça güzeldir (link: https://www.youtube.com/watch?v=zIWqmik75SI linki buraya bırakıyorum.)

netflix'in uyarlayacağını ilk duyduğumda çok heyecanlanmıştım. oyuncu seçimlerine baktım bir kere ana karakter kira nasıl da sırıtıyor. resimden belki iyi anlaşılmaz deyip bir iki video izledim ya o adam o saf duruşuyla nasıl kira rolü yapacak.(bu oyuncu seçimiyle iyice klişe amerika yapımına dönüştü kahretsin) bir kere kira narsist birisi ve örnek öğrenci rolü yapıyor günlük hayatta. ama burada salaş bir abimiz var, ne alaka yani bu kadar saptırılmamalı. tamam sonuçta uyarlama belki kurguyu biraz geliştirirsin ama ana karakteri bu kadar değiştirmezsin olmamış. izleyince bu düşüncelerim pekişecek biliyorum. olmamış.

l için yapılan oyuncu seçimi fena olmamış. sonuçta l sürekli iç mekanda takılan ve tatlı yiyen birisi , seçilen oyuncu zayıf birisi , konuşması da yavaş l karaterini oynayabilirmiş gibi geldi. ama ben olsam mr robottaki performansından dolayı rami maleki seçerdim <3

ryuk gerçekten iyi hatta açılış sahnesinde çok sıkıldım diye başladığını hayal edebiliyorum.

yine de meraktan izlerim kendimi biliyorum. :)

10. Hep ilk anime olarak bu izlenir özellikle 90'lılar arasında. Genel deneyimlerin aksine benim hiç sevmediğim ve yarım bıraktığım animedir. Lisedeyken animeyle biraz daha iyi tanışmama vesile olmuş fakat beğenmemem sonucunda beni az da olsa janradan uzaklaştırmıştır. Şimdi aradan yıllar geçti ve hala otaku gibi sabah akşam anime izliyorum orası ayrı bir mevzu.

(gizlinot: Anime seven qızzlar yazsın ;) )

9. şu zamana kadar izlediğim her türlü şeyin arasında beni en çok etkileyen felsefik eser.

bir anime ne kadar karanlık olablirse o kadar karanlık ve zekice bir kurguya sahip.

edit not: uykusuz ve hasta olduğumda kendimi direk özleştirdiğim karakter de emektar ryuk'tur.

8. Animesini izleyip bayılmıştım.ilk açılış ve bitiş müzikleri olan nightmare'den alumina ve the world şarkılarını hala dinlerim.iki dehanın çarpıştığı yapıtlara bayılıyorum zaten.üstüne l'in sempatikliği, tuhaf davranışları ve tatlı sevgisi tuz biber oldu.bir de ryuk adlı ölüm meleğini de unutmamak lazım.

7. çoğu anime izleyicisinin olduğu gibi benim de ilk anime-manga serimdir. yeri ayrıdır. bu seri gibi seri henüz gelmedi bence. o zaman fandomun iliğine kadar inmiş beyond birthday fangirli bile olmuştuk. yana yakıla sitelerden another case-los angeles bb murder cases bulmuş,çat pat ingilizceyle okumuştum.bir ay önce d&r'de rastladım türkçesine. daha yeni mi çevirdiniz ulan ayılar!

alıp tez vakit bir de türkçe okuyacağım.

bb-l fanfictionları var ve çok ,yalan değil...

6. okuduğum en güzel manga serisidir. ayrıca yeni kitabı çıkmıştır. bu sefer manga değil roman. kitap listemde beni bekliyor. (link: http://www.dr.com.tr/Kitap/Death-Note-Bir-Baska-Defter-Los-Angeles-BB-Cinayetleri/Takesi-Obata/Cizgi-Roman/urunno=0000000677939 yeni kitap)