yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer

    içerik listesi

    henüz içerik eklenmemiş.

    3.8
    girdi yaz
    medya ekle
    değerlendir
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (21)
    • oylar (10)
    • medya (2)

    1. Geçen gün havaalaninda duty free shopta rastladigim, yanilmiyorsam guccinin yeni cikardigi parfüm. Cok cok begendim. Ciceksi parfümleri seviyorsanız bayilirsiniz. Verdikleri isim tam anlamiyla uymus. Acik havada burnunuza gelen kir cicekleri gibi kokuyor tam olarak. Cok vaktim olmadigi icin sadece deneme firsatim oldu icerik okuyamadim. Kalicilik da 4 saat kadardi. Cok aklimda kaldi susluler, denk gelirseniz bir bakin derim.

    2 eylül 2017 00:33

    2. Guccinin Ağustos 2017 de çıkardığı yeni parfümü. dün sephorada kokladım. Kasa önüne tester koymuşlar. 100 ml 535 tl idi. Yeni çıktığından mı yoksa fiyatından dolayı mı kasa önüne koydular bilmiyorum. Hani pahalı ya, gözetim altında sıkılsın olayı mı..

    Bu arada ben kokusunu Tom Ford Jasmin Rouge' a benzettim :) Burnunuza Tom Ford kadar saf bir yasemin kokusu gelmiyor ama o yasemin kokusunu yine de belirgin şekilde duyuyorsunuz.

    Edit: imla

    2 eylül 2017 06:16 2 eylül 2017 06:17

    3. Cumartesi günü sephorada denediğim, bana çok çiçeksi gelen parfüm. Kalıcılığına hayran kaldım yalnız. Bugün hala bileğimde kokusu var. Sıktığımdan günden beri 2 kez duş aldım.

    18 eylül 2017 10:39


    4. Adının hakkını vererek çok yoğun çiçek kokan parfüm. hani böyle ev ziyaretine giderken bir buket yeni kesilmiş beyaz çiçek almışsınız da kafanızı içine gömmüşsünüz gibi buram buram kokuyor. 70leri andıran "grandma chic" tarzında olduğu belirtilmiş, hakikaten de bir anneanne kokusu gibi gelmedi değil. öte yandan şişesini kutusunu hiç yaratıcı bulmadım, gucci bu aralar nedense çiçek motiflerine fazla takmış durumda.

    18 eylül 2017 21:19 18 eylül 2017 21:19

    5. dünkü sephora ziyaretimde aklımda kalan parfüm. çiçeksi kokuları sevenler mutlaka baksın, bence alt notasında başka meyve, şeker, baharat kokusu bile gelmiyor. saf çiçek kokusu geliyor benim burnuma. fiyatı derin bir nefes çekmeme neden oldu ama bütüb gün bileğimi koklattı bana, o kadar da kalıcı.

    18 eylül 2017 21:54

    6. bana biraz fazla ciceksi gelen parfum. o kadar yogun geldi ki beynimde hissettim kokuyu resmen. evet guzel bir koku ama kesinlikle bir gucci rush kadar essiz ya da akilda kalici degil bence mesela. daha once sanirim baska bir suslu daha yazmisti ama bana asiri derecede tom ford orchid soleil'i animsatti.

    18 eylül 2017 22:18

    7. hakkında başka bir platform için şöyle bir yorum yazdığım 2017 çıkışlı gucci parfümüdür.

    Gucci Bloom: Önemli olan katılmaktı

    Gucci giyim koleksiyonu yıllardır hayran olduğum, bir sürü başka markayı ve çağın estetiğini etkilediğini de düşündüğüm muzip bir Wes Anderson filmi çizgisinde ilerlemekte. Buna rağmen Gucci parfümleri genelde bana güzel bir tema oluşturmuş, içine doldurulacak kokuya gelince de kafalarındaki temaya uyan onbeş-yirmi parfümü alıp bir kovada karıştırmışlar gibi gelir: Adını aldığı çiçek notalarını mümkün olan en cesaretsiz ve bayağı şekilde bir araya getiren, çiçeği de feminenliği de konseptin ancak muğlak ve silik bir kopyası formunda sunan Gucci Flora. Gösterişli olmak adına “Miskli parfümler satıyor öyleyse ver ordan bolca misk, meyve notaları popüler öyleyse biraz böğürtlen, ne bileyim kadınlar beyaz çiçek seviyor öyleyse biraz da yasemin, eh malum bu aralar her şeye biraz paçuli de lazım, olmazsa satamayız” diye dönemin en moda içerikleri neyse onları kafasına göre toplayan Gucci Premiere. Seksilik anlayışının bayağı bir yapışkan nota karnavalı olmak olmasıyla gerçekten de suçlu hissetmesi gereken Gucci Guilty. On kere de denesem fikir oluşturacak kadar aklımda kalamayan, hali vakti yerinde kocaların iş seyahatinden dönerken duty free’den şişesi zarif diye eşlerine hediye olarak koklamadan almalarına yönelik olarak tasarlandığını umduğum, hiçbir kadının bilerek ve isteyerek o kadar para verip alacağını düşünmek istemediğim düzlükteki Gucci Bamboo... Bunların hiçbiri özellikle kötü parfümler değiller, karaktersizler sadece. Sanırım bir parfüm bana olumsuz duygular yaşatacaksa bir şekilde nefret ettirmesini istiyorum. Ara sıra hate-smell yapayım, o nefreti özleyeyim. Elli metre öteden hissedip gerileyim... Gucci parfümleri bana bu fırsatı (Rush hariç) yaşatmadı. O mesela, gerçek kötü bir parfüm. Bu açıdan başarılı buluyor ve birkaç satırla geçiştirmek yerine üzerine birkaç sayfa yazmak istiyorum, o yüzden bahsini ileri bir zamana erteleyelim.

    Uzun lafın kısası, Gucci parfümlerinden pek hoşlanmam ben. Derken bir iş öncesi öldürecek 10 dakikalık zamanım varken istemsizce bulunduğum caddedeki bir kozmetik mağazasına çekilince Bloom’la karşılaşıyorum. Şişe giyim koleksiyonuna uygun şekilde çok etkileyici olmuş, içeriğe gelince eh pek para kalmamıştır, bakaım yine kimbilir ne saçmalamışlar diye koluma sıkıyor ve burnuma yaklaştırır yaklaştırmaz Gucci’nin parfüm konusundaki makus talihini nihayet yendiğini düşünüyorum: Amerika’yı yeniden keşfetmese de ucuz numaralara veya popülist bir tavra asla kaçmayan, derinlikli, kompleks, dahası popüler olursa ana akım beğeniyi dönüştürebilecek bir koku var karşımda.

    Bloom, ilk perdede opak ve sarıcı, mest edici bir beyaz çiçek kokusu. Opak-şeffaf ayrımı benim beyaz çiçek temalı parfümlerde belki de ilk yaptığım ayrımlardan: yaseminin, portakal çiçeğinin, mügenin, hanımelinin şeffaf, derinlerden ince ince yükselen, nektarlı kokularından farklı olarak zambak, sümbülteber, frezya, gardenya camları buğuluyor, görüntüyü bulanıklaştırıyor: “her şey silindi ve yalnız sen varsın”. Bu yüzden diğerleri sıklıkla yan öğe larak kullanılır ve çok çok büyük konsantrasyonlarda kullanılmadıkça parfümün temasını oluşturamazken bu “opak” beyazlar her zaman primadonna görevi üstlenirler. Bloom’da da tuberose yani dilimizde esasen pek kullanılmayan, parfüm tanımları için ihtiyaç oluşunca zirai terminolojinin diplerinden bir yerden çıkarılan adıyla sümbülteber tartışılmaz bir başrol olmuş. Reçinemsi tozlu etkisiyle iris kökü notası kokuya genel anlamda bir koyu kıvamlılık, kremalılık, oturaklılık katıyor; derinlerden bir menekşe etkisi de var. Kuvvetli bir doz sambac yasemini ve hanımeli beyaz çiçeğin farklı ve daha ince boyutlarını da sonuca ekliyor, zaman zaman nazlı bir letafet de lazım değil mi? Bunun muzumsu, tatlı yasemin ve hanımeli kombinasyonu olduğunu da not düşmek gerek. İçerik listesinde son olarak Gucci’nin özel bir yöntemle toplandığını ve parfüm yapımında ilk kez kullanıldığını iddia ettiği pembe çiçekli bir Hindistan bitkisi olan rangoon sarmaşığı var; fakat nasıl koktuğunu, nota listesinde isminin geçmesinin bir pazarlama numarası olup olmadığını bilemiyorum tabi (Gucci bu notayı “kavrulmuş hindistancevizine benzer” olarak tarif etmiş- parfüme hakim olan kremsiliğin içinde biraz uğraşsam hindistancevizi gibi bir şeyler bulabilirim gibi geliyor). Sonuçta ortaya çıkan kokuyu Annemin gençliğinden bir şişesi zamanında yıllarca evimizde dolanan güzeller güzeli Cacharel Anais Anais ve lisedeyken bayılarak kullandığım Avon Flower by Cynthia Rowley’e benzetiyorum. Yapış yapış şekerli paçuli bombaları, parizyen olduğu iddia edilen sulu yaseminler ile bol lime’lı, bergamutlu parlak kolonyalar arasına sıkıştığımız; opak karakterin de genellikle katlanılamaz yoğunlukta miskle verildiği bu kara dönemde bir ana akım bir parfüm markasının böyle bir işe girişmesi bir kere çok ferahlatıcı.

    Ben bileğimi koklayıp koklayıp bu mutlu şaşkınlığı yaşarken işimin vakti geliyor, yirmi-otuz dakika kadar gelişimini gözlemleyemiyorum dolayısıyla. İşimi halledip çıkınca bir de bakıyorum ki Bloom, tok ve opak bir kırık beyazdan hızla şeffaf bir kirli sarıya dönmekte. ucuz parfümlerden (ve tabi tüm bütçeyi pazarlamaya, şişeye, tanıtımını yapacak ünlüye yatırınca formülasyonuyla hiç uğraşılamamış nice pahalı parfümlerden) çok iyi bildiğimiz o averaj, basit çiçek kokusu. Öyle basit ki bir renk, tür, çiçek belirtemiyorum; ama fazlasıyla tanıdık. Belli bir parfüm var ama adı gelmiyor aklıma. Düşünüyorum düşünüyorum yine de bulamıyorum. Aslında kokunun sıradanlığı düşünüldüğünde sorunun belki net bir cevabı yoktur diyorum ama yakından tanıdığım, belli bir banallik bu. Saatler sonra (ve Bloom aynı tatsız, karaktersiz, boyutsuzluğuyla bileğimde yaşamına devam ederken) cevap aklıma düşüveriyor: Gucci Flora. Yine başa döndük yani. Gucci parfümlerinin bir türlü oldurulamayan yaşam döngüsünü tamamlamış olmanın tatsız huzuruyla doluyorum.

    Bloom'la geçirdiğimiz saatlerin sonlarına yaklaşırken başlarda iris kökünün o kuru topraksı-odunsuluğuna verdiğim ama gittikçe sandal ağacı olduğuna gitgide emin olduğum bir odun notası yükselmeye başlıyor ve bahsettiğim banal, jenerik çiçek kokusunu örtüyor. Odunsu notalara pek hasta olmasam da böyle bir parfüme bu sonu şiirsel buluyorum: Üstünde çiy damlaları duran, buram buram kokan, koparmaya kıyamadığımız o tazecik çiçeklerden son kalan bir avuç kuru dal oluyor yani.

    Sonuç: sonradan bozsa da güzel bir deneme. İlk portreye bakarsak net, duru bir parfüm. Bloom’un kadınıysa reklam görsellerindeki uçuş uçuş, nostaljik, hayalsi Gucci ergenlerinden ziyade Celine veya Glossier reklamlarındaki rimel bile sürmemiş, örtülmemiş cildi sağlıkla (ve bir parça aydınlatıcı dokunuşuyla) ışıl ışıl parıldayan, rujunu dudaklarına şöyle bir dokundurup fazlasını alan, fonksiyonel ve kaliteli kıyafetli, minimalist, ayakları yere çalışan kız portresi gibi. Gerçi içindeki ergenden kurtulamadığını daha yakından tanıyınca görüyoruz ama demedi demeyin, bu kız bir yerlere gelecek.

    19 eylül 2017 00:13 3 ekim 2017 15:56


    8. İçimdeki Scarlett o'harayı hortlatan parfüm. İlk sıkıldığında buram buram zambak kokan sonrasında hanımeli ve yasemin ile tatlılaşan günlük bir koku. Ama kesinlikle spor giyim kokusu değil daha çok uçuş uçuş elbise ya da zarif şifon gömlek gibi parçaların kokusu. Saat 4 gibi denedim hala bileğimde duruyor kalıcılığı uzun gidicek gibi.

    Edit: ile yazacağıma işe yazmışım. Çünkü dombik parmaklı olmak kalp ben

    1 aralık 2017 22:07 14 ocak 2018 11:05

    9. Şekerli sakız kokusundan başka bir koku almadım ben bu parfümden. Disney’in çocuk parfümlerine benziyor hatta, onların daha kullanılabilir olanı tabii. 

    1 aralık 2017 22:29

    10. sonraları hafiflese de midemi bulandıran ağır kokan bir parfüm oldu benim için.

    5 ocak 2018 23:13