anne with an e

1. son zamanlarda netflix'te izlediğim en iyi dizilerden biridir.hiç tarzım olmamasına rağmen o kadar sürükleyeciydi ki 3 günde bitirdim! gerçekten insanın içini neşe ve mutluluk ile dolduran bir dizidir.baş karakter ile birlikte tüm duyguları siz de oldukça gerçekçi bir şekilde hissediyorsunuz.eğer 2-3 bölüm izledikten sonra sizi sarmadıysa muhtemelen sarmayacaktır da.ama ben kendimi alıkoyamadım. kesinlikle tavsiye edebileceğim bir dizidir.

2. Herkese hitap etmeyebilecek tatlış bi dizi. ingilizce diyalogları anlamakta çok zorlanan biriyim ama bu dizide Anne’i anlayabiliyorum. Benim durumumda olup geliştirmek isteyenlere tavsiye ederim.

Edit: 3. Sezon 8. Bölüm sonundan bildiriyorum, muhteşem bir dizi. Büyümeleriyle yaşadıkları iyi ve kötü şeyler çok güzel aktarılmış, su gibi geçiyor. 

3. aşırı tatlı bir dizi.kanada'nın doğasına hayran oluyorum her izlediğimde.tam hayallerimdeki yaşam şekli sanırım.dizinin ilk 2 bölümünde baş karakter anne'nin çok konuşması aşırı sinirimi bozsa da alışınca 40 dk nasıl geçiyo anlamıyosunuz bile.

4. Netflix'in son zamanlarda yaptığı en iyi projelerden olan ve sense 8 ile birlikte iptaliyle beni en çok üzen dizi. yeşilin kızı anne ve hayalgücünün inanılmaz genişliği Karşısında büyülenmemek elde değil. Dizide salt kötü karakter yok, onlarca kişi içinden maksimum 3 kişiyi sevmeyebilirsiniz. Tam bir kış dizisi, battaniyenin altında huzurla dolmak için izlemelik. Tabi eğer benim gibi sulugöz bir insansanız her bölüm sonrasında şiş gözlerle karşılaşabilirsiniz (gizlinot: Swh )

5. anne'in uyuz tavırları yüzünden 18 dk anca katlanabildiğim dizidir. gerçekten dayanamadım.

6. içimi sıcacık yapan, günün belli saatlerinde işi gücü bırakıp 1800'lerin sonundaki yaşamları, Anne'in uçsuz bucaksız hayal gücünü düşünmeme sebep olan dizi. oyunculuk, kostümler, dizinin çekildiği olağanüstü güzellikteki yerler...nostaljik romantik biriyseniz özellikle çok seversiniz bu diziyi. bir çırpıda 3 sezon bitti, ne yazık ki devamı çekilmeyecekmiş. tek bir bölüm izleyerek beğenmedim denilmemeli. en az 3 bölüm izleyin, ona göre devam edip etmeyeceğinize karar verin bence. çünkü dizide bağlandığınız şey olayların akışından çok karakterler ve kişilikleri. izledikçe daha çok bağlanıp seviyorsunuz.

7. o kadar seviyorum ki bu diziyi bütün sezonlarını kısa sürede izledim. insanın içini ısıtan nadir dizilerden.

ayrıca geçen gün birşey fark ettim , biz küçükken '' yeşilin kızı Anne'' diye bir çizgi film vardı. meğer bu dizi onun uyurlamasıymış.

küçükken o çizgi filmi de çok sever anne ' e hep kızıyor marilla 'dan nefret ederdim :D

8. karantina günlerinde biraz olsun içime su serpen netflix dizisi. çocukken de bu karakteri çok sever ve asla çizgi filmini kaçırmazdım. belki de beni çocukluğuma götürdüğü için çok sevdim. ayrıca başroldeki kızımız anne ile o kadar bütünleşmiş ve bu role yakışmış ki bayıldım!

9. boşluktan ve sıkıntıdan izlediğim, şu dönemde şiddet, gerilim, korku gibi unsurlar bulundurmaması nedeniyle tercih ettiğim ve güzel doğa manzaraları ile zaman geçirmeme yardım eden dizi.

ikinci sezonun ortalarındayim ve her an diziyi bırakabilirim çünkü anne bence hiç olmamış. bir kere 13 yaşına kadar şiddet görmüş, sevgi nedir bilmemiş bir kız nasıl bu kadar özgüvenli ve rahat oluyor onu anlamadım. millet çocuğuna sesini bile yükseltmiyor aman kişiliği zedelenmesin diye. anne ise 13 yıl bir gün bile insan yerine konmamış ama ne bir arazı var ne de kendini ifade etmede olsun, her düşündüğünü yapacak cesareti bulmada olsun hiçbir sıkıntı çekmiyor.

ikinci olarak anne diziye adını vermiş, hemen her sahnede olan bir baş karakter. yani onu sevip sevmememiz çok önemli. ben sevilecek bir taraf bulamadım. ne çok akıllı, ne çok terbiyeli, ne çok düşünceli, ne çok becerikli... sadece ara ara kriz anlarında görmüş geçirmişliğinin verdiği soğuk kanlılıkla hareket edebiliyor.

göze çarpan iki özelliği var: çok ve tumturaklı konuşuyor ve hayal gücü çok geniş. çok ve ağdalı konuşmak neden hoşa gitsin bilmiyorum. sürekli kederin en dibine batması ve mutlulukların en büyüğünü tatması şeklindeki ifadeleri her gördüğü hoş şeye ağzını yayarak "a-maziiing" diyen amerikalı gençleri çağrıştırıyor bana. bazen o nefes almadan saçma sapan konuşurken ben istemsiz şekilde "bi sus" diyorum.

ikinci özelliği de hayal gücünün geniş olmasıymış. ben o konuda çok emin değilim. hayal gücü sadece kitaplardan okuduğun hikayeleri yeniden üretmek mi? varsa yoksa anam-babam kraliçenin hizmetinde casuslardı, bu eşya rus çarınındı, trajik bir aşk hikayesi... biraz yaratıcılık olsa, mesela kağıt bulamayınca hiç akla gelmeyecek bir şeyin üstüne mektup yazsa biraz daha sempatik ve inandırıcı olabilirdi.

sonuç olarak şu sıkıcı günlerde zaman geçirmek için hafif ve olumsuzluk içermeyen bir dizi arayanlar izleyebilir ama baş kahramanın olmamışlığı bir süre sonra iç bayıyor.

edit: diziyi ikinci sezonda bıraktım.

10. Muhteşem doğa manzarasına ve bana aşırı sevimli gelen yaşlı kardeşlere rağmen anne karakteri susmak bilmediği için bir türlü ısınamadığım ve sonunda izlemeyi bıraktığım dizi. Oyunculuklar çok iyi. Senaryo da fena değil bence. Bir Yiğit özgür karikatüründe neden müziği bıraktınız diye sorulan eleman gibiyim. Benim de cevabım aynı: kafam şişti. Friends dizisine de üçüncü izleyişimde bırakmayıp anca ısınmıştım vazgeçilmezim oldu. Büyük ihtimalle bu diziye de bir gün ısınırım ama kesinlikle şimdi değil.