14. Şimdi anlatacağım hikayede yaşananlar herhangi bir kendini övme amacı taşımamakta, sadece topluma çok faydalı olabilecek bir gencin yaşadığı dramı anlatmaktadır. Anlatılan olaylar iki ucun da nasıl sonuna kadar yaşandığını görmeniz içindir.
12 yaşımdan itibaren hayatımda garip bir seyir başlamıştı. Bir sene çok başarılı oluyor, diğer sene içime kapanıyor günlerce odadan çıkamıyordum. örneğin zamanında liselere giriş sınavında derece yaptım(13. Olmuştum türkiyede), lise 1dematematik olimpiyatlarında madalya aldım. O dönemde iq testlerinde de 150ye yakın sonuçlar aldığım için Altın çocuk olarak görülüyor ve türkiye adına değerli bir bilim insanı olacağıma inanılıyordu gelecekte.
Bir anda lise2nin başından lise3 ortasına kadar yoğun bir depresyonda ölüye dönüştüm ve okulu bırakmaya kararlıydım. Kafamda sürekli yinelenen düşünceler vardı. Saatlerce felsefi kitaplar okuyor, üstlerine düşünüyor, uyumuyor ve yemek yemiyordum. 12-13 kilo verdim. Okuldaki Derslere olimpiyat çalışıyorum bahanesiyle gitmedim. Ama olimpiyat da çalışmadım, sağda solda uyuyakalıyordum, sürekli birileri beni hayata döndürmeye çalışıyor, herkes halime çok üzülüyordu. Ama kimse psikiyatristlik bir durum olduğunu düşünmemişti. Bu kız tuhaf biri diye düşünülüyordu.
Babam ben küçükken öldüğü, annemse cahil bir kadın olduğu ve eğitim hayatımı çok da algılayamadığı için üzerimde nazar olduğunu düşünüp hoca hoca gezdirmişti. Okulu bırakma bari liseyi bitir dediler ve devam ettim. Sonra lise üçün ortasında bir anda düzeldim ve lise sonun ortasına kadar inanılmaz derecede çalıştım. Daha önce hem olimpiyatçı olduğum hem de depresyonda çalışamadığım için tüm lise müfredatını bu bi senede öğrenip deneme sınavlarını fulle yakın yapmaya başladım. O zamanlar ygs vardı, ilk yüze giremeyince yine depresyona girdim. (hayır ilk 500e girmiştim ve bu beni depresyona sokmuştu başarısız hissettiğim için) sınava üç ay kala hiç çalışamadım ve girmek istemiyordum. abimin zoruyla girip sınavların sonucunda bir tık yükseltmiş 300lere kadar çıkmıştım. Bizim zamanımızda sanırım bütün bölümler tutuyordu diye hatırıyorum emin olmamakla beraber.
Lysye girdiğim süreçte depresyondaydım ve bu bana yetmedi, neden ilk yüze giremedim diye günlerce üzüldüm. 1.5 senelik bir ölülük dönemine girdim. O ara hazırlık okudum ve çok da çalışma gerektirmediği için sorun yaşamadım. Ama sonra bölüme başladım ve müthiş çalışma azmim geri döndü. Elektrik elektronik mühendisliği okurken bölümüzde en fazla %5 kızdık. Erkekler zaten hem aşırı hırslılardı hem de duygusuzlardı. Buna rağmen çalışmayı hiç bırakmadım ve ilk iki senemde 3.90 civarı bir ortalama yaptım. Ama sonra bi anda tekrar ölüye dönmeye başladım, üstten ders almak amacıyla yaz okuluna kaydolmuştum ama derslere gitmedim, sonra dönem başladı, ben odadan çıkamıyor günlerce yok oluyordum. Telefonumu kaybediyordum insanlar ulaşamıyordu annem sinir krizlerine giriyordu herkes çok üzülüyordu. Dönemin ortasında okulda durumum farkedildi ve dondurma kararı verdik hocalarla beraber. Sonra irregular öğrenci olarak hayatıma devam ettim ve 1 sene boyunca yeniden çok çalıştım. Yüksek bir ortalamayı bir dönem okul dondurmayla korumayı başarabildim. Sonra okulda normalde dördüncü yılımın ikinci dönemi olup benim irregulara dönüşmem sebebiyle dördüncü yılımın ilk dönemi olan dönemde, yeniden yoğun bir bunalıma girdim. Çalışmaya çalışıp çalışamadım, öldüm öldüm dirildim. İntihar edecek boyuta gelmiştim ve arkadaşlarım zor sahip çıkıyolardı bana. Sağda solda yerde cenin pozisyonunda yatıyordum gece vakti sokaktan topladılar. Annemi bir kere itmiştim kendimi kaybedip.
Sonunda bende bir sıkıntı olduğuna emin olduk ve 22 yaşındayken 4-5 psikiyatrist tarafından teşhis kondu. Birsüre lityum kullandım ve iyileştiğimi düşündüm. Şimdiki Eşimle tanıştım ve hayatıma o kadar iyi geldi ki, hem ilaçlar hem de onun etkisiyle normal ve insan gibi hissetmeye başladım.
O süreçte normalde dört senede bitirmem gereken bölümü bir dönem okul dondurup başka bir dönem de derslere gitmeyip her şeye rağmen 3.80 ortalamayla bitirebildim. Ama bu beni yine de mutsuz etmişti. Çünkü hem okulu uzatmış hem de hayalimdeki 3.95 üstü ortalamayı yapamamıştım. Hazırlık da okumuştum, 24 yaşına gelmiştim!? 22 yaşında bitmeliydi bölüm diye üzülüyordum. Birçok arkadaşım stanford, mit, berkeley'e giderken benim durumum sanki bana dünyanın en kötü durumuymuş gibi geliyordu. Oysa ki bölümü 10.lukla filan bitirmiştim ve en iyi olmasa da iyiydi. Yine de 6-7 ay süren bir depresyona girdim masterdan önce. Mezuniyet törenime bile gitmedim.
Bana göre başarısızlık olan bu durumu aşmak için hırsla çalışmaya başladım. Yurtdışına çıkacak sağlık durumum olmadığı için türkiyede kaldım. O sırada şimdiki eşimle evlendik bana iyi geliyordu varlığı. Masterın başından sonuna kadar hem sonunda 4.00 ortalama yapabildim, birçok konferansa makaleler yazdım, dergi için makale yazdım. Ama hocam çok üstüme geliyordu. Yine de 26 yaşında masterımı tamamladım ve aslında 22 yaşımdan sonra ciddi bir atak geçirmedim eskisi kadar. Muhtemelen ilaçlar ve eşimin etkisi vardı. İlaç kullanmayı bırakmıştım ama yine de yaşıyorduk bir şekilde abartılı uçlar olmadan.
26 yaşında yurtdışında doktoraya başladım, alanımda dünyanın en iyi üniversitelerinden birinde doktoraya başladım. ama covid senesi olduğu için çoğunlukla uzaktan geçirdim o seneyi. Eşim de o sene türkiye'de çalıştı ve ben 27 yaşına gelince birlikte yurtdışına taşındık. O döneme kadar doktora hocalarım tarafından da oldukça güzel geri bildirimler almıştım. Master zamanımdaki kadar üst düzey bir performans göstermesem de halimden memnundum.
Sonra 28 yaşımda çok ağır bir covid geçirdim. 1 ay boyunca yataktan çıkamadım vücudumda da çok alerjiler çıkmıştı. Covid bitiminden sonra garip hissetmeye başladım. Bi anda tüm dünyam karardı ve algılarım kapandı. 10 ay boyunca tarif edemeyeceğim bir balonda ölü gibi yaşadım. Bipolar bozukluğumun geçtiğine inandığım için kabullenemiyordum hasta olduğumu. Kafamda çeşitli obsesif düşünceler korkular ve sanrılar da başlamıştı. Okuduğumu defalarca okumama rağmen anlamıyor, gözümün önünü görmüyordum. 10 ayın sonunda ciddi bir psikiyatrik ve psikolojik destek almaya başladım. İlaçlarla beraber 1-2 ay içinde toparladım ve 1 seneye yakın yeniden güzel çalışmaya başladım. Ama 10 aylık depresyonumda hocalarıma rezil olmuş, karizmayı çizdirmiş, kendimi toparlamam gereken bir duruma gelmiştim. Kendime çok yüklendim ve masterdakinden bile daha çok çalışarak o sene çeşitli makaleler yazdım. İyiyim diye ilaçları bıraktım. Sonrasında 1 senenin ardından ciddi bir travma sonrası tekrar atak geçirmeye başladım. Bu sefer üç ay sürdü, tedavi oldum biraz düzelince ilaçları yeniden bıraktım. Sonra yeniden düzelirken tekrar atağa girdim ve sonunda ciddi bir ilaç tedavisine başlandı ve 6 aydır da tedavi oluyorum.
Geçmişe göre daha iyi hissediyorum, en azından depresyonda değilim. Ama manik dönemin kötü yanı aşırı enerjik olup çok konuşmak, cinsel aktiflik, alışveriş çılgınlığı, umarsızlık hepsi var. Ben genelde manik yerine hipomanik atak geçirdiğim için çok büyük tehlikelerle karşılaşmıyorum ama kendimi garip durumlarda bulabiliyorum istemsizce.
Şuan hipomaniye yakın bir durumdayım. Doktoramın da son ayları. Bir yandan tezimi yazıyor, diğer yandan sağlığımı korumaya çalışıyorum. Hem manik hem de depresif dönemde hissettiğim en önemli sorun odaklanma problemi. Birinde dertten diğerinde ise aşırı enerjiden istediğim gibi odaklanamıyorum ve çevremdeki herkes de odaklanma yetimle dalga geçiyor. Çok sık basit hatalar yapıyorum.
doktor bana stresi de yasakladı ve akademik hayattaki yoğun stresin burayı ne kadar sevsem de bana yaramadığına karar verdim. Sürekli bir mükemmelliyet arzusu, kendini eksik görme, eleştirme ve üretkenliğin de sınırı olmadığı için asla yeterli hissedememe durumu var.
Doktora yaptığım üniversite bana çok sahip çıktı sağlık durumumdan dolayı. Hocam alanında dünyanın en iyilerinden ve aşırı mükemmeliyetçi biri. Bazen beni çok zorlasa da beni rahatlattı birçok anlamda. Bölüm başkanından tut birçok profesöre kadar herkes yardımcı oldu. Aynısını türkiyedeyken de yaşamıştım hem odtüde hem bilkentte. Türkiyede iş hayatına girmediğim için nasıl karşılanırdı bilmiyorum. Ama nereye gidersem gideyim başta üstüme gelinse de atak geçirdikten sonra yumuşak tavırlar gördüm.
Hayallerime tam anlamıyla ulaşamasam da birçok insanın başarılı göreceği bir hayat geçirdim. Ben de isterdim türkiye'de ilk ona girmek, bölümü 4.00 ortalamayla bitirmek, mit'de stanford'da doktora yapmak, sayısız dergi makaleleri yazmak ve doktora sonunda direkt iyi bir okula asistant profesör olarak başlamak. Ama yine de elimden gelen buydu diyorum. Gerçek potansiyelime ulaşamamış ve türkiye adına da kayıpmışım gibi hissediyorum. Ama demek ki benim odaklanma yeteneğim de bu kadarmış. Önemli olan sağlıkla huzurla yaşayabilmekmiş.
Bu süreçte depresif dönemlerimde olsun manik dönemlerimde olsun eşimin de ittirmeleriyle 22-23 ülke gezdik. Hobi olarak kendimi giyime ve modaya vererek de bir tık hayata tutundum. Fotoğrafçılıktan çok keyif aldım. Doğada bisiklet sürmek çok hoşuma gitti.
Hem doktoram sebebiyle hem de hastalıktan 6 yıldır evli olmamıza rağmen çocuk sahibi de olmadık henüz. Böyle bir hastalığın varken büyük bir risk gibi geliyor. 6 aydır tedavi olmama rağmen her an patlayacakmış, yeniden aynı döngülere girecekmiş gibi hissediyorum. Umarım ne kendimi ne de etrafımdaki kimseyi zarara uğratmadan hayatıma devam edebilirim.
Kimbilir belki akademisyen olmadan mühendis olarak da dünyaya katkılar sağlarım. İş hayatına geçtikten sonra her şey belli olacak. Sizden beklentim de iyi dilekleriniz süslüler... :)