yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (142)
    • medya (1)

    71. 1 ay boyunca denedim. 16-8 yaptım. 2 kilo aldım :) yani ya ben yapamadım ya da bilemiyorum. Ama çok çok çok sinirliyim ve üzgünüm

    21 mayıs 2020 09:46

    72. Ben bu beslenme biçmini yaklaşık 1 senedir uyguluyorum. Benim başlarken amacım kilo vermek değildi. Sorunum sabah cok aç uyanmam ve kahvaltı yapmadan hiçbir şeye konsantre olamamamdı. Bu durumun hem çalışma verimimi düşürmesi hem de duygusal olarak açlığa katlanmanın zor olması beni arayışlara itti ve if le tanıştım. Ilk zamanlar tabii ki zordu. Alışma zamanlarımda dayanabildigim kadar dayanıp artık dayanamadigim noktada ağzima 1 küçük parça (gizlinot: sadece 1 ısırık kadar ) kepekli grissini attım. Boyle boyle zaman geçti ve artik sabah aç uyanmamaya, acıksam bile iş verimliligimde düşüş yasamamaya basladim. tatil zamanlari ya da haftasonlari illa ki bozuluyor, 3 öğün yiyorum ama pazartesiyle birlikte tekrar boyle beslenmeye baslamak zor olmuyor. Bendeki bu değişim eşimi de etkiledi ve o da başladı. O da ayni şekilde açlığa daha dayanıklı biri haline geldi. Ben bu surede kilo vermedim, dedigim gibi kilo verme amacım zaten yoktu ama insanlardan açıkçası çok sık "kilo mu verdin" geridonusleri almaya başladım. Gercekten de tartı değişmediği halde kemerimi daha cok sıkmaya başladığımı fark ettim. Sanirim yag oranimda bir azalmaya sebep oldu diye düşünüyorum. Zaten son makaleler de if in yag oraninda azalmaya sebep olduğunu destekliyor.

    Ben 8 saatlik surede canim ne isterse yiyorum, o yuzden bir kalori açığı oluşturamiyorum ama mesela bu karantina döneminde kilo almaya elveriş olduğu icin bu 8 saatte sadece 2 ogun beslendim. Oglen 12-1 gibi yiyorum, bir de aksam 5-6 gibi. Aralarda asla kalori almiyorum. Günü böylece kapatiyorum. Boyle beslenirsem direkt kilo veriyorum mesela. Kilo vermek için boyle beslenenler suslulerin mutlaka kalori açığı da oluşturması gerekir diye düşünüyorum o yuzden.

    Bir de sade kahve açlığı bastırmada en etkili şey bence. Yeni alışmaya çalışan susluler açlık dönemlerini bir de kahveyle atlatmayı denesinler bence.

    21 mayıs 2020 11:24 21 mayıs 2020 11:26

    73. 2019 Temmuz ayından beri uymaya çalıştığım beslenme şekli. Çok şişman biri olmama rağmen kilo vermek hiç de aklımda yokken başlama kararı aldığım ve yaklaşık 30 kilo verdiğim beslenme şeklidir. Temmuz ayında staja başlamamla ve 9-6 çalışıyor olmamla birlikte kahvaltı ve akşam yemeği saatlerim, beslenme şeklim şaştı. sabahları işe giderken bir kahvaltı bağımlısı olduğumdan her zaman yaptığım omletli bol çeşitli nutellalı kahvaltılara devam ettim. Fakat nedendir bilmiyorum staja başladığım ilk günden itibaren saat 10-11 arası beni inanılmaz bir uyku basıyor ve engelleyemediğim şekilde esnemeye başlıyordum. 1 hafta falan bu şekilde bu durumla savaşmaya başladım yok olmadı. Dedim acaba uyanır uyanmaz yediklerim fazla mı geliyor(gizlinot: aslında son 20 yıldır olduğu gibi xczxsdas) diyerek ben kahvaltılık gevrekli sütlü kahvaltılara geçtim. Yok aynı problem devam etti. Sonra dedim mecvur hızlı hazırlanmak için uyandıktan hemen sonra yiyorum o uyku yapıyodur yolda poğaça falan alıp yiyeyim fazladan 40 kilom hiç yokmuşçasına. Bu sefer yolda kahvaltı yaparak denedim yok olmadı. 15-20 gün oldu ben mesai başladıktn 1-2 saat sonra mayışıp esnemeye başlıyorum zaten her gün bin tane şey öğrenmem gerekken öğreneceğim hiçbi şeye konsantre olamıyorum falan ve kendimi çok başarısız hissediyorum. dedim yok benim bu uyku durumunu çözmem lazım. hayır erken kalkmaktan olsa anlarım ama normalde de hep erken kalkan biriyim asla anlam veremiyorum. neyse eve dönünce araştırmalara başlıyorum ne iyi gelir ne yapılmalı diye. baya bi saatlerimi günlerimi verip araştırdım ve intermittent fastingi buldum. açıkçası hiç duymadığım çevremde kimsenin de yapmadığı bilmediği bi beslenme şekliydi. diyorlardı ki 'kahvaltı bağımlısı biri olarak kahvaltı yapmamanın beni bu kadar dinç hissettireceğini hiç düşünmemiştim. sabahları zihnim daha açık oluyor artık.' ay tam da aradığım şey hadi inşallah diyip başladım. sabah 7-7.30 arası kalkıyordum öğle aram 12.30'daydı. İlk gün yanıma bayılırım falan diye simit poğaça aldım öyle gittim. karnım gurul gurul gurulduyor utanıyorum çok açım yine işe odaklanamıyorum ama internette biraz sabredin birkaç gün böyle olur yazmışlar diye sabrediyorum. 12.30da da gayet normalde öğle arasında ne yersem onu yiyorum hamburger de olur ev yemeği de olur canım o gün ne isterse ama kesinlikle diyete uygun yemekler değillerdi. neyse birkaç gün geçti ama nasıl geçti hani ofistekiler karın gurultumu duyup bi şeyler ikram ediyor falan(gizlinot: ay rezillik çok utanıyorum) ama yemiyorum yok benim bu işi düzgünce öğrenmem, yapmam lazım arkamdan salak dedirtemem beceremiyo, zaten hemen esnemeye başlıyor, kaytarıyor diyeceklerine obur desinler karnı gurulduyor desinler zaten görünen köy kılavuz istemez diye düşünüyorum. veee bi hafta geçtikten sonra bingooo!!! asla karnım guruldamıyor, aç hissetmiyorum ve en önemlisi gözlerim fal taşı gibi açık, zihnim gayet berrak, çok iyi konsantre oluyorum. çözümü bulunca tabii bu sistemle güle oynaya devam ediyorum. İlk öğünüm 12.30 oluyor akşam da eve gidip işte kaçta yersem 7-8 arası. arkadaşlarımla buluştuğumda iş çıkışı bi şeyler yaptığımda bu durum değişebiliyor ama zaten onlarla da görüşünce ilk işim yemek yemek olduğu için çok da geçe kalmıyor. yani bilinçli olmasa da 16-8 şekliyle yeni beslenme düzeniyle devam ediyorum. 2-3 hafta geçiyor ve ben çevremden şiva sen bi süzüldün mü? tepkileri alıyorum. kilo vermek gibi hedefim yoktu iyice saldığım bi dönemdi ama bu tepkiler çok hoşuma gitti, kaldı ki kıyafetlerim de hafifçe bi bol gelmeye başlamıştı. tatıya çıktım ve 3 kilo verdiğimi gördüm. ay sevinçten taklalar atıcam kıçımı kaldırabilsem. hem stajda o uyku halini atıp zihnimi açtı başarılı olmamı sağladı hem de farkında olmadan kilo verdim daha ne isteyebilirim ki. bu durum o kadar hoşuma gitti ki dedim ben bunu o zaman layığıyla yapayım yine araştırmaya koyuldum bu sefer kilo da vermek istiyordum. ve şu şekilde beslenmeye başladım: 12.30da ilk öğünümü yiyordum. ev yemeği, zeytinyağlılar tercih ediyordum hep. ekmek yemiyordum ama doymak için yediğim şeylerin porsiyonu çok fazlaydı. akşamları da 7-8 arası evde ne yemek varsa onu yiyordum. dışarıda çıkıyorsam haftada 1-2 gün kalorili şeyler fast food, tatlı, alkol falan tüketiyorum geri kalan günlerde ızgara tavuk yiyorum. ama yine de öyle çok kasmıyorum. hafta sonları yine 12.30da yiyorum ama kahvaltı yapıyorum ballı çörekli krepli börekli ve sonrasında da 1 ayda 4 kilo veriyorum. toplamda 1.5-2 ayda 6.5-7 kilo vermiş oluyorum. kıyafetlerim biraz üstümden dökülmeye başlıyor. yüzüm küçülüyor. arkadaşlarım beni tebrik ediyor her görüştüğümüzde incelmişsin diyorlar falanç stajda da her şey yolunda gidiyor her şeyi çok hızlı kavrayıp yapıyorum, o uyku çökmesi durumundan eser yok derken bu güne kadar getiriyorum ve yavaş yavaş 30 kilo vermiş olarak buluyorum kendimi. daha vermem gereken 10 kilo daha var. ama acelem yok. ben gayet yiyerek kilo almıştım. bebekliğimden beri çok yiyordum. liseye geçerken biraz kilo verdim asla zayıf değildim ama normal-balık etli arası olmuştum. sonra yumurtalıklarımda kist çıktı ve pkos olduğumu öğrendim 15 yaşımda. ilaçlardır regl olamamaktır iyice üstüne koydu. ailevi sorunlarım başladı. 1-2 yıl ara verdiğim o korkunç beslenme düzenine yine geri döndüm ve 3 yılda neredeyse 30 kilo aldım. diyetisyen denemelerim, spor salonları denemelerim çook fazla olmuştu ama hiç başarıyla sonuçlanmadı. annem ve ablamdan iğrenç şeyler işittim. arkadaşlarım yönünden şanslıydım. kilo aldığım dönemler beni uyarıyorlardı ama kıracak şeyler hiç söylemediler sağ olsunlar. ama ailem ve uzak çevrem beni çok yıpratmıştı. şimdi azar azar diyetisyensiz spor salonu olmadan bu kiloları vermiş olmak beni çok mutlu ediyor. he bu arada şunu da ekleyeyim. ilk iki ay spor yapmadım ama ben yürümeyi çok seven bi insanım. 2 aydan sonra rutine oturtarak gezmek değil de yürüyüş yapmak amacıyla yürümeye başladım yani eylülde falan. günde 8-12 km arası yürüyordum. evde de haftada 2-3 gün dans ediyordum. dans etmeyi de çok sevdiğim için hiç spor gibi gelmezdi. 30 kilo sonunda bir sarkmam olmadı ama kilo alırkenki çatlaklarım mevcut. ve vücudum sıkı değil elbette. bu salgın yaşanmasa sıkılaşmak için yüzmeye falan başlarım diyordum ama olmadı tabii ki. yani demem o ki bu beslenme şeklini görmeme vesile olan stajıma, araştırırken okuduğum bloglara sözlüklere yazı yazan insanlara(gizlinot: elleri dert görmesin hiçbirinin) , beni destekleyen ve motive eden çevreme çok teşekkür ediyorum. ama en çok da bu beslenme şekline tabii ki. hep kilo vererek gitmedim arada çok bozduğum zamanlar oldu 2 haftada 3 kilo aldığım da oldu bu süreç hep eksilerek gitmedi yani bozduğum dönemler kilo da aldım ama benim için çok sürdürülebilir bir sistem olduğundan hiçbir zaman bırakmayı düşünmedim. ben sağda solda okuduklarımla başladım bu beslenme biçimine. söylediğim yazdığım hiçbir şeyin tıbbi temelini bilmiyorum tamamen kendi deneme yanılmalarımla oturttum sistemimi. hiçbir zaman direncim düşmedi, kendimi yorgun halsiz hissetmedim. ben deneyimimi anlattım eğer bu beslenme biçimini hayatınızda uygulamak istiyorsanız size emin olarak söyleyebileceğim tek şey sabırlı olmanız. hangi amaçla başlarsanız başlayın umarım çok fazla verim alır ve hedeflerinize ulaşırsınız.

    21 mayıs 2020 12:26


    74. Bugün ikinci haftam bitti sayılır 16-8 yaptım hiç fire vermedim hatta daha uzun tuttuğum günler de oldu ( max 18 saat) kalori saymazsanız işe yaramıyor.

    Günlük kalori 1300 seviyelerine indirip 1 saat spor yaparsanız bir fark görebiliyorsunuz ki çok da ufak bir fark 2 haftada 1 kilo civarı. Açıkçası bunda ifin bir katkısı yok, yağlanma da bir değişim gözlemlemedim tartım ölçüyor. kim 1300 kalori ile beslenip spor yapsa kilo verir.

    18-6, 20-4 işine falan hiç girişmem kendime ve erkenden yemek yemek zorunda kalan eşime eziyetten fazlası değil. 

    29 mayıs 2020 21:13

    75. 3. Günüm, haftada bir iki gün OMAD yapmaya çalışacağım. 63,5 ile başladım. Gluten ve  az karbonhidratlı beslendim, günde 45 dk  yürüyüş.  Sabah 61.8 idim. Hedefim 15-20 gün sonra ameliyatıma kadar ne kadar verebilirsem o kadar iyi.  İlk öğünümü 13.00-13.30 gibi yiyorum, ikinci öğün 7.30 arası bitmiş oluyor. Arada ilk iki gün bir şey yemedim, bugün 11 km yürüdüğüm için biraz arada yedim. Sonucu yazarım. 

    30 mayıs 2020 21:11

    76. Bir ay gibi bir sürede, 16/8 şeklinde uygulama ve düzenli sporla (bkz: Chloe thing) (bkz: Yoga) 3 kilo verdiğim beslenme düzenidir. Kendimi bildim bileli hep kilo vermeye çalıştım ve diyetisyenlerin verdiği klasik 6 öğünlük diyet listelerinden hep nefret ettim. 6 öğün yiyip sürekli aç hissetmek, yediğin şeylerin tatsız tuzsuz sıkıcı olması, kendini sürekli yemeye odaklamak ve ondan başka bir şey düşünememek yaptığım diyetlerin uzun süreli ve kalıcı olmasını hep engelliyordu. Karantina dönemiyle birlikte kendi çapımda yediklerime dikkat etmeye başladım. İlk başta tüm öğünlerimi 12-19 arasında tüketip gece midem kazınmaya başladığında biraz kuruyemiş atıştırarak kilo verme sürecim başlamış oldu. Bunu yaptığım zaman if ten haberim yoktu. Sonra 59 kiloya düştüğümde kilo vermem durunca ne yapabilirim diye araştırırken intermittent fasting i buldum ve bunu uygulamak için yapmam gereken tek şeyin gece yediğim o kuruyemişi yememek olduğunu gördüm ve hemen uygulamaya başladım. Bu yüzden bende başlarken o kadar süre aç kalabilir miyim diye bir psikoloji oluşmadı, zaten o bir avuç kuruyemişi yemesem ölmezdim. Ancak günde 16 saat aç kalmaktan korkanlar için şunu belirteyim, vücudumuz saatli bir makine gibidir ve açlık hormonu (gizlinot: Ghrelin) tam da bizim normal yeme saatlerimizde salgılanmaya başlar ve zirve noktasına ulaşır. Eğer bu saatte vücuda besin vermezsek açlığımız artmaya devam etmez, aksine açlık hormonu salgılanması azalır. Yani şu an açım bir saat sonra daha aç olacağım gibi bir şey söz konusu değil. Bunun yanında if e başladıktan 3-4 gün sonra öğün atlanmasına alışan vücut, o saatlerde bu hormonu salgılamayı bırakıyor, ve siz hiç açlık çekmeden, 16 saat boyunca yemek derdi olmadan kafanız rahat bir şekilde hayatınıza devam ediyorsunuz. Gerçekten bu dönemin yemeği en az düşündüğüm zaman olduğunu söyleyebilirim. Düşündüğüm zaman ise 8 saatlik yeme periyodunda oluyor çünkü vücudum o saatlerde yemek yiyeceğini biliyor (gizlinot: Swh) yeme periyodunda ne yediğime gelirsek, şeker içeren tüm gıdalar ve basit karbonhidratlar hariç her şeyi yiyorum. Tam buğday makarnam, bulgurum eksik olmuyor bunun dışında zaten protein ve sağlıklı yağ kaynaklarını düşünmeden tüketiyorum. Zaten bu şekilde 2 öğün ve sağlıklı gıdalarla beslendiğinizde hem aman çok kalorili mi oldu diye düşünmenize gerek olmuyor, hem de enerjinizi sağlıklı ve tam bir şekilde aldığınız için aç kalma, uyuşukluk, kafanın çalışmaması gibi düşük kalorili diyet garabetlerini hiç yaşamamış oluyorsunuz. Sözün özü bu beslenme biçimini sadece kilo vermek isteyenlere değil, yemek yeme düşüncesini kafasından atıp başka şeylere odaklanmak isteyen, enerji dalgalanması problemleri yaşayan herkese tavsiye ederim.

    31 mayıs 2020 13:52

    77. Bazen sekteye uğratarak neredeyse son 9 aydır uyguladığım beslenme şeklim. Günde 3 öğün beslenmenin kesinlikle bana göre olmadığına kanaat getirdiğimde kendimce 2 öğün beslenmenin yararlarını zararlarını araştırırken İF'e rastlamıştım. Öyle böyle derken kendimde o istikrarı görüp de başlamam zaman aldı. Başladıktan sonra ise hissettiğim hafiflik rahatlık paha biçilemez geldi çünkü sık yemek yemeyi çok da sevmeyen birisiyim. Ama bu şekilde 2 öğün beslenmek resmen rutinim oldu. Uzun zaman önce gördüğüm diyabet tedavisi sonrası şekerli yiyecekleri azaltmış hatta kesmiştim. O yüzden if'de kendimi zorlamadan daha sağlıklı yiyecekler tüketerek yeterince ve dengeli beslenerek  kilomu da koruyorum. Bazı zamanlar 16/8 uygulamamı 20/4 olarak yaptığım oluyor. Ancak bu elimde olmayan nedenlerden dolayı olduğu için 20/4 olarak süreklilik kazanmadı. benden sonra yakın arkadaş çevremde de başlayanların teşekkürünü alıyorum. İf'e başladığımdan beri kendimi daha sağlıklı daha enerjik hissediyorum. bazen kaçamaklar yapıyorum dürüst olmak gerekirse. Ama onları da ertesi gün beslenmemde daha fazla protein alarak telafi ediyorum. 

    Unutmadan söylemek istediğim bir program var. İf e başlayacak olanlar  için faydası olacağını düşünüyorum. Uygulamanın ismi zero. İlk zamanlar alışana kadar çok faydasını gördüm. Sonra bedenim de alıştığı için hatırlatmaya ihtiyaç duymadım ve programı daha az kullanmaya başladım. 

    31 mayıs 2020 21:18 31 mayıs 2020 21:19


    78. sonunda bana kilo verdirmeyi başaran tek yöntemdir. evde tartı olmadığından ne kadar verdim bilemiyorum ama 2 haftada gözle görülür fark olduğunu söyleyebilirim.

    korona döneminde evde pişiler mi dersiniz mantılar börekler mi gırla gitmişti, dolayısıyla ne kadar aldığımı bilmiyorum; ama annemlerde bugün tartıldığımda korona öncesi kulüpte tartıldığım kiloyu gördüm: 63

    ben 12-14 ya da o gün denk geldiyse 16 saat oruç tutuyorum. çok katı bir uygulamam yok, zaten bir türlü veremememin sebebi de biraz bu huyum, uyamıyorum.

    ama bu yöntemde sabah kalkıyorum, kahvaltı derdi yok bişey yok yogamı ya da sporumu yapıp, sade kahvemi koyup işin başına oturuyorum. o arada ev ahalisi uyanıyor güzel bir kahvaltı hazırlıyor, öğlen büyük bir kahvaltı masasına oturuyorum; gün içinde meyve filan ne yersem yiyorum ve günü yine dolu dolu bir akşam yemeğiyle bitiriyorum. Böyle olunca akşam da acıkmıyorum. zaten koronada evde yemek yapıyoruz yemek yiyoruz yemek yerken yemek konuşuyoruz çok sıkılmıştım:) günde öğün sayısını 2'ye indirmek çok işime geldi.

    vejetaryenim ve yediklerimin içeriğine de her zaman dikkat ederim aslında, ama yıllardır gece yeme alışkanlığı filan derken kilo almıştım ve yağ oranım çok yüksekti. bu yöntemle ilk defa veriyorum üstelik sağlıklı da, böyle devam ederim ben:)

    18 haziran 2020 23:50

    79. Tek kilo alan benim sanırım.

    Ben asla zorlanmıyorum aç kalmaya ama çok uzun aç kalınca vücudum herhalde kıtlığa giriyorum sandı.

    19 haziran 2020 01:24

    80. nasıl anlatsam, nereden başlasam bilemiyorum. özetlemeye çalışacağım. 27 yaşında, boğa burcu, 4.5kg doğmuş ve yemeyi ezelden beri seven bir kadınım. ilkokulda, ortaokul ve lisede ergen irisi olarak tanımlanmış kızlar vardır, bilirsiniz, onlardan birisi bendim işte. kilolarımla ilgili dertlerim hiç bitmedi. çünkü yemeyi seviyordum, ama kilolarımdan nefret ediyordum. hayatımda gördüğüm en yüksek kilo lise dönemlerime denk gelmişti. tam 77 kiloyu görmüştüm. 173 boyla 77 kilo evet obez sayılmasa da kilolu olduğum su götürmez bir gerçekti.-belki de obezite sınırıdır bilemiyorum- lise 2'de ölüm orucu ve aktardan aldığım yağ yaktığını iddia eden merdiven altı olarak tabir edebileceğimiz 50 liralık bir ürünle kilo vermeye çalışmıştım. bu hayatımda giriştiğim ilk ve ciddi sonuçlara yol açabilecek tek girişimdi. 2. günün sonunda annemle şiddetli bir kavga sonucu bırakmak zorunda kalmıştım. ondan sonra bir daha öyle çok da bir şey yapmadım açıkçası. çünkü üniversite, yeni çevre ortam derken etrafımda erkekler belirmeye başladı. özgüvenim arttıkça her yaz yaz mevsiminden nefret eder oldum. benim için 3 aylık tatil, deniz, sıcak hava, tiril tiril elbiseler şortlar tam bir cehennemi andırıyordu. - hala daha yaz mevsimiyle ilgili sıkıntılarım var - arada sevgililerim oldu, terk ettim, terk edildim derken kilolarımdan hala dertliydim. ortalama 74 kilolardayken bir ayrılık sonrası uygun fiyatlı bulduğum bir diyetisyende soluğu aldım. o sıra işsizdim, tüm öğünlerimi evde pişirme imkanım vardı, üstelik spor salonu da evimin hemen aşağısıydı. daha önce pilates-fitness yapmıştım. incelme görsem de kilo kaybı olmuyordu çünkü spor yaptığım için ekstra yiyerek kalori açığını kapatıyordum. ancak diyetisyene gittiğim gün son balık ekmeğimi yedim ve dedim ki "olum meltem, bu işi becerirsin. o kiloların her birinin ayağına sıkarsın helal be koçum." diyemedim tabi. köpekler gibi korktum. ulan dedim şimdi bu işi ya beceremezsem, ya aç kalırsam, ya sporda başım döner gözüm kararırsa.-çünkü spor yapmayı sevmeyenler bilir, bir kere çok yorulup ayılıp bayılırsan bi daha gitmek çok daha zorlaşır.- neyse diyetisyen iyi bi kadın çıktı, bana 2 haftalık alışma listesi verdi. onunla 1,5 kg falan gitmişti sanırım. derken devamı geldi, iş buldum, o sırada sevgili de yaptım - bikaç ay sonra koşarak kaçacağım ondan çok da şey yapmayın-. derken 2 ay gibi bi sürede öyle çok da dert edilmeyecek 8-9 kiloyu verdim ve maksimum 65'i gördüm. - şimdi bki hesaplatıyorum onda bile ideal kilon 64 diyor delirecem.- neyse, baya enteresan hissetmeyi beklerken tam olarak öyle olmadı. tanıyanlar kilo verdiğimi anlıyor, ama kendime aynada baktığımda "vaauuuuvvv inanamıyorum mükemmel zayıflamışım şuraya bak zapzayıfım" diyemedim hiç. çok ciddi bi kilo kaybı değil ondan heralde. ama haftada 3-4 gün fitnessla destekledim bunu. yani aslında sonuç gayet tatmin ediciydi, ama değişik duygudurumları yaşıyordum sanırım ondan biraz sapıtmıştım. neyse tatlı diyetisyenimin verdiği liste gayet makul, 3 ana 2-3 ara öğün olmak üzere beni acıktırmıyordu. tatlı seven bir insan olduğum için internetten fit ve lezzetli tatlı tarifleri bulup günümü gün ediyordum. sonra kilom 68e sabitlendi. yazın spor yapmanın ne büyük amelelik olduğunu spor salonuna gidenler bilir. ben de mayıs 31'de spor salonu üyeliğimi sonlandırdım. artık diyetisyenimle ayda 1 görüşüyor kilomu konuşup evlere dağılıyorduk. bu iş 4-5 ay böyle gitti. ta ki o en başta kilo vermeye karar vermeme sebep olan ilişkimle yeniden başlayana kadar. iş yerinde çıkan pilav makarnaları ayda 1 alan ben artık her gün nedense kendime hak görüp yemeye başlamıştım. hatta öğleden sonra 3 gibi ofisteki kızlarla birbirimizi gaza getirerek kantinde çay molası için çıkarılan o sıcacık nefis tatlı ve tuzlu kurabişlerden yiyordum. üzerine ablamlarda bulduğum çikolataları yarın yokmuşçasına gömmeye başladım. derken derken iş yine geldi 72 kiloya. neyse dedim tamam halledecez. ama nasıl? hemen süt dökmüş kedi edasıyla diyetisyenimle görüştük, biraz kızdı ama yeniden çalışmaya başladık. bana yine o güzel listelerinden birisini verdi. gel gör ki kazın ayağı öyle değil. ben iş yerinde ciddi şekilde sınanıyorum. öğle yemeğini istediğim kadar güzel yiyeyim saat 3 oldu mu benim mide guruldamaya başlıyor. e müşterilerin getirdikleri ikramlar, çay molaları derken ben eve kendimi zor atıyorum. bir gün 2 gün derken eeh dedim böyle olmaz. yapamıyorum yani olmuyor. bildiğin aç hissediyorum kendimi. aradan 1 ay geçiyor, diyetisyenime valla bu sefer halletçem diyorum, iş çıkışı sevgilimle arkadaşlarımla görüşüyoruz, herkes hapır hupur yiyor, biraları şarapları gömüyor. ulan diyorum yine eleniyorum. sonraki ay hop yine diyetisyen, ben yine elendim falan derken bu aralıklı orucu öğrendim. dedim bu iş bana göre olabilir. çünkü sabah kahvaltısı öğle yemeği arası o kadar zor geçmiyor benim için. zaten her sabah 1 bardak filtre kahvem var fiks. onu içerken ayılırken falan derken öğlen oluveriyor zaten. sonra kafama göre uygulamaya başladım ben bunu. kahvaltı yok. öğlen yemeğinde normal yemeği, -evet pilav makarna var!- birkaç hafta denedim, ı ıh. dedim gerizekalı sen şu karbonhidratı bırakmadığın sürece olmayacak. tamam len dedim karbonhidrat diyeti yapalım. hemen bi program indirdim telefona, günde maksimum 50 gr karbonhidrat almaya çalışıyorum. nerdeee. 70-80i görürsem şükrediyorum. o da çoğunlukla olmuyor 100gramdan aşağı dükkanı kapatamıyoruz. derken yine eleniyorum. sonrasında şu salgın patlak veriyor, hepimiz evdeyiz. annemle güzel ekmekler yapıp içine peynir tereyağı sürüp nirvanaya ulaştığımızı düşünüyoruz. sonra diyorum ki bu iş böyle gitmez, ofiste herkes kilo vermiş gelecek, benim de bişeyler yapmam lazım. bu sefer yine aralıklı beslenmeye çalışıyorum ama evdekilere pilav makarna yaptırtmıyorum. değişim o sıralarda başladı diyebilirim. sonrasında "that sugar" filmini izliyorum - kesinlikle tavsiye- diyorum tamam, artık şeker yok ve günde 2 öğün beslencez. diyetisyenime yazıyorum, "tatlım ben yine çalışçam seninle, ama if yapalım ve şekersiz bi hayata karar verdim artık." seviniyor. bu sefer iş diğerlerinden çok farklı. çünkü artık ben kendime diyetteyim demiyorum. bu artık benim hayat tarzım oldu. peki en büyük farklılıklar neydi? öncelikle şunu söyleyebilirim, arkadaşlar ben acıkmıyorum. yani acıkmıyorum derken tabi ki acıkıyorum, ama hani o listeyi ofisteyken uyguladığımda yerleri tırmalarcasına açlık, ve en önemlisi baş dönmesi, göz kararması asla olmuyor. muhtemelen şekeri de sınırlamanın etkisi vardır ama, öyle aman aman spor da yapmıyorum. ama kendimi bildim bileli varolan göbeğim küçüldü. hem de 1 ayda falan. eskiden yattığımda karnım yine biraz şiş olurdu, şuan kemiklerimi hissediyorum. ve 68 kilodayım yine. diyeceğim o ki, yapacaksanız kafanıza göre yapmayın, bide insülin direnciniz falan varsa hele sakın yapmayın. bi de ne yapacaksanız yapın dönemlik değil tüm hayatınızda uygulayacak şekilde yapın. bu insana çok büyük bir huzur ve rahatlama veriyor. yorlamam bu kadar.

    28 haziran 2020 22:50 29 haziran 2020 11:53