yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (195)
    • medya (9)

    1. Mac, Tekin Acar, Sephora, Boyner, YKM gibi high end ürünler satan mağazalara girmekten beni alıkoyan, korkutan, paçalarımdan çekiştiren ezik, büzük, pespaye bir fakir yaşıyor içimde. Sefil öğrencilik günlerinden hayatta hala. 2 liralık döner ekmekle beslenirdi ya o zamanlardan beri bir porsiyon İtalyan makarnasına 25 lira verdirmez hiç. alt tarafı makarnaya 25 lira verilir mi ayol. marketlerin kozmetik reyonlarından zıttırık marka siyah göz kalemi almamı ister hep. pamuğun bile hidrofili ucuz onu al der durur.

    oysa sefil günler çoktan bitti, o günlerde çekilen kıtlık sayesinde iş güç sahibi olduk, paralar her ay maaş olarak cepte ama o fakir bir ölmedi gitti arkadaş.

    tırsmadan, korkmadan bir Mac mağazasına giremedim o pis fakir yüzünden. raflardaki ürünler üstüme yürüyor "sen mi satın alıcan bizi ha, sen mi?" diyor, satış elemanları gözlerini devire devire çirkef rujları, züppe farları onaylıyorlar sanki. adımımı atsam mağazadan içeri içimde alarmlar ötüyor, metroda sarı çizgiyi geçmiş gibi utanıyorum.

    vallahi bu fakir yüzünden varlık içinde yokluk çekiyorum sözlük. ne alacaksam ancak online satışla alabiliyorum. şükür o kadarına müsaade ediyor.

    Kurtulamadığım bir parçam bu içimdeki fakir. üç kuruşun hesabını yaptırır, doya doya zenginlik yaşatmaz, zevkine para harcatmaz hiç. bir ömür bununla çekilir mi? her zaman değilse de ara sıra sussa ya ... (gizlinot: fakirler ölsün, porştan selamlar (: )

    18 eylül 2014 13:55 18 eylül 2014 13:56

    2. iyi ki fakirim diyorum. bu dünyanın hergün ürettiği mala mülke yetişilir mi canım. hepsi insan psikolojisini öyle bi kullanıyor ki. fare peynir gibi. peynire ulaşan fareyi, tekrar tuzağa çekmek için, aynı peyniri öyle güzel gösteriyorlar ki. gönüllü gidiyorsun. halbuki herşeyi alabilecek güçteki insanlara bak, mutsuzlar. intiharın eşiğinde yaşıyor, çoğu.

    türkan şoray bi programda anlatmıştı. badem şekerini çok severmiş. çocukken komşunun kızına badem şekeri dolu olan kağıdı uzatmış. kız hepsini alıp gitmiş. türkan şoray şimdi o kadar badem şekerini alabilecek gücüm var ama hala o şekeri unutamadım der. aslında hep öyleyiz. bişeye ne kadar ulaşırsak ulaşalım hep aklımız ulaşamadıklarımızda. aslında fakir olan içimiz, dışı porş, içi boş. para da bi yere kadar doyuruyor insanı. uyku esnasında açıkta kalan yeri kapatıyor, süslüyor, doyuruyor, yine oradan çıkıyor.

    18 eylül 2014 14:36

    3. Iyi ki de var dediğim fakir edebiyatı suflesi▪▪▪

    insanlık ölçütü, Zıvana hududu

    18 eylül 2014 21:21 18 eylül 2014 21:55


    4. Valla benimkinden hiç ses seda yok ne zamandır. Parayı bulup, karıyı da boşayıp kaçıp gitmiş olmasından korkuyorum.

    18 eylül 2014 22:10

    5. Ne yazık ki var olandır. Benimki daha çok "içimdeki öğrenci". Öğrencilik hayatı bitmediğinden çıkamadı tabii. Ama ne hikmetse 10 ruja 100 lira verirken bir ruja 50-100 lira vermeye eriniyorum. Benimki mantıksız bir fakir sanırım(gizlinot: swh)

    18 eylül 2014 23:05

    6. ayın 15 günü yokken 15 günü ortaya çıkıyor. öğrencilik hali diyemiyorum, benim sorunum tamamen. aldığım parayı 15 günde bitirince içimdeki fakir bana el sallamaya başlıyor. bir rimele 350 lira vermişken bir ruja 20 lira vermediğimi bilirim. öyle de dengesiz, öyle de saçma

    11 aralık 2014 02:34

    7. Zaten kozmetikte high end ürün merakım ve hevesim olmadığı için, gidip pazardan da almam tabii ki ama bir ruja yüzlerce lira bayılmayı da kendimce mantıklı bulamıyorum, giyim kuşamda hunharca kendimden geçip geçen ayın son iki haftası ben de içimdeki fakirle tanıştım efenim. Çok zor günlerdi ölüyorum sandım. Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın diye de belirtiyim

    11 aralık 2014 12:16


    8. Pintilik ve tutumlulukla karıştırılan durum.

    Aslında fakirlik değil de, bir çoğumuz işçi, memur çocuğu, orta sınıf, küçük burjuva ailelerden geldiğimiz için hep bir ekonomik garanticilik halimiz söz konusu.

    hep bir biriktirme, hep yarını düşünme.

    bir şey ne kadar trend, ne kadar özel de olsa "150 lira mi !? Etmez bence" mantığı...

    Örneğin, dışarda küçük pet şişe suya 1 lira vermek bizim için çok. Çünkü 50 kuruşa da satılıyor.

    Ya da şurdan şuraya 10 lira taksi parası vereceğimize otobüs kullanmak daha mantıklı.

    cebimizde 10 lira veya 1 lira olmadığından değil, tamamen yetiştirilme tarzımızdan.

    çok zengin bir kız arkadaşım vardı.

    yemeğe giderdik ve tabağının yarısını yemez bırakırdı.

    ben doysam da o önümdeki yemeği bitirirdim.

    o hali bana garip gelirdi.

    e bu yaşa kadar "ziyan etme, tabağındakini bitir"diye büyümüşsün.

    aynı kız çorbayı beğenmez geri gönderirdi.

    Ne münasebet !?

    "Ayıp değil mi ? Onu bulamayanlar da var. Bitir çabuk yemeğini" diye büyüyen ben için, kocaman bir "ne münasebet !?"

    biliyorum ki, bir gün çok zengin olursam, yine indirim kovalamaya, uçak biletimi aylar önceden almaya, yarınımı düşünerek tedarikli ve hiç bir şeyi ziyan etmeden yaşamaya devam edeceğim.

    11 aralık 2014 14:54 11 aralık 2014 15:01

    9. her cips paketini açtığımda içinden bedava çıktımı diye aramamla kendini gösteren, hiç gitsin istemediğim iç sesim.

    16 aralık 2014 11:14

    10. aslında ortaya çıkarmamız gereken kişi.

    çılgınca tüketmeye engel iki şey var:

    1. "bu benim ihtiyacım mı? yoksa öylesine bir isteğim mi? " bunu her zaman sormak çok önemli. örneğin çok güzel indirim olsa dahi elinizde yeni aldığınız, memnun kaldığınız ve muhtemelen daha 1 sene size yetecek bir pudra varken başka markadan aynı özellikte ikincisini almaya yeltenmek... hiç gerek yok! bunu aldıktan sonra başka güzel bir ürün piyasaya sürülecek ve o hevesle aldığınızı bir kenara atacaksınız yine. o yüzden elinizdekileri bitirmeden almamaya çalışmak en iyisi.

    2. çok ucuz diye stok yapmak. tüketilmesi zor şeylerin stoğu yapılmamalıdır. ayrıca beğenilen kıyafetin farklı renklerinden de bir sürü almak saçmadır.

    şimdi bu teknikle zamanında boşa para verdiğiniz şeyleri düşünün. kafanızda bir matematik hesabı yapın. eğer harcamada sınır tanımıyorsanız baya yüksek rakamlar çıkacaktır. sonra bu çıkan parayı biriktirme hedefine gidin ve ihtiyacınız değil de sadece istek olan harcamalarınıza para vermiş gibi kenara atın. artık altın mı alırsınız bankaya mı koyarsınız bilemem. sonra bir bakmışınız bir yıl sonunda belki sizi çok mutlu edecek hayalinizdeki pahalı elbise/makyaj seti/takı alacak kadar paranız olmuş ya da seyahat için güzel bir birikiminiz var... hiç belli olmaz ve deneyince bişey kaybedilmez.

    18 aralık 2014 01:25