62. bir roaccutane hikayesi de ben ekleyeyim dedim.
10 yaşımda başlayıp ortaokul sonlarına doğru iyice ilerleyip ciddileşen bir sivilce sorunum vardı. annem jinekolog, kendisi bu durumu 12 yaşında adet gördüğüm için 10 yaşlarımda "yüzünü iyice yıkamayıp, saçlarını iyice durulamayıp yastıkta her türlü bakterinin birleşip yüzüme bulaşması" ile açıklıyordu. bunun farkında olarak kendince önlemler alıp geçirmeye çalıştı ama 12 yaşımda ergenliğe girmemle önlenemez bir hal almıştı durum. ellerim sürekli yüzümdeydi, sivilcelerle oynuyordum ve bu da işi daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyordu. karşılaştığım herkes maalesef sivilcelerime bakmaktan gözüme bakamıyordu. bundan dolayı çok da zorbalık gördüm. hamama giderim, envai çeşit koca karı tekniği deneriz, tıbba zaten başvurmuşuz ve dermatologun masasında bulunan tüm dermokozmetik ve medikal reçetelerden en az 1 ürün denemişim falan... öyle bir durumdayım. önüme gelen bana kendince işe yarayacağını düşündüğü, dıdısının dıdısındaki sivilceyi çözmüş teknikler anlatır... enseme bıçak sırtıyla vurulup kirli kan akıtmak veya bu yaraya dere sülüğü yapıştırmak gibi fantastik şeyler dinledim. en son site güvenliğindeki abi de konuya kendi yorumunu getirince daha fazla dayanamadım ve 14 yaşındaki ben artık konuya daha ciddi bir adım atılması gerektiğine karar verdi.
işe yaradığını pek çok insandan duyduğum ama annemin karşı çıkması sebebiyle kullanmadığım ilaca başladım. roaccutane benzer, İzotretinoin içeren aknetrent isimli ilacı kullandım. dermatolog gözetiminde, her ay kan tahlili yaptırarak ilerliyordum. annemin içi rahat olmasa da artık sivilcenin psikolojik etkisinden korktuğu için rıza göstermişti. zaten bu ilaç reşit olmayanlar için ebeveyn rızasıyla kullandırılıyordu. jinekolog olduğu için pek çok "hormon bozukluğu" şikayetiyle gelen hastasından bu ilaç geçmişini gördüğü için annemin içi hiçbir zaman rahat olmadı. bense bundan bihaber olarak mutlulukla yüz gözümün kurumasını ve sivilcelere elveda demenin sevincini yaşıyordum.
bu ilacı kullanırken asla yapılmaması gereken bir şey yaptım: anneannemlerde yaz tatili geçirirken koyu sunnî ev halkının baskısıyla oruç tuttum. zaten vücuttan suyu ve yağı silip atan bir ilaç, bir de kullanırken akılsız gibi suyu &beslenmeyi kestiğin günlük bir rutine girdim 1 aylığına. tam ortasında yine kan tahlili vereceğim gün geldi, tahlillerde karaciğer enzimlerinin ters takla attığını gören bölge dermatologu bana ilacı kestirdi ve o günden beri de kullanmadım.
ardından gelen yan etkileri anlatmama izin verin. evet, sivilcelere elveda demiştim, artık her ortalama insan gibi tek tük sivilce çıkartıyorum/dum. fakat annemin korktuğu hormon bozuklukları başlamıştı. adetlerim, ilk başladığı günlerden bile bozuk ilerliyordu, 26 yaşındayım ama hala düzelmedi bu. tüylenme problemim oldu. belimde, göğüs aramda, göbeğimde, favorilerimde. bakın bunlar genetik olarak olacaktıysa zaten 12-13 yaşlarında olması gereken şeylerdi, bir anda 14-15 yaşlarımda olması çok garipti. lazer epilasyona gidip işi bir nebze çözdüm. bir miktar saç dökülmesi problemi yaşadım. 17-18 yaşlarım bununla geçti. ne kadar ağladığımı ve yıprandığımı anlatamam. inanılmaz özgüven problemleri yaşadım. neden adetlerim düzensiz? neden kıllarım çıktı? neden saçım dökülüyor? tanrım! o kadar yaşanmaması gereken ama tek tek yaşadığım bir olaylar zinciri ki... şimdi dönüp bakınca o ilacı kullanır mıydım diye soruyorum kendime: evet, ama 13-14 yaşında değil. ergenliği geçirdikten ve yetişkin olduktan sonra kullanılmalı, çok net!
bu arada yüzümdeki sivilce izlerini hiçbir şekilde geçiremedim, halen daha tek tük kırmızılık ve fiziksel iz var. bunun için bir hap kullandım hatta 17 yaşımda, bol suyla içilmesi gereken bir şeyi farkında olamdan azıcık suyla hüpletip uyuyunca yemek boruma yapışmış, bu yüzden ösofajit oldum, yemek borusu tahriş oldu yani. bir süre ılık çorbayla beslendim falan... çok badireler atlattım bu sivilce ve cildiye hikayesinde. umarım kimse kaderimi paylaşmaz, umarım bu tür şeyler yüzünden toplumca dışlanıp garipsenmediğimiz günler gelir. çünkü işin tıbbi yani bir tarafa, bunlardan bu kadar büyük çapta etkilenmemizin en büyük sebebi toplum bakısıdır.