7.
Aslında başka bir bakış açısına göre bu kitabın anlattığı, birileriyle yatıp kalkmak değildi. Hayatının belli evrelerinde hayatına dahil olan ve sonrasında seni çok yıpratarak ya da bir anda senden kopan arzuları ve kişileri gösterebilmekti. Onlardan bazıları sonuna kadar seninle kalıyor, bazıları ise bulanık ve silik bir anıdan başka bir şey bırakmıyor sana.
Saçma tercihler, saçma ilişkiler yaşıyorsun ama hepsinin altındaki sebep; senin bir şeyleri aramanı, kendini keşfetmenı, olgunlaşırken yönünü kaybetmemeye çalışmanı, başarılı ve mutlu olacağın çevreyi, işi bulmanı sağlamakla ilişkili. Deneye yanıla öğreniliyor. Düşmeden, aptallaşmadan, acı çekmeden gerçekten ne istediğini göremiyorsun.
Ve bunu yalnızca sen yaşamıyorsun aslında herkes bu absürt, bazen iğrenç bazen tatlı akışın içinde. Olgunlaşırken aslında büyük resmin bir parçası olmak için zorlamaktansa onun içinde ait olduğun alanı kendin yaratman gerektiğini ve bunun ayağına serilmeyeceğini fark etmek. Zaten benim gözümde kitabın anlatmak istediği tam olarak da fark etmek, değer verdiğin şeyler için elindekileri bazen feda etmek ve bazen de doğru olduğunu hissettiklerinden çabuk vazgeçmemek üzerine kuruluydu.
Bilmiyorum, bazı kitaplar kusuru ve kusurluluğu anlatıyor çekinmeden, bu da onlardan biriydi. Benim için saçma ilişkilerin içinde aslında çok derin bir ilişkinin yaratılabileceğini ve onu kaybetmemeyi öğreten bir kitaptı.
6.
Ömrü hayatımda okuduğum beni en sinir eden kitap. Tam detaylı hatırlamıyorum ama okurken sinirden kitabı ısırdığımı bilirim. Evli okul müdüründen tutun iş arkadaşına kadar herkesle yatıp kalkan ve hislerini açan ama konu hoşlandığı erkek olunca "ehe" diyen çok bilmiş mal kızın teki ve serseri, bı halta yaramaz sorumsuz bı ıssız adamın saçma salak, zamana yayılmış sulu mu sulu Aşk(?) hikayesi. Belli yaşın altında, hayata hala romantik bakan, hayata ve aşka dair masumiyeti sevilmemiş(!) biriyseniz seversiniz. Öteki türlü sinir harbi, saç yolmalı, göz devirmeli bı kitap. Aşk, sevgi voyle bir şey degil ya. "Kavuşamayan aşıklar" konseptinde Leyla ve Mecnun hikayesinin batılı hali. İstemem eksik kalsın
5.
2012-13 civarında kitabı ve filmi favorimdi. Çok içselleştirmiştim hikayeyi, çok duygulanmıştım. Netflixe geleceğini öğrenince önce heyecanlandım sonra bırak Anne Hathaway kalsın aklımda dedim uzun süre direndim diziye ta ki birkaç gün öncesine kadar. İlk bölümler ne gerek vardı ki, zorlama olmuş vs yorumlarıyla geçti hep sonra bölüm üstüne bölüm izlemeye başladım, sonu gelsin biran önce bitireyim amacıyla izlediğimi sanarken yine içselleştirmişim konuyu son sezon başladı, biteli bir saati geçti hala ağlıyorum. Ki hikayenin sonunu ezbere bilmeme rağmen güçlü kalamadım. Başlarda hiç hoşlanmadığım iki ana karakter aslında çok uymuş diziye, rolleri o kadar güzel oturmuş ki kitabın filmin üstüne bu da ayrı bir sayfa açtı içimde. Moralinizi alt üst etmek istiyorsanız, en sevdiğiniz insanın değerini anlamak istiyorsanız tavsiye ederim
4.
Netflixe dizisi gelmiş. Şimdi açtım. Şekilci diyebilirsiniz ama söyleyeceğim, güzelim Anne Hathaway'den sonra o başrol kız olmuş mu sizce? Başrol çocukla hiç yakıştıramadım. Irkçı mıyım diye düşündüm, biraz kendimden utandım ama değilim. Bir romkom dizisinin başrol oyuncusu güzel olmak zorunda mı diye sorguladım ama yemin ederin olmamış ya.
18 şubat 23:40
18 şubat 23:47
3.
Okurken sinir krizi geçirdiğimi hatırlıyorum kütüphanemden kitap çıkarmayan ben bu kitabı postalayacağım.
2.
Resmen ergenliğimde izlediğim, okuduğum en güzel film ve kitap. Kitabın sonunu pek sevememiştim ama şu an az olsa hatırlıyorum. Tatlı, yormayan, basit bir şeyler arıyorsanız izleyebilirsiniz ya da okuyabilirsiniz.
1.
türkçe adıyla ''bir gün'' bir david nicholls romanı. 2012'de ülkemizde bestseller olduğu günleri hatırlıyorum. pegasus yayınları'ndan basılan kitabın kapağında, anne hathaway ve jim sturgess'in oynadığı film uyarlamasından bir sahne vardı. kitabın haklarını epsilon satın almış, bu ay ilk baskıyı basmışlar. önceki baskının kapağını beğenmeyen çok kişi vardı, bu baskıda pegasus'un da film çıkmadan önce kullandığı orijinal kapağı kullanmışlar.
konusuna gelecek olursak, emma ve dexter'ın geniş bir zaman diliminde birbirlerinin hayatlarına dahil olup çıkmaları ve yaşadıkları gelgitli ilişki anlatılıyor. onerepublic grubunun one day şarkısının çaldığı fragmanını izlemiş, çok etkilenmiş ve yağmurlu bir yılbaşı arifesinde, filmi bir internet sitesinden güç bela bulup part part izlemiştim (düşünün ne zaman izlediğimi). ağlatan aşk filmlerinden ve melodramlardan hoşlanıyorsanız izleyin derim.
''Dexter, seni çok seviyorum... ama artık senden hoşlanmıyorum.'' (gizlinot: bu repliğin olduğu sahne filmin en vurucu yerlerinden biri.)