yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (20)
    • medya (0)

    1. Hayattaki en büyük sorumluluktur.

    12 nisan 2015 11:28

    2. zorunluluk değil, tercihtir. sen o sorumluluğu alabiliyorsan çocuk doğurmayı tercih edebilirsin. ama günümüzde doğur doğur kaç methodu oldukça yaygındır.

    ben ise çocuk sahibi olmak istemiyorum. (gizlinot: aslında bazen istiyorum ama bazen, bebek ayakkabısı gördüğümde genellikle )

    aslında bunu söylemek için erken biliyorum ama ben babamla aynı karakter yapısına sahip biriyim. babam ki doğduğumdan beri yanımda olmamış bir insandır, bencilliği yüzünden.

    bu yüzden içimde bir korku var. onun gibi olabilirim kaygısı. zaten içimde böyle bir kaygı ve korku varsa, olmayayım daha iyi.

    e tabi bir yandan da, bebeğin minik ayakkabıları, ilk dişinin çıkışının mutluluğu falan çekmiyor değil insanı.

    12 nisan 2015 12:55

    3. çevredeki yeni nesil çoğu anne-babanın bununla birlikte buldumcuk misali çocukları hayatlarının merkezine koyup, aynı tavrı ev sınırları dışında da devam ettirerek, sinir bozucu, sınırlarını bilmeyen, arsız ve sorumluluk alamayan nesiller yetişmesine vesile oldukları eylem.(gizlinot: en zekisi, en özeli, en indigosu senin. senin çocuğundaki keşfedilmemiş zeka, çözülemeyen kişilik kimsenin çocuğunda yok.) sopalık örnekleri özelikle toplu eğlence/alışveriş alanlarında rahatlıkla gözlemlenebilir.(gizlinot: "görgüsüz ebeveyn modeli" diye bir kavram uydurayım bunun için.)

    15 mayıs 2015 13:15 15 mayıs 2015 13:19


    4. birey yetiştirmeye çalışmaktır.16 aydır anneyim, başlarda sadece tecrübesizlikten gelen endişe vardı.birde ufacık bir canlı alışmak zaman alıyor.sonraları o etrafı algılamaya başlayınca bende başka bir telaş başladı. o da doğru dürüst bir insan olabilmesi için anne olarak önce benim ona uygun şekilde davranmam gerektiğinden.

    sevgi dolu, güler yüzlü ve çevresine saygılı mutlu bir çocuk olsun istiyorum.malesef bunu başarabilmek zor kanımca.ama elimden geleni yapıyorum önce ona sevildiğini hissettirerek.

    hayatta insanı en çok etkileyen şeyin anne sevgisini hissedebilmek olduğuna inanıyorum.umarım oğluma hissettirebilirim.

    (not:çocuk sahibi olmak deyimini sevmem aslında, çocuklar kölemiz değil ama teşbihte hata olmaz )

    15 mayıs 2015 13:56 15 mayıs 2015 13:58

    5. şu sıralar herkesin bana ne zaman yapacağımı sorduğu eylem. başlı başına hayatta çok önemli bir kilometre taşı, "yaav nolcak yapalım, herkes nasıl yapıyor" demekle olacak bir şey değil. şu an bana çok uzak ama bir o kadar da yakın. eşin dostun çocuğunu severken agucuk bugucuk ama, iş öyle göründüğü gibi olsaydı hiç düşünmezdim. bi kere ben rahatıma, uykuma çok düşkün bir insanım. canım yemek mi yapmak istemiyor, yapmam en basitinden o gün geçiştiririz. temizlik mi yapılacak, ütü mü birikti, amaan boşver der geçerim. çocuk olunca bütün bu rahatlığım bitecek, tüm hayatım değişecek ve ben hayatımda bu tip bir değişikliğe hazır değilim. yani en azından önümüzdeki 1.5 sene daha planlamıyorum. bir de şu son dönemde ebeveyn olan buldumcuk çift iticiliği dolayısıyla annelik bana biraz ters gelmeye başladı. benlik bişey değil sanki, bilemedim.

    15 mayıs 2015 15:56

    6. 23 yaşındayım, mesleğin başındayım. başkalarına göre gelecek vaad ediyorum. hayatta yapmam / yaşamam gereken çok şey var ama tek istediğim sevgilimden cocuk yapmak ! öyle kafama esti dur ben bu adamı kendime bağlıyım ya falan diye düşünüyor değilim. sadece çocuğunu taşımak istediğim tek adam o oldu. tüm sorumluluklarının da farkındayım kolay olmayacak ama istiyorum işte.

    tanım : beni çok heyecanlandıran fikir!

    15 mayıs 2015 22:25

    7. Ölmekten elbette korkuyorum ama benim için ölümün rahatlatıcı bir tarafı da var. Yani garip bir eşitlik hissi veriyor, canım çok sıkıldığında, çok üzüldüğümde nasıl olsa hepimiz öleceğiz deyip rahatlıyorum. Rahatlıyor-dum.

    Şimdi ya oğlum kendi ayakları üstünde duramadan ölürsem diye korkuyorum daha çok. Tamam annen yüz yaşında da ölse kahrolursun ama siz anladınız beni.

    İşte ülkenin şu halinde çocuk sahibi olmanın tanımı bu: ya ölürsem ve çocuğum geride kalırsa? Daha doğrusu bu düşüncenin gün içinde aklına gelme sayısının çokluğu.

    Bazen keşke 'hiçbir zaman çocuk istemiyorum' diyebilen çok kararlı bir insan olsaydım diyorum. Bu doğurduğuna pişman olmak anlamında değil; o üreme hissini bastıramadığından gelen, çocuğunu içine doğurduğun dünyanın pisliğinden gelen garip bir utanç duygusu. Öyle işte...

    15 mart 2016 13:17


    8. (yazar: suskind ) aynen katılıyorum.

    evlat kaybetmek dünyadaki en büyük acı belki ama şuanki fikrim bu dünyada onu yalnız bırakmak gözüm açık gitmek demek benim için (gizlinot: en azından 20li yaşlara gelse yeter )

    çünkü bu dünya, bu ülke hiç güvenli değil.

    iyi bir birey yetiştirmek ve iyi işler yaptığını görebilmeyi çok isterim.bu dünyayı iyileştiren çocuklar yetiştirsek keşke.

    ama işte malesef son patlamayla ve diğer skandallarla beraber insan ölmekten çok çocuğunu bu iğrenç ortamda yalnız bırakmaktan korkuyor.

    15 mart 2016 13:28

    9. Kayınvalidem çok güzel bir açıklama ile anlatmıştı bana:

    "Kızım niye saçlarımız ağarıyor, niye dişlerimiz dökülüyor? Doğurduktan sonra artık kendini değil önce onu düşündüğün için..."

    Rahmetli anneannem ise 6 çocukluydu ve hep derdi:

    "Ana olacağıma şu duvarda taş olaydım" diye...

    Evet evlat sahibi olmak çok güzel. Rabbim evladı olamayan, isteyen herkese versin inşallah...

    Ama...

    Aması var işte...

    Doğurmakla bitmiyor ki...

    Sanki analık seni içine alıyor atamıyorsun bir daha dışarı. Sokakta, tvde, gördüğün her yerdeki çocuklar birden sanki senin evladın oluyor.

    Ayaklarında ayakkabı olmayan bir çocuk görüyorsun, aç mı açık mı? diye üzülüyorsun ...

    Tvde evladını kaybetmiş birisini görünce, sanki kendi evladını kaybetmiş gibi ağlıyorsun...Kaldı ki eşim çok etkilendiğimi gördükçe evde haber, tv izletmez oldu...Facebook bile açmıyorum artık o solan bir zamanlar gülen gözleri görmemek için...

    Geçen sene servisi beklerken liseye giden bir gencin önüne atladım; yavrım kapat şu montunun önünü, üşütcen diye.... Yavrum deli sandı beni :)

    Emek veriyorsun, sadece bedenen değil, manen de doyurmaya çalışıyorsun. Kendini, eşini, arkadaşlarını, sosyal hayatını geri plana atıyorsun...

    Yeri geldiğinde öfkeleniyorsun, ona zarar vermemek için hıncını, öfkeni başka tarafa yönlendiriyorsun.

    Sabretmeyi, uykusuzluğu, aynı anda onlarca şey yapmayı öğreniyorsun...

    Onun bir mutluluğu, gülüşü tüm herşeyi unutturuyor...

    Sonra bir gün o saçını bile acıyacak diye tarayamadığın evladını, bu ne olacağı belli olmayan düzende, ipe sapa gelmez, başkalarının saçma değerleri uğruna ya kaybediyorsun ya da zarar veriyorsun...

    Bazen üzülürüm, acaba doğurmakla onlara iyilik mi kötülük mü ettim bilemiyorum...

    Önce Allah'ım sonra evlatlarım affetsin beni...Allahım kimseye göstermesin evlat acısını... :(

    15 mart 2016 16:18

    10. Cocuk sahibi olabilmenin tek kriteri ureyebilmek olmamali diye dusunuyorum. Insanda bilinc, maddi ve manevi olgunluk, sorumluluk vs gibi olgularinda gelismesi gerek bence. Cunku bizim cocuk sahibi olma konusunda bi secenegimiz varken malesef onlarin " yeaaaa acaba dogsam mi ?" Gibi bir secenekleri olmuyor.

    3 aralık 2016 22:57