yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (5)
    • medya (0)

    1. Katledilişinin üstünden 23 yıl geçen gazeteci, yazar. Evinin önünde kendi Arabasına konan bomba sonucu yaşamanı yitirdiğinde de bir pazar sabahıymış. Öldürülmeden önce polis- mafya - siyaset ağının derinlerini araştıyormuş. Yine bir iddiaya göre Abdullah Öcalan MİT için çalıştığını araştırması Ölümüne neden olmuş. Suikastın ardından gerekli araştırmanın yapılmadığı ve delillere gereken Özenin gösterilmediği de yine iddialar arasında. Hatta devlet Büyük'leri gelecek diye delillerle birlikte sokak süpürülmüş. Suikastin failleri bulunamadı. Her geçen gün onun gibi şerefli ve boyun eğmeyen insanlar azalmaya devam etti.

    (link: http://youtu.be/A4bq3vNA7ts uğurlar olsun)

    24 ocak 2016 15:01

    2. Ölümünün 23.yılında sevgi,saygı özlemle..

    "Vurulduk ey halkım unutma bizi"..

    24 ocak 2016 15:20

    3. "Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar."

    Bir yandan bu iğrenç günleri yaşamadığı için seviniyorum, bir yandan da o ve onun gibiler yaşasaydı her şey başka türlü olurdu diye üzülüyorum.

    Vuruldun ve unutmadık seni.

    24 ocak 2017 13:12


    4. bugün bile hala ölümü konusunda birçok farklı neden ortaya atılsa da, bilinen bir şey varsa yaşasaydı eğer, o günlerde öngördüğü birçok şeyin bugün bir bir yaşandığını görmek onun adına da epey üzücü olurdu sanıyorum. katledilişinin üzerinden 24 yıl geçse de bu ülkenin en büyük kayıplarından biri olarak uğur mumcu cinayetinin hala aydınlatılamaması, bazı şeylerin üstünün kapatılması gelinen en acı durum aslında.

    24 yıl hiç de az değil, o gün doğan çocukların bile bugün artık birer yetişkin olduğu düşünülürse hele.

    uğur mumcu bugüne, bugün yaşanacak birçok şeye vaktiyle yazdığı yazılarında işaret etmiş, israil ve pkk arasındaki kirli ilişkiyi ortaya çıkardığı için pek çok kez ölüm tehdidi almış, (gbkz: abdi ipekçi ) cinayetinin üstüne gittiği , (gbkz: abdullah çatlı ) ile ilgili yazdığı yazılar gibi henüz bugün bile bilinmeyen, ortaya çıkmamış nedenler yüzünden hedef seçilmiştir. tıpkı bu ülkede her suikast sonrası, bu ülke için yararlı, fikirleri ve araştırmalarıyla değer katan, ileri görüşlü tüm aydınlar gibi.

    vuruldun belki ama, halkın seni asla unutmadı uğur mumcu, nurlar içinde yat.

    24 ocak 2017 14:28

    5. ölümünün 25. yılında hala failleri bulunamamış olan gazeteci. her yıl, geçen onca yıla, geride kalan onca şeye rağmen değişmeyen tek bir şey var. o da sadece konuştuklarımızdan değil, sustuklarımızdan da sorumlu olduğumuz gerçeği. nedenleri konusunda (link:http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-42792708 şurada ) yazanlara da bir bakmak lazım tabii.

    'dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.

    arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirirdik kitaplarımızı. kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık.

    vurulduk ey halkım, unutma bizi...

    yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. isteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. yüreğimiz işçiyle birlikte attı. yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. bizleri yok etmek istediler hep. öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

    fidan gibi genç kızlardık. hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...

    ölümcül hastaydık. bağırsaklarımız düğümlenmişti. hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. vicdan sustu. insanlık sustu.

    göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

    kanserdik. ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. uydurma davalarla kapattılar hücrelere. hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. bir buçuk yaşında kızlarımızı öksüz bırakmazdık. önce, kolumuzu omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.

    öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

    giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük. ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük. istanbul'daki, ankara'daki işçiler, sizin için öldük. adana'da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.

    vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutama bizi...

    bağımsızlık mustafa kemal'den armağandı bize. emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

    yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. kurtuluş savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti bütün çabamız. bir kez dinlemediler bizi. bir kez anlamak istemediler. vurulduk ey halkım, unutma bizi... henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. bir kadın eline değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, prangalar vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. içimiz titremedi hiç. mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.

    asıldık ey halkım, unutma bizi...

    bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün bile, karşısındakilere bağırmamış insanların önünde, öldürüldük. hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.

    korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

    bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... bir gün sesimiz hepimizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi...

    özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi.'

    uğur mumcu'nun bir pulsuz dilekçe isimli kitabında yer alan sesleniş isimli makalesi.

    24 ocak 2018 22:51 25 ocak 2018 02:58