154.
Evlenmek ve boşanmak fazla abartılıyor +1
evlendim ve hayatımızda dramatik bir değişim, aydınlanma, sorgulama hiçbir şey olmadı :d
İki sevgili aynı evde yaşıyoruz ve yasal haklarımız var. Aile cüzdanı olayı hoşuma gitti. Eşim, ben, kedimiz bir aile olmak içimi ısıtıyor.
Ama onun dışında hayat bu her şey olabilir. Çok çok çok seviyorum, onunla aşırı gülüyorum, her şey onunla çok kolay ve gönül ister ki hep birlikte olalım ama bir gün ayrılmayı ve oldurmamayı tercih edersek napalım hayat bu deriz.
Evlenmek bu ülkede içine çok fazla şey yüklenilen bir kavram ve korkuları anlıyorum. Aslında oyun hamuru gibi bişey siz nasıl şekillendirirseniz ona benziyor evliliğiniz. İlişkiniz iyi değilse evliliğiniz de iyi olmaz. İlişkiniz iyi ise evliliğiniz de güzel olur aslında olay bu bence.
28 nisan 11:08
10 mayıs 18:12
153.
matah bir şey olmadığını içine doğduğum evlilikten biliyordum ama evlenince gerçekten hiç gerek yokmuş diyorsunuz.
türk toplumunda evlilikte kadından beklenen ev işlerini yapması, evden yemeği eksik etmemesi, çocuk doğurması, erkeği idare etmesi. ne kadar eğitimli ve şehir kökenli biriyle de evlenseniz, her ne kadar çalışıp kendi paranızı da kazanıyor olsanız sizden beklenen modern kölelik oluyor. elbette istisna vardır ama benim çevremde daha istisnaya denk gelmedim.
152.
26 yaş artık evliliğe dair ümidim kalmadı demek için fazla erken bir yaş bence. 28 yaşımda evlendim, 26 yaşımdayken kafamda evlilik fikri bile yoktu. bir de düşünüp evliliğe olan ümidimi kaybedeceğim falan bunun için 20 yaşımdan itibaren evlililik düşünmem gerekir herhalde.
uygun kişiyi bulduğunda onunla evli olma fikrini seviyorsun ve evleniyorsun. evlenmek ve boşanmanın fazla abartıldığını düşünüyorum. evliliğin kadının yemek ve temizlik yaptığı bir düzen olarak görülmesinden de nefret ediyorum. öyle olmak zorunda değil eve insanlar ısrarla böyle olduğunu düşünmek istiyor. evli insanlar hep öyle yaşıyor zannediyor.
151.
(yazar: redbeagle) 'nin de dediği gibi "evlilik aşıkların kavuşması gibi bir şey değil." aynı evin içine girmeden önce, bir gün bile kavga etmemiş ve böylece evlilik kararını da hızlıca almış olmamıza rağmen, evleneli 4 ay olmuşken bir tartışma ya da anlaşmazlık yaşamadığımız hafta olmadı diyebilirim. yaşanan tüm tartışmalar aynı evi paylaşmakla alakalı. "o niye orada", "bunu niye kaldırmadın", "bunu ben mi yapıcam", "şunu sen yapmalısın" tarzında.
eşimle tanışana kadar evlilik hayalleri kuran biri değildim. ama evlilik kötüleyenler için de "denedin tabi başın göğe erdi de kötülüyosun" şeklinde düşünüyodum. şimdi tüm samimiyetimle söylüyorum, sevgiliyken her şey bambaşkaymış. sevgiliyken her şey sevgiyle alakalı, evlendikten sonra yaşam mücadelesine dönüyor. imkanı olan evlenmesin...
150.
Aslında benim oynadığım evlilik kumarı, temelinde mantık olan ama sevgiden beslenen bir ilişkiydi. Her şey akla ve kalbe uygundu. Adam düzgündü, çok eğleniyordum yanında, cinselliğimiz iyiydi, meslek ve statü sahibiydi, sorumluluk sahibiydi, birbirimizin özel alanlarına saygılıydık ve kimse kimseyi kısıtlamazdı. Fakat evlenmeden öngörülemeyecek sorunlar yaşadık ailesi ile. Annesi balayı haftamızda eve gelip 1 ay kaldı, kardeşiyle her ayın en az 2 haftası bize yatılı gelmeyi adet edindi, çekmecelerimi karıştırıp iç çamaşırlarımın yerlerini değiştirdi, oğlum ev işi yapıyor ne biçim kadınsın diye beni defalarca ağlattı. Bu kadın evlenmeden önce bir melekti. Ben hiç bilmiyordum bunlar normal mi, evli olmak ne demek,böyle bir durumda ne denir? Sustum işte. Sustuklarımın beni hasta ettiğini anlayamadım. Sonra birbirimizden uzaklaştık her anlamda. Benim eşim ülke şartlarında çok ideal bir eş. Birçok arkadaşımın eşi ile kıyaslayınca çok düşünceli, çok anlayışlı, paylaşımcı. Fakat şimdi beni bu saatte uyutmayan sorunlarımızın da kaynağı onun ailesi ile aramıza bir set çekememesi ve bu hayal kırıklığını toparlayamıyorum. Biz hiç eş olmadık onunla, ev arkadaşı olabildik maalesef. Ben duygusal olarak kırıldıkça ondan koptum ve soğudum. Muhtemelen o da benden... Şimdi ben cinnet geçirip yerlerde saçlarını yolan, antidepresan bağımlısı bir kadın oldum. Onun gözünde deliyim. Benim annemin de kaderi buydu fakat o benden çokça güçlüydü. Ben hep güçlü değil mutlu olmak istedim ama annemin kaderini yaşadım maalesef. Velhasıl, evlilik bir kumardır. En akla uygunu da bir kumardır. İçine girmeden karşınıza neyin çıkacağını asla bilemezsiniz. Benim eşimin ikinci evliliğiyim ben, sevgiliyken o kadını öyle çok kıskandım ve nefret ettim ki içgüdüsel olarak. Şimdilerde onun da benimle aynı şeyleri yaşadığını öğrendikçe, o nefret ettiğim kadının karşısına oturup dertleşmek istedim. Beni hayatta anlayabilecek tek kişi belki de odur. Aynı adamı sevip aynı bedeli ödemişiz. Kendine güzel bir hayat kurmuş, yine özendim ona. Bu sefer mutlu olmasını diledim onu kıskanmadan. Evlilik, eşinin eski eşi ile de kız kardeş hissetmekmiş.
149.
Korktuğum ve asla gerçekleştirmeyi düşünmediğim bir eylem. Aile olmak için illa tasma takar gibi veya yemin eder gibi bir yerlere imza atmak zorunda değilsiniz. Birlikte yaşayabilir hatta çocuk yapabilir hatta birlikte yaşlanabilirsiniz. Çağdışı kalmış formalite.
148.
Yıllardır evlenmek için bir taraflarımı yırtarken resmen 6. Ayımı tamamladığım kurum.
Ben ki yeni şeylerden hazetmeyen yaşadığım şehirde milyorlarca Cafe varken genellikle aynı yerlere giden, asla risk almaktan hoşlanmayan, 2-3 günlük seyahatten şehrime dönünce toprağı öpecek kadar çok özleyen biri olarak, şehrimi değiştirdim. İşine ve iş arkadaşlarına aşık biri olarak işimden ayrıldım. Peki iyi bir b*k mu yedim?
Yediğim en güzel b*k buydu diyebilirim. Hayal bile edemediğim bir koca, ömrü hayatımda karşılaşmadığım kadar mükemmel bir (gbkz: Kaynana) (gizlinot: ki bilenler bilir kaynana benim hassas noktamdır), gerçekten samimi olduklarına emin olduğum yeni akrabalar, güzel başlayan yeni bir iş, tam hayalimdeki gibi bir ev ve eşyalar...
Koca piyasası malum, Sabah işe giderken bana paket hazırlayan, kahve demleyen, ben yemek yaparken bulaşık yıkayan, her işe koşan, masaj yapan bir koca nasip olur mu derdim olurmuş.
Ha tabiki ufak tartışmalar anlaşmazlıklar oluyor, yeni yeni tanıyoruz birbirimizi ki tanışalı henüz 1 seneyi yeni doldurduk. Hakkında yeni farkettiğim her yeni özellikle hayranlığım artıyor.
Aşk desen var,
Merhamet desen var,
Temiz kalp desen var,
Güven duygusu desen var,
Saygı desen var,
Kibarlık ve ince düşünce desen var,
Hamaratlık desen var,
Feminist düşünce desen var,
Trendyoldan sipariş versem bu kadar donanımlısı gelmezdi eminim(gizlinot: Trendyoldan hala koca sipariş edilememesi rezaleti). Daha ne olsun ölene kadar kocacıyız.
Buraya kocaman bir nazar boncuğu gelecek.
26 ekim 2021 13:30
26 ekim 2021 15:50
147.
anne-babası kendisi ergenlik çağında yollarını ayırmış biri olarak evliliğin yeterince riskli bir anlaşma olduğunu düşünmekteydim. bu durum tabii ki tüm karşıt cinsle kurduğum ilişkileri etkilemiştir, etkisinden sıyrılması kolay olmayan bir durum ama insan galiba süreç içerisinde kendi kendine rasyonelleştiriyor durumu bir şekilde: bir ömür boyunca aynı insanla her koşulda birlikte olmak göze alınabilir mi, birlikte olduğum adam değişir ve üzerimde olumsuz etkisi olur mu, eskiden yapabildiklerimi yapmayı sürdürebilir miyim vs. vs... zaman geçtikçe, ebeveynlerin büyük etkisi geride kalmaya başladıkça, çok daha esnek olmaya başladım. kesinlikle katılıyorum, kadının sorumluluğu daha fazla oluyor, kadın çok daha fazla köşeye sıkışmış oluyor, kurumsal olarak böyle bu. ama zaten kendim için yaptığımı evlenince paylaşacağım, ekstradan bir yüküm olmayacak diye düşünüp evlilik durumuna artık sıcak bakıyorum. aile bireylerim yaşlanıyor, annemin de babamın da ciddi sağlık sorunları var ve bir anda onları kaybedebilirim. bu yüzden kesinlikle kendi kurduğum bir aile de olsun istiyorum. çok tipik özlemler ama aile ilişkileri önemli ve belirleyici. doğru insan konusuna da katılıyorum, bir insanla hayatı paylaşıp paylaşamayacağınızı ilişkinizin gidişatından az çok anlayabilirsiniz. ama evlenme kararı verecek olanların artık kendi kendilerine sürpriz yapmayacak noktada olmaları da elzem bence, kendi tepkilerini, kendi ruhsal halini kestirebilmeli. en önemli şeylerden bir tanesi, yukarıdaki süslünün de değinmiş olduğu duygusal manipülasyon davranışlarını, yani kişilik bozukluklarını sizin üzerinizden gerçekleştirmeyecek bir eş adayı, size saygı duyması/sizin de ona saygı duymanız, birbirinizi çekici bulmanız ve hayatı paylaşacak isteklilikte ve yeterlilikte olmanız. uzun uzun düşünün. hayat biçiminizi değiştirmeye hazır mısınız, ne getirir, ne götürür bu iş, düşünülmeli, hayatta 1-2 defa gerçekleştirilen bir şey neticede.
146.
Günümüz şartlarında özgürlüğün tamamene yakın derecede kısıtlanması olarak baktığım hede. Ozellikle soru cevapta gördüğüm ilişki soruları bile ister istemez "tc erkeği böyle" genellemesi yaptırıyor bana. Olumsuz düşünmek yok diyorum, beğendiğim bir erkekle muhabbet kurmaya çalışıyorum ve Genellikle sevgilisi oluyor. Tipik başak olarak kafamdaki erkeği bulmak, buldum diyelim ileride değişmeyeceğinin garantisini verememek... Bilemiyorum altan.
Doğru insanı bulduktan sonra tadından yenmez ama eminim bak. But when, how ?
25 ekim 2021 01:51
25 ekim 2021 01:52
145.
eşler arasında saygı varsa harika bir birlikteliktir. saygı dedim çünkü saygı, sevgiden de önemlidir.