yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (62)
    • medya (3)

    62. ingilizce sarkilar dinleyip sozlerini ezberleyin, altyazili dizi ve filmler izleyin. bunlarin disinda sundan da bahsetmek istiyorum, okudugum bolum %100 ingilizce oldugu icin bes yildir internetten hicbir seyi turkce aratmiyorum. ister ders icin kaynak olsun, ister cilt bakimi. turkce bilgi kaynaklarini okumayi birakip ingilizce kaynaklardan ogrenmeye baslayinca magaradan cikmis gibi hissettim. tabii her ingilizce bilgi dogrudur demek degil bu, ama elde edilmek istenilen bilgiye daha cabuk ulasabiliyor insan.

    8 mayıs 2022 18:36 8 mayıs 2022 18:37

    61. çalışmadan olmuyor. sürekli pratik yapmadan, gerçekten sevmeden, istemeden olmuyor. Kullanmadığınız bir dili, ana diliniz bile olsa, bir süre sonra unutmaya başlıyorsunuz. yeni bir dil öğrenmekse kendini adamayı gerektiriyor diyebilirim... gerçekten çok okumadan, çok dinlemeden, konuşmadan, o dili kullanmadan olmuyor.

    çoğu insan bu zorluğu göze alamadığı için dil öğrenmekten vazgeçiyor. Üç beş bir şey yapıp bırakıyor. İş biraz zorlaştığı anda askıya alıyor, cayıyor. ama bunun tek bir kısa yolu varsa, ki o da hiç kolay bir yol değil aslında, "eşşek gibi öğrenmek zorunda kalmak"tır diyebilirim. (üslubumu bağışlayın.) Bunu da kimseye tavsiye etmem.

    eğitim, her şey, bunları ayrı tutuyorum. rolü yok değil mi, var kesinlikle. ama ingiltere'de, amerika'da, hele bir sap gibi tek başınıza kalın, öğrenmeme lüksünüz yok. hayatta kalmanız o işe tabi çünkü.

    çağımızda artık her şey çok kolaylaştı bir de. onca uygulama emrinize amade.

    kısaca bu iş psikolojinizde bitiyor. Ve bu da bir süreç:

    kıbrıslıyım. ingilizce ikinci dilim. kesinlikle bugünkü seviyemde doğmadım. ilkokuldan itibaren zorunlu ingilizce dersleriyle başladım. 8 yaşındayken, üç beş öğrendiğimiz, geriye kalanını da türettiğimiz anlamsız kelimelerle güya ingilizce konuşarak oyun oynardık. ortaokul ve lise boyunca kendimi geliştirdim. şekspir'in romeo ve juliet'ini, anlasam da anlamasam da ayna karşısında salvolar atarak okumaya başladım. ingilizce öğretmenlerimin arzusunun aksine, tarih okumayı seçtim; ama öteki türlü bu dilin öğrendiğim kadarını da unutacağımı çok iyi bildiğim için, ingilizce eğitim veren bir okul seçmeyi ihmal etmedim. ardından kapağı ingiltere'ye atarak eğitimime devam ettim. akademide tutunamayacak kadar zıpçıktı olduğum için, çok uzun yıllardır çevirmen olarak hayatımı kazanıyorum. oldukça eskiden sözlükte yazmaya da, ingiltere'de yaşadığım dönemde ana dilimi güçlü tutabilmek adına başlamıştım ve iyi ki yapmışım. yani sözlük sayesinde ekmek yemeye başlamışım aslında, inanılır gibi değil!

    otobiyografimi araya sıkıştırdığıma inanamıyorum ama, he deyince olmuyor kısaca. öğrenim yolculuğu da bir ömür devam ediyor. her an kendi ana dilimi de öğrenmeye devam ediyorum ben. ["Muaşaka" diye bir sözcük kullanıyormuşuz eskiden mesela. Tüm romantikler allah aşkına bunun manasına google'dan baksın.]

    cesaretinizi kaybetmeyin ve atalete kapılmayın. bir eşik var, o ne zaman gelir bilemem, size bağlı ama o eşiği aştığınız an su gibi akıyor.

    Ha bir de, mükemmellik diye bir şey yok, yok. -de ve -da'ların nerede ayrı nerede bitişik yazılacağını bilmeyenlere kızıyoruz ya... Benzer yazım hatalarını aynen ana dili ingilizce olanların da ne kadar sık yaptığına inanamazsınız. Hani native speaker'ların da allame-i cihan olmadığını bilmenizin çok faydası dokunur.

    8 mayıs 2022 00:28

    60. oyun oynayın.

    7 mayıs 2022 14:48


    59. benim milyon yıldır oturtmaya çalıştığım ingilizce çalışma rutinimi oturtmamı sağlayan tek şey preply.com oldu nedenlerini açıklayayım hemen

    not: siteyi bilenler ve indirimli deneme dersi için aktif ref link arayanlar varsa onu en alta ekledim.

    ingilizcenin yazarak ve okuyarak öğrenilecek bir şey olduğuna inanmıyorum. o yuzden hem gramer ve kelime çalışması yapabileceğim bir modül, hem de native bir hocayla konuşabilmek, ders saatleri konusunda esneklik ve fiyat-performans olması gibi kriterlerim vardı. herkes gibi önce cambly i düşündüm ama hem iyi bir indirim yapmak için 12 aylık ücreti istemesi(limit düşmanı), hem de esnekliğin yeterli gelmemesi nedeniyle preply de başladım.

    gelelim artılarına : deneme dersi 1 saat sürüyor ve bence bir hocayla tanışmak, kısa ve uzun vadeli hedefleri anlatıp hocanın da seviyenizle ilgili aşağı yukarı bir fikrininin oluşması için bu gerekli bir süre.15 dakikalık dersler belki belirli bir hedef olmadan pratik yapmak için yeterli gelebilir ama benim amacım seviyemi yükseltmek olduğu için 1 saatlik süre su gibi aktı diyebilirim.

    hocalar kendi saatlik ücretlerini kendi belirliyor, bunu faydanıza kullanmak size kalmış, native olmasına gerek yok derseniz ücretler ciddi oranda düşüyor veya sisteme yeni dahil olan ama native olan hocalar biraz tanınana kadar düşük ücretten öğrenci alabiliyor.

    native ama uygun fiyatlı hoca bulmak için en güzel yöntemlerden biri de, hocanın para birimi daha değersiz olan bir ülkede yaşaması , böylece ingiltere'de yaşayan bir native hocadan çok daha uygun saatlik ücret belirleyebiliyor. Bu arada derslerin 1 saat gibi uzun sürebilmesi sayesinde eğer isterseniz öyle sadece sohbet havasında değil , hocanızın size özel ders programı hazırladığı bir sistemde bildiginiz özel ders mantıgıyla bütün eksikleri kapatabilirsiniz. Çünkü doğru düzgün dil bilmeden 15 20 dk havadan sudan konuşmanın size düzgün konuşmayı öğretebileceğini sanmıyorum. Benim hocam bana ders öncesi dinleme ve özet cıkarma gibi ödevler veriyor derste de işin konuşma kısmına geçip hatalarımı düzeltiyoruz. Bu aralar gramerimi yeterli görmediğim için hocaya gramer odaklı dersler yaptırmaya başladım böylece if gibi karmaşık yapıları günlük dilde kullanma alışkanlığı da kazanıyorum.

    diğer artısı, ders saati ve gününe hocayla birlikte karar verebilirsiniz yani bir hafta kaçırdınız diye paranızın boşa gitme durumu da olmuyor 4 saat öncesine kadar iptal ve erteleme hakkı var. deneme dersinde hocadan memnun kalmazsanız preply size ikinci bir deneme dersini de ücretsiz olarak tanımlıyor. çoğu insan o aşamaya gelmediği için bilmiyor olabilir ama 10 , 20 , 40 ders gibi toplu paketlerden aldığınız zaman belirli yüzdelerde indirim uyguluyor sistem.

    deneme dersinizde vereceğim (link: https://preply.com/en/?pref=NTUxMjg4MQ== link)

    üzerinden yüzde %70 indirim alabilirsiniz , aynı şekilde siz de deneme dersinden sonra bu linklerden edinip eşe dosta indirimli ders ayarlayabilirsiniz.

    7 mayıs 2022 01:47 7 mayıs 2022 01:49

    58. Üçüncü dilimi öğrenmeye ingilizceyi akıcı şekilde konuşmayı başardıktan sonra başladım bu yüzden size naçizane birkaç tavsiye vermek ve fikirlerimi belirtmek isterim.

    Ben ingilizceyi düzgün şekilde öğrendiğimi bir gün o dilde rüya gördüğümde anladım çok mutlu etmişti.

    Gerçekten dil öğrenmenin çok zor bir şey olduğunu düşünebilirsiniz veya öğrenmeye görev bilinciyle başladıysanız fazla şevkiniz yoktur ve motive olması çok zor gelecek. Ama biliyor musunuz bizim problemimiz -türkler olarak- ben sürekli gramer çalışıyorum dersler görüyorum neden konuşamıyorum yoksa aptal mıyım, buna yatkınlığım mı yok demek.

    Hani diyette %80 yeme içme %20 spordur ya, işte dil öğrenmekte de %80 o dile maruz kalmak %20 gramer kurallarını öğrenmektir.

    %80 kavramını açayım; Biliyorum çoğumuz ingilizce şarkılar benim tarzım değil veya yabancı filmleri, dizileri izlemek istemiyorum diyebiliyoruz. Ancak takdir edersiniz ki ingilizce dünyanın anadili ve o kadar şanslısınız ki her ama her şeye bu dilde kolaylıkla erişebilirsiniz. Mesela youtube çok kullanıyorsunuz ve en sevdiğiniz şey teknoloji videoları seyretmek, işte bunu ingilizce bir kanaldan izleyip altyazıdan ingilizce otomatiğini açıp dinleyebilirsiniz. başlarda gerçekten fazla bir şey anlamayacaksınız belki ama konuşmada arada sırada kelimeleri yakalayıp beyin fırtınası yapacaksınız ve zamanla o dilin günlük hayatta nasıl kullanıldığını görüp, bir şekilde ona adapte olacaksınız. Tabii ki gramer kurallarını da öğrenin çünkü temel prensipler önemlidir ama dozunda. O kitaplar size günlük hayatta nasıl konuşulur vermez sonuçta hello, how are you, where are you fromdan öte kendinizi anlatmanız gereken çook şey var günlük konuşmalarda. bunu da dizilerle filmlerle hatta yabancı insanlarla konuşarak başaracaksınız çünkü dil sürekli kendini geliştiren bir şey ve sokakta kullanılan türkçe bile sürekli değişiyor.

    16 haziran 2021 00:24

    57. bir sürü şey yazılmış, tekrara düşmek istemem.

    dizi izleyin, film izleyin, okuyun bunlar evet lazım ama konuşma pratiğiniz olmadan bir dili (latince değilse) öğrenemezsiniz. dizi film izlerken kelime anlamına bakmak yerine durdurun ve cümleleri sesli olarak tekrar edin, mırıldanma değil, baya konuşma tonuyla. cümleyi kurdukları durumu değerlendirin, benzer bir durumda kullanabilirim bu cümleyi diyin. not aldığınız cümleleri sesli okuyun. ayna karşısına geçip pratik yapın demiyorum ama konuşabilmenin tek yolu gerçekten "konuşmak".

    okuduğunuz birçok şeyi unutabilirsiniz ama sesli söylediklerinizi unutmak daha zordur.

    22 kasım 2020 11:00

    56. Bir dilin yazildigi gibi okunabilmesi icin, o dilde kullanilan seslerin hepsine bir harf karsilik gelmesi gerekir. Bu saglanamiyorsa, "cikartilan ses" icin farkli yazimlar, dolayisi ile bir yazi icin farkli seslendirme alternatifleri ortaya cikar (ph'nin f olarak okunması örneginde oldugu gibi).

    İngilizce'de 26 harf mevcuttur, ancak çok daha fazla ses bulunmaktadır: 24 sessiz harf sesi ve 20 sesli harf sesi. Sesli harfler sesli harf veya sessiz harf olarak telaffuz edilebilir.

    İngilzce'nin kökeni Cermen dil ailesine mensup olan Anglo-Saxon dilidir. Anglo-Saxonca yazılırdı ve yazılırken her harfin temsil ettiği bir fonetik değeri vardı yani konuşulduğu gibi yazılırdı. 1066 yılında Fransızca konuşan Normanlar adadaki Anglo-Saxon krallıklarını fethederek yeni bir devlet kurmuşlar.Tıpkı Osmanlıca gibi İngilizce bir kaç yabancı dilden etkilenerek çok hızlı ve köklü olarak değişti. Aynı zamanda Fransızca resmi dil oldu, fakat halk Anglo-Saxon dilini konuşmaya devam etti. Bir kaç yüzyılldan sonra bu iki dil kaynaşarak yeni bir dil olmuştu. Bu yeni dil, asıl yapısı ve temel kelime haznesi Cermen olan fakat artık Fransızca'dan çok sözcuk alan bildiğimiz İngilizce. Bu süreç esnasında Anglo-Saxon kökenli kelimeler o dilin kendi imla kurallarına göre yazılmaya devam edilirken Fransızca'dan ödünç alınan kelimeler Fransızca aslına uygun olarak yazılmaya devam ettiler. Yani artık bir harfın temsil ettiği ses sözcüğün köküne göre değişiyor. Bu esnada İngilizce'nin sesli harfleri büyük bir değişime uğradı. Bu değişimin sonucunda ortaya çıkan yeni sesli harfler ki hecenin sonuna "e" harfını ekleyerek gösterilmeye başlandı: hop-hope gibi. Sonra, ortaçağından bu yana İngilizce çok büyük miktar hukuki ve feni terimler Latince ve Yunanca'dan ödünç aldı. Daha önce Fransızca'dan gelen sözcukler gibi bu yeni sözcükler aldıkları dillerde İngilizce'nin kendi imla kurallarına uyarlamaya çalışılmadan yazıldığı gibi İngilizce'ye benimsenmişler. Sonra bunların telaffuzların da zamanla halk dilinde değişimlere uğradı ama yine aynı şekilde yazılmaya devam edildi.

    Ve bugün artık, Anglosakson dil grubuna ait yazılış özellikleri ile Norman Dil Grubu kelimelerinin okunuşunun Anglo dilinde olmayan sesleri nedeniyle yazılışı ve okunuşu arasındaki farklılıklar, Latince ve eski Yunan kelimeleri içeren bir dil olmuştur ingilizce.

    İşte İngilizcenin sebebi budur.

    Bu yazılışı ve okunuşu arasındaki farklılıklar üzerine , özellikle bir İngiliz dili üzerine araştırmacının yaptığı çalışma, aşağıda oluşturduğum maddelerin temeli olmuştur. Linki aşağıda bırakıyorum, onun tüm maddelerini almadım çünkü bazı seslerin ait olduğu kelimeler çok az ve seyrek. Ayrıca 85% oranında geçerli olduğunu belirtmiş, yani bunların istisnası da var. Bu çalışma içinde sadece o kaynaktan elde ettiğim bilgiler değil ekşi sözlük, Twitter, İnstagram, yerel sitelerden de bu kaynakta olmayan bilgileri ekledim.

    Öncesinde, bazen kelimelerin telaffuzu için sözlüğe baktığınızda karşında Türkçe'de olmayan bir harf ya da sembol ile okunuşu ifade ediliyor. Bunların ne olduğu ve nasıl bir telaffuz gerektirdiği şöyle:

    ë ----iy

    ä ----ey

    oy---öy

    ī veya ï---- ay

    ā----ey

    ū----uu

    ô----az uzun o

    ã----ı

    ó----a uzun

    ō----ou

    ə veya @----ı

    ōō --uu

    İlgili telaffuzlar şunlardır.

    1. Kelimeler içinde aşağıdaki harf grupları bulunursa karşısındaki şekilde okunur.

    ch= ç

    sh= $

    ph= f

    th=t

    qu= kw

    wr= r

    wh= w

    xh = x

    rh= r

    Kelimelerdeki wh ile ilgili kısımları okurken -h'den sonra o geliyorsa -h'yi okumayın.

    2. Kelimelerdeki -X'i okurken ks olarak okuyun. ancak e'den sonra geldiğinde ve başka bir ünlüden sonra -x geldiğinde, -ks değil -gz olarak okuyun.

    3. Gh, Bir sesli harften önce gelirse g olur: örneğin: ghost = gōst (goust).

    Eğer -gh sesli harflerden sonra gelirse o sesli harfi uzun okutturur ve -gh okunmaz.

    Örneğin: right=rīt(yani rayt)

    -genelde kelime sonlarında bulunan gh kelimelerde -f olarak okunur. Ancak kelime başındaki hiç bir -gh, okunmaz -f olarak.

    Örneğin: laugh, cough

    bazi kelimelerde ise gh, high kelimesindeki gibi okunur.

    gh, kendisinden önceki tek sesli harfleri uzun okutturur: right = rït.

    Kelime içindeki -aught ve -ought ót olarak okunur yani ó, a olarak.

    Örneğin, daughter = dòt@r

    Kelime içindeki -ough ise -ō olarak okunur yani ou.

    Örneğin, dough=dō

    4. Kelime içindeki Diğer herhangi bir Gh düşer ve okunmaz.

    Örneğin; freight = frät.

    Ancak hiç bir şekilde cümle başındaki Gh, f olarak okunmaz.

    5.Çok bilinen bazı kelimelerde -t okunmaz. özellikle -st içeren kelimelerde -t okunmaz. Örneğin: castle, listen, whistle, often.

    6. Başında -gn, -kn, -mn, -pt, -ps, -tm bulunan kelimelerin yalnızca ikinci harfi telaffuz edin.

    Örneğin: gnostic = nôstîk, psycho = sïkö, Knight= nït.

    7. Tek Heceli bir kelime , y harfi ile bitiyorsa onu ï olarak okuyun. Örneğin ply=plï (ï=ay)

    8. Eger kelime tek heceli ise ve içinde -o harfi varsa hot kelimesindeki gibi kısa -a olarak okunur.

    Yalnız sonu g ile biten tek heceli kelimelerde amerikan ingilizcesinde o, a olarak okunurken; ingilizce ingilizcesinde o diye okunur.

    Örneğin, Dog.

    eğer kelimenin sonu -e harfi ile bitiyorsa hope'deki -o harfi gibi ō(ou) olarak olarak okunur.

    Örneğin, hope, pole, rose

    Eğer kelime içinde -oo sesi olursa -u olarak okunur.

    Örneğin: google, food, soon, school, look, good.

    9. Eğer kelime içinde sesli harfin yanında değilse -y harfini i olarak okuyun. Ama sesli harfin yanında ise -yu olarak okuyun.

    10. eğer -n kelimenin sonunda bulunurken ondan once m geliyorsa n okunmaz.

    Örneğin: autumn

    11. Kelimenin yazılışında Öncesinde sesli harf bulunan -stl okunurken -t harfi, okunmaz.

    Örneğin: bristly = brîslë.

    12. Kelimenin yazılışında öncesinde sesli harf bulunan -ci veya -ti varsa bu ikisi $(ş) olarak okunur. Örneğin, gracious = grä$əs, nation = nä$ən(nayşın).

    13. Kelimenin yazılışında -tu, bir sesli harf öncesinde geliyorsa veya -r veya -l harfleri kendisini takip ediyorsa -çu olarak okunur.

    Örneğin, mutual = müçu@l (myuuçuıl)

    14. "psych" and "pneu" ile başlayan kelimelerde p okunmaz.

    Örneğin: psychiatrist.

    15. Kelime yazılımında Öncesinde, -r, -s, -m olan -al harf Grubu òl olarak okunur. Ayrıca -al devamında -ll harf Grubu ile sona eriyorsa da -ól olarak okunur. (Bende bunu o diye okuyordum.)

    Örneğin, : also, already, wall, bald, although, almost.

    16. Kelime yazımında -h eğer -w'dan sonra geliyorsa h okunmaz.

    Örneğin: what, when, where, why

    17. bazi kelimelerin basindaki -h okunmaz.

    Örneğin: hour, honest, honor, heir.

    18. Tek Heceli kelime yazılışında içinde -u var ise -u harfi -a olarak okunur. Sadece put kelimesine put diye okunur.

    Örneğin: cut( kət) nut, up. Normalde -ə sembolü -ı olarak okunur ancak bu kuralda -a olarak okunuyor .

    19.Tek Heceli kelime yazılışında kelimenin yazılışının sonu e harfi ile bitiyorsa tune'deki u harfi gibi yuu olarak olarak okunur.

    Örneğin, tune, cute( kyo͞ot) (kyuut), cube.

    20. kelimenin yazılışında içinde -ue olursa uzun u olarak okunur.

    Örneğin: true, glue

    21. Kelimenin yazılışında -w'den sonra -r geliyorsa -w okunmaz.

    Örneğin: wrap, write, wrong

    22. Kelime tek heceli ise eğer kelime yazılışında bulunan -i harfi kid kelimesindeki -i gibi kısa okunur.

    Örneğin, kid, big, win, sit

    Ama kelimenin sonu e harfi ile bitiyorsa bike kelimesi gibi -i, ai (ay) olarak olarak okunur. ī(ai yani ay)

    Örneğin: mike=mīk(mayk)

    23. Kelimenin yazılımda -k cümlenin başında bulunuyor ve devamında -n geliyorsa k okunmaz.

    Örneğin, knife, knee, know

    24. Sonu -e ile biten kelimelerde -e okunmaz

    Örneğin: hope, write.

    25. tek heceli bir kelimede yazılımda -a harfi cat kelimesindeki gibi -e olarak okunur.

    Örneğin: at, sat, jam.

    Kelimenin sonu -e harfi ile bitiyorsa take'deki a harfi gibi -ei (ey) olarak olarak okunur.

    Örneğin: hate (hāt) (heyt), mate, face, race, sake.

    Try heceli içinde -a olan bir kelimenin sonu -r ile bitiyorsa car'daki -a harfi gibi -a harfi gibi uzun okunur.

    Örneğin, far, jar.

    26. Kelimenin yazılımında -g harfinden sonra -n geliyorsa -g okunmaz.

    Örneğin: foreign, feign(fān )(feyn)

    27. Kelimenin yazılışı içinde -mb varsa -b okunmaz.

    Örneğin, climb, dumb, plumber

    28. Kelimenin yazılışında -g'den sonra sırasıyla u ve herhangi bir sesli harf geliyorsa -u okunmaz.

    Örneğin: guess(ges), guitar, guest

    29. Kelimenin yazılışında -c'den sonra -e,- i,- y geliyorsa kelimede -c , s olarak okunur.

    Örneğin, cell(del) decision, city, cylinder, cyprus.

    Kelime yazılışında -c'den önce veya sonra -e, -i, -y'nin dışındaki harfler geliyorsa -k olarak okunur.

    Örneğin: cat, correct, cross, class, ache, panic.

    30. Kelimenin yazılışında -g'den sonra - e,- i, -y geliyorsa -j olarak okunur.

    Örneğin: general, large, giant, changing, gym, energy.

    Kelimenin yazılışında -g'den sonra -e,- i,- y'nin dışındaki harfler geliyorsa -g olarak okunur.

    Örneğin, golf, progress, great, good.

    31. Kelimenin yazılışında -y birinci hecede ise -ay olarak okunur.

    Örneğin, my, by, sky, cry

    Kelime içinde ikinci hecede veya kelimenin sonunda ise -y "i" olarak okunur.

    Örneğin, happy, city.

    32. Kelimenin yazılışında İki sesli harf arasında bulunan -s harfi, -z olsaydı okunur.

    Örneğin, design, amuse.

    33. Kelimenin yazılışında -al eğer -r, -m ve -s, -ll öncesinde geliyorsa -òl (uzun a ile al) gibi okunur.

    Örneğin, already, wall, bald, although, almost.

    34. Kelimenin yazılışında -alk, başta olması haricinde, -òk olarak okunur (ò, a olarak okunur).

    Örneğin, walk.

    35. Kelimenin başındaki -gu ve kelimenin sonundaki gue, okunuşu -g olur.

    Örneğin: guest= gest, plague=plag(plāg)(pleyg)

    36. Kelime yazılışında sonundaki ve bir ünsüz sonundaki -al ve -re, okunurken -@l ve -r@ olarak okunur, yani kalın ama uzun olmayan bir -a olarak okunur.

    Örneğin: bottle( ˈbädl)

    37. Sonrasında -f ve devamında başka bir ünsüz gelen -o, kelime içinde ó yani kalın az uzun bir a ile telaffuz edilir.

    Örneğin: offer = òf@r, soften = sòf@n( safın)

    38. Kelime yazılışında -wa, eğer -t, -d, -n ve -s öncesinde gelirse -wô olarak okunur yani -wa diye.

    Örneğin, want, wander, swan, Rwanda.

    39. Kelimenin sonundaki -n'den önceki sesli harf çok düşük olarak okunur.

    Örneğin, human, botton ( ˈbətn)

    40. Kelimenin sonundaki -l'den önceki sesli harf çok düşük olarak okunur.

    Örneğin,battle, final, hovel, evil, symbol.

    Son iki kural, tek heceli seslere uygulanmaz.

    41. Kelimenin sonunda kalan sesli harfleri aşağıdaki gibi telaffuz edin

    a-- @ ya da ə

    -i-- ë

    -o-- ö

    -u-- u

    42. Kelimenin sonunda -mb veya -mn bulunursa -m'yi takip eden -b ve -n okunmaz.

    Örneğin, bomb, damn.

    43. Bir sesli harf öncesinde olmamak kaydıyla kelime içindeki -r, normal olarak okunur.

    Örneğin : War (wôr)

    44 . Kelime yazılışında çift -rr, eğer -a veya -e sonrasında gelirse -a ve -e okunurken ä(ey) olarak okunur. Aynı şekilde kelime içinde -e sonrasında gelirse -ri, okunuşu -e'nin ä olur.

    45. Kelime yazılışında -ng, eğer -l veya -r öncesinde geliyorsa ya da -w ve -y öncesinde geliyorsa vurgulu olacak şekilde -ñg olarak okunur.

    Örneğin: angry, England

    46. Kelime yazılışında -ng en sonda bulunuyorsa veya -ng'den sonra başka bir sessiz harf geliyorsa ünlü gelmiyor, -ng sadece -n olarak okunur.

    Örnek : hung = hûng, length = läñdh.

    47. Kelimenin yazılışında en sonda -s bulunuyorsa -s uzatılarak okunur.

    Örneğin: dogs (dogz)

    48. Kelime içinde çift ünsüz varsa sadece bir yere söylenir ünsüz kelime.

    Örneğin: dinner(dîn@r)

    49. İngilizce'deki y harfi sesli harf veya sessiz harf olarak kullanılabilir.

    y harfinden sonra bir sesli harf geliyorsa, y bir sessiz harftir.

    Örneğin, yard.

    Şu sözcüklerde olduğu gibi y harfinden sonra bir sessiz harf geliyorsa: gym, c[y]cle, y harfi bir sesli harf sesini temsil eder.

    (link: http://www.zompist.com/spell.html Kaynak)

    21 kasım 2020 20:56 21 kasım 2020 20:57


    55. Ben de bu dili kendi öğrenme tarzımdan yola çıkarak bazı tavsiyelerde bulunmak isterim;

    -Vereceğim tavsiyelerin en başında grammer bilgisi geliyor. Bana göre bu dili öğrenirken en başta birçok kelime öğrenmeye çalışmak yerine sıkı bir grammer altyapısı oluşturulmaıdır. Sıkı bir grammer altyapısından kastım, tüm tenses, modal verbs, if conditionals vs. konularının kurallarının detaylıca öğrenilip akılda kalması için (maalesef) ezberlenmesi gerekir. Çünkü anlatacağınız şeyi cümlelere dökerken her zaman bu kurallara ihtiyacınız olacak, bu grammer kurallarını kullanarak cümleler kuracaksınız. Bu yüzden eksiksiz ve hatasız bir grammer bilgisi şart. Ha bu noktada şunu diyenler olacaktır; "yurtdışında millet grammera önem vermiyor, hata yaparak konuşsak da ne dediğimiz anlaşılıyor." Evet, bu doğru bir şey, hata da yapsanız, he yerine she deseniz ya da are yerine is kullansanız da sizi anlıyorlar, bunlara takılmıyorlar çünkü kendi milletlerinden olmayan bir "foreigner"ın ingilizce konuşabilmesi onlara çok tatlı, sevimli geliyor, aynı bizim yabancı bir turistin türkçe konuşmaya çalıştığını görünce hoşumuza gitmesi, ona yardımcı olmaya çalışmamız gibi. Bu noktada benim bu tavsiyeyi vermiş olmamın sebebi, nasıl karşımızdaki insanla konuşurken türkçeyi nasıl kullandığına, kurduğu cümlelerin düzgünlüğüne dikkat ediyorsak ve güzel, akıcı, takılıp duraksamadan konuşan insanlarla daha düzgün iletişim kurabiliyorsak, aynı şekilde ingilizce konuşurken de bu geçerlidir. Yani anlatmaya çalıştığım şey en özünde; akıcı, hatasız ya da tolore edilebilecek gibi minimum hatalarla dili kullanabilmek, hangi dil olursa olsun en önemli şeylerden biridir.

    -Bir diğer tavsiyem kelime bilgisiyle ilgili olacak. Bu da bu dili öğrenmekteki bir diğer en önemli husustur. Kelime dağarcığı nasıl arttırılır? sorusunun bir çok cevabı var. Üstteki süslülerin de belirttiği gibi, anlamı öğrenilen kelimenin cümle içinde kullanılması o kelimeyi akılda tutabilmek için en etkili yollardan biridir. Sözcüğün anlamı öğrenildiği an üzerinden zaman geçmeden hemen bir cümle kurularak sözcük kullanılmalıdır çünkü eğer sözcüğün yalnızca anlamını öğrenip cümle içinde kullanmazsanız emin olun ki uçup gidiyor aklınızdan, bir daha hatırlamakta çok güçlük çekiyorsunuz.

    -Bunun yanında yine sözcük dağarcığını arttırma ile ilgili verebileceğim bir başka tavsiye ise kendi gözlemlerimden kaynaklanmaktadır. Geçtiğimiz sene içerisinde yabancı uyruklu bir öğretmenden C2 kuru aldığım bir kursta, dersler esnasında sık sık şunu farkettim; anlamını bilmediğimiz bir kelime duyunca, anlamı öğrenmek için öğretmene soru soran tek kişi bendim, yani 8 kişilik sınıfta ben haricinde bilmediği kelimeyi soran tek bir kişi bile yoktu. Buna bir türlü anlam veremiyordum, fakat sonradan düşündükçe nedeninin özgüven eksikliği olabileceğini düşündüm. Tavsiyem şu ki, sakın bundan çekinmeyin, bilmediğiniz kelimeleri eğer karşınızda bir öğretmen varsa çekinmeden, ikinci kez düşünmeden sorun çünkü hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz, tersine karşınızdaki öğretmen ortalama bir bilgi düzeyindeyse bile siz anlayıp tatmin olana kadar gerekirse farklı örnekler vererek açıklayacaktır.

    -Kelime bilgisiyle ilgili vereceğim bir diğer ve son tavsiyem ise şu: Anlamını öğrendiğiniz tüm yeni kelimeleri bir deftere anlamlarıyla birlikte yazın, not alın ve bunu yaparken english to english şekilde notlar alın yani bir kelimenin anlamını asla türkçe şekilde yazmayın. Eğer bunu kendi başınıza yardım almadan yapamıyorsanız, içinde english to english dictionary seçeneğini de barındıran bir sözlükten yardım alın. Bunun için Oxford Dictionary önerebilirim fakat bu sözlük tamamen english to englishtir. Yani %100 verim alabilmek için C seviyesine gelmiş olmanız gerekir. Bu yüzden benim de yıllardır kullandığım SesliSözlük'ü önerebilirim. Telefonunuza mobil aplikasyonunu indirip rahat rahat kullanabilirsiniz, çok işinizi görür. Tüm bunlara rağmen, yani sözlükten de yardım alamıyorsanız sözcüklerin anlamlarını not alabilmeniz için bir yol daha var: resim çizmek. Elbette koca bir sayfayı kullanarak mükemmel bir çizim yapmaktan bahsetmiyorum fakat küçük küçük, sembolik şeylerle çizseniz bile kelimeyi aklınızda tutmaya yarayacaktır ve her anlamda english to turkish not almaktan iyidir. Resmin dili yoktur sonuçta :) Yani en öz şekilde vurguladığım şey, english to turkish şekilde not almayın da, hangi şekilde alıyorsanız alın.

    -Bir diğer tavsiyem native speakerlar tarafından hazırlanmış içerikleri dinlemeniz. Bu ifadeyi açmak gerekirse söylemeye çalıştığım şey hayatınızın uyku hariç her anına listeningi dahil etmenizdir. Tabiki ingilizce dilde diziler, filmler izleyin ama sadece bununla kalmayın. Ben kendimden örnek verecek olursam, günlük hayatımda yalnızca boş olduğum anlarda değil; bir şeyle uğraşırken, yemek yaparken ya da yerken, bulaşık yıkarken, temizlik yaparken her an kulaklıklarım takılı ve bir şeyler dinliyor olurum. Dinleyebileceğiniz şeyler ise genel anlamda yukarıda da söylediğim gibi native speakerlar tarafından hazırlanmış konu farketmeksizin her türlü içerik: podcast olabilir, belgesel olabilir, sitcom olabilir ve hatta komedyen performansları bile olabilir. Siz elbette bunları izlemek de isteyebilirsiniz fakat dinleme dememin sebebi günlük hayatta her an bir şeyler izlemeye müsait olamayabiliyoruz, zaten buradaki amaç da izlemek için zamanınız olmasa bile bir şeyin yanına bir şeyi sıkıştırıp listening için gerekli zamanı oluşturabilmektir. Ben bu dediğim şeyi uzun zaman boyunca yaptım ve hala da yapmaktayım. Doğrusunu söylemem gerekirse şuana kadar yazdığım tüm tavsiyelerin evet çok faydası dokundu bana, fakat bundan maksimum faydayı sağladığımı düşünüyorum. Çünkü bu dili anlayabilmek, bu dilin detaylarını, nüanslarını anlamayı gerektirir. Bu dilin detayları ise nelerdir; expressionlarıdır, intonationıdır (vurgulama). Bunların kullanımını öğrenmenizin ve kendinizin de konuşmanızda kullanabilmenizin tek ama tek yolu vardır, o da bahsettiğim şekilde yapacağınız listeningtir. Bu aktiviteyi yapmanızın size şöyle bir faydası daha vardır; dinlediğiniz içerikler speakinginize de çok fayda sağlar. Duyduğunuz kelimelerin, cümlelerin hangi durumda nasıl kullanılacağını öğrenmiş olursunuz ve bunu kendi konuşmanıza rahatlıkla uyarlayabilirsiniz. Bu açıdan listening aslında bu dili öğrenmenin yadsınmaz bir kilometre taşıdır.

    -Tüm bunlara ek olarak konuşmak istediğiniz ingilizceye karar verin, yani aksanınıza. İngiliz ingilizcesi mi konuşacaksınız yoksa amerikan ingilizcesi mi? Bu çok önemli bir noktadır çünkü her iki aksanın da kendine özgü keskin farklılıkları var. Bunu belirlemediyseniz, belirleyin. Eğer belirlediyseniz de, seçtiğiniz aksandaki telaffuz özelliklerini çok net bir şekilde saptamalısınız. Bunun yanında, bir şeyler izleyecek ya da dinleyecek olduğunuzda kesinlikle aksan ayrımını yapmamalısınız. Yani "ben zaten amerikan ingilizcesi öğreniyorum, ileride de hep bunu konuşacağım, o yüzden ingiliz aksanına sahip insanları dinlemesem de olur" demeyin. Çünkü siz her ne kadar amerikan ingilizcesi konuşacak da olsanız bir gün karşınıza avustralya aksanıyla (ingiliz aksanına benzer fakat birçok farklılığa sahip) konuşan biri çıktığında söylenen şeylerin yarısını anlamama ihtimaliniz var. Bu yüzden aksan ayrımı yapmadan, her türlü ingilizceye açık şekilde istediğinizi izleyin, dinleyin.

    -Tam şuan aklıma gelen son ve küçük bir tavsiyem ise ingilizce dilde izleyeceğiniz her türlü içeriği ingilizce altyazıyla izleyin. Anlamını bilmediğiniz kelimelerin anlamına hemen videoyu durdurup sözlükten bakın, gerekirse not alın ve izlemeye devam edin. Evet, eğer başlangıç seviyesindeyseniz elbette zorlanacaksınız fakat zaman geçtikçe daha hızlı ve rahatça anlayabildiğinizi hissedeceksiniz ve bu da size bir mutluluk verecek.

    Benim vereceğim tavsiyeler bu kadardı. Ha son bir şey söylemek isterim, eğer rüyanızda ingilizce konuşuyorsanız bilin ki bu iş bitmiştir. :) Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum, aklınıza takılan herhangi bir soru olursa mesaj kutuma beklerim.

    6 eylül 2020 22:39 7 eylül 2020 13:08

    54. bu bence her dil için geçerli: öğrendiğimiz kelimeyi cümle içinde kullanmak. 

    o kelimelerle cümle kurunca çağrışım yapıyor ve benim hep aklımda kalıyor. kendi kendinize aklınızdan geçirdiğiniz cümleleri çevirebilirsiniz bence.

    6 eylül 2020 11:36

    53. Bana göre bir not/kelime defteri tutmak en iyi yöntemlerden birisidir. Mesela bilmediğim bir kelime duydum, hemen anlamına bakıp deftere yazıyorum. Bu şekilde kelimeleri hiç unutmuyorum. Ve sık sık bir arkadaşınızla ingilizce konuşmak da baya etkili. Hem konuşmanızı geliştirir hem de kelimeleri unutmazsınız. Ve ara ara sözlüğe göz gezdirmek de iyi olur, yeni kelimeler öğrenmiş olursunuz

    6 eylül 2020 10:53 6 eylül 2020 10:58