yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (14)
    • medya (0)

    1. gelmiş geçmiş en sevdiğim diziydi. oyuncularına, kurgusuna hayrandım. her bölümün ardından çılgın teoriler üretilirdi, şu sahnede arkadaki bilmemnenin üzerinde şu vardı, şunda dharma amblemi vardı vs, güzel zamanlardı.

    dün ekşi'de (link: https://eksisozluk.com/losttan-akilda-kalanlar--4563486 lost'tan akılda kalanlar) başlığını okuyunca deli gibi özlediğimi farkettim, hazır izlediğim hiçbir dizi kalmamışken en baştan başladım. şuan kumdaki kablonun izini sürmekteler. (gizlinot: swh)

    sonu şöyleydi böyleydi, kötüydü muhabbeti yapmayacağım, önemli olan 6 sezon boyunca bana keyifli vakit geçirttirmiş olması, her bölümünü heyecanla bekletmesi.

    ayrıca hayatımızı josh holloway gamzesi gibi bir şeyi katmış olan dizidir.

    5 ekim 2014 21:38 5 ekim 2014 21:39

    2. aynı dönem mi çekildiklerinden çok emin olmasam da, sürükleyicilik ve kalite açısından (gbkz: prison break) ile sıkça kıyaslanan dizidir.

    ben ilk prison break'i izledim ve kesinlikle en iyi yabancı dizi olduğunu düşünüyorum. sonradan lost'u izlediğimde de bu fikrim değişmedi. lost, gerçekten sürükleyici ve merak uyandırıcı bir diziydi ancak herkesin de dediği gibi öyle kötü bozdu ki, sonunu bağlayacak bir yer bile bulamayarak yitti gitti. prison break ise heyecanını her daim korudu ve finalini de çok iyi yaparak kalitesini kanıtladı bence.

    sonuç olarak, izlemesi zevk veren bir dizidir, heyecanlıdır. ama bu heyecanı yaratmak için sürekli farklı bir şeyler ekleyen senaristler, hiçbir şeyi birbirine bağlayamamıştır ve senaryo senaristlerin elinde patlamıştır. dolayısıyla finali öyle aydınlanma yaşatan bir final falan da değildir.

    6 ekim 2014 02:10

    3. lisedeyken her bölüm sonrası forumlarda, sözlüklerde teorilerle kafayı kırdığım; sınıf arkadaşlarımızla derslerde bile fısır fısır muhabbetini yaptığımız dizi. diziden çok bu muhabbetleri özlediğimi farkettim.

    senaristler bas bas "sonuca/cevaplara odaklanmayın, biz gidiş yolunu önemsiyoruz" dese de sonunun bu kadar tırt olacağını kimse tahmin edemedi. hoş zaten o kadar gizemi açıklamak için bi 6 sezon daha çekmeleri gerekiyordu. ancak ben gayet güzel anıyorum kendisini. geçenlerde ilk bölümüne denk gelip "aa biraz izliyim yeaa" diyerek, 6 sezonu tekrardan 3-4 haftada bitirdim. vincent'ı bile özlemişim be.

    birkaç karakterini özetlemek gerekirse: (biraz uzun olcak ama 6 sezonu tekrardan izlemiş, özlemiş, özümsemiş biri olarak içimi dökücem sözlük)

    --spoiler--

    jack: kolunda "bizimle birlikte yürüyor ama bizden biri değil" dövmesiyle arzı endam eden, kazadan kurtulanlara liderlik eden omurilik cerrahı, zeki, çevik, ahlaklı dizinin başrolü ve ağlamanın yakıştığı yegane erkeklerden biri. beynimize kazınan repliği "i have to fix this"

    kate: adanın en güzel hatunu. kendisini büyüten çok sevdiği babasının üvey, annesinin sonradan evlendiği ayyaş ve hatta sapık babasının öz olduğunu öğrenince, yaşadıkça bir parçası o olacağı gerçeğini kendisine yediremediği için öz babasını havaya uçurmuştur. olaydan sonraki hayatını kaçarak geçirirken, sevdiği erkeğin ölümüne sebep olup iyice özgür kız moduna girmiştir. adaya düşünce jack ve sawyer arasında gidip gelip, en sonunda gönlünü jack'e kaptırıp içimizi rahat ettirmiştir

    sawyer: adanın serseri yağız delikanlısı. hayatını annesiyle babasının ölümüne sebep olan dolandırıcıyı bulup, intikamını almak üzerine kurarken bir anda kendini düşmanının yaptığı işi yaparken bulur. kendinden nefret eder ve kimseyi gerçekten sevmez (juliet'ı bulana kadar), sevilmekten de kaçar; klasik ıssız kovboy tripleri. diziden sonra bile akıllarımıza gelen şeyleri; taktığı lakaplar ve gamzeleridir.

    john locke: adanın delisi. "this is our destiny" diye diye yedi bitirdi jack'i de others'ı da. adaya düşmeden önce tekerlekli sandalyeye mahkumdu, ada bunu iyileştirince madem bacaklarım düzeldi kafayı kırıyım dedi. boone'un, mr eko'nun ölümüne sebep oldu. sonra black smoke bunun görüntüsüne bürünüp jin ve sun'ın ölümüne sebep oldu. 6 sezon sırf zarar bir karakter.

    hurley: çocukken babasının terkedip gitmesiyle kendisini yemeğe, abur cubura verir, lotodan milyon dolarlar kazanınca kovulduğu ama tavuklarını çok sevdiği restaurant zincirini (ve daha bir çok yeri) satın alır. ancak lotoda kullandığı 4 8 15 16 23 42 numaralarının lanetli olduğuna inanır zira parayı kazandıktan sonra etrafındaki insanların başına gelmeyen kalmaz. ama kimse sayıların lanetli olduğuna inanmaz, sayıları kullanıp adaya düşüp 16 yıl tek başına yaşayan french chick denen hatunu bulup onun da "sayılar lanetli evet" demesiyle elinde tabancayla duran kadına gider sarılır. akılda kalan repliği tabii ki "dude"

    sayid: zamanında saddam'ın askerlerinden bir işkenceci&sorgucu. yeminle bu abimiz olmasa uçak kazasından kurtulanlar patır patır others'a yem olurdu. dövüş yeteneği ve zekasıyla dağıttı geçti othersı. yalan ustası ben'i bile çözdü, adamın ne mal olduğunu anladı. yılların torturer'i sayid yer mi be. bi de teknede namaz kılmayaydı, hadi kılmayı geçtim selam vermeden namazı bırakmayaydı iyiydi

    michael: bi diğer sevimsiz eleman. 75 bölüm "dey tuk may san" diye diye tüm ada halkını yedi bitirdi. psişik güçleriyle kuş öldürüp abuk subuk zamanlarda duş almış gibi sırıksıklam vaziyette ormanda beliren manyak oğlu walt için canımız, ciğerimiz jack, kate ve sawyer'ı others'a sattı gitti. sonra şükrü saraçoğluna gs bayrağı dikmeye çalışan taraftar gibi "ada dış dünyada ölmeme izin vermiyor, ölmeye geldim" diye adaya döndü allahın manyağı.

    sun ve jin: koreli çiftimiz. başlarda ne b*k yedikleri belli değildi. jin klasik türk erkeği triplerinde sun'ın düğmelerini iliklettirip bikiniyle denize girince ağız burun dalıyodu, sun ingilizce biliyordu ama kocası bilmiyor diye kimseye bişiy demiyodu fln. sonra ada locke'ın bacakları gibi bunlarında ilişkisini iyileştirdi. hatta son sezonlarda hamile olduğunu öğrenen sun gidip jin'e "ya ben seni aldattım ama bebek senden" deyince, jin "ha ok bebek bendense sorun yok kips" fln dedi.. bi genişledi ferahladı.. ama sorunlarını çözünce aşklarına da şahit olduk, çok sevdik bu çekik çiftimizi.

    desmond: sevdiği kıza layık olmadığını düşünüp kendini askeri orduya ordan dünya yarışına atıp adaya düşen bahtsız bedevi. elektromanyetiğe direnci olduğu için adayı kurtaracak kişiler top10'unda ilk sıralardaydı. akılda kalan repliği tabii ki "see you in another life brother"

    claire: michael gibi oğlu sürekli kaçırılan, kaybolan bir ebeveyn. michael'ın "dey tuk mak san"ına ek olarak bunun da "dey sıtoll maay beybii"si vardı her bölüm 34 kere duyduğumuz. charlie öldükten, adanın ruhani liderleriyle takıldıktan sonra kafayı kırdı biraz.

    charlie: ingiliz driveshaft grubunun gitaristi ve söz yazarı iken grup yavaş yavaş popülerliğini kaybedince eroin bağlımlısı olup, hemen akabinde adaya düşüp temizlenmiş bir eleman. claire'e aşık olup, hayatını düzene soktu eroini, rock müziği bırakıp, claire'e kocalık, aaron'a babalık yaptı. sonra onları kurtarmak için ölüme göz yumup elinin içine "not penny's boat" yazarak desmond'a son mesajını verip ada halkını korudu. ciğerimizi yakti gitti.

    juliet: others'ın dişi sarışın elemanı. önceleri herkesi gıcık etse de sonra baktık masummuş (tüm ada halkı gibin). sawyer'ın "blondie"si oldu. sempatimizi kazandı tam "yaa tatlıymış bu be" dedik, ayağına zincir takıldı manyetiğe takılıp gitti kızceğiz.

    --spoiler--

    24 şubat 2015 21:12


    4. son kontrollerimi yapmam gereken bir ielts'im olmasına rağmen yeni başlayıp 2 günde 16 bölüm izlediğim dizi... aşırı sürükleyici. sürekli düşünüyorum şimdi ne olacak nasıl olacak diye. ilk başlarda en fazla bir ada konu ne kadar genişleyebilir demiştim ama öyle bir yanılmışım ki. o karakterlerin flashbackleri filan, nasıl güzel nasıl düşünülmüş. bir de izlerken vicdan azabı çekmesem süper olacak

    (gizlinot: :( )

    edit: kızlar şu ielts sınavından 7.5 almıştım, hiç pişman değilim yine olsa yine lost izlerim.

    8 haziran 2016 23:52 22 şubat 2018 01:24

    5. midem bulanana kadar bilgisayar başında kalmamı sağlayan dizi. hedefim 3 ayda bitirmekfjkd. kız dizileri seven vizyonsuz bi izleyici olarak gerçekten zekice düşünülmüş buldum diziyi.

    8 haziran 2016 23:57

    6. Parasızlıktan boka saran dizi.

    (Bkz: lost çok bozdu)

    8 haziran 2016 23:57

    7. --spoiler--

    We have to go back, kate.

    Not penny's boat.

    Özlendin be lost reis. Lost çok bozdu yeaa deseler de ben hiç öyle düşünmedim. Boş bir bölümü yoktu. Walt ve babasına rağmen, claire'in "may beybe" diye çığlıklarına da katlandık. Neyse nerden geldiyse aklıma açıp bir bölüm izleyeyim biyerlerim şişmesin canım çekti(gizlinot: Swh)

    8 haziran 2018 01:04


    8. yıllaaar yıllar önce her hafta izleyip kafayı kırdığım bir diziyken son sezonuyla kalbim kırılmış, sadece final bölümünü izlemeden bırakmıştım. geçenlerde gözümün çiçeği (gbkz: josh holloway)'in dizisi (gbkz: colony)'nin iptal haberini gördüm, o diziden de haberim yoktu "anaaa yaşıyo mu lan bunlar" derken kendimi lost'a tekrar başlamış buldum ajshdsj ilk sezonu yarıladım, hatırlamadığım çok şey var, sawyer yavrım tam bir göz banyosu... ama böyle güzel başlayan diziyi nasıl batırdınız öyle ya, bak son sezonu hatırladıkça sinirleniyorum. sinirimden, 6 yıl izlediğim dizinin sadece son bölümünü izlemeden bırakmıştım ya... neyse sawyer'ın taşlığından yeteri kadar bahsetmedim gibi geldi, josh holloway tanrı gibi adamdı ya. yeni dizisine bakmaya korktum ya yaşlandıysa diye, sırf onun için lost'a döndüm. taş demiş miydim?

    25 temmuz 2018 12:16

    9. İlk izlemeye bașladığım yabancı dizi. Ama maalesef 3. sezondan sonrasını izleyemedim. Tekrar bașlamayı düșünüyorum.

    "See you in another life, brother."

    26 temmuz 2018 00:32

    10. popüler olduğu dönem izlememiştim.

    İki haftada bütün diziyi bitirdim. sanki dünyanın sırrını çözecekmişim gibi bir havalara girdim. ve sonuç fısss.. boş bomboş..

    ama yine de dizi bittikten sonra bir boşluğa düştüm. lost kıvamında dizi arıyor gönlüm.

    27 haziran 2019 00:12