yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (1)
    • medya (0)

    1. Gülseren budayıcıoğlu'nun, istanbullu gelin dizisine esin kaynağı olduğu söylenen kitabı.

    ---spoiler---

    beklentimi karşılamanın yakınına bile yaklaşamayan kitap. Çünkü kitabı okumamın tek sebebi istanbullu gelin'di. Olaylar nasıl gelişecek merak etmiştim, ama gördüm ki kitapla dizinin tek ortak noktası "esma sultan" ve "süreyya" isimleri. Hani senarist bu kitabı okumuş ve bundan esinlenerek istanbullu gelin'i mi yazmış? 'Ne alaka' diyorum kocaman bir 'ne alaka'. Bir kere kitapta süreyya'dan yengelere aileye dair herkes ruh hastası. Süreyya olağanüstü güzel, kocası bunu istanbul'dan şehre getiriyor, esma sultan onu asla kabul etmiyor yer yer oğullarını bile horlayan esma, kadına resmen eziyet ediyor, ama süreyya öyle şen şakrak bir iyilik timsali değil, esma'ya boyun eğen onun tarafından kabul görmeyi bekleyen bir nevi köle. Kızı ala'yı kocası hapisteyken doğuruyor ve etrafta kızın başkasından olduğu dedikoduları çıkıyor, bu da ala'yı evde kahyaya kadar kimsenin sevmemesinin sebeplerinden biri oluyor. Olaylar olaylar... neyse ala annesinden büyük işkenceler görüyor (eğer gerçekten yaşandıysa korkunç bir yaşamı olmuş). Nihayetinde psikiyatr gülseren budayıcıoğlu'nun kliniğine geliyor, kitap da burada başlıyor.

    Bir kere bu kadar okumuş etmiş kadının hastasına o denli şekilci yaklaşması beni çıldırttı. (Tamam çok çirkin ve sen onu baştan yaratacaksın, bu mesajı almamiz için her sayfada sesinden, tipinden tiksindindiğini belirtmene gerek yok.) Daha sonra kitapta ana konuya hizmet etmeyen bir sürü karakter/hasta var, ben bunu sevmiyorum işte. O hastalar sırf sayfa doldurmak için yazılmış gibiydi. (Sanki bana anton çehov) bir de doktorun ala'yı açabilmek için anlattığı binbir hikaye var ki beni ayrı boğdu. Her ne kadar hikâyeler hem ala'nın gelişimine etki ediyor hem de eğlenceliydiyse de ben sadece ala'yı dinlemek istediğim için sıkıldım oralarda. Bir de son olarak hoşuma gitmeyen bir şey daha var ki kitabın sonunun fazla kurgu olması, doktorun bazı tavırları. Mesela bir kere kızı baştan aşağı değiştirmeye adamış kendini, sanki mutsuzluğunun bir sebebi de görüntüsüymüş gibi. Bir de o her şeyi bilen tavırları irrite ediciydi. kuaförü var, modaevinden çok iyi tanıdıkları var, elbiseye ayakkabıya bir bakışta markasını söylüyor falan itici geldi bana bilemiyorum.

    ---spoiler---

    Son olarak kitabı bir psikiyatrist ve hastasının transferansını (yazar öyle diyor,favori kelimesiydi) okuma isteğiyle okursanız sevebilirsiniz belki, ama istabullu gelin'den geliyor, ondan bir şeyler görmeyi umuyorsanız yok bulamazsınız aradığınızı. Ayrıca çok pahalıydı ya, hem zamlar hem dizi sayesinde asla haketmeyeceği bir fiyata satılıyor.

    9 ekim 2018 22:34 9 ekim 2018 22:35