72. liberty lisesi'nde eğitim görmekte olan hannah baker'ın intiharını takiben geride kalanların hayatlarını ve bu hayatların nasıl değiştiğini konu alan taze bitirdiğim dizi.(gizlinot: final yapmamış dizileri izleyememe takıntım var. hâliyle gündemde olmamasına rağmen yeni bitirdim.) öncelikle bu diziye başlama nedenim benim de liseyi "atlatılması gereken" berbat yıllar olarak görmem. benim de lise hayatım beni depresyondan depresyona sürükleyen berbat yıllar olarak geçti. özgüvenimi ve özsaygımı kaybettim. resmen hayattan vazgeçtiğim illet bir 4, koskoca bir 4 yıl... hatta şu an sırası değil ama bu sebeple üniversiteye yerleşmedim, senelerce ne yaptığımı bilmeden durdum öylece. benim dizimizdeki clay jensen gibi psikolojik destek almaya müsait bir hayat yapım yoktu o zamanlar. her neyse beni şimdilik bırakıp diziye geçelim.
diziyi izlerken bryce'ın hannah'ya tecavüz ettiği kasete gelene kadar aslında bu olayların birçok kişinin başına gelen lise zorbalığı olduğunu düşündüm. okul dışı hayatı ilk sezonda bana ideal geliyordu : güzel müstakil bir ev, eczane işleten aile, daha lisedeyken her yere arabayla gidebilmesi vs şahsen duş almak için bile evdeki tek banyoda sıra bekleyen biriydim ben lisede. hâliyle bu basit şeyleri nimetten sayarak izledim ilk başta. ilk sezonda hannah'nın insanlığa, dünyaya güvenini kaybedişini izliyoruz özetle. justin'in fotoğrafını yayması, zach'in arkadaşlarından gizleyerek onunla ilişkide olması, marcus'un toplum içinde zor durumda bırakması, en sonunda bryce'ın tecavüzü. yani hannah kime tutunmak istese onu ölüme sürükleyen olayları yaşamasına sebebiyet verdi herkes. ilk başta kasetteki herkesten nefret edip böyle düşünüyordum. ta ki olayları bir de hannah'dan değil kasetteki insanlardan dinleyinceye kadar. evet hannah'yı mahvettikkeri gerçeği değişmedi fakat ergen aklıyla ve o zor hayatlarla belki de yaşamayı bildikleri tek hayat buydu. annesi uyuşturucu bağımlısı olan ve bu yüzden başının çaresine sokaklarda bakmak zorunda kalan justin en sonunda sokakta kaldığı zamanlarda seks işçiliği yaptığı için aids'ten ölüyor ve bu çocuğa hayatta kardeşlik ve sevgi kavramlarını ilk kazandıran kişi bryce. beni hikayesi en çok üzen karakter açık ara justin oldu ve justin'in bryce'ı her şeye rağmen sevmesi bu sebeple bana normal geldi. zach dempsey, hannah'ya çok iyi gelebilirdi ama zach her zaman annesinin istediği gibi, örnek, başarılı ve aynı zamanda iyi bir sporcu olmaya çalışıyordu. içinden geldiği gibi yaşadığı tek şey hannah ile ilişkisiydi bence. bu yüzden bu ilişki ona özel geldi ve saklamak istedi. daha sonra yoldan tamamen çıkmasıyla artık herkesin onu sokmaya çalıştığı kalıpları protesto ediyordu bence. clay jensen... hannah ve clay gerçekten aşıklardı bence. ama clay, hannah'nın ölümünden önce sevdikleri için harekete geçmek için bu kadar özgüvenli değildi. hannah'yı kaybetti ama sancılı bir süreç sonrası kendini buldu ve kocaman bir arkadaş grubu oldular. galiba hannah'dan sonra geride kalan tek güzel olay bu bağın bunca kişi arasında kurulmasıydı.
bu arada charlie mükemmel bir erkek arkadaş. alex'i baloya davet etmek için hazırladığı şeyler bana çok tatlı geldi.
dizide en çok üzüldüğüm olaylardan biri de monty, çocuk istismarından hapse girdiğinde babasının yüzüne bu yüzden değil eşcinsel olduğunu öğrendiği için tükürmesiydi. monty neden "monty'likler" yapıyor, işte bunun en baş sebeplerinden.
cinayeti alex'in işlemiş olacağını hiç beklemiyordum. ben zach'i beklemiştim. bu arada cinayeti ölüye yıkıp bırakmış olmadılar mı şimdi bu finalle? ve bryce walker önce dövüldü sonra boğuldu dediler. burası tamam. ama kafasında kurşun yarası yok muydu? hatta bu yüzden clay, tyler'dan şüphelenmemiş miydi? taze bitirmeme rağmen iyi hatırlamıyorum galiba çünkü bryce'ta kurşun yarası olabilecek bir şey olmadı.
son olarak diziden bağımsız jessica, caleb ve justin sayesinde cildimle barıştım. benimle beraber kapalı komedon sorunu yaşayan başkaları da varmış oh be dedim. evet her dizide oyuncuların cildini inceliyorum. bu arada konudan iyice çıkıyorum ve kapalı komedon illetinden herkes tez zamanda kurtulur inşallah diyorum.
bu arada ah zach, üzümlü kekim. 4 sezon boyunca bir dakika gözümü alamadım senden.
finalde lisezedelerimizin üniversitelerine kabul edilmeleri yüzümü güldürdü. ben de eh biraz geç de kalmış olsam üniversiteye yerleştim tabi en sonunda. lisedeki kırık dökük ben şimdi kırık dökük hayatlara yardım edebilmek için tıp eğitimi alıyorum. dönemdaşlarım yaşıtım olmasalar da kabul ettirdim galiba kendimi ya :)