24.
hastalık mevsimi gelmişken hakkında tekrar bahsetmenin faydalı olacağı hastalıktır.
öncelikle, grip ve nezle birbirinden farklı hastalıklar. nezle (gbkz: rhinovirus) başta olmak üzere yüzlerce virüs türü tarafından bulaşabilirken grip etkeni (gbkz: influenza)dır. bizim için hangi virüs olduğu çok da önemli değil aslında şimdilik. viral olduğunu bilseniz yeter.
belirtileri birbirine çok benzediği için çok karıştırılır. ben de karıştırıyorum, hatta hocama grip olmuşum galiba dediğim her defa "ateşin var mı, bir yerin ağrıyor mu" diye sorar.
evet en temel farklar ateş ve kas ağrısı (daha önce de bin kere söylenmiş başlıkta, kabul. derli toplu, referans bir girdi olsun istediğim için tekrar yazdım).
grip olduysanız yatak döşek yatarsınız. genellikle ateşiniz çıkar. kolunuzu kaldıracak haliniz olmaz. her yeriniz ağrır (özellikle baş ağrısı). eğer bağışıklığınız güçlü değilse pnömoniye çevirir. çocuklar ve yaşlılar risk grubundadır bu yüzden. risk grubundadır derken ciddiyim, ölüme kadar götürür (ki bundan da bahsedilmiş başlıkta).
nezle olduysanız ilk birkaç gün boğazının ağrır, sonra geçmeye yüz tutarken burnunuz akmaya başlar. 1-2 gün sonra şırıl şırıl akan burun yavaştan durulmaya başlar. ağrı sızı pek olmaz, ateş genellikle görülmez. 7-10 gün arasında kendiliğinden iyileşir.
temel olarak belirtiler arasındaki farklar bunlar. yine de bu demek değil ki "grip olduysanız asla burnunuz akmaz, o sadece nezle belirtisidir". böyle bir şey yok. her iki tablo da viral üsyedir ve viral üsye'ye kurşun işlemez.
(buradan sonrası kocakarı yöntemi)
viral üsyenin tedavisi yok. doktora gidip ilaç aldığınızda iburamin falan verir, o da psödoefedrin+ibuprofen. Psödoefedrin burun tıkanıklığını açar. ibuprofen de ağrı kesici.
evinizde yatın, dinlenin, güzelce iyileşin. ilaçla 7 gün, ilaçsız 1 hafta söylemi gerçekten doğru (ki bu da başlıkta söylenenlerden). (gbkz: vitamin c) yönünden zengin diyetin hastalık seyrine az da olsa olumlu etki ettiğine dair bulgular var (meraklısına kaynak (link: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5871211/ 1) (link: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23440782 2) (link: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6057395/ 3)). bol bol portakal mandalina tüketin, (gbkz: limonlu cheesecake) falan yiyin (gizlinot: swh)
(bilimsel yöntemlere geri dönüş)
grip olmayı engellemek istiyorsanız ne yapmanız lazım peki? (gbkz: aşı olun). aşının ne kadar etkili olduğunu görmek için (link: https://www.cdc.gov/flu/vaccines-work/effectiveness-studies.htm şuraya) alayım sizi. ayrıca bkz. (link: https://i.ibb.co/GR9JD72/Untitleda.png figür 1)
vaccine effectiveness (VE) diye ölçülen değer burada aşının çalışıp çalışmadığı değil. hastaneye gelip laboratuvarda influenza (grip) teşhisi koyulan fakat ayakta tedavi edilen hasta miktarı. yani 2009-10 sezonunda grip diye hastaneye gelen her 100 hastanın 56'sı ayakta tedavi edilmiş.
2014-15 sezonunda neden bu kadar az değer çıkmış diye merak ettim tabi. bakın NY Times konuyla ilgili (link: https://www.nytimes.com/2019/09/23/health/anti-vaccination-movement-us.html ne demiş): "By 2014, studies showed that parental confidence in authorities like the C.D.C. and in pediatricians was dropping, especially around vaccines." (tr: 2014 yılında, çalışmalar gösteriyor ki özellikle aşılar hakkında ebeveynlerin cdc ve çocuk doktoru gibi otoritelere karşı güvenleri düşüşte). aşı karşıtlığı yayılınca insanlar aşı olmayı bırakıp gripten kırılmış. hastaneye başvuran (gbkz: her 100 hastadan 81i) grip nedeniyle (gbkz: hastaneye yatırılmış). %81, hospitalizasyon için korkunç bir oran. hem devletin sırtına müthiş bir yük, hem de işinden-okulundan izin alan hasta için büyük zaman kaybı. aşınızı ihmal etmeyin. 10 gün gripten yatak döşek yatacağınıza 7 gün sürsün ama yürüyebilir halde olun. aşıyı bu kadar övünce biraz rahatsız olabilirsiniz, anlayışla karşılıyorum fakat aşılar gerçekten güvenli. modern tıbbın 2 büyük icadından biridir benim için (diğeri için (bkz: antibiyotik)).
peki aşı olunca %100 korur mu? ya da aşıyı ne zaman olmak lazım?
hayır %100 korumaz. yani aslında o biraz sizin şansınıza kalmış. aşılar bir önceki yılın en yaygın grip virüsü çeşitlerine göre her yıl revize edilir. hani (gbkz: influenza a) ya da (gbkz: h1n1) gibi kavramlar duyuyorsunuz ya, işte bu şekilde hangi suşa karşı bağışıklık sağlayacağı her grip aşısının içinde yazar. benim son yaptırdığım aşı (gbkz: vaxigrip), (link: http://products.sanofi.com.au/vaccines/VAXIGRIP_NZ_CMI.pdf şuradan) temsili bir prospektüsüne bakabilirsiniz. mesela bu aşı trivalen bir aşıymış, yani sizi 3 suşa karşı korur.
şu da koruduğu virüs suşlarından biri: A/California/7/2009 NYMC X-179A (A/California/7/2009 [H1N1]pdm09 - like) (2009 yılındaki domuz gribi salgını virüs) gibi gibi... türkiye'de hangi virüs suşları görülüyor merak ediyorsanız dünya sağlık örgütü küresel çapta influenzayı izliyor, (link: https://www.who.int/influenza/surveillance_monitoring/updates/latest_update_GIP_surveillance/en/ şuradan) bakabilirsiniz.
aşıyı ne zaman olmalıyız peki? grip sezonundan önce olmak lazım aşıyı. aşı olduğunuzda vücut 2 hafta sonra immun yanıt geliştirir. hastayken aşı olmayın sakın, gerek yok. aşı ilaç değildir, tedavi etmez, (gbkz: KORUYUCUDUR).
bir diğer korunma yöntemi de kişisel hijyen. banyo yapın demiyorum ama sık sık elinizi yıkayın. grip (ve soğuk algınlığı) ikisi de hava yoluyla bulaşan virüslerle oluyor dedik ya hani, hapşırınca havaya milyorlarca virüs saçıyorsunuz. o yüzden her şeyden önce (gbkz: hapşırınca ÖKSÜRÜNCE ELİNİZİ TUTUN).
elinize kolunuza hapşırıp/öksürüp elde milyorlarca virüsle yaşamayın. sağa sola silmeyin o elinizi, yıkayın. hem tuttuğunuz kapı koluna bulaştırmazsınız, hem kendinize.
el virüs dolu burnunuzu kaşıyınca o virüs boş durmuyor, yeniden enfekte oluyorsunuz (self-infection). suya tutup çekmeyin elinizi. sabundan korkmayın. şöyle güzelinden 20-30 saniye bol sabunla yıkayın. yıkayın ki virüs parçalansın. şimdi buradan sonrası teknik bilgi. ortamlarda havanız olur öğrenirseniz. öğrenmezseniz de olur, atlayabilirsiniz.
(teknik bilgi başlangıcı)
influenza virüsü teknik olarak (link: https://i.ibb.co/KmPG24p/EM3o-ASYXYAE8m-Hb.png böyle) bir şey. dış yüzeyinde lipid bir tabaka var (yağ tabakası). dışında lipid tabaka olan virüslerin çoğu dış ortamda uzun süre hayatta kalamaz, ortam koşullarına karşı dayanıksız dandirik virüslerdir. sabun bu yağı parçalar, virüsü etkisiz hale getirir. sabunsuz, kuru kuruya sadece suyla yıkamak işe yaramaz. alkol bazlı dezenfektanlar da iş görür (alkol de yağı parçalar). purell gibi etanol (etil alkol) bazlı el dezenfektanları da sabunun yerini alabilir.
peki büyücü, bilinçlendik. aşımızı da olduk (ya da diyelim ki işten güçten fırsat bulamayıp bu yıl pas geçtiniz) ama yine de grip olduk. ne yapmamız lazım?
öncelikle bol sıvı tüketin. nezleyseniz zaten ağzınız gözünüz akacak o allahın emri fakat gripseniz de akabilir. akmasa bile (gbkz: dehidrasyon) vücudun sevdiği bir şey değil. su, çorba, meyve suyu, aklınıza ne gelirse. sıvı tüketin dediysem dehidrasyona sebep olacak şeyleri içmeyin (alkol, kola, bol çay kahve vs).
boğaz ağrınız muhtemelen olur, bu yüzden boğaz pastili kullanabilirsiniz (tatları çok güzel olanlar var). ya da ağrı kesici özelliği olan boğaz spreyleri var majezik gibi (fakat unutmayın bu bir ilaç. bilinçsizce kullanmadan önce doktorunuza danışmayı unutmayın). hiçbir şey bulamıyorsanız ılık tuzlu suyla gargara yapın, iyi gelir.
burun tıkanıklığı için (gbkz: dekonjestan) burun spreyi kullanabilirsiniz. odanızı nemli tutun, doğalgaz peteklerinin üzerine su dolu kase koyabilirsiniz (kuru hava boğaz ağrısı yapar). hepsinden önemlisi, dinlenin. bol bol dinlenin, 2-3 gün işten izin alın. hem siz iyileşirsiniz, hem de iş arkadaşlarınıza bulaştırmamış olursunuz.
(gbkz: *kamu spotu*) grip ve nezle viral hastalıktır. antibiyotik kullanmayın, istemeyin, doktorunuzu darlamayın (gbkz: *kamu spotu*)
son olarak (link: https://www.cdc.gov/flu/images/about/coldvsflu-600px.png şuraya) bir karşılaştırma tablosu ekleyelim. nezle (cold) neymiş, grip (flu) neymiş derli toplu belirtileri görelim. kendinize iyi bakın.