yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    2. aydınlanma döneminde yapılan argümanlar kadınları kapsamadığı, roussea'u gibi yazarlar emile kitabında kadını erkekten aşağıda gördüğü için ilk kez 'vindication of rights of women' kitabı ile feminizmi sistematik bir şekilde ifade eden ingiliz yazar.

    kadınların erkeklere eşit öğrenme kapasitesine ve haklara sahip olduğunu savunmuş, annelerin ilk öğretmenler olduğunu belirterek kadın eğitiminin toplumun gelişimi için ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir.

    rönesans döneminde çizilen kadın portresinden çok fazla ileri gidemeyen erkek 'enlightenment' dönemi filozoflarını eleştirmiş.

    kızına doğum verirken ölmüş, bu arada kızı mary shelley ünlü frankenstein kitabının yazarı.

    edit: imla

    2 kasım 2018 17:39 2 kasım 2018 17:42

    1. İngiliz yazar ve çok önemli bir kadın hakları savunucusu. 1759 da doğmuş, 1797’de çok genç (gizlinot: 39) bir yaşta ölmüştür. Kendisi birçok esere sahiptir ama bunların en önemlisi ‘’Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’’dir(gizlinot: A Vindication of the Rights of Woman). Feminizm tarihinin ilk eserleri arasındadır. Bu eserinde kadınların eğitim almasının önemi üzerinde durmuştur. Kendisi Jean-Jacques Rousseau’dan etkilenmiş ve Rousseau’nun demokratik toplumunu genişletmek fikrini toplumsal cinsiyet eşitliğine dayamıştır.

    Zaten o zamanların kadınlarına göre bayağı sıra dışı bir hayat yaşamıştır. Dedesinden kalan mirasın sadece ağabeyine verilmesiyle ilk elden erkeklere olan özel muameleye şahit olmuştur. Babası, ileride ona miras olarak kalacak paranın iadesini talep eden, mary’nin annesini döven bir adamdır. On dokuz yaşında evi terk etmiş ve kendi başının çaresine bakmaya karar vermiştir ki bu o zamanlar için düşünülmez bir şeydir. Kadının görevi evde oturup uygun bir eş adayı beklemek, evlenmek, çocuk bakıp evde oturmaktır sonuçta. Kendine uygun olmadığını düşündüğü bir takım orta sınıf işlerde çalıştıktan sonra yazar olmaya karar vermiştir. Kendi başına Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Flemenkçe öğrenmiştir. Evli olan bir adamla ilişkiye başlamış, hatta adamın eşine üçünün beraber yaşaması gibi akıl almaz bir teklifte bulunmuştur. Bunun ardından bu ilişkisi bitmiştir. Kendi başına Fransa’ya gitmiş ve Fransız devrimine doğru ilerleyen olaylara şahit olmuştur. Edmund burk’in onu çok sinirlendiren bir yazısı üzerine ‘’Rights of Men’’ adlı yazısını kaleme alıp büyük üne kavuşmuştur. Bunun üzerine de ‘’Rights of men’’ ‘de ortaya koyduğu fikirlerini genişletip ‘’A Vindication of the Rights of Woman’’ adlı eserini yazmıştır. Fransız devrimi üzerine Fransız kızların, Fransız erkeklerle aynı eğitimi almalarını talep etmiştir.

    O zamanların kadınlarının yapmadığı şeyler serüvenine devam edip, tanışıp, aşık olduğu bir adamla evli olmadan cinsel ilişki yaşamıştır (gizlinot: O zamanların saygın İngiliz kadınlarına yakışmayan şeyler bunlar, toplum nezdinde) (gizlinot: (Wollstonecraft evliliğe karşıydı zaten), hamile kalıp bir de terk edilmiştir. Evlilik dışı çocuk doğurup, Devrimin içinde çocuğuyla yalnız kalmıştır. Bunun üzerine İngiltere’ye geri dönmüştür. İngiltere’de depresyonun doruklarında olmuştur. Birkaç yıl sonra başka bir adamla tanışmıştır. Evlilik kavramına inanmamasına rağmen, hamile olduğu için ve evlilik dışı dünyaya 2. Bir çocuk getirmemek adına, anarşist akımının babası William goodwin ile evlenmiştir. Kendi özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını koruyabilmek adına aynı evde yaşamamışlardır. Mary shelley’nin annesidir, hatta onu doğurduktan 11 gün sonra ölmüştür. Mary shelley ise gotik romanı Frankenstein’in yazarıdır.

    Kocası onun biyografisini yazıp ne kadar mükemmel bir kadın olduğunu anlattığını sanırken, yaptığı tüm ‘’ahlaksızlığı’’ ortaya serdiği için, Wollstonecraft en az bir asır boyunca ayıplanmıştır. Ancak feminizmin artışından sonra hak ettiği değeri görmüştür.

    Çok dolu bir hayat yaşamıştır, atladığım birçok şey var ama anca bu kadar kısaltabildim…

    Özellikle Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’ne değinmek istiyorum. Bu eserde kadına olan davranışın değişmesi gerektiğini, kadının kocaya ve babaya olan bağımlılığın kaldırıla bilirliğinden bahsetmiştir. Eserin ana fikri kadınların toplumun faydalı bir parçası olabilmeleri için almaları gerektiği eğitimdir. 18. Yüzyılda kadınların rasyonel düşüncelere sahip olamayacağı, düşünemeyecek kadar hassas ve kırılgan oldukları düşünülürdü. Kadınların çocukluktan beri anneleri tarafından yardıma muhtaç olarak yetiştirilmeleri, sırf erkeklerin hoşlarına gitmeleri için böyle yetiştirilmeleri şiddetle karşı çıktığı bir şeydi. Erkek çocuklarının her türlü yararlı alanlarda eğitim alıp, kız çocuklarının sadece erkeklere daha hoş gözükmelerini sağladıkları şeylerde eğitim almaları, kadınların saf, masum ve yardıma muhtaç olarak yetiştirilmeleri eserin eleştirdiği şeyler arasındadır.

    Birkaç alıntı bırakayım:

    ‘’Çocukluktan itibaren, güzelliğin kadının hazinesi olduğu öğretilince zihin bedene göre biçimlenir ve altın işlemeli kafesinin içinde dolanarak yalnızca hapishanesini sever.

    ‘’Para için evlenmek legal fahişeliktir.’’

    ‘’Kadın, eğitim yoluyla erkeğin kafa arkadaşı olabilecek şekilde yetiştirilmezse, bilgi ve erdemin yayılması önünde engel oluşturacaktır; çünkü hakikat herkes için ulaşılabilir olmalıdır, yoksa genel uygulamada etkisiz olacaktır.’’

    ‘’Kadının zihni onun güzelliğine tercih edilmedikçe, düzgün bir eğitim sistemi de asla kurulamayacaktır.’’

    ‘’Yumuşak huyluluk, uysallık ve eşine hürmet duyma bu temelde dişi cinsin öncelikli erdemleri olarak ön plana çıkarılır; doğanın her zaman denetlenemeyen ekonomisini göz ardı ederek bir yazar kadınların kendilerini melankoliye kaptırdıklarında erkeksi olduklarını dahi ileri sürmüştür. Bu yazarın gözünde kadın yalnızca erkeğin bir oyuncağıdır ve erkek ne zaman eğlendirilmeye ihtiyaç duysa, onu şen kahkahalarıyla eğlendirmek her zaman kadının görevidir.’’

    Geçmişe gidebilsem onunla oturup sohbet edebilmeyi o kadar çok isterdim ki. Adının fazla bilinmemesi, halk arasında pek tanınmaması beni bayağı üzüyor. Halkı geçelim, tüm hemcinslerimin bu muhteşem kadının varlığından haberdar olmasını dilerim. Elbette evli bir adamla olan ilişkisini onaylamıyorum, ama kadınlara verilen değeri, rolü tüm benliğiyle reddetmesi, hele öyle bir zamanda, bayağı saygıyı hak eden bir şey.

    Ukte: (yazar: bilasbiras)

    19 ağustos 2018 18:14