yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (1)
    • medya (1)

    1. türkçe'ye hakaret ismiyle çevrilen, bir fransa ve lübnan ortak çalışması olan 2017 yapımı lübnanlı yönetmen ziad doueiri'nin (link:https://m.imdb.com/title/tt7048622/ filmi). aynı zamanda da yabancı dilde en iyi film dalında oscar'a aday olan bir film. basından ismini duyduğum bir yönetmendi ziad doueiri. bu son filminden de o vesileyle haberim oldu hatta. bu arada vaktiyle film çekmek için israil'e gitmesi neticesinde hakkında dava açılarak, lübnan askeri mahkemesinde yargılanarak serbest bırakılmış bir isim kendisi. bahsi geçen 2012 yapımı (link:https://m.imdb.com/title/tt0787442/ the attack) isimli filmini de izlemenizi kesinlikle öneririm. tarzı ve ele aldığı konular itibarıyla bıçak sırtı noktalara temas eden bir yönetmen çünkü kendisi. filmden bahsetmeden önce bu konuya da kısaca değinmiş olayım istedim.

    filme dönecek olursak; aslında oldukça basit bir hikayeden yola çıkarak, ortadoğu'nun iç yüzüne güzel göndermeler yapan ve böylece bazı olayların nasıl iç mesele haline getirildiğini anlatarak, toplumsal dersler veren bir yapım. lübnan iç savaş yaşamış bir ülke olarak, oldukça kırılgan ve bunun getirdiği her türlü sıkıntıyı hala taşıdığı izler sayesinde, oldukça keskin sınırlarıyla öne çıkaran zorlu bir coğrafya. filmde bunu bütün açıklığıyla görüyorsunuz zaten. konuya gelecek olursak; filistinli bir inşaat ustası ve lübnanlı bir adamın arasında aniden çıkan bir kavganın, nasıl hakaret boyutuna geldiği ve sonucunda olayın mahkemeye intikal etmesiyle birlikte gelişen olayları izliyoruz filmde. konudan da anlaşıldığı gibi mevzu oldukça hassas. hal böyle olunca filmde bazı detayların özenle seçilerek ve olduğu gibi izleyiciye verilmesi gerekiyordu, zaten öyle de olmuş. kurgusu, hikayesi, yönetmenin hikayeyi ele alış şekli ve elbette oyunculuklar gayet başarılı. bu tarz filmlere meraklıysanız eğer film akıp gidiyor izlerken.

    tony ya da yasser iki karakterden burada kim haklı, kim haksız onu değil, adil bir şekilde esas yapılması gerekli olan nedir bunun yörüngesinde ilerliyor film. mahkeme sahneleri bu yüzden önemle ve dikkatle izlenmesi gereken sahneler. filmin beni en çok o kısımları etkiledi açıkçası. bir yanıyla adalet kavramını sorgulatırken, bir yandan da beyrut'taki mülteci kamplarına da yer veren gerçekçi bir hikaye.

    kendi halinde yaşam süren insanların aralarında geçen konu sonucu, edilen bir hakaret nerelere varabilir bunu tüm gerçekliğiyle ortaya koyuyor film. aynı coğrafyada yaşayan iki farklı milletten insanın kırılma noktaları, ortaya konulan davranışlar farklı karakter yapılarıyla birlikte nasıl bir toplumsal sorun halini alır buna çok net bir şekilde ayna tutuyor film.

    kamel el basha filmde oynadığı yasser karakteriyle venedik film festivalinde volpi kupası en iyi erkek oyuncu ödülünü almış. kendisine filmde adel karam ve rita hayek gibi oyuncular da eşlik ediyor bu arada.

    uzun sözün kısası bu filmi vakit ayırıp mutlaka izleyin derim ben. insanı etkisi altına alan güzel işlenmiş bir film. emeği geçen herkesin eline sağlık dedirtti bir izleyici olarak bana.

    ukte: (yazar: beyaztavsan)

    ilgili medya:
    1
    27 şubat 2018 03:32 27 şubat 2018 11:59