yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (8)
    • medya (0)

    1. şuan benim de okumakta olduğum kitabın yazarı. :-)

    bazı kısımlarını acayip bulsam da (gizlinot: çorap olayı mesela :D ) genel olarak işlevini yerine getirip, o sadeleşme, fazlalıklardan kurtulma gazını veriyor.

    ayırma - atma aşamasındayım, birkaç torba fazlalıktan kurtuldum bile. (gizlinot: büyük boy çöp torbası)

    kıyafetleri bir süre önce elden geçirmiştim, iyi durumda olan ve giymediğim her şeyi bağışlamıştım. biraz daha ayırdım, 'evde giyerim' ((giymedi)) diye tuttuğum şeyleri de attım, kitapta böyle bir kısım da vardı, birçok şeye 'evet, aynen' dedim okurken. :-)

    pc parçaları en zorlandığım kısım oldu, bir insanda neden 7 tane güç kablosu olur, nereden gelmişler, nasıl birikmiş hiçbir fikrim yok. atmak çok saçma, bağışlanacak bir şey değil, hepsi bana hiç şüphesiz ki lazım değil. 2 tane yedek alıp gerisini erkek arkadaşıma iteledim. (gizlinot: lazımdır lazımdır)(gizlinot: kullanırsın sen)(gizlinot: swh)

    kitap konusunda çok bağlanmadığım ve bir daha okumak istemeyeceğim kitapları da seçtim ve bağışlanmak üzere torbalara doldurdum. kitap atma olayı bana da hem zor hem itici geliyor, kafamda hep bir 'kitap atılmaz!' var, ama benim için özel bir yeri olmayan ve artık herhangi bir işe yaramayacak kitapların boş boş odamda yer kaplayacağına, başkalarının işine yaraması ihtimali daha güzel. :)

    kozmetik olayı ayrı bir mesele, üzerinde çalışmaya devam. (gizlinot: :P)

    sadeleşmenin en güzel yanlarından biri de ne kadar fazla ve gereksiz şey aldığımızı net olarak görebilmemiz olsa gerek, eşyalardan ayrılırken bir yandan ferahlama, bir yandan 'ne zarar ziyan insanım yahu' aydınlanması gelebiliyor. geldi. lütfen gitmesin. (gizlinot: swh)

    12 mart 2015 01:46

    2. bu düzenleme sanatı ustası japon ablanın metodundan ve varlığından habersiz bir süredir kitaplığımı, gardrobumu ve makyaj malzemelerimi sadeleştirerek düzenlemeye çalışıyordum. bugün tesadüf eseri varlığından ve metodundan haberdar olunca kitabı okumak şart oldu.

    1 şubat 2016 00:42

    3. kesinlikle ben de psikolojik sorunları olduğunu düşünüyorum bu kadının. ama sayesinde don çekmecem düzene girdi o yüzden kendisine teşekkürü bir borç bilirim.

    3 kasım 2016 11:55


    4. Psikolojik olarak sıkıntılı olduğu kısmına benim de +1 ile katıldığım bayan yazar.

    Kitabı okuduğum zaman ana fikri "atın" olarak algıladım.

    Benim tek takıldığım nokta "bağışlayın, değerlendirin, hediye edin...vs." dan ziyade "çöpe atın" kısmı. Bilmiyorum belki de çeviri olduğundan beni bu kadar rahatsız etti. Ama eşyaların çöpe atılmasına karşı olduğumdan bunu gözardı ettim ve ben "bağışlayın" kısmına odaklandım.

    Ancak gerçekten okuduktan sonra insan gaza geliyor ve daha az eşya ile yaşamak istiyor.

    Lakin yazarın biraz kibirli yaklaşımları da var...

    Satın alacağınıza birisinden ödünç alınarak okunabilecek bir kitap...

    8 mayıs 2017 15:51

    5. Kitabını an itibariyle bitirdim. 22 liramı çöpe atmışım. Kesinlikle ruh hastası olduğunu söyleyebilirim. Ya da biz japon kültürüne çok aykırıyız bilemedim.

    22 ağustos 2017 14:36 22 ağustos 2017 14:36

    6. 2019 un ilk programı olarak netflix  8 bölümden oluşan marie kondo’nun tidying up’ını yayınlamış. açıkçası sadeleşmeyi istediğimden beri kitabını merak ediyordum, ama  fırsat bulup okuyamamıştım. bu şekilde yayınlanmasına çok sevindim çünkü edebi bir eser olmadıkça okumaktansa izlemeyi tercih ederim. thank u, netflix!

    1 ocak 2019 18:18

    7. marie kondo'dan haberim yokken ve son dönemlerde çok fazla taşınmam nedeniyle evi oda oda elden geçirip tüm eşyaları tek tek ayıklamıştım. yüzlerce dvd, cd, kitap ve makyaj malzemesi de dahil olmak üzere ne kadar çok şeyi ayırdığımı görünce bunalıma girmiştim. bunu düzenli aralıklarla üç kere daha yaptım ve artık yılda iki kere yapmaya karar verdim. ev inanılmaz ferahladı. işe yaramayan ve kullanmadığım her şey gitti. arkadaşlar bahsedince biraz araştırdım, meğerse bilmeden etmeden marie hanım'ın yöntemine yakın bir şeyler uygulamışım. ama kendisinin katlama olayını sevmiyorum. bana kıyafetler kırışırmış gibi geliyor.

    2 ocak 2019 02:28


    8. Daha önce varlığından haberdar olsam da kitabını alıp okumadığım, bu bahar netflix dizisini izleyip kendisine ve eşyaları azaltmaya ısındığım tatlı bir japon hanımefendi. Toplama, atma ve düzenleme konusunda uzman. İki tane kitabı var. Bir süre önce kitaplarını okumaya başladım ve kapsamlı bir temizliğe giriştim sayesinde.

    Öncelikle uzun bir girdi olacak, isterseniz direk geçebilirsiniz süslülerim. Eğer doğuştan dağınık olduğunu düşünen ve değişmek için biraz motivasyona ihtiyacı olan süslüler varsa belki bir nebze yardımcı olur diye yazmak istedim.

    Söylendiği gibi ilk önce ben de bu kadın ruh hastası demiştim, çünkü kitap tamamen atmaya odaklıydı, saklamaya ve toplamaya değil. Eşyalarıyla ve eviyle konuşan ve onlara canlı muamelesi yapan bir kadın ne kadar normal olabilir ki diye düşünüyordum, yalan yok. Kitabını okuyunca gerçekten bir woah diyorsunuz. Yazdıklarını okurken bile eşyaları atarken ne kadar zevk aldığını hissedebildim. Bu düşünce tarzı bana çok uzaktı çünkü ben doğası gereği atan değil toplayan kategorisine giriyordum. Kendime ait bir oda sahibi oldum olalı dağınık bir insandım. Annemle çok tartışırdık, hatta son birkaç yıldır beni böyle kabul etmeye başlamış olacak ki artık bana odanı topla demek yerine kendisi toplamaya başladı. Konmari'nin de bahsettiği gibi doğuştan tembel bir insanım diye düşünmeye başlamıştım.

    Haliyle lise bittikten sonra durup düşünmeye başladım bu konu üzerinde, bir şekilde doğru hissettirmiyordu. Satın alma dürtüsü ve toplamaya karşı hissettiğim üşengeçlik artık hayat kalitemi etkilemeye başlamıştı. Yerler ve gardırop o kadar doluydu ki adım atacak yer bulamıyordum. Fakat bir yandan etraftaki kaosa o kadar alışmıştım ki, toplamak da istemiyordum açıkçası. Kendimi yaşam tarzımın bu şekilde olduğuna ikna ettim. Aynı zamanda karman çorman olan odamda her şeyin yerini istisnasız biliyordum. Bir şekilde yaşayıp gidiyordum işte.

    Bir de en kötüsü, stres baş gösterdiği zaman ortaya çıkan satın alma dürtüsüne her zaman yenik düşüyordum. Bazı insanlar canı sıkkınken yemek yer, bazıları kendini spor gibi aktivitelere vurur, ben ise birçoğumuz gibi alışverişe yöneliyordum. Kırtasiye malzemesinden kozmetiğe varana kadar satın aldıkça alıyor, sanki son kullanma tarihleri geçmeyecekmiş gibi stokluyordum. 30 kutu şampuanım olunca bir şeylerin ters gittiğini anladım. Bu bir anda olmadı, yaklaşık 6 aylık bir süreçte fikrim yavaş yavaş değişip şekillendi. Sadeleşme yolunda çok zaman ve para harcadım diyebilirim. Elimdeki tüm sevmediğim rujları atıp sadeleşiyorum diye gidip mantıksızca nars ve clarins rujlar aldım. Elimdekileri stoklamak için saklama kutularına hatrı sayılır bir bütçe ayırdım. Yine de dip bucak temizledikten 2 gün sonra tekrar dağılmasını engelleyemedim.

    Daha sonra konmari'nin programı yayınlandı netflix'te. 2-3 gün içinde hepsini izledim fakat bol zamanım olmadığı için yaz tatiline erteledim. Bir hafta önce kitaplarını okuyup bu kez toplama değil atma işine giriştim.

    Öncelikle bu metoda göre en önemli şey bir eşyanın size mutluluk verip vermemesi. Eşyayı elinize alıyorsunuz ve odaklanıyorsunuz. eğer onu seviyorsanız hissediyorsunuz zaten; bundan ayrılamam diyorsunuz. İçiniz cıvıl cıvıl oluyor. İşte o hisse marie "spark joy" diyor. Başta bana biraz fazla tozpembe gelen bu uygulama pratikte gerçekten işe yarıyor. Eğer size mutluluk vermiyorsa atın gitsin. Hayat sevmediğimiz eşyaları kullanmak için çok kısa.

    Marie kondo temizlik için kategoriler halinde çalışmayı öneriyor. Kategorileri de sıraya dizmiş: kıyafetler, kitaplar, belgeler, komono (kısaca ıvır zıvır çekmecesine girebilen her şey) ve manevi değeri olanlar. Bu sıraya uyulması konusunda ısrarcı çünkü insan elindekilerden vazgeçtikçe tecrübe ve cesaret kazanıyor, bir nevi atmada uzmanlaşıyor. Kıyafetlerden kurtulmak diğerlerine göre daha basit olduğundan tecrübe kazanıyorsunuz mesela. Elinizdeki eşyanın size mutluluk verip vermediğini daha kolay anlıyorsunuz. En son kategori olan değerli eşyalar atılması ve muhakeme edilmesi zor olduğundan vazgeçme cesaretinin bir süre aşılanması gerek.

    Bir diğer husus ise bir kategoriye ait evdeki bütün eşyaları aynı noktaya toplamak(gizlinot: Kirli çamaşırlar hariç). Eğer bir eşyanın nerede olduğunu unuttuysanız ve 1 yıl kullanmadıysanız o eşyaya ihtiyacınız olmadığını savunuyor. Diyelim ki tüm kıyafetlerinizi bir noktaya topladınız, eğer kıyıda köşede kıyafet kalmışsa o kıyafet direk çöpe gidiyor. (gizlinot: Tabi ki ben hiçbir şeyi çöpe atmadım, kıyafetleri ve ders kitaplarını ihtiyacı olanlar için ayırdım ve kullanılamayacak kağıt ve plastikleri geri dönüşüme gönderdim. Atmak kesinlikle israf bence. Bu konuda marie'ye katılmıyorum. )

    Tüm eşyaları aynı noktaya yığdıktan sonra acılı eleme süreci başlıyor. Sahip olduğunuz eşyaları görünce elemeniz de kolaylaşıyor. Bir günde bu şekilde 100 parçadan fazla kıyafeti ayırdım. Bağışlayacağınız için de içiniz rahat oluyor, boşu boşuna dolapta beklemesinden ziyade ihtiyacı olan birilerinin onları kullanacak olması size daha da motivasyon sağlıyor.

    Konmari çok önemli olan noktalardan birinin de tüm bu temizliği bir anda yapmak olduğunu savunuyor. Eğer birden köklü bir değişim yaşıyorsanız bunun kalıcı olduğuna inanıyor ki gerçekten haklı. Bugün kıyafetleri, yarın kitaplığı, öteki gün banyo dolabını yaparım tarzı değil. Elimizden geldiği kadar kısa tutacakmışız. Bu şekilde vazgeçme olasılığı da azalıyor.

    Kıyafetleri ayıkladıktan sonra sıra gardıroba yerleştirmeye geliyor. Marie her şeyi dikey olarak yerleştirme taraftarı. Tişörtleri ve çorapları bile katlayıp koyuyor. Çorap konusunda katlamayı destekliyorum çünkü gerçekten lastiklerinin ömrünü uzatıyor. Pantolonları ve taytları zaten katlayarak muhafaza ediyordum, orası da normal. Fakat tişört ve bluz katlama konusunda anlaşamıyoruz. Nedeni ise yeterli çekmecemin olmaması. Hep alışmışım tişörtlerimi asmaya, buna da devam ediyorum. Eğer dizisini izlerseniz kolayca bakabilirsiniz bu katlama yöntemine. Çoğu yönden mucizevi bir şey. Beni bile hizaya soktu diyebilirim.

    Aynı zamanda mevsime göre dolap düzeni değiştirmeyi reddediyor. Temmuzun ortasında askılıkta palto görmek bana oldukça tuhaf geliyor fakat bunun zaman ve enerji tasarrufu yaptıracağı aşikar.

    Atarken en çok acı çektiğim iki kategori oldu, kitaplar ve kozmetik ürünleri. İhtiyacım olandan çok çok daha fazla kozmetik ürünüm vardı fakat hepsini çok seviyordum. YouTube'dan birçok declutter videosu izledim fakat pek başarılı olamadım. Daha sonra bütün bunları gerçekten sevdiğime kanaat getirdim. Attıklarım oldu elbet, fakat kıyafetlerde ve kağıtlarda gösterdiğim kararlığın onda biri bile yoktu. Kitaplar da aynı şekilde. Tüm ders kitaplarını attım fakat çoğunu okumadığım 1000 küsür kitabın sadece 7 tanesinden vazgeçebildim. Daha sonra tıpkı kozmetik ürünlerim gibi bunlara da dokunmamaya karar verdim. Kitaplarımı seviyordum ve kendime boşuna işkence etmeme gerek yok diye düşündüm. Zaten en önemli kural da bu, sevdiğimiz şeylerden kurtulmak zorunda değiliz. Sadece sevmediğimiz eşyaları gönderiyoruz. Bunlar için aldığım karar atma değil satın almama yönünde. Tonla makyaj malzemem varken gidip indirim peşinde koşmak elimdeki malzemeleri de işlevsiz kılıyor. Okumadığım kitaplar varken satın almak hem cebe zarar, hem de oyun oynayıp dizi izlerken kitaplıkta bana "beni oku!" diye bakarken çektiğim vicdan azabını azaltmama yardımcı olacak.

    Diyelim ki uzun bir atma süreci sonra erdi. Sıra geldi toplamaya. Marie en çok ayakkabı kutularını seviyor, çünkü saklama ve boyut açısından kullanışlı. Sakın saklama gereçleri satın almayın, (gizlinot: Satın almayı gerçekten istediğiniz güzel kutular hariç tabi ki )evinizi toplamaya başladıkça aslında evinizde yeterli saklama eşyası bulacaksınız diyor. Bence bu konuda da oldukça haklı. Gereksiz eşyalardan kurtulunca o kadar kutuya gerek kalmadığını da fark ediyorsunuz.

    Kıyafetler gibi diğer eşyaların da dikey yerleştirilmesini istiyor. Bahsettiğim 30 kutu şampuanı bir koliye dizip dolaba kaldırdım. İstediğimde bir tanesini çekip kolaylıkla alacağım şekilde yerleştirdim. Tıpkı kitaplıktaki kitapların hepsini rahatlıkla görebildiğimiz gibi diğer malzemeleri de bu şekilde yerleştirin diyor. Özellikle kozmetik malzemesi düzenlemede gerçekten kullanışlı bir yöntem.

    Son olarak üzerinde durduğu bir başka nokta, her şeyin bir yeri olması. Bir anda topladıktan sonra zaten az eşyanız olacağı için dağınıklık isteseniz de kontrolden çıkmıyor. (gizlinot: Tabi tekrar satın alıp doldurmadığınız sürece. ) ayrıca her eşyanızın mutlaka bir yerinin olması, kullandıktan sonra geri yerine konulması gerektiğini söylüyor. Bu şekilde zaten ev dağılmıyor ister istemez.

    Programında Marie'nin birkaç parça kıyafeti değişik kombinlerle tekrar tekrar kullandığını fark ettim. Muhtemelen çok fazla kıyafeti yok, elindekileri severek ve hakkını vererek kullanıyor. Bence bu gerçekten önemli. Çoğumuz fazla eşya içinde boğuluyoruz. Duygusal boşluklarımızı eşyalarla tatmin ediyoruz. Bunu aşabilmek önemli. Artık moralim bozulduğunda satın almak yerine atmayı deneyeceğim. Çünkü ihtiyacınız olmayan şeylerden kurtulmak istifçi olsanız bile bir süre sonra büyük bir haz veriyor.

    Benim saçma bulduğum yerler olsa da çoğunlukla yaşamınıza değer katacak yöntemlerin bütünü konmari metodu. Mesela ben her gün çantamı boşaltıp ertesi gün her şeyi tekrar içine koymayı gereksiz buldum. Veya evdeki tişörtleri ve şortları atıp güzel hissetmek için evde gecelik kullanmak. Bence insan hangi kıyafetin içinde rahat ediyorsa evde onu giymeli. Sonuçta dışarıda güzel görünmeye çalışıyoruz zaten, eve bunu taşımak biraz zorladı beni. İlk başlarda atmaya pek yanaşmasam da süreci sancılı ve başarılı bir şekilde yerine getirdim diye düşünüyorum. Hatta bittikten sonra hala eşya dolu olsa da gözüme bomboş gelen odaya bakıp "ne yaptım ben? Hepsini geri istiyorum!" diye şoka uğradığımı hatırlıyorum. Ama şu an oldukça alıştım. Hatta düşündükçe atılacak eşyalarla karşılaşıyorum. Ve günlerdir dağılmayan bir odaya sahibim ki bu benim için mucize.

    Eğer bu tarz bir değişiklik istiyorsanız diziyi izlemenizi tavsiye ederim. Sizi yeterince gaza getirecektir. İlk kitaptan ziyade ikincisinin daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Diziyi izledikten sonra ilk kitabı almanıza pek gerek yok bence. Yine de sizin tercihinize kalmış tabi ki.

    Herhalde yazdığım en uzun girdi bu oldu. Eğer buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim süslülerim. Umarım birilerine yardımcı olur. Hepimize sevdiklerimizle ve sevdiğimiz eşyalarla daha huzurlu bir yaşam diliyorum.

    9 temmuz 2019 13:33