25. Edit, bazı noktalar spoiler içerir.
Geçmişime tutunmaya çalışıyorum. O kadar uzun zaman geçti ki becerebileceğimi sanmıyorum.Sanırım şunu anlaman için çabalayacağım; Ben bir insandan çok atım, ya da attan çok insanım. Hangi yarı olduğunuzun bir önemi yok. Sadece yarım olmak yeter.
İlk izlediğim zaman, ulan at var insan gibi yaşıyor ve kimse buna dikkat çekmiyor mu, demiştim.
Dünyanın tuhaflığının farkında olabilirsiniz ya da olmayabilirsiniz. Farkında olanlar da ya bunu benimser ya da böyle bir dünyada barınamamanın acısını çeker. O zamana kadar gördüğümüz BoJack, ikinci seçeneğin tipik bir örneği. Diğer karakterler dünyanın tuhaflığnı farkında olmaksızın benimsiyor, dünyanın “bir insandan çok at” örnekleriyle dolu olmasından memnun görünüyorlar. Mesela vincent Adultman’ın aslında üst üste binmiş üç çocuk olduğunu önemseyen tek karakter BoJack. Başka kimse bu durumun farkında değil ya da dert etmiyor gibi. Belki de doğru olan, her tür tuhaflığı benimsemek.
Dizide sevdiğim bir şey, bölüm sonlarında her şeyin başa dönmemesi. Ev dağılırsa yeni bölümün başında toplanmış hâlde görmüyoruz, dağınık kalıyor. Mesela Hollywood tabelasının sonundaki d harfi çalındığında, endüstrinin adı Hollywoo’ya dönüşüyor ve Hollywoo adı herkes tarafından benimseniyor. Burada elbette eğlence sektörünün geçiciliğine, içindekilerin “salaklığına” dair birtakım göndermeler mevcut. İnsanların sonuçları nasıl benimsediği yaşadığına dair iyi bir gönderme bu.
bildiğimiz masal formülleri burada işlemiyor. beklentilerimizin karşılandığı anlar hemen ardından gelen şakalarla kırılıyor. BoJack’e “derinde bir yerlerde iyi kalpli olmak” diye bir şeyin olmadığı söylüyor birisi, neysen osun. Yaşadığın her şeyin sebebi sensin, başka kimseye ya da şeye bakma diyor dizi. Zaten dizinin o sertliği ilk sezonda ortaya çıkıyori.
BoJack’in “Biliyorum bazen bencil ya da narsist olabiliyorum, kendime zarar verebiliyorum, ama derinlerde bir yerde iyi biri olduğumu bana söylemene ihtiyacım var,” çağrısının yanıtsız kalıyor. İnsan bazen yalanda olsa teselli arıyor, yarına çıkmak için.
Tamamı denizin altında geçen bölümde bir bölüm var, bir at suyun altında. Bu bölümde bariz hâliyle iletişimsizliğin getirdiği kuvvetli duygusallık, BoJack’in giydiği başlığın megafonu olduğunu keşfetmesiyle sonlanıyor. Belki de tuhaflığı benimseyebilenler, daha rahat iletişim kuruyor.
Dizinin en temel felsefelerinden bir diğerini de yaşamaya devam etmek mecburiyeti. BoJack’in 2. sezonun finalinde gördüğü, ona “yokuş yukarı koşmakla” ilgili tavsiye verirken “Her gün biraz daha kolaylaşıyor. Fakat her gün yapmalısın, zorluğu burada,” diyen babun ( bu kısım çok hoşuma gitmişti) ya da 3. sezonun sonundaki depar atan atlar buna işaret ediyor. Dizinin belki de en “attan çok insan” ânı da bu koşan atlar görüntüsü. Aslında buradaki ironi de başlı başına bir “insandan çok at” şakası olabilir. tüm o şakaların arasına serpiştiği yaşamak şakaya gelmez mesajı yerleştirilmiş.
Eski arkadaşı Charlotte’ın kızı Penny’yle yaşadıklarını ya da Sarah Lynn’in ölümündeki sorumluluğunu bir kenara bırakmış gibi görünen BoJack, final sezonu geldiğinde ilk defa hayatını yoluna koymak için bazı adımlar atmaya yaklaşıyor. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı için rehabilitasyona gidiyor, bir okulda hocalık yapmaya başlıyor. Bir süre her şeyi yoluna koyabileceğini düşünüyoruz. Tam da burada dizi bize ve ana karakterine en temel kuralıyla çıkarır ortaya. Eylemlerin sonuçları olurını yaşar herkes.
diğer film ya da dizilerde olduğu gibi anti-kahraman hikâyelerinde gördüğümüz gibi karakteri mitleştirecek bir ölüm sunmuyor, onu eylemlerinin sonucuyla yaşamak zorunda bırakıyor. Sondan bir önceki bölümde BoJack ölümle barışıyor ama eski en yakın arkadaşı Herb Kazzaz “Öteki taraf filan yok, bu kadar işte.” diyor.
Esas mesaj gene verilmiş, şu an yaşıyorsun yaşamak zorundasın. Bildiğin kadarıyla tek taraf var ve oradasın işte, daha derinlerde bir şey yok.
Son bölümde BoJack’in diğer karakterlerle teker teker vedalaşır. Todd’un “Hokey Pokey” adlı çocuk şarkısıyla ona “esas mesele kendini değiştirmeye devam etmek” mesajını vermesine, Princess Carolyn’in onun menajeri olmayı zarifçe reddederek hayatından çıkmasına, Diane’in onunla bir daha görüşmeyeceğini ima etmesini BoJack gözüyle gösteriyor dizi.
Sanırım dizi yaşarsan ne yapacaksın, nasıl devam edeceksin üstüne kurulu.
BoJack altı sezon sonunda bitti. Dizi anti-kahramanın basitçe hayatına devam etmesine izin verdi. Ceza da yok ödül de. Sonuçta BoJack’in insandan çok at olması, ya da attan çok insan olması değil mesele. Dünya zaten tuhaf bir yer, o da yalnızca yaşamaya devam ediyor. Bizim gibi.
O zaman hayattaki tüm gariplikler aslında garip değil. Bize öyle geliyor. Ne olduğun ile ilgili değil gariplik , yaşıyor olmak garip. Yaptıkların ve sonuçları ile ilgili.