55. Çok maksimalist yaşayan bir insandım birkaç yıl öncesine kadar. O dönem odamdaki dolabın aynasından çektiğim fotoğraflara baktığımda bile boğuluyorum. Zaten çok büyük olmayan bir odam vardı ve içinde üç çekmeceli bir dolabım. Dolabım öyle doluydu ki bir şey alırken diğerleri yıkılıyordu. Tabi ki odadaki tek dolap bu değildi. Bir şifonyer vardı ki bu çok sorunlu değildi ama çalışma masam berbattı. Her şey üst üsteydi şöyle anlatayım kitapların üstüne ıvır zıvır eşyalarla kat çıkmıştım ve çalışmak için olan düz yüzey bile dopdoluydu. Masanın altında sandalye olması gereken yerde sandalye yoktu ve kutu kutu eşyalar doluydu ve kapı arkasında da tıklım tıkış bir askılık.
Çok uzatmadan nasıl daha minimal hayata geçtiğimi anlatayım belli ki çok uzun bir girdi olacak. Evlendikten sonra eşyalarımın çöp olanlarının bir kısmını atıp kalanları olduğu gibi yeni evime götürdüm ve yerleştirirken yavaş yavaş bu eşyaları istemediğimi farkedip çok bariz fazlalık olanları hediye ederek ya da atarak bir şekilde elden çıkardım. Daha sonra yaşadıkça da yavaş yavaş elden çıkarıyordum ama asla sonu gelmiyordu ve ben kafa olarak artık minimalizme çok yakındım sürekli bir şeyler okuyor izliyordum. Aklım sürekli evdeki çok eşyayı nasıl azaltacağımdaydı. Benim için en büyük adım başka ülkeye taşınmak oldu. Eşimle iki valiz eşya ile bambaşka bir ülkeye yerleşmek tam da aradığım fırsattı ve sadece çok sevdiğim şeylerden oluşan kapsül bir gardrop oluşturdum kendime. Getirdiğim her şey çok sevdiğim eşyalarım olduğu ve birbirleri ile de uyumlu oldukları için azıcık kıyafet ile eskisinden daha güzel ve çok kombin yapabildim hem de sıkılmadan. Kocaman evde iki kişi dolu dolu yaşarken şu an bir odalı evimde bebeğim olduğu için 3 kişi yaşıyoruz. 3 kişi için 2 kapılı dolap ve bir şifonyer yetiyor. Hiç öyle azıcık kıyafetimiz de yok eskisinden daha şık giyindiğime inanıyorum.
Kozmetik olarak da zaten yine taşınırken azaltmıştım ve artık elimdekiler bitmedikçe yenilerini almıyorum. Sadece ihtiyaç alışverişi yapıyorum artık kozmetik ne kadar ihtiyaçsa. Renkli kozmetik dışındaki kullandığım ürünleri de minimal düzeye indirdim. Türkiye'de her şey için kullandığım özel ürün varken burada sadece nemlendirici, temizleyici, vücut kremi ve güneş kremi kullanıyorum. Çantamda da el kremi bulunduruyorum ama evde genelde vücut kremini el kremi olarak kullanıyorum. Cildim eskisinden kötü değil hatta gözle görülür şekilde daha iyi.
En büyük sorunum olan ayakkabıda da sadeleştim. 2 botum 2 klasik ayakkabım 4 spor ayakkabım var. Şu an spor ayakkabılarımı da 2ye düşürmeyi planlıyorum eskidikçe. Eskiden belki yüz çiftten fazla ayakkabım vardı.
Sadece sayı değil tarz olarak da minimalizmi çok sevdiğim için ben zorlanmadım. Çok uzun süren bir süreç olduğu için sindire sindire devam ediyorum. Henüz tam istediğim noktada değilsem de çok yol katettim ve devam da ediyorum. Hala ihtiyacım olmayan olmasa da olur çok eşyam var ama eskidikçe azaldıkça yenilerini eklemeyerek daha iyi noktaya geliyorum.
Çok uzun oldu ama okumayı ve konuşmayı oldukça sevdiğim bir konu. Okuyan herkese teşekkür ediyorum.